Semih Poroy'un, 30 Temmuz 2009 Perşembe günü uğurladığımız Demirtaş Ceyhun anısına çizdiği çizgi bant karikatürü...(Cumhuriyet- 31 Temmuz 2009)
Demirtaş Ceyhun'la 15 yıla yakın bir süre candan dostluğunu paylaşan, onunla birlikte pek çok söyleşi ve imza gününe katılan MİZAHHABER editörü Cihan Demirci, "Damdaki Mizahçı'nın önsöz yazarıydı, 1996'da çıkardığımız mizah dergisine de yazılarıyla destek vermişti. Kirli ve alengirli edebiyat dünyasındaki içi dışı bir, tertemiz bir kaç sevgili ağabeyimden biriydi, gerçek olan şu ki; sayıları çok ama çok az kalan ülkemizdeki gerçek yazar ve gerçek aydınlardan biri daha gitti" dedi onun ölümü için... Demirci, 1999 yılı Nisan ayından kalma bir fotoğrafta İzmir'de Demirtaş Ceyhun'la görülüyor...
Ercan Akyol'un 29 Temmuz 2009 Çarşamba günü, tatil dönüşü Milliyet'te yayınlanan karikatürü...
Emre Ulaş'ın 27 Temmuz 2009 tarihli "Cilalı Taş Devri" adlı çizgi bant karikatürü...
Musa Kart'ın 27 Temuz 2009 Pazartesi günü Cumhuriyet'te yayınlanan karikatürü...
E-Dergi Gölge’de bu ay uzun çizgi romanlar var. Geçen senenin en çok okunan çizgi romanı Aydede yeni bir tam macera ile döndü. Duygu Saltık Naruto karakterleri ile kendi fan hikâyesi Akatsuki Gakuen’i yazıp çizdi. Mustafa Göçer’in 3M+T mangası hem 4. bölümü Kanemiçi hem de Emre Ozan Şirin ile birlikte hazırladıkları 3M+T Günlük ile bu sayıda. Deviantart EskizTR grubunun Eskiz çizgi romanları 11 çizerle karşımızda. İlk eskiz çizgi romanımız da Ceset. Bu sayıda çizer Barış Keşoğlu ile röportaj var. Diğer çizgi roman yazıları: Shaun Manning’in yazdığı MK Perker’den Insomnia Cafe, Chris Arrant’ın Bryan Talbot ile yaptığı Grandville röportajı ve Hakan Buhurcu’nun kaleme aldığı Star Wars; Klon Savaşları yazısını okuyabilirsiniz.
Gölge’nin öykü sayfalarında Fatih Sena’dan Siyah Kanat, Gökcan Şahin’den Masa Saatleri, Mustafa Emre Özgen’den Takım Elbiseli Adam’ın 5. öyküsü Sapık, Murat Başekim’den Satıyorum… Satıyorum… Sattım, Sadık Yemni’den Zor Kopya, Hakan Günay Aydınoğlu’dan İşimi Seviyorum, Oğuz Özteker’den Dönülmez Akşamın Ufkundayım ve Merve Veral’ın deneme yazısı Mutluluk Nedir? Barış Müstecaplıoğlu yeni kitabı Bir Hayaldi Gerçekten Güzel’in yazım öyküsünü Gölge için kaleme aldı.
Hasan Nadir Derin’in 2008–2009 Sezon değerlendirmesi 2. ve son bölümü ile bu sayıda. Fikret Karakurt Blood: The Last Vampire, Barış Saydam Drabet filmlerini yazdılar. Geçtiğimiz ay bir kaza sonucu hayatını yitiren ünlü oyuncu David Carradine’in hikâyesini de Gölge için Masis Üşenmez derledi. 23. sayı kapağı Varol Gökdamar’dan geldi.
Dergi blog adresi: http://golgedergi.blogspot.com/
Dergiyi pdf okumak için link: http://rapidshare.com/files/259409987/golge23.pdf
Dergiyi flash olarak okumak için link: http://hayalsaati.com/index.php?option=com_flippingbook&Itemid=69
İ. Bülent Çelik, 23 Temmuz 2009 tarihinde Vatan gazetesi için çizdiği karikatüre şu notu eklemiş: "Bireysel silahlanmaya karşı, barış içinde yaşama katkı amacıyla dört güzel çocuğun anısına kurulan, Umut Vakfı'nın araştırmasına göre Türkiye'de 9 Milyon bireysel silah kullanılıyor. Psikiyatri Profesörü Arif Verimli ise bu ülkede her 4 kişiden birinin psikiyatrik sorunu olduğunu söylüyor. Şimdi 70 milyonun yarısı çocuk. 35 Milyonun yarısı kadın, 17,5 milyonun dokuz milyonu silahlı ve silahlıların 2,5 milyonu da 'deli'!. Hadi buyrun sokağa!..
NECATİ ABACI (1958- 22 Temmuz 2004)
Emre Ulaş'ın, MİZAHHABER'le paylaştığı, 22 Temmuz 2009 tarihli, Cilalı Taş Devri adlı çizgi bant karikatürü...
İ. Bülent Çelik arkadaşımız 22 Temmuz 2009 tarihinde Vatan gazetesine çizdiği bu karikatürle ilgili olarak şu notu düşmüş: "2002'den bu yana geldiğimiz yer başladığımız yerden daha ileride değil ne yazik ki... Üniversiteli gençlerin el ele gezmesini 'yozlaşma' diye tanımlayan zihin mertebesi kusurlu ve garip değil. Bu bakış bu ülkenin bir gerçeği... Garip olan bu bakışın iktidara gelerek normalizasyon ayarlarını bu mertebeye göre değistirmesini gitgide daha fazla kanıksıyor olmamız... Evet, garip olan bu..." Sevgili Bülent, kanıksama ne ki, çok daha öteye geçtik, bulanık bir suyun Orta Doğu yakasındayız artık...
Sefer Selvi'nin 23 Temmuz 2009'da Evrensel'de yayınlanan karikatürü...
Sefer Selvi'nin 19 Temmuz 2009 Pazar günü Evrensel'de yaınlanan karikatürü...
Sefer Selvi'nin 16 Temmuz 2009 tarihinde Evrensel gazetesinde yayınlanan karikatürü...
Emre Ulaş'ın 15 Temmuz 2009 tarihli "Cilalı Taş Devri" adlı çizgi bant karikatürü...
Haslet Soyöz'ün 14 Temmuz 2009 Salı günü Milliyet'te yayınlanan karikatürü...
İ. Bülent Çelik'in Vatan gazetesinde yayınlanan karikatürü...
Sefer Selvi'nin 11 Temmuz 2009 tarihinde Evrensel'de yayınlanan karikatürü...
Emre Ulaş'ın 9 Temmuz 2009 tarihli "Cilalı Taş Devri" çizgi bant karikatürü...
Dün büyük usta Aziz Nesin'i anmıştık... Bu kez sıra mizah yazınımızın diğer dev isminde... RIFAT ILGAZ da... 7 Temmuz 1993'te ayrılmıştı bu dünyadan Rıfat Ilgaz... 1911 doğumluydu... 82 yaşındaydı öldüğünde... 2 Temmuz 1993'te yaşanan Sivas Katliamına çok ama çok üzülmüştü, yılların derin acılarıyla yıpranmış vücudu daha fazla dayanamadı ve bu katliamın ardından, 4 gün sonra veda etti dünyaya... Geride Hababam Sınıfı'nı, Karartma Geceleri'ni, Markopaşa'lı, müthiş mücadelelerle, hapishane köşeleriyle, yoğun bir üretimle geçen, günümüzde pek rastlanmaz hale gelen; 'gerçek bir aydın duruşlu' bir ömür bıraktı...
Daha önce de MİZAHHABER de pek çok kez değindiğimiz gibi Temmuz ayı, adeta mizahçıların-karikatürcülerin-komedyenlerin veda ayı bu ülkede... Kimleri yitirmedik ki şu Temmuz'da; Salih Erimez (1974), İsmet Çelik (1984), Asaf Koçak (1993) Rıfat Ilgaz (1993), Aziz Nesin (1995), Sadık Şendil (1986), Cenk Koray (2000), Kemal Sunal (2001), Necati Abacı (2004), Oğuz Aral (2004), Orhan Alev (2007) ve geçen yıl yitirdiğimiz sevgili Suna Pekuysal (2008)...
Kadir İncesu ve Refik Sıla Güvenç, Evrensel Gazetesinde, Rıfat Ilgaz'ın Çınar Yayınlarını sürdüren oğlu Aydın Ilgaz'a "Rıfat Ilgaz deyince aklınıza ne geliyor?" diye sormuşlar. Bakın neler demiş babası hakkında oğlu Aydın Ilgaz:
- Öğretmen... Yazar... Gazeteci... Baba... Eş... Dede... Onunla ilgili bu tanımlamaları çoğaltabiliriz. Yaşamının son 15 senesinde Cide’ye yerleşti. Tesadüfen de limana bakan fenerin yanında bir yerde oturmaya başladı. Orası eski hapishaneymiş, Rıfat Ilgaz emekliliğini de eski bir hapishanede geçirdi. 12 Eylül döneminde Cide’de tutuklandığında Kastamonu Et ve Balık Kurumu mezbahasında kaldı. Ardından iki üç ay sonra da serbest bırakıldı. Rıfat Ilgaz, insanları seven ve insandan ümidini kesmeyen birisiydi. Sınıf adlı şiir kitabı nedeniyle tutuklandığında, Tophane Askeri Cezaevi’nin tabutluk denilen hücrelerinde kaldı. Ne tesadüftür ki, ABD Başkanı Barack Obama o hapishanede “barış ve özgürlük” konuşması yaptı.Yine geçtiğimiz yıllarda Toptaşı Cezaevi’nde düzenlenen ‘Toptaşı Cezaevi’nden Geçenler’ adlı bir etkinliğe çağrılmıştım; Rıfat Ilgaz’ın yattığı pek çok cezaevi, bugün kültür merkezi olarak kullanılıyor. Toptaşı Cezaevi de kültür merkezi olacak yakında. Sultan Ahmet Cezaevi, kültür merkezi olarak kullanıldı. Kastamonu Cezaevi de Rıfat Ilgaz’ın adını taşıyan bir kültür merkezi oldu, keşke Rıfat Ilgaz daha çok hapishanede yatsaydı da daha çok kültür merkezimiz olsaydı...
"Son dönemlerde Rıfat Ilgaz adı çeşitli kurumlara veriliyor, bu konuda neler düşünüyorsunuz?" sorusuna ise şöyle yanıt veriyor Aydın Ilgaz:
- Rıfat Ilgaz pek çok eserinde doğduğu toprakları, Cide’yi, Cideliyi anlatmış. Yaşamının bir bölümünü Cide’de geçirmiş. “Cide doğduğum, eşsiz, benzersiz memleket. Ne iyi etmiş de anam beni bu cana yakın memlekette doğurmuş” demiş Sarıyazma adlı romanında. Cideliler de Rıfat Ilgaz’ın onlara olan bu sevgisini karşılıksız bırakmadı, bırakmıyor. Babamın 1911’de doğduğu ev Cide Belediyesi’nin katkılarıyla aslına uygun olarak yapıldı. Rıfat Ilgaz Kültür ve Sanat Evi adını taşıyan bu yapıda, Rıfat Ilgaz’ın kitapları, özel eşyaları, giysileri ve yaşamının çeşitli dönemlerini gösteren fotoğrafları bulunuyor. Cide’ye dışarıdan gelenler tarafından büyük bir ilgiyle geziliyor. Öyle ki; Cide’ye 3 yıl önce gelip babamın evinin durumunu görenler, son halini gördüklerinde şaşkınlık yaşıyorlar. Evdeki özel deftere yazdıkları duyguları, düşünceleri, bu değişim karşısında onların da mutlu olduğunu gösteriyor. “Rıfat Ilgaz’a da bu yakışırdı” diyorlar. Yine geçtiğimiz yıl Cide Rıfat Ilgaz Meslek Yüksekokulu öğretime açıldı. Babamın hayali gerçekleşti. Yıllar önce “Cideli gençler liseyi bitirdikten sonra kahveci çıraklığı yaparlardı” demişti babam. Başka şehirlerde okumaya güçleri yoksa hiç okuyamazlardı. Bir yazar için daha büyük mutluluk olabilir mi? Yine Cide’de babamın adının verildiği çocuk parkı ve bir caddenin de olduğunu söylemem gerek. Cideliler de babamın onları sevdiği kadar seviyor. Rıfat Ilgaz için her sene Sarıyazma Festivali yapılıyor. Cide Kaymakamlığı tarafından 80 öğrenciden oluşan Rıfat Ilgaz Çocuk Korosu kuruldu.Günümüzdeki ‘aydın’ kavramını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir sanatçı halk için bunca eziyete katlanmasını biliyorsa, bu ülkemizde aydın olmanın ne anlama geldiğini gösteriyor. Bugünlerde sık sık rastlıyorum, birileri birilerine yaranmak için eski dostlarına saygısızlık ediyor. Ve onları unutturmaya çalışıyor. Bir dernek 100 temel eser hakkında , “Ölen yazarları artık çocuklarımıza okutmayalım” diyor. Çünkü kapitalist düzen artık eski yazarlardan istediği gibi faydalanamıyor. Aynen İstanbul’un tarihi değerlerini ortadan kaldırdığımız gibi -yeni inşaatlara yer açılsın diye-, yeni yazarlar yaratalım diye çaba gösteriyoruz. Bu aydın olmanın erimesi, yok olması anlamına geliyor. Her şey yazdığını paraya çevirme mantığına dönüşüyor. Aslında bu sorunuzun cevabı, babamın “Aydın mısın?” adlı şiirinde gizli.
O unutulmaz şiirle noktalayalım şimdi bizde sözü ve 16. ölüm yıldönümünde bir kez daha sevgiyle analım RIFAT ILGAZ USTAYI..
...Tam çağı ise başlamanın doğan günle
Bul içine tükürdüğün kitapları yeniden
Her satırında buram alın teri
Her sayfası günlük güneşlik
Utanma suçun tümü senin değil
Yırt otuzunda aldığın diplomayı
Alfabelik çocuk ol
Yollar kesilmiş alanlar sarılmış
Tel örgüler çevirmiş yöreni
Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende
Benden geçti mi demek istiyorsun
Aç iki kolunu iki yanına
Korkuluk ol...
(MİZAHHABER'İN DİPNOTU: Ne acı ki, korkuluk bile olamayan, şu aralar alıcı-muhbir kuşluklar yapan aydıncıklara(!) kaldı bu zavallı ülke.....)
Cihan DEMİRCİ-MİZAHHABER
------------------------------------------------------------------
"KARİKATÜRLÜ EV"
ÇOCUKLARLA
YAŞIYOR...
Kamil Masaracı'nın girişimi ve desteğiyle, İzmir'in Karaburun ve Konak Belediyeleri'nce yaşama geçirilen Karaburun'daki Karikatürlü Ev'de çocuklarla gerçekleştirilen çalışmalar tüm hızıyla sürüyor...
Kamil Masaracı, Karikatürlü Ev'de Karaburunlu çocuklarla...
16.Ütopyalar Toplantısı'na katılan karikatürcü Kamil Masaracı 3-5 Temmuz 2009 tarihleri arasında Karaburun'lu çocuklarla karikatür çalışması yaptı. Şu sıralar Karikatürlü Ev'de "Kent ve Yaşam" konulu uluslararası bir karikatür sergisi izleyicilerle buluşuyor. Karikatürlü Ev'in bundan sonraki ilk sergisi ise karikatürcü Turgay Karadağ'dan. Turgay Karadağ sergi sonrası da çocuklarla atölye çalışması, seramik sanatçısı Defne Küçük de seramik atölyesi gerçekleştirecek...
Türk edebiyatının büyük ustası Aziz Nesin, ölümünün 14. yılında kendi kurduğu Aziz Nesin Vakfı’nda dostları ve sevenlerinin katıldığı piknikte anıldı. Çatalca Gökçeali köyünde “Çocuk Cenneti”ndeki piknikte bir konuşma yapan Prof. Ali Nesin, “Bugün babamın 14. ölüm yıldönümü, bir anlamda bugün ben ona ve dostlarımıza hesap veriyorum; babam törenleri sevmezdi, bu yüzden biz de onu yaptığımız piknikte anıyoruz” dedi. Babası için bu vakfın önemini vurgulayarak “Biz hep ileriye bakıyoruz, bizim için bu vakfı yaşatmak önemli, yakın zamanda çocuk kitapları yayınevi kuracağız” diye konuştu. (Haber: Cumhuriyet-Kültür Servisi)
Paris'te yaşayan oğlu Ahmet Nesin de, babasını internet sitesinde bir yazıyla anıyor. Okumak için adres: http://www.ahmetnesin.com/