29 Eylül 2009 Salı

DEMOKRAT PARTİ
DÖNEMİNDE SİYASİ
KARİKATÜR KİTABI

Genç araştırmacı Yasin Kayış'ın "Demokrat Parti Döneminde Siyasi Karikatür" adlı kitabı Libra Yayınlarından çıktı. MİZAHHABER olarak zaman zaman değinmeye çalışığımız bir dönemi anlatıyor Yasin Kayış... Aslında bugün AKP iktidarı tarafından karikatüre ve mizah dergilerine ardı ardına açılan davaları, karikatürün yaşadığı baskıları daha iyi anlayabilmek için bu blogta daha önce de değindiğimiz gibi "Demokrat Parti"nin FAŞİZMİ altında geçen o 50'li yılları iyi bilmek gerekiyor. Nerden nereye geldiğimizi daha iyi anlamak için aslında 1869-1908 arasındaki karikatürün bu topraklardaki ilk baskı döneme de bakmak gerekiyor... Bu kitap alanında epeyce geç kalmış bir kitap olarak genç sayılabilecek bir araştırmacıya kısmet olmuş...

Kitabın şu sorulara yanıt aradığı yazıyor arka kapağında: Tarih sadece klişeleşmiş birtakım kaynaklarla mı yazılır?", "İnsan ürünü olan her şey gibi karikatürler de tarih yazımında birer belge olarak kullanılamazlar mı?"

Bu sorularla yola çıkan Yasin Kayış, bu kitabıyla tarihçilerin pek de ilgisini çekmemiş sadece bir kaç araştırmacının ve karikatürcünün ilgi alanına girmiş bir yere adım atıyor. Karikatürleri merkeze koyarak hem bir dönemin panoramasını çizmeye hem de söz konusu dönem içerisinde karikatür sanatı ile siyaset arasındaki etkileşimi değerlendirmeye çalışıyor. Çalışma, bir yandan yakın tarihe ilgi duyanları karikatürler aracılığıyla 1950'li yıllara götürürken, diğer yandan da dönem araştırmacılarına yeni kaynak alternatifleri sunuyor... Bu tür çalışmaları yıllardır yapmaya çalışan, bu anlamda internette ve çeşitli dergi-gazetelerde yazılar yayınlayan bir yazar-çizer olarak gönülden dileğim; bu tür çalışmaların sayısının daha da artmasıdır. Tabii bu çalışmaların artması için unutulmaması gereken; bu tür çalışmalara ilgi duyan genç bir kitlenin de oluşabilmesi gerekiyor... (Cihan Demirci)


YASİN KAYIŞ KİMDİR: 1976 yılında Zonguldak'ta doğan Yasin KAYIŞ, ilk öğrenimini Zonguldak'ta tamamladıktan sonra Kastamonu Göl Anadolu Öğretmen Lisesi'ni, ardından da Dokuz Eylül Üniversitesi-Buca Eğitim Fakültesi-Tarih Öğretmenliği Bölümü'nü bitirdi. 1998 yılında mezun olarak öğretmenliğe başladı. Hatay ve Sivas'ta öğretmenlik yaptıktan sonra İzmir'e atandı. 2002-2004 yılları arasında Dokuz Eylül Üniversitesi-Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü'nde Yüksek Lisans öğrenimini sürdürerek "Demokrat Parti İktidarı Döneminde Siyasi Karikatür" başlıklı teziyle mezun oldu. Evli ve bir çocuk babası olan yazar, İzmir'de Tarih Öğretmenliği görevini sürdürmenin yanı sıra araştırma ve yazı çalışmalarını sürdürmekte olup, çeşitli gazete ve dergilerde yayımlanmış makaleleri bulunmaktadır. Halihazırda Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü'nde doktora öğrenimini devam ettirmektedir. (Kaynak:Libra Yayınları sitesi...)
KORAY LAMA
YAZIYOR...
Kafasına göre takılan öfkeli yazarımız KORAY LAMA, uzunca bir aradan sonra yeniden yazılarıyla MİZAHHABER'de...
KAÇILIM
ÜLKESİNE
DÖNÜŞ...

Saymadım kaç ay oldu MİZAHHABER'de yazmayalı...Sevgili dostlar bu ülke insanı öylesine gergin yapıyor, öylesine yiyip bitiriyor ki, zaman zaman yazılarıma böyle uzun aralar vermezsem yazamıyorum... Yıllık iznimin sanırım 6 aylık kadar bir bölümünü kullandıktan, epeyce turlayıp-dolaştıktan sonra işte yeniden buradayım...

Sizlere yazmayalı epeyce ülke dolaştım ve biraz olsun kendime geldim ama Eylül başında yeniden ülkeme dönünce gene kısa süre içinde kafayı sıyıracak hale geldim. Baktım ki ülkede bir "AÇILIM"dır gidiyor... Her zaman olduğu gibi gene bir İKTİDAR PALAVRASI'nın peşine takılmış rezil bir medya ve kendinden geçmiş ağzı açık bir halk... Açılım palavrası altında ülkede korkunç bir FAŞİZM KAPALIMI esiyor oysa ki... AKP'nin çıkarlarına ters düşecek nefesi bile almak yasak nerdeyse?.. Kendileri istedikleri kadar "Biz Ak Partiyiz" diye yırtınsınlar adı aslında AKP olan iktidar partisi benim olmadığım dönemde de ülkeyi dümdüz etmeye devam etmiş ve ediyor ama bu kez durum daha da vahim. Zira bu ülkede "Kürt" ve "Türk" ayrımı hiç bu kadar keskinleşmemişti. AKP denen yok edici parti bunu da başardı sonunda. Amaç buysa başarılı oldu AKP... Artık; Türkler Kürtlerin, Kürtler de Türklerin ciddi anlamda düşmanı bu ülkede. Bakın iş futbol maçlarına kadar yansıdı. Futbol maçları bu ülkedeki herşeyin en iyi göstergesidir. Ülke paramparça olmaya doğru hızla gidiyor. Böylesine aklı perişan bir ortamda mizah filan yapabilmek de inanın çok zor. İnsanın içine sadece öfke basıyor.

"AÇILIM" palavraları altında ülkeyi kapadıkça kapatan, sıradan bir "ARAP" ülkesi haline sokan AKP zihniyeti 7 yılın sonunda ülkeyi her açıdan bitirmiş vaziyette. Ama bakın şov peşinde koşan Başbakan, Amerikada Obama'nın arkasında poz verirken bayrağa saygısını ihmal etmeyip, duracağı yeri gösteren küçük bayrağı alıp cebine koyabiliyor. Bayrağa ne kadar da saygılı değil mi? Ülkede yerli şirket kalmamış, en önemli en stratejik şirketler çok uluslu yabancı şirketlere yok pahasına satılmış ama bayrağa saygı hem vatandaş da hem de başbakan da sürdükçe sürüyor. Zavallı bayrak, bu kadar bayrakçı bir ülkenin bayrağı olduğuna kimbilir ne kadar pişmandır. En kolay kullandığımız şeydir oysaki o. Sıkıştığımız ve birşeyler yapmamız gereken anda hiçbirşey yapmayıp hemen onu alırız elimize ve sallar dururuz. Onu asarız balkonlarımıza. Ya da kaçak evi yıkmaya gelen ekiplere karşı dama çıktığımızda elimizde gene o vardır. Bayrakçıyızdır biz. Bayrak asar, bayrak sallarız, böylece rahatlar, böylece kendimizi kandırırız. Oysa ülkede bayrak asacak değil bayrakları yarıya indirecek günler yaşıyoruz. Açılım değil kaçılım ülkesi burası!!!

Eski İçişleri bakanlarından Sadettin Tantan, tarikatların elinde biriken sermayenin 50 milyar dolara ulaştığını söylüyor. Ülkedeki her sektörün arka planında onlar var zaten. Ülkede sermaye dediğiniz artık "ŞER-MAYE" anlayacağınız! Bu saptanabilen kısmı sermayenin bir de saptanamayan kısmı var. Ülkeye sürekli olarak çok büyük rakamlarda dinci bir sermaye sokuluyor. İşsizlikte ülke tarihinin rekorları üst üste kırılıyor. Şaşkın vatandaş kredi kartı borcundan kırıldıkça kırılıyor. Dürüst esnaf çoktan iflas etti. Üçkağıtçıysanız işiniz iş tabi bir de AKP yandaşı olacaksınız. Bu arada karşılarındaki muhalefet partilerinin beş para etmez hallerini es geçmeyelim tabii...
İşin en trajikomik yanı; Ahlaki çöküntünün en şiddetlisi en dinci iktidar döneminde yaşanıyor. Ülkede her alanda korkunç bir ahlaki çözülme, çürüme var ki bunu durdurmanın olanağı yok artık. Camiiler bile uyuşturucudan kazanılan paralarla yapılır olmuş istenince okulların anında yıkıldığı bu ülkede.

Dere yataklarında yatmaya devam eden, kendisine kemik niyetine atılan kömür torbaları ve oy'a dayalı rüşvetlerle kazık yemeye devam etmekte kararlı bir halk var bu ülkede. Öyle bir halk ki "BEN KAZIK YİYECEĞİM ARKADAŞ VAR MI DİYECEĞİN" diyor. Tabii bir halk böyle derse emrimiz olur. Biz de SUSARIZ... Çekiliriz bir köşeye. Zaten tepem o yüzden atıyor ve birdenbire bırakıyorum yazmayı ya...
Bu ortamda aileden sorumlu (hangi aileden acaba, çekirdek aile mi, yoksa çekirdek niyetine yenilen aileler mi?) kadın bakan televizyondaki dizilerin ahlakı bozduğunu ve onlara şifre getirilmesi gerektiğini söylemiş... Medyada zerre kadar özgür bir ortam bırakmayan, yandaş-yalaka-satılmış bir medya yaratan, dinci bir faşizmle hukuk denen sığınma evini de bitiren bu iktidar bir yandan da kalan son özgürlük alanı interneti de talan ediyor. Siteler birbir kapatılırken, ülkedeki tutucu atmosfer zaman zaman Arap ülkelerini bile solluyor.
Böylesi berbat bir ortamda, genç çocuklar önlerinde doğru ve dürüst bir örnekte pek kalmadığı için, ve dahi onlar sanal aleme gözlerini açmış bir kuşak olmanın da en sanal rahatlığıyla başkasının ürünlerini aynen kopyalabiliyor sonra da büyük bir pişkinlikle zeyinyağ gibi üste çıkmaya çalışabiliyorlar. Geçtiğimiz günlerde bizim MİZAHHABER'in başına gelen tatsız bir "araklanma" durumu internette pek çok özgün iş üreten, işini ciddiye alarak yapmaya çalışan site ve blogun sorunu. Hooop kopyala gitsin... Bu kadar basit!!!! Buna pek şaşıran yok zaten. Böylesi leş gibi ağır bir ortamdan başka türde bir sonuç çıkabilir mi? Kitabı korsan basan, korsan okuyan bir ülke değil mi burası?.. Kötü olanı ödüllendiren, iyilikleri cezalandıran bu kokuşmuş dinci düzen değil mi? Youtube gibi siteleri önce kapatıp, bu durumdan şikayet edenlere "Oralara ben girebiliyorum" diyerek insanlara başka dolambaçlı yollar önerenler acaba Patagonya'nın başbakanı mı?
Böyle başa böyle tarak demişler...Dünya yolsuzluk, hırsızlık, ekonomik suçlar liginde her zaman liderliğe oynayan, şu ara üçüncü olduğu söylenen ama aslında gönüllerimizin yolsuzluk şampiyonu olan bir ülkeye bu yakışır arkadaşlar...
Bakın gene tepem attı. Bişey değil TOKİ o şimdi tepeyi de anında ucuza kapatıp benim tepeme de toplu konut yapabilir. Aman siz siz olun tepenize bile sahip çıkın bu arak eller ülkesinde!..
KORAY LAMA


28 Eylül 2009 Pazartesi

ÇİNLİ
ÇOCUKLARDAN
NEZİH DANYAL
PORTRELERİ

Çin’in Beijing kentinde “Hong Qun ve Xinhua Karikatür Dersanesi ” olarak bilinen Beijing İmagination Eğitim Merkezi karikatür dersinde Nezih Danyal portreleri çizdiler.

Dört yıldır çocuklara eğitim veren dersane öğrencilerinin İtalya, Belçika ve Japonya gibi ülkelerden birçok ödülleri var.. Yıllardır Ankara'da çocuklar için Uluslararası Karikatür Festivali düzenleyen karikatür sanatçısı Nezih Danyal, kurucusu olduğu Karikatür Vakfı ile yaptığı pek çok çalışmanın içinde çocuklara karikatür atölyesi çalışmaları da bulunuyor. Böylece Çinli çocuklar, çizdikleri Nezih Danyal portreleriye çocuklar için uğraşan bir karikatür ustasını ödüllendirmiş oldular.

27 Eylül 2009 Pazar

ZAFER
TEMOÇİN'İN
ÇİZGİSİYLE:
FOÇA
Cumhuriyet'te çizdiği karikatürleri zaman zaman MİZAHHABER'de de izlediğiniz Zafer Temoçin arkadaşımız aynı gazetenin pazar eki DERGİ de her Pazar bir tatil yöresini çizgileriyle anlatıyor. 27 Eylül 2009 Pazar günkü ekte de bu kez FOÇA'yı anlatmış...Tıklayarak büyütüp okuyabilirsiniz...

25 Eylül 2009 Cuma

UTANMAZLIĞIN
BU KADARINA
"YUH" DENİR!
Mizahhaber'in orjinal logosundaki "MİZAH" yazısını kopyalayıp "E-MİZAH" adıyla logosundan kullandığı pek çok ürüne dek kopya olan bir blogu hazırlayanlar MİZAHHABER'e hakaretlerle dolu bir mail yolladılar ama kopyacılıkları konusunda gene kıvırarak emek hırsızlıklarını AÇIKLAYAMADILAR!..

Elle hazırlanmış orjinal MİZAHHABER logosundaki "MİZAH" yazısını aynen araklayıp, profesyonel ölçütlerde yayınladığımız ürünleri birebir kopyalayan "E-MİZAH" adlı blogu yapan utanmazlar, günler sonra kendilerine yakışan bir mail yolladılar. Verecek yanıt bulamayınca "logomuz paint programı ile tasarlanmıştır" diyerek suçu paint programına atanlar; '' E-Mizah'ın tasarımı 'Blogger' adlı internet sitesinin standart kalıbıdır. Bu şablonlar, her blog tasarımcılarının kullanması için hizmete sunulmuştur." diyerek de insana Mustafa Bilgin arkadaşımız gibi "YUH" dedirtiyorlar... Sanki biz onlara blogger şablonlarının hesabını soruyoruz. "MİZAH" yazısı da sanki bu şablonların içinde hazır şekilde araklanmak için arkadaşları bekliyordu?.. Biz bunu arakladık diyecek yürek de yok...
Emek hırsızı olduklarını bizzat kendi ağızlarıyla açığa çıkaran kopyacıların blogu: E-MİZAH, Mizahhaber'e destek olan çoğu karikatürcü arkadaşımıza da hakaret dolu rezil bir savunma(!) yollamış... Çoğu alanında profesyonel karikatürcü-mizahçı olan bu arkadaşlarımıza ettikleri hakaretler ve bunun devamı halinde bu hakaretlere maruz kalanların dava açma hakkı da doğmuştur.

İnternet böyleleriyle kaynıyor... İnternetteki yasal boşluklardan yararlanarak istedikleri herşeyi babalarının malı gibi kopyalama peşindeler ama yanlış bloga çattılar. Bu blog yıllarını mizaha profesyonelce vermiş insanların emeklerinden oluşuyor. Onca işimizin arasında böyle şeylerle uğraşmak canımızı sıkıyor. Biz kimseyle uğraşmıyoruz. Yaptığımız sadece emeğimize sahip çıkmaktır. 5846 sayılı FSEK uyarınca da bu durumun devam etmesi halinde gerekenleri yapacağız. Bu arada izin için mail yolladık dedikleri çizerlerin pek çoğunun zerre kadar haberleri bile yok bu blogtan. Belli ki karşımızda kim oldukları bile belli olmayan Sanal alem çocukları var. Dere de değiller ki islah edesin!..
MİZAHHABER'i böylesi tatsız anlarda yalnız bırakmayan, onu böyle anlarda daha fazla takip eden gerçek mizahseverlere, yıllarını karikatüre-mizaha vermiş meslektaşlara destekleri için teşekkür ediyoruz. MİZAHHABER, daha önce de çeşitli kopyacılarla karşılaştı, ama yoluna dimdik devam etti, gene edecek zira Mizahahber bir meslek blogudur. Bu blog çalıştıkları gazetelerden atılan 2 karikatürcü arkadaşımızı haber yaparak, bunu internet medyasına duyurarak yola çıktı 2007 yılının Temmuz'unda... Bugüne kadar pek çok "özel" haberi gazetelerde-internet medyasında haber kaynağı belirtilerek kullanıldı. Biz ordan-burdan karikatür kopyalayarak blog yapanlardan değiliz, 30 yılı aşkın mesleki bir deneyim ve mizah edebiyatı birikimiyle buradayız, böyle durumlar olmasa bizim muhatabımız bile olmayacaklar için zamanınızı aldığımız için de kusurumuza bakmayın...
MİZAHHABER
ÖKÜZ NE DİYOLOGLARI

-Ya bilader, yalancılık, emek hırsızlığı, kopyacılık, korsanlık sürekli trenlerine baktığımız bu ülkenin en önemli gelir kaynağı olmuş diyorlar...

- İnsanlarda "birikim" denen kaynak olmayınca başkalarının emeklerini kaynak olarak görüyorlar... Neyse ki biz Öküzüz kardeşim, yani böyleleriyle işimiz olmaz!..

24 Eylül 2009 Perşembe

ZAFER TEMOÇİN ÇİZİYOR


Zafer Temoçin'in 24 Eylül 2009 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan karikatürü...

TAN ORAL'DAN MİZAHHABER'E...

23 Eylül 2009 Çarşamba

BULGAR
SANATÇILARIN
KARİKATÜRLERİ
ESKİŞEHİR’DE...

Bulgaristan'daki Gabrovo Mizah ve Hiciv Evi Müzesi ile Eskişehir'deki Anadolu Üniversitesi Eğitim Karikatürleri Müzesi tarafından düzenlenen “Bulgaristan Karikatürleri Sergisi” 30 Eylül Çarşamba günü açılıyor. Sergide, Bulgar karikatürcülerin “Avrupa Birliği” konusundaki eserleri var.
Avrupa kıtasında 6 ülke 1958 yılında “Avrupa Birliği” sürecini başlatan ilk tohumları atarlar. Amaç: bu birliktelik ile istikrar ve refah yayılacak, demokrasi, insan haklarına saygı, hukukun üstünlüğü hakim kılınacak, ekonomi serbest piyasa koşullarında gelişecek ve Avrupa’nın dünya sahnesindeki ağırlığı artacak.

Bu idealist düşünce bir çok ülke tarafından benimsenir, üye olmak için başvurular yıldan yıla artar. Kabul edilen üye sayısı 27’ye ulaşır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra diğer Avrupa ülkeleri gibi Bulgaristan ve Romanya da Birliğe dahil olmak ister. 90'ların başında üyelik başvurusunda bulunur. Her iki ülke de 1 Ocak 2007’de üyeliğe kabul edilir.

Bu gün kimileri, genişleme sürecinin istikrar ve refahı kıtanın geneline yayarak Avrupa Birliği tarihinin en başarılı politikası olduğunu savunmakta, kimileri de bu genişlemeye karşı gelerek sayının çok aşırı olduğunu ileri sürmektedir.


Bu tartışmaların yaşandığı ortamda acaba üyeliğe yeni kabul edilen Bulgaristan’ın karikatürcüleri neler düşünüyor?

Avrupa Birliği'nin Balkanlar ve Karadeniz'e bakan yüzü olan Bulgaristan’da sıkıntılar bitti mi? Sosyalist sistemden çıkarak, piyasa ekonomisine geçmeye çalışan bu ülkede, istenilen sonuca ulaşıldı mı? Tarım sektörü ve adalet sisteminde yapısal sorunlar çözüldü mü? Bulgaristan vatandaşları üyeliğe kabul ile umulan fırsatlardan yararlanabildi mi? Bulgaristan vatandaşları Batı Avrupa ülkelerinde serbest dolaşım ve çalışma haklarına kavuşabildi mi?

Tüm bu konuları irdeleyen 17 Bulgar karikatürcü her biri üçer karikatür çizerek görüşlerini ortaya koyuyorlar. Bulgaristan’ın dünya çapında ün yapmış Gabrovo Mizah ve Hiciv Evi Müzesi’nin organizasyonu ile düzenlenen Bulgaristan Karikatürleri Sergisi, Anadolu Üniversitesi Eğitim Karikatürleri Müzesi’nin 2009-2010 sanat sezonunun ilk etkinliği olarak 30 Eylül 2009 Çarşamba günü açılıp 30 Ekim’e kadar devam edecek.

Bulgaristan Karikatürleri Sergisi’nde eserleri yer alan karikatürcüler: Alla Chavdar Georgiev, Anatoliy Stankulov, Valentin Georgiev, Vaselin Zidarov, Dechko Nikolov, Zhivko Tenev, Ivailo Tsvetkov, Ivan Kutuzov- Kuti, Ilian Savkov, Lyubomir Mihailov, Plamen Penev, Rumen Dragostinov, Svetlin Stefanov, Stoyan Dechev, Hristo Komarnitski, Tsocho Peev , Chavdar Nikolov...


BULGARİSTAN KARİKATÜRLERİ Sergisi

Açılış: 30 Eylül 2009 Çarşamba Saat: 17.30

Yer: Anadolu Üniversitesi Eğitim Karikatürleri Müzesi

Akcami Mh. Malhatun Sk. No:6 Odunpazarı ESKİŞEHİR

Sergi Süresi: 30 Eylül 2009 – 30 Ekim 2009

MUSA KART ÇİZİYOR
Türkiye ABD’den 7.8 milyar dolara patriot füze bataryası alacakmış.

Musa Kart'ın 23 Eylül 2009 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan karikatürü...

19 Eylül 2009 Cumartesi

BAYRAMLIK FOTO!

Dediler: "Bayram gelmiş"

Dedim ki: "Bayram onlara gelir"

Cepte havaya atacak bozuk para yok

Gelsin diye yazı tura

Bize gelen bayram

Ya vergidir ya fatura...

C.D.

COŞKUN GÖLE ÇİZİYOR

Coşkun Göle, MİZAHHABER'e ilettiği bayram karikatüründe "Yaşamınız bayram sevinci tadında olsun" diyor...

18 Eylül 2009 Cuma

"NEREDE O
ESKİ BAYRAM
PANORAMALARI"

Oğuzhan Kayan arkadaşımız, 1992 yılına ait Hıbır dergisi bayram panoraması sayfasını yollamış bize... Bayramımızı bu panoramayla kutluyor. Esprilerin ona ait olduğu bu panorama çizgilerini epeydir özlediğimiz büyük usta Bülent Arabacıoğlu'nun... Tıklayıp, büyüterek okuyabilirsiniz...

Oğuzhan Kayan şöyle diyor mailinde: "Efendim, bu sefer öyle kuru kuru bayram tebriği yollamadim sizlere. Bülent Arabacıoglu ile yıllar önce beraber hazırladığımız 'Bayram Tatili' konulu bir panaroma sayfası yolluyorum sizlere. (HIBIR Mizah Dergisi, No:163, 11 Haziran 1992, demek o yıl bayram Haziran ayına denk geliyormus, bunu da anlamis olduk.) Dolayısıyla en dolu bayram tebrik mesajı adayı olarak ilan ediyorum. Umarım severek okursunuz... Ramazan Bayramınız kutlıu olsun. Müslüman olmayan arkadaşlarıma da güzel bir tatil dilerim..."

Biz de MİZAHHABER olarak; Bu tür panoramaları 80'li yıllarda Gırgır'da başlatan sonrasında Hıbır'da sürdüren Bülent Arabacıoğlu ustanın çizgilerine ve ustalığına bakarak, ona buradan bir selam çakıyor ve "Aaaah ah! Nerede o eski bayram panoramaları aziziiiim" diyoruz...

17 Eylül 2009 Perşembe

VAHİT AKÇA'DAN
BİR KOLAJ...
CİHAN DEMİRCİ ÇİZİYOR

Ankaraspor'u Melih Gökçek yarattı ve gene o yok etti... Aslında amacına ulaştı diyebiliriz... Uzun zamandır gözünü diktiği Ankaragücü sonuçta süper ligde, çoktan gözden çıkardığı Ankaraspor ise karanlık bir yolculuğa çıktı. Yani bir şekilde Ankaraspor'dan kurtuluyor. Ligler başlamadan isteseydi bu el değiştirmeyi daha profesyonel bir şekilde de yapabilirdi ama sel baskını gelirken Ankaralıya "Üst kata çık, bu geceyi üst kattaki komşunda geçir" diye öneride bulunan bir başkana bu profesyonel iş bitirme YAKIŞMAZDI, o her icraatında olduğu gibi gene kendine yakışanı yaptı!!!! (C.D.)

16 Eylül 2009 Çarşamba

ERCAN AKYOL ÇİZİYOR

Ercan Akyol'un 15 Eylül 2009 tarihinde Milliyet gazetesinde yayınlanan karikatürü...Bütün medyayı kendinden isteyen, yandaş olmayanı yok eden, hangi sektör olursa olsun kendinden olmayana hayat hakkı tanımayan, ülkeyi adeta tüm kurumlarıyla teslim alıp; FAŞİZMLE YÖNETEN AKP zihniyeti, gün olur devran döner, bulunduğun yerin devren olduğunu, nice iktidar düşkünleri gibi sen de görürsün elbet....

İ. BÜLENT ÇELİK ÇİZİYOR
İ. Bülent Çelik'in 15 Eylül 2009 tarihinde Vatan gazetesinde yayınlanan karikatürü... Çelik, karikatürüyle birlikte şu yorumu yapmış: "Sorumlular için , bu bile bile yaşanan felaketin en önemli cankurtaranı bütçe zaafiyeti oluyor.. Peki öyleyse Lale dikilmesin demiyoruz elbette.. Ama en mütevazi hesaplara göre 10 Milyon TL harcandığı belirtilen 'laleleştirme'ye harcanan para, selde yitip giden bir tek canı bile kurtarmaya vesile olsaydı değmez miydi. Sulara kapılan siz de olabilirdiniz.. "

15 Eylül 2009 Salı

ÇALIŞAN ÇOCUKLAR KONULU
KARİKATÜR YARIŞMASI

Yarışmanın Konusu ve Amacı :

Bu yarışma Prof. Dr. Nusret H. Fişek anısına düzenlenmiştir. Yarışmanın konusu Çalışan Çocuk karikatürleridir. Yarışmanın amacı ülkemizin çalışma yaşamında yer alan çocuk emeği olgusunu ön plana alarak, çalışan çocukların tarım ve sanayideki çalışma yaşamlarını belgelemek, arşivlemek; karikatür sanatçılarını özendirmek ve onlara destek vermektir.

Yarışmaya Katılım :

Yarışmaya tüm profesyonel ve amatör karikatürcüler, ÇALIŞAN ÇOCUKLAR üzerine çizecekleri karikatürle katılabilirler.
Karikatürler A4 ya da A3 boyutlarında istenilen teknikle, siyah beyaz, renkli olarak çizilebilir. Karikatürcüler, en çok üç orijinal karikatürle yarışmaya katılabilirler. Yarışmacılar karikatürlerin arkasına ad-soyadlarını, telefonlarını, adreslerini ve e-posta adreslerini yazmalıdırlar.

Yarışmacılar, karikatürlerini, en geç 20 Ekim 2009 tarihine kadar “Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Vakfı – Selanik Cad. Ali Taha Apt. 52/4 Kızılay 06650 Ankara” adresine veya karikatur@fisek.org.tr adresine göndermelidirler.

Yarışmada tek BÜYÜK ÖDÜLÜ 1000 TL ve kuruluşların plaketleridir. Ödül alan karikatür sanatçısı, 17 Kasım 2009'da Ankara'da açılacak sergiye davet edilerek sergi açılışında ödülünü alacaktır.
Seçici Kurul tarafından seçilip, karikatürleri katalogda yer alan karikatürcülere katalog ve katılım belgeleri gönderilecektir.


Karikatürler geri gönderilmeyecek ve basım yayın hakkı Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı'nın olacaktır. Yarışma Sonuçları, 23 Ekim 2009 tarihinde www.fisek.org.tr ve http://www.karikaturvakfi.org internet sayfalarında ve basında yayınlanacaktır.

Değerli Çocuk Dostları

Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı ile Karikatür Vakfı “Çalışan Çocuklar” konulu bir karikatür yarışması düzenlemiştir.

Çocukların küçük yaşta oyun ve kendini geliştirme olanaklarından yoksun kalmalarına; çalışmak ve kendi yaşamını kurtarmak gibi büyük bir sorumluluğu yüklenmelerine sizler gibi karşıyız. Onların yerinin 18 yaşına kadar eğitim olduğunun bilincindeyiz. Bunun için geniş çabalar içindeyiz. Ama bu sağlanana kadar da çalışan çocukların yanında olmak, onlara dostluğumuzu ve tüm desteğimizi vermek ödevimiz...

Çalışan çocukların iş yaşamlarını konu alan karikatürleri yarıştırarak, karikatür sanatçılarının ve kamuoyunun dikkatini bu alana çekmek istiyoruz. Oluşan arşiv, hem albüm olarak yayınlanacak ve hem de www.fisek.org.tr internet sitesinde sürekli olarak sergilenecektir. Bu yarışmanın ürünleri, çalışan çocukları esirgeme mücadelemize destek olacaktır. Ortak mücadelemizle bir gün ortadan kalkacak olan çocuk emeğini belgelemek ve tarihe iz bırakmak da bu yarışmanın önemli amaçlarından biri.

Çevrenizdeki çalışan çocuğa duyarlı karikatür sanatçılarına ekte gönderdiğimiz yarışma şartnamesini duyurabilirseniz, bizi mutlu edersiniz. Her şeyin bugünkünden daha güzel olduğu bir dünyaya ulaşılması dileğiyle, çalışmalarınızda kolaylıklar dileriz.


14 Eylül 2009 Pazartesi

SEFER SELVİ ÇİZİYOR

Sefer Selvi'nin 14 Eylül 2009 Pazartesi günü Evrensel gazetesinde yayınlanan karikatürü...

DUYDUK DUYMADIK DEMEYİN!!!
OBAMA AMCA, AKP TÜRKİYE'SİNE
12 MİLYAR LİRALIK SİLAH
SATMAYA HAZIRLANIYOR!

Orası Amerika... Dünyanın Jandarması... Dünyanın baş belası bir ülke...Başındaki beyaz ya da siyah olmuş fark etmez... Umut tacirlerinin pompaladığı ilk siyah başkan OBAMA'nın da boyası icraatlarıyla döküldü ve ardından BEYAZ bir başkan çıktı... OBAMA'nın rengine kanmayın diye ilk günden beri söylüyorduk. Çünkü siyah ya da beyaz fark etmez, vaziyet Demirören'in siyah-beyazlı Beşiktaş'ı gibi. Yani sorun teknik direktör de diil... İşte parlak cilalı boyası dökülen ve kısa sürede sıradan beyaz bir ABD başkanı gibi foyası ortaya çıkan Obama yönetimi, şimdi de Türkiye'ye 12 MİLYAR TL'lik patriot füzesavar sistemi satmaya hazırlanıyormuş...Bunu bizzat kendileri açıkladılar... Demek ki insanı aç gezen, sefil haldeki Türkiye'nin de böyle bir niyeti var... Daha sel baskını geçiren vatandaşının yarasını saramayan, vatandaşının altyapısını halledememiş, hem dereleri hem kendi ahlak yapısını islah edememiş, gelmesi beklenen büyük bir deprem için kılını bile kıpırtdatmayan, işçiye-memura gelince 3 lira-5 lira zam veren, ülkeye tek parti FAŞİZMİNİ yaşatan, kendinden olmayanları bu ülkede istemeyen, her türlü ağır zammı vatandaşına boru gibi geçiren, ülkenin en değerli kurumlarını yabancılara yok pahasına satan, dünyanın en pahalı benzinini kakalayan, en ağır vergileri alan AKP iktidarı, 12 MİLYARLIK AMERİKAN SİLAHINI ALIR MI ALIR...

Böylesi kendinden geçmiş, böylesi hiçbir baskıya-sömürüye-kazık yemeye- gıkı çıkmayan bir ülkenin iktidarı ABD'nin kucağında açılıma kalkışırken bu silahları da alır, hatta çocukları için bile silah sipariş edebilir. Bilgisayar başında sadece insan öldürmeli, yakmalı-yıkmalı savaş oyunları oynayan çocuklar için de Amerikadan epeyce oyuncak hatta oyuncak olmayan silah da alınabilir. Vatandaşı bir torba kömüre, bir paket makarnaya, bir somun ekmeğe muhtaç haldeyken bu iktidar ABD silahına 12 Milyar da verir başka birşey de verir... (eski parayla trilyon mu oluyor trilyar mı biz hesaplayamadık)

ABD'ye her alanda vermeye alışmış bir düzenin dinbaz çocukları için bu iş çocuk oyuncağı... Asker de bu kirli oyunun figüranı mı dersiniz? Bu silahları "İran'a karşı korunmamız" için satacak olan ABD, Türkiye ile İran'ın kafa kafaya çatışmasının peşinde belli ki... Bu coğrafyada her tarafı "IRAK" yapmak peşinde bu uslanmaz-arlanmaz Sam Amca... Sen salak olursan, sen sefil olursan daha seni çok patriotlatır bu boktan düzen EY BENİM AĞZI AÇIK HALKIM... Aman öylece, ilk afette ya da ilk alaturka kazadaki ölümüne dek donuk donuk yaşamaya devam et... (Mizahhaber Yorumu)

ÇOCUKTAN AL ÖNLEMİ!


- Ben bu AKP'li belediyelerin herhangi bir afete karşı yıllardır hiçbir önlem almadığını tam tersine selin daha çok zarar vermesi için ellerinden geleni yaptıklarını bildiğim için kendimi sağlama alıp yaz sezonu biterken kuma gömdüm, bu sayede son sel baskınından be yırttım abi!.. Ama bi daha ki baskında nolur bilemem... (Hülya Bilge)

MERYEM ÇİMEN'DEN
İKİ KARİKATÜR...
Öğretmen atamaları Eylül'ün 14'ünde...

Topbaş'ın belgeleri, Gökçek'in önlemleri... Sanki birileri bizimle dalga geçiyor?..

İSMAİL DOĞAN ÇİZİYOR
Son sel baskınlarında kendi sorumluluklarını her zamanki pişkinlikleriyle görmezden gelip, suçu spreylere atan, kendilerinden önceki 44 yıllık döneme çamur atarak içine düştükleri balçığın içinden sıyrılmaya çalışanlar... Size mizahi birşey söylemek insanın içinden gelmiyor artık... Partiniz AKP'nin rezil yönetimiyle son 15 yıldır perişan ettiği, talan ettiği şu ZAVALLI İSTANBUL'UN TÜM GAZABI ÜZERİNİZE OLSUN!..

12 Eylül 2009 Cumartesi

"BİZİM ÇOCUKLAR
İŞİ BİTİRDİ"NİN
29. UTANÇ
YILINDA...
Bugün 12 Eylül 2009... Bundan tam 29 yıl önceydi... Tarih: 12 Eylül 1980'di... ABD Başkanı Jimmy Carter "Damdaki Kemancı" müzikalini izlerken bir görevli kulağını eğilip: "BİZİM ÇOCUKLAR İŞİ BİTİRDİ" dedi Türkiye'de yapılan darbe için... Bu sözler bir AMERİKAN DARBESİ yaşadığımızın en canlı kanıtıdır...

12 Eylül 1980 tarihi bir Cuma günüydü...Mübarek bir günü seçmişti asker darbe için, sonuçta oldukça mübarek (!) bir darbe oldu ülke adına. Ülkeyi anarşiden bir gün içinde kurtardı asker!!!! Kurandan hadislerle, ayetlerle yapılan konuşmalar, zorunlu din dersleri, sola vurup dinbazlara kanat germelerle Atatürkçü (!) asker ülkenin bugünkü haline gelmesinde büyük pay sahibi oldu... 29 yıl sonunda Türkiye akla ziyan, kişiliksiz, ruhsuz, alay konusu ve en acısı dini sömürü aracı olarak kullanan DİNBAZ bir ülke olup çıkıverdi... Korkak, tırsak, ürkek, kendine yabancılaşmış kuşaklar itinayla yetiştirildi... Bugün bu ülkenin son 29 yıllık tarihinin UTANÇ GÜNÜDÜR...Yukarda gördüğünüz 12 Eylül 1980 tarihli Hürriyet gazetesinin başlığı bile aslında bu darbeye nasıl şakşakçılık yapıldığını gösteriyor. Bu şakşakçılık aynı gazetenin yayın yönetmeni tarafından Kenan Evren'e ve DARBE'ye karşı bugün de aynen devam ediyor...

Cihan Demirci'nin bundan 6 yıl önce yazdığı, 2006'da yayınlanan "Türk'ün Türkten Başka Düşmanı Yoktur" adlı kitabında da yayınlanan "GELECEĞİMİ ÇALAN TARİH: 12 EYLÜL 1980" başlıklı yazısı bugüne kadar internette yüzlerce değil, binlerce kez okundu, en çok okunan-en çok alıntılanan yazılarından biri oldu, tez çalışmalarında kullanıldı. Bu yazıyı bir kez daha anımsamak ya da ilk kez okumak için link adresi: http://www.derkenar.com/kitapkurdu/gelecegimi-calan-tarih/

CİHAN DEMİRCİ ÇİZİYOR...

Sahi dostlar, bu arada yeniden iyileşen, gerekli insan, ABD ELİYLE 12 EYLÜL YAPICISI Kenan Evren; "Halkın duasıyla iyileştim" demiş... Ramazan rantında ekranlarda ya da gazetelerde her soruya yanıt veren din hocaları şuna da yanıt versin: "Sürekli beddua edilen bir insan, beddua yoluyla da bir iyileşme sağlayabilir mi?.."


İZMİR'DE 12 EYLÜL SERGİLERİ


12 Eylül askeri darbesinin 29. yılı İzmir’de çeşitli etkinliklerle anımsanıyor. Bunların en geniş ve kapsamlı olanı Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi Avlusunda gerçekleşiyor. Fotoğraf, resim, karikatür, belge, mektupların yanı sıra “18+ İşkence Odası”nda 1980 öncesi tutuklulara uygulan işkenceleri cansız mankenlerle sergileniyor.

Alime Mitap yağlı boya resim, Mehmet Özer ve Mehmet Çağlarer fotoğraf, İsmail Cem Özkan, Mustafa Yıldız, Vahit Akça ve Ahmet Erkanlı’nın karikatür sergileriyle katıldığı etkinliklerin açılışında müzik dinletisi de yapıldı. Ayni gün yapılan panelde “12 Eylül ve Siyaset- 12 Eylül ve Ekonomi konusu” ele alındı. Konuşmacılar Erbil Tuşalap ve Mustafa Sönmez olurken, paneli İsmail Cem Özkan yönetti. Sergiler 17 Eylüle kadar görülebilir... Gelen haberleri ve yazıları hemen copy-paste edip kopyalayan dünya görüşünü çoğu zaman kamufle ederek gizlemeye çalışan bloglardan değiliz... O halde sözümüzü söyleyelim: 12 Eylül'ün bizi getirdiği utanç halini 29. yılında da UNUTMAYALIM, UNUTTURMAYALIM...Bu ülke insanının hayatlarımızı karartan ve bizi bu rezil günlere getiren darbeyi zamanında ALKIŞLADIĞINI ve Anayasasına yüzde 90'dan fazlasınının evet dediğini de ANIMSAYALIM, ANIMSATTIRALIM... Günümüzde gelinen noktada hala DARBE YAPANLARI değil de, yapamayanları cezalandırdığımızı görelim, utanma duygusu kalan az sayıdaki insan adına; bu ülkenin 1980'den beri süregelen, şahit yazıldığımız şu karanlık tarihinden UTANALIM...

11 Eylül 2009 Cuma

AYMAZLIĞIN YENİ ADI:
AYAMAMA!

1997 yılında Ayamama deresinin çevresini imara açan Belediye başkanını anımsıyor musunuz? Kendisi şu an ülkenin Başbakanı... Her şeyin tersine işlediği bu ülkede zavallı dere yataklarının YATACAK YERİ YOK, oysa bu durum halkını sürekli kandıran yöneticiler için geçerli olmalıydı...Ama dedik ya; burası AKLA ZİYANLARIN TÜRKİYE'Sİ... Burada herşey TERSİNE İŞLER, bu rant düzeninde işine gelmeyen olursa o da çektirip gider... (C.D.)

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

AKDAĞ SAYDUT ÇİZİYOR

---------------------------------------------------------------------------------------------

VAHİT AKÇA SORUYOR

ÇATALCA'DAKİ
NESİN
VAKFI DA
SEL MAĞDURU...

Türk Mizahının büyük ustası Aziz Nesin'in, yazarlık yaşamından elde ettiği gelirlerle kurduğu, günümüzde oğlu Ali Nesin tarafından yönetilen NESİN VAKFI da son sel felaketinin mağdurlarından biri oldu.
Çatalca'daki Nesin Vakfından MİZAHHABER'e ulaşan Ali Nesin imzalı mektupta vakfın gördüğü zarar anlatılıyor ve Nesin dostlarına yardım çağrısı yapılıyor... Vakıf sitesindeki fotoğraflardan da durumu görmek mümkün. Ali Nesin'in elimize ulaşan mektubunu okumak için link adresi şöyle:
ÖKÜZ NE DİYOLOGLARI

- Yaaaa bilader hatırlıyor musun, şu Türkler daha bir-iki yıl önce su yokluğundan geberiyordu, yağmur dualarına çıka çıka bir hal oldular... Şimdi de fazla gelen suyun altında sele kapılıp gittiler... Bu ne ayamama ülkedir bir Öküz olarak anlamış değilim...

- Kardeşim demek ki yağmur duasını fazla kaçırmışlar...Tanrının işi başından aşkın, belki de bu biriken duaları yeni işleme koydu, tabii fazla dua da sel getirdi işte... Yani AKP'li olsaydım aynen böyle derdim. Allahtan öküzüm ama henüz AKP'li değilim!..

BİROL ÇÜN ÇİZİYOR
Birol Çün arkadaşımız İzmir'den MİZAHHABER'e ilettiği bu karikatüre şu notu düşmüş: " Nasıl ki Hitler faşizmi Picasso'ya Guernica tablosunu yaptırdaysa, İslami faşizm de bana bu karikatürü yaptırdı. Eskişehir Sanat Derneği Yarışması'nda 3.lük ödülü alan bu karikatürümü faşizan baskı altındaki özgür medya emekçilerine adıyorum..."
AKDAĞ SAYDUT ÇİZİYOR

AKDAĞ SAYDUT'TAN
MEKTUP VAR...
Sevgili Cihan merhaba,

Öncelikla Mizah Haber'in "çalıntı - kopyasını" hazırlayan yaratıcılık özürlü fikir hırsızlarını kınıyorum. Üretimin ve emeğin bu kadar harcanabilir olması yalnızca bizim ülkemize özgü değil. Bütün dünyada olabilen bir şey. Bizim ülkemize özgü olan "hukukun üstünlüğü" ile yatıp kalan sağduyu (!) sahiplerinin sürekli olarak "hukuk" kavramının ırzına geçmeleri, zaman zaman taciz etmeleridir. Çünkü onların yatıp kalkmaktan anladıkları budur!

Bu gibiler anlayış kıtlığı nedeniyle hukuka uygunluk gibi soyut bir kavramı algılamak yetisinden yoksundurlar; hatta "kanunlara uymak ve kanunlara uygunluk aramak" açısından da epeyce yoz ve geri kalmışlardır. Öyle oldukları için evrensel hukuk normlarının içini boşaltıp, dışını cilalarlar; başka bir deyişle minarenin alemini gösterip, yurttaşın gözündeki sürmeyi çalarlar. Bunun için dere yatağına inşaat yaparlar, bunun için sel baskınında darmadağın olmuş eşyayı yağmalarlar, bunun için kaçak elektrik, su kullanıp utanmazlar... Yitirilen canlar da bunun cabası olur...

Bu nedenle anayasaların olmazsa olmaz ilkesi "kuvvetler ayrılığı", kanun devleti bile olmayı beceremeyenlerin ülkesinde işlemez! Onların yeteneği başka haltlar becermekte gelişmiştir.

Bu bağlamda başkasının emeğini çalmak, başkasının üretimini cebellezi etmek "hukukla yatılıp kalkılan ülkelerde" çok hukukidir(!)... Bize düşen bu "ahlaksız ve hukuk dışı" yaklaşımları sergilemek ve eleştirmek; hukuksuzluğu ortadan kaldırmak için gerekli girişimleri yapmaktır.

Haklı tepkini sonuna kadar destekliyorum. Selam ve sevgiler...


Akdağ SAYDUT



10 Eylül 2009 Perşembe

VAHİT AKÇA ÇİZİYOR

Sevgili Vahit Akça'nın "KUMDAN KALELERİ" bize son sel felaketine neden olanlardan ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ'ni anımsattı... Dere yatağının üzerini kapatarak yapılan 212 adlı bir alışveriş merkezi ki (Bunlara kısaca AVM diyorlar, AV'ın anlamı av yerine koydukları ağzı açık, salak tüketici de olabilir!) bu merkezi yapanlar dere yatağını tamamen yok etmişler. Bu durum da yatağını bulamayan suların çıldırmasına ve sel baskınının oluşmasına neden olmuş... Kimin umurunda... Önemli olan RANTTIR bu şehirde. Burası AKP'nin rant çiftliği Türkiye, burada Adamı götürürler alışveriş MERKEZİNE, borçlandırırlar HERKESE!!!!! Pek kimseler yazmaz, AVM'lerin pek çoğu böylesine zarar veriyor, MİZAHHABER olarak biz yazalım dedik. Tek dertleri rant olan bu AVM'lerin doğa belasını versin demek yetmiyor, zira onlar yarın gider başka bir yerde gene aynısını yaparlar ama siz bir daha yaşayamazsınız bu hayatı!.. Siz siz olun özellikle medyanın gaz verdiği bu aşağılık merkezlere yüz vermeyin, bu tufaya düşmeyin, çevrenizdeki küçük esnafa sahip çıkın, alın-verin ama rant ekonomisi uğruna kredi kartlarınızla salakça can vermeyin!!!! (C.D.)

YAŞAR FIRAT ÇİZİYOR

Yaşar Fırat arkadaşımızın MİZAHHABER'e ilettiği bu karikatüre şu notu düşelim: "Daha ALTYAPISINI bile halledemeden AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTLİĞİNE soyunan İSTANBUL, olsa olsa AVRUPA DERE YATAĞI BAŞKENTİ olur!..

EMRE ULAŞ ÇİZİYOR:
"TAŞ DEVRİ"

Emre Ulaş'ın 9 Eylül 2009 tarihli "Taş Devri" adlı çizgi bant karikatürü...

VAHİT AKÇA ÇİZİYOR

MİZAHHABER'İN NOTU: Alın, verin palavralarını geçin... Alamıyoruz, hep VERİYORUZ...Sonuçta AKP ekonomisi sayesinde en ucuz şekilde CAN VERİYORUZ!

9 Eylül 2009 Çarşamba

MUSA KART ÇİZİYOR
Hrant Dink davasının katil zanlısı için 20 yıl hapis istenirken, bu cinayetin öyküsünü yazan Nedim Şener için 28 yıl isteniyor.
Musa Kart'ın 9 Eylül 2009 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan karikatürü...

8 Eylül 2009 Salı

KARİKATÜR MÜZELERİNİN
YÖNETİCİLERİ ESKİŞEHİR’DE
BULUŞUYOR...

“Karikatür Müzeleri Yöneticiler Buluşması 2009” toplantısı Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi’nde yapılıyor.

Anadolu Üniversitesi Karikatür Sanatını Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından dünyada faaliyet halindeki karikatür müzelerinin yöneticileri arasındaki etkileşimi ve iletişimi sağlamak için uluslararası bir toplantı planlanmıştır. Dünyada sayıları çok fazla olmayan karikatür müzelerinden 30’una çağrı yapılmış ve bunlardan 10’u olumlu yanıt vermiştir. Belçika, Bulgaristan, Endonezya, İran, Polonya, Sırbistan, Lüksemburg, Azerbaycan, Japonya ve Türkiye’de bulunan karikatür müzelerinin yöneticileri toplantıya katılmak üzere Eskişehir’e geleceklerini belirtmiştir.

30 Eylül- 2 Ekim 2009 tarihleri arasında yapılacak toplantıda; karikatür müzelerinin tanıtılması, aynı işi yapan yöneticilerin birbirleriyle tanışması, deneyimlerin paylaşılması, müzecilik sorunlarının tartışılması, karikatür müzeciliği konusunda yeni öneriler geliştirilmesi, dünya karikatür müzeleri rehberinin hazırlanması amaçlanmaktadır. Ayrıca Eskişehir ve Anadolu Üniversitesi’nin tanıtılması da önemsenmektedir.

30 Eylül 2009 Çarşamba günü Saat; 14.00'te Anadolu Üniversitesi Kongre Merkezi Kırmızı Salon’da açılışla başlayacak toplantıda karikatür müzesi müdürleri kendi müzelerini tanıtacak, izleyicilerin sorularını yanıtlayacaklardır. Aynı gün Saat: 17.30'da Anadolu Üniversitesi Eğitim Karikatürleri Müzesi’nde “Dünya Karikatür Müzeleri” konulu bir de sergi açılacaktır.


Anadolu Üniversitesi
Karikatur Sanatını Araştırma ve Uygulama Merkezi
Anadolu University Research Center for Cartoon Art
Akcami Mh. Malhatun Sk. No: 6
Odunpazarı ESKISEHIR / TURKEY

7 Eylül 2009 Pazartesi

( ©DİNTATÖR - Cihan Demirci No:5)
MEHMET SELÇUK ÇİZİYOR
12 EYLÜL
ETKİNLİKLERİNDE
KARİKATÜR
SERGİSİ


12 Eylül darbesinin 29. yılı İzmir'de çeşitli etkinlilerle anılacak. 5-18 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek etkinlikler basın açıklaması ve Yapıeri Tiyatro Grubunun sokak tiyatrosuyla başladı. 10 Eylül'de açılacak sergiler içinde İsmail Cem Özkan ve Mustafa Yıldız'ın karikatür sergiside bulunuyor. Kent Arşivi ve Müzesi Avlusunda açılacak sergiler arasında Alime Mitap Resim, Mehmet Özer ve Mehmet Çağlarer Fotoğraf, Sahibini Arayan Mamak Mektupları sergileri de var. Müzik dinletisinin de yapılacağı aynı gün panel salonunda Erbil Tuşalp ve Mustafa Sönmez'in "12 Eylül ve Siyaset - 12 Eylül ve Ekonomi" konulu söyleşileri gerçekleştirilecek...

5 Eylül 2009 Cumartesi

TRT-2'DEKİ OKUDUKÇA'DA
"MİZAH DERGİLERİNİN
EDEBİYATLA İLİŞKİSİ"
ELE ALINDI...
5 Eylül 2009 Cumartesi akşamı TRT-2'de 19.30'da yayınlanan "Okudukça" adlı programın, haftanın dosyası bölümünde "Mizah dergileri edebiyata ne kadar yer veriyor" konusu işlendi. Programda; mizah dünyasından görüş bildirecek yazar-çizerler arasında MİZAHHABER hazırlayıcısı Cihan Demirci de bulundu... Demirci, günümüzde böyle bir ilişkiden bahsetmenin pek söz konusu olmadığını söylerken 1954'lerde çıkan Tef dergisini göstererek o yıllarda bu ilişkinin ne denli güçlü olduğunu anlattı. Diğer konuşmacılar; şair Adnan Özer, yazar Murat Menteş, mizah yazarı ve stand-up'çı Vedat Özdemiroğlu, şair Aslan Özdemir ve yazar Cezmi Ersöz'. Programın ilk baskılar bölümünde ise; Emin Nedret İşli Teodor Kasap'ın çıkardığı "Hayal" adlı mizah dergisini tanıttı...