29 Eylül 2009 Salı

KORAY LAMA
YAZIYOR...
Kafasına göre takılan öfkeli yazarımız KORAY LAMA, uzunca bir aradan sonra yeniden yazılarıyla MİZAHHABER'de...
KAÇILIM
ÜLKESİNE
DÖNÜŞ...

Saymadım kaç ay oldu MİZAHHABER'de yazmayalı...Sevgili dostlar bu ülke insanı öylesine gergin yapıyor, öylesine yiyip bitiriyor ki, zaman zaman yazılarıma böyle uzun aralar vermezsem yazamıyorum... Yıllık iznimin sanırım 6 aylık kadar bir bölümünü kullandıktan, epeyce turlayıp-dolaştıktan sonra işte yeniden buradayım...

Sizlere yazmayalı epeyce ülke dolaştım ve biraz olsun kendime geldim ama Eylül başında yeniden ülkeme dönünce gene kısa süre içinde kafayı sıyıracak hale geldim. Baktım ki ülkede bir "AÇILIM"dır gidiyor... Her zaman olduğu gibi gene bir İKTİDAR PALAVRASI'nın peşine takılmış rezil bir medya ve kendinden geçmiş ağzı açık bir halk... Açılım palavrası altında ülkede korkunç bir FAŞİZM KAPALIMI esiyor oysa ki... AKP'nin çıkarlarına ters düşecek nefesi bile almak yasak nerdeyse?.. Kendileri istedikleri kadar "Biz Ak Partiyiz" diye yırtınsınlar adı aslında AKP olan iktidar partisi benim olmadığım dönemde de ülkeyi dümdüz etmeye devam etmiş ve ediyor ama bu kez durum daha da vahim. Zira bu ülkede "Kürt" ve "Türk" ayrımı hiç bu kadar keskinleşmemişti. AKP denen yok edici parti bunu da başardı sonunda. Amaç buysa başarılı oldu AKP... Artık; Türkler Kürtlerin, Kürtler de Türklerin ciddi anlamda düşmanı bu ülkede. Bakın iş futbol maçlarına kadar yansıdı. Futbol maçları bu ülkedeki herşeyin en iyi göstergesidir. Ülke paramparça olmaya doğru hızla gidiyor. Böylesine aklı perişan bir ortamda mizah filan yapabilmek de inanın çok zor. İnsanın içine sadece öfke basıyor.

"AÇILIM" palavraları altında ülkeyi kapadıkça kapatan, sıradan bir "ARAP" ülkesi haline sokan AKP zihniyeti 7 yılın sonunda ülkeyi her açıdan bitirmiş vaziyette. Ama bakın şov peşinde koşan Başbakan, Amerikada Obama'nın arkasında poz verirken bayrağa saygısını ihmal etmeyip, duracağı yeri gösteren küçük bayrağı alıp cebine koyabiliyor. Bayrağa ne kadar da saygılı değil mi? Ülkede yerli şirket kalmamış, en önemli en stratejik şirketler çok uluslu yabancı şirketlere yok pahasına satılmış ama bayrağa saygı hem vatandaş da hem de başbakan da sürdükçe sürüyor. Zavallı bayrak, bu kadar bayrakçı bir ülkenin bayrağı olduğuna kimbilir ne kadar pişmandır. En kolay kullandığımız şeydir oysaki o. Sıkıştığımız ve birşeyler yapmamız gereken anda hiçbirşey yapmayıp hemen onu alırız elimize ve sallar dururuz. Onu asarız balkonlarımıza. Ya da kaçak evi yıkmaya gelen ekiplere karşı dama çıktığımızda elimizde gene o vardır. Bayrakçıyızdır biz. Bayrak asar, bayrak sallarız, böylece rahatlar, böylece kendimizi kandırırız. Oysa ülkede bayrak asacak değil bayrakları yarıya indirecek günler yaşıyoruz. Açılım değil kaçılım ülkesi burası!!!

Eski İçişleri bakanlarından Sadettin Tantan, tarikatların elinde biriken sermayenin 50 milyar dolara ulaştığını söylüyor. Ülkedeki her sektörün arka planında onlar var zaten. Ülkede sermaye dediğiniz artık "ŞER-MAYE" anlayacağınız! Bu saptanabilen kısmı sermayenin bir de saptanamayan kısmı var. Ülkeye sürekli olarak çok büyük rakamlarda dinci bir sermaye sokuluyor. İşsizlikte ülke tarihinin rekorları üst üste kırılıyor. Şaşkın vatandaş kredi kartı borcundan kırıldıkça kırılıyor. Dürüst esnaf çoktan iflas etti. Üçkağıtçıysanız işiniz iş tabi bir de AKP yandaşı olacaksınız. Bu arada karşılarındaki muhalefet partilerinin beş para etmez hallerini es geçmeyelim tabii...
İşin en trajikomik yanı; Ahlaki çöküntünün en şiddetlisi en dinci iktidar döneminde yaşanıyor. Ülkede her alanda korkunç bir ahlaki çözülme, çürüme var ki bunu durdurmanın olanağı yok artık. Camiiler bile uyuşturucudan kazanılan paralarla yapılır olmuş istenince okulların anında yıkıldığı bu ülkede.

Dere yataklarında yatmaya devam eden, kendisine kemik niyetine atılan kömür torbaları ve oy'a dayalı rüşvetlerle kazık yemeye devam etmekte kararlı bir halk var bu ülkede. Öyle bir halk ki "BEN KAZIK YİYECEĞİM ARKADAŞ VAR MI DİYECEĞİN" diyor. Tabii bir halk böyle derse emrimiz olur. Biz de SUSARIZ... Çekiliriz bir köşeye. Zaten tepem o yüzden atıyor ve birdenbire bırakıyorum yazmayı ya...
Bu ortamda aileden sorumlu (hangi aileden acaba, çekirdek aile mi, yoksa çekirdek niyetine yenilen aileler mi?) kadın bakan televizyondaki dizilerin ahlakı bozduğunu ve onlara şifre getirilmesi gerektiğini söylemiş... Medyada zerre kadar özgür bir ortam bırakmayan, yandaş-yalaka-satılmış bir medya yaratan, dinci bir faşizmle hukuk denen sığınma evini de bitiren bu iktidar bir yandan da kalan son özgürlük alanı interneti de talan ediyor. Siteler birbir kapatılırken, ülkedeki tutucu atmosfer zaman zaman Arap ülkelerini bile solluyor.
Böylesi berbat bir ortamda, genç çocuklar önlerinde doğru ve dürüst bir örnekte pek kalmadığı için, ve dahi onlar sanal aleme gözlerini açmış bir kuşak olmanın da en sanal rahatlığıyla başkasının ürünlerini aynen kopyalabiliyor sonra da büyük bir pişkinlikle zeyinyağ gibi üste çıkmaya çalışabiliyorlar. Geçtiğimiz günlerde bizim MİZAHHABER'in başına gelen tatsız bir "araklanma" durumu internette pek çok özgün iş üreten, işini ciddiye alarak yapmaya çalışan site ve blogun sorunu. Hooop kopyala gitsin... Bu kadar basit!!!! Buna pek şaşıran yok zaten. Böylesi leş gibi ağır bir ortamdan başka türde bir sonuç çıkabilir mi? Kitabı korsan basan, korsan okuyan bir ülke değil mi burası?.. Kötü olanı ödüllendiren, iyilikleri cezalandıran bu kokuşmuş dinci düzen değil mi? Youtube gibi siteleri önce kapatıp, bu durumdan şikayet edenlere "Oralara ben girebiliyorum" diyerek insanlara başka dolambaçlı yollar önerenler acaba Patagonya'nın başbakanı mı?
Böyle başa böyle tarak demişler...Dünya yolsuzluk, hırsızlık, ekonomik suçlar liginde her zaman liderliğe oynayan, şu ara üçüncü olduğu söylenen ama aslında gönüllerimizin yolsuzluk şampiyonu olan bir ülkeye bu yakışır arkadaşlar...
Bakın gene tepem attı. Bişey değil TOKİ o şimdi tepeyi de anında ucuza kapatıp benim tepeme de toplu konut yapabilir. Aman siz siz olun tepenize bile sahip çıkın bu arak eller ülkesinde!..
KORAY LAMA