29 Haziran 2024 Cumartesi

*APTAL BİLE DEĞİLİZ!..


*APTAL BİLE DEĞİLİZ!

(*Aziz Nesin ustamın 1995'te ölümü ardından 1996 yılında yayınladığım "Damdaki Mizahçı" yazılarımdan oluşan kitabımın adıdır!..)

Tam bir hafta sonra 29. ölüm yıldönümünde de gene hakkıyla anılmayacağı şimdiden belli olan, böyle diyorum zira bu durumu yıllardır yaşayan biriyim, son 3 yıldır yaşadığım, temelli yerleşeli 14 ay olan Foça'da da durum Kadıköy'den pek farklı değil belediye anlamında, Aziz Nesin ustamızı anacak artık ne bir ortam var, ne de böyle bir istek...

Bu ülke gerçek aydınına her zaman düşman olmuştur, onu hep cezalandırmış, yargılamış, hapse atmış, sesini kısmaya çalışmıştır!.. Onu asla dinlememiş, dikkate almamış, okumamış, yanlışlarından asla ders çıkarmayıp hep aynı yanlışları yapmaya inatla devam etmiş, o gerçek aydınların her dedikleri, her yazıp-çizdikleri ise hep birer acı gerçek olmuştur!..

1984 yılında henüz 22 yaşında gencecik bir mizah yazarı ve çizeri olarak yan yana masalarda birlikte çalışma onuru yaşadığım, 1995'te birlikte söyleşi yapma onuru yaşadığım, mizahımızın büyük ustası Aziz Nesin ağabey dönemin yargısının da onayladığı aptallık oranlarını boşuna söylememişti!.. Dost ortamlarında yüzde 60'dan daha fazlasını da söylerken aslında kastettiği matematiksel bir doğruydu, zira yeterince beslenemeyen, zekanın gelişmesi için gerekenleri yiyemeyen bir halkı kastediyordu aslında tüm açık yürekliliğiyle!.. Ama bu coğrafyada doğruları söylemek her zaman suçtu, yanlıştı çünkü yanlışlar hep doğruydu!!!

Aziz ağabey, müthiş disiplinli, çok çalışkan, çok üretken bir yazardı. Eğer Sivas katliamını yaşamasa ve katliam sonrasında da insanlar onun etrafından kaçar hale gelmese inanın en az 10 yıl daha, 90 yaşına kadar rahatlıkla yaşardı!.. Ama o kahreden gerici yangın sonrasında o da hem bedensel, hem de ruhsal olarak büyük bir hasar aldı!..

6 Temmuz 1995'e girileli bir saati aşkın bir zaman olmuştu, gece yarısı, karanlıkta bize veda etti!!! Bana gece yarısı ölüm haberini veren kitapçı-yayıncı Ercan Günaydın arkadaşımdı. Ercan da bize erkenden veda edeli bugün 1 ay geride kaldı!.. Ercan, Aziz ağabeyin yaşamını yitirdiği yerdeydi, naaşının yanındaydı, zira etkinliğin mimarıydı. Çeşme-Alaçatı'daki imza günü etkinliği sonrası son bulmuştu büyük ustanın yaşamı!.. Alaçatı öncesinde de imza günü için Foça'daydı üstelik!..

Gittiği 1995 yılından bu yana o karanlık vaziyet vahimden de öteye geçti, tamamen karanlığa boğulduğumuz bir sürecin içine girdik!!! Zira zaten yok olmakta olan zekayı bilinçli olarak daha da aşağı çeken, cehaletin pompalandığı, cahil olmanın geçer akçe olduğu, korkunç embesil bir süreçteyiz!!!! Bu coğrafya bu denli ağır bir embesilleşmeyi hiçbir dönemde yaşamamıştı!.. Ülke adeta 500 yıl geri gitti, Ortaçağ karanlığının içine düştü!.. Onun ardından anısına yazdığım kitaba boşuna "Aptal Bile Değiliz" adını vermemiştim!.. Zira durumun daha da vahim olacağı belliydi ve aradan geçen 30 yıla yakın süreçte bu vahamet katlana katlana bizi de fena halde katladı!!!! Dünya zeka liginin en dibine düştük!!!!

Aziz ağabeyle ölümünden sadece 18 gün önce Kocaeli'nde birlikte bir söyleşi ve imza günü gerçekleştirmiştik. 41 derece ateşi olmasına rağmen o etkinliğe gelmişti. O gün polis eskortu altında adeta son isteği gibi gibi Keltepe'ye çıkmak istemişti. İzmit'in en serin tepesinde çok sıcak bir Haziran gününde onunla Keltepe'de son sohbetimizi yaparken bana; "Senin gibi genç mizahçılara çok üzülüyorum, çünkü artık bu ülkede mizah yapılamayacak günler kapıda" tarzı sözler etmişti!..


Usta Mizahçı öngörüsü yüksek insandır!.. Aziz ağabeyin 1995'te Keltepe'de bana söyledikleri 2005'lerden sonra yerine oturdu ve 2024'lerde ise zirveye ulaştı!.. Zira mizahın yapılamaz hale gelmesinin tek nedeni sadece ağır baskı ve faşizm dönemleri değildir, mizah yapamaz hale gelmenin en önemli nedeni toplumdaki zeka düzeyinin yerlerde gezmesi, mizahın asıl besini olan zekanın değil tam tersine embesilliğin baş tacı edilmesidir!!!!

Zira mizah akla seslenen bir sanattır!.. Günümüzde ortalarda "Mizahçının muhalif olması gerekmez" diye dolaşan tatlısu mizahçıları çok fazla!.. Bunlar stand-up tarzı bir mizaha sarılırken bile muhalif olmamaya özellikle dikkat ediyorlar!.. Oysa ki mizah bir eleştiri sanatıdır ve eleştiri yapan mizahçının muhalif olmaktan kaçınması için eleştiriden de kaçınması gerekir. Absürt mizah yaptığını zannedip, absürt mizahla da çok güçlü muhalif olunacağından ya da eleştiri yapılabileceğinden habersiz olanlar bu işi sadece para kazanmak için yapmaya devam ediyorlar.
Bunun dışındaki mizah zaten son çeyrek yüzyılda her yerden kovuldu. Uzun zamandır tv'ler eleştiri taşıyan komedi dizilerine yüz vermiyor, senaryo aşamasında reddediyorlar, mizah kitapları artık ilgi görmüyor, mizah dergileri birer birer kapandı, kalan tek dergi de epeydir okunmaz halde, çünkü insanların akılla işi kalmadı, sosyal medya çukuruna düştük düşeli sonuçta iki karikatür, üç özlü söz paylaşan herkes kendini zaten mizahçı zannediyor!..

Aziz ağabey tüm çektiği çilelere rağmen bence gene de çok şanslı bir kuşağın insanıydı, bizim kadar ağır bir Cahiliye dönemi görmeden gitti... Bugünleri görmedi ama bugünlerin geleceğini yazarak, söyleyerek, uyararak gitti...

46 yıldır mizaha her yönüyle, yazarak, çizerek, teorisiyle, pratiğiyle, tarihiyle kafa yoran, ustası gittikten sonra dama çıkmak zorunda kalmış bir mizahçının, onun bir ölüm yıldönümü daha yaklaşırken bir iç döküşü burada bitti!..

Şunu da ekleyelim bitirmeden, toplumlar kendilerini imha edebilir, mizahtan uzaklaşabilirler ama mizah asla yok olmaz, lakin bir akıl sanatı olan mizah kendini imha etmeyen toplumlarda yaşamaya devam eder!... Eh, zaten kafayı da yediğimiz için artık gülmeden dağılabiliriz!..

Cihan Demirci (29 Haziran 2024-Foça)