30 Mayıs 2013 Perşembe

"MİZAH ÜRETENLER DERNEĞİ" YANITININ ÖNCESİNDE OKUNACAK YAZI...

Dernek diyoruz ama aslında karşımızda tek kişilik bir dernek var. Bunu da belirterek başlayalım söze... 1 Nisan 2013 tarihinde Cihan Demirci imzasıyla yayımlanan haberde  "BU ÖDÜLÜ 1 NİSAN ŞAKASI ZANNETMEYİN! 8. MİZAH ÖDÜLLERİNDE "KARİKATÜR" DALINDA KOCA ÜLKEDE ÖDÜL VERECEK KARİKATÜRCÜ BULAMAYAN "MİZAH ÜRETENLER DERNEĞİ" KARİKATÜR DALINDAKİ ÖDÜLÜ AYDIN DOĞAN'A VERDİ!.." başlığını atmış ve bu ödülü eleştiren bir yazıya yer vermiştik. Bu yazıyı arzu edenler; http://mizahhaber.blogspot.com/2013/04/bu-odulu-1-nisan-sakasi-zannetmeyin.html  adresine tıklayıp, okuyabilirler...

Bu yazının haklılığı kendini öylesine gösterdi ki, haberin internet ve facebook ortamında duyulmasından sonra karikatür ve mizahseverlerin desteğini de gördük. Mizah Üretenler Derneği adı altında karşımızda "tek adam" olarak her şeye kendi başına karar veren Ergin Gülen'in ödül broşüründe "8. Mizah Ödülleri Danışma Kurulu Üyeleri" olarak sıraladığı isimlerden örneğin; Metin Peker'in de, Seyfi Şahin'in de Aydın Doğan'a verilen bu ödülden haber sahibi olmadığını ve bu durumdan hoşnut olmadıklarını gördük.

Karikatür Dalındaki Ödül için bu broşürde Aydın Doğan'ın resmi konularak "Karikatür Dalında; Aydın Doğan Vakfı-Aydın Doğan" olarak yazılmış. Madem sadece vakfa veriyorsun ödülü o vakfın bir amblemini koysana sadece oraya. İlgi çekmezdi o zaman değil mi?.. Burada siz istediğiniz kadar ödül sadece vakfa deyin, kimseyi kandıramazsınız.  Danışma Kurulu'ndaki pek çok ismin önceki yıllarda da oraya göstermelik bir şekilde yazıldığını biliyoruz. Buna rağmen zaten herhangi bir yapıcı gücü, etkisi olmayan bir tek kişilik derneğin yaptığı hatayı uzatma yanlısı değildik ama yolladığı cevap yazısında eleştirimize net yanıt veremediği için söylediklerimizi çarpıtmayı seçen Ergin Gülen bize bu yanıtı vermeye adeta zorladı. Şunun da bilinmesini isterim; Nisan sonlarından Mayıs ayının ortalarına dek yaşadığımız bir bilgisayar çökmesi nedeniyle Mizahhaber de yayın dışında kaldı. Bu yüzden bir aya yakın bir süre pek çok haberi-yazıyı zamanında kullanamadık. 

Ancak şu gerçeğin altını çizelim: "Başladıktan sonraki bir kaç yıl içersinde ödül verecek mizahçı bulmakta zorluk çeker hale gelen ve kimse ödül vereceğini şaşıran bu tek kişilik derneğin ödüllerinin ne yazık ki artık hiçbir anlamı kalmamıştır." Ödül verme ve sadece bu şekilde gündeme gelebilme inadı bazen dernekleri ya da kişileri böyle bitiriyor işte ne yazık ki... 

MİZAHHABER, bir küçük mizah bloğudur ama işini ciddiye almaktadır. Bu Temmuz ayında 7 yılı geride bırakacak. Bu süre içinde en önemli derdi ; bu ülkede yeterince, hatta nerdeyse hiç ciddiye alınmayan mizaha ve karikatüre ve bu işi ciddiye alanlara sahip çıkmak oldu. Pek çok haberimiz alıntı yapılarak gazetelerde, dergilerde, sosyal medyada kullanıldı. Mizah dünyasında yaşanan ama kimsenin dert etmediği, bilmediği, konuşmadığı, yazmadığı pek çok sorunu haber yaptık, yazdık, çizdik... Bu süreçte; bu küçük blog ciddi bir mizah referans bloğu haline geldi. Bu süreçte, internet ortamındaki emek hırsızları adımızı, haberlerimizi kopyalayıp, çaldılar, çırptılar, bir yandan onlarla, bir yandan da kompleks içinde yalan üreten, iftiralarla saldıran kimi hazımsız karikatürcüleri ibret içinde seyreder olduk... Kavgadan bıktığımız için çoğuna yanıt bile vermedik...

"8. Mizah Ödülleri" üzerine bizim yazımızın etkisinin dışında bu yılki ödül törenine pek çok çizerin-yazarın yüz vermediği anlaşılıyor. Bu ödül törenine en son olarak 3 yıl önce gitmiştim. Onun nedeni de sevgili Yalçın Pekşen ağabeye "mizah yazarı" dalında verilen ödüldü ama o gece öylesine berbat bir gece oldu ki, Yalçın Pekşen de ödül aldığına-alacağına pişman ayrıldı salondan. Bunları daha önce de yazmıştım. Ama bir kez daha söylenmesi gereken bir şey var, 3 yıl önceki ödül töreninde de yılların büyük ustası, gerçek emekçi çizer ağabeyimiz Cafer Zorlu'ya büyük bir ayıp yapıldı. Cafer Zorlu sahneye çağrıldı. Cafer Zorlu'nun kalan ömründeki hastane bakım masraflarını üstlendiğini övüne övüne söyleyen bir hastane sahibi ve eşi sahnede o kadar uzun süre kendilerini ve hastanelerini anlattılar ki, o dönemlerde zaten ayakta zor duran Cafer Zorlu ağabeyimiz dakikalarca ayakta bekletildi. Yıllarını karikatüre vermiş, zorluklarla geçmiş bir ömrün bakım masraflarının bu kadar kaba bir şekilde, sadece hastane reklamı yapılarak salondakilere duyurulması tam bir rezaletti. Daha sonra konuşmak için söz aldığımda sahnede bu yaşanılan rezaleti anında eleştirmiştim. Bu kötü organizasyonun da sorumlusu gene bu tek kişilik derneğin "daimi" genel başkanı olan Ergin Gülen'di ne yazık ki... O geceden sonra da bu ödüllerin hiçbir anlamı kalmadığını görmüş oldum. Ama bu yıl yapılan hata bunu da aştı doğrusu. 

ERGİN GÜLEN'E GÖRE "GIRGIR PORNOGRAFİK MİZAH YAPIYOR"MUŞ!.. 

Bakın, bu yılki 8. Mizah Ödülleri gecesinde, sahnede müzik yapmak durumunda kalan karikatürist-müzisyen İlhan Nalbant arkadaşımızla Facebook üzerinden yaptığımız yazışmada, onun da çok üzgün ve kızgın olduğunu gördük. Ergin Gülen'in o gece sahnede öfkeyle Gırgır mizahı ekolüne "Pornografik mizah yapıyorlar" diye verip, veriştirdiğini öğrendik. Bununla da yetinmeyen Ergin Gülen; "Cihan Demirci Mizahhaber'le ödül törenini provoke ediyor" şeklinde konuşmuş. Gırgır'a ve özellikle de bizleri yetiştiren büyük usta Oğuz Aral'a daha önce de çamur atan ve bu çamurlarına Mizahhaber'de geçmiş dönemde de yanıt verdiğimiz, Ergin Gülen'in bu trajikomik Gırgır düşmanlığı da aslında onun geldiği vahim vaziyeti epeyce ele veriyor. 

Bu ödüllerin başlangıçta iyi niyetli bir şekilde başladığına inanmıştık. Ödüllerin ilk yılında (2006) Cihan Demirci'ye de bir ödül verilmişti. O dönem bu ödüllerin arkasında Bakırköylü Sanatçılar Derneği de vardı zira. Ancak bu derneğin önemli isimlerinden sevgili Cihat Tamer ağabeyle yaptığımız yazışmada, Ergin Gülen'in kısa adı BASAD olan bu dernekten de istifa ettiğini öğrendik. Görülen manzara, tek kişilik ödüllerle karşı karşıya olduğumuzu bir kez daha kanıtlıyor. 

Gırgır'la ilgili sayısız yazı yazmış, araştırma yapmış, 3 yılı amatörce olmak üzere 6 yılı orada geçirmiş biri olarak çok uzun yazmanın anlamı yok. Daha Gırgır'ın yaptığı mizahın ne olduğunu bile anlayamadan ona bodoslamadan "Pornografik" diyebilen, giderek soyadına ısındığı anlaşılan biri hakkında çok fazla konuşmaya da gerek yok aslında. Gırgır mizahına pornografik diyerek Gırgır'ı küçümseyen ve eleştiren Sn. Gülen, o gece Karikatürcüler Derneği adına konulan özel ödülü ise Metin Üstündağ arkadaşımıza vermeye kalktı!!!!! Hadi burdan buyrun, tutarsızlık üstüne tutarsızlık!!!! Zaten Met-Üst arkadaşımız da bu ödülü zerre kadar ciddiye almamış olacak ki ödül törenine gitmeyi tercih etmemiş, o gece ödülünü onun adına İlhan Nalbant arkadaşımız almış. 

35 yıldır mizaha gecesini, gündüzünü, tüm hayatını vermiş, yanlış yapan babası olduğunda bile ayrım yapmadan eleştiri yapmasını bilmiş biri olarak; Cihan Demirci yaptığı işe duyduğu saygı nedeniyle Ergin Gülen'in yolladığı cevabı aşağıda yayımlıyor. Erdem gösterip hatasını kabul etseydi, inanın bu satırları yazıp, onca derdin, sorunun arasında kendimizi anlamsız yere yormayacaktık...

BİLGİNİZE BİR NOT: MİZAH ÜRETENLER DERNEĞİ ADINA ERGÜN GÜLEN'İN AŞAĞIDAKİ YANITINA, BENİM VERDİĞİM VERDİĞİM YANITLAR DA KIRMIZIYLA YAZILMIŞTIR…

CİHAN DEMİRCİ-MİZAHHABER


MİZAH ÜRETENLER DERNEĞİ’NİN                       MİZAH HABERE CEVABI                     

           
İnternet ortamında yer alan Mizah Haber sayfasında, Cihan Demirci imzası ile Mizah Üretenler Derneği’nin her yıl düzenlediği Mizah Ödülleri ve Derneğin Başkanı Ergin Gülen hakkında yapıcı olmayan bir yazı yayınlandı. Bu nedenle bana cevap verme hakkı doğduğundan hazırladığım yazının hiçbir satırının ve puntosunun değiştirilmeden en kısa süre içinde Mizah Haber sayfasında yayınlanmasını önemle rica ediyorum.  

Ergin Gülen-Mizah Üretenler Derneği Başkanı

1- Benim için, “daimi genel başkan” ifadesini kullanırken biraz daha düşünsen iyi olurdu: Mizah dalına yeni bir alan açmış olmam nedeniyle beni öncelikle kutlamış olmanı tercih ederdim. Bir işi yürütmek, başlatmaktan daha zordur. Dernek henüz çok yenidir ve çalışmalar yerli yerine oturmamıştır. Her konuda olduğu gibi mizah sanatı da önce sevgi, sonra istek, gerektiğinde maddi katkı ister. Bir kişinin başkanlığı devralması, o işi özenle yürüteceği anlamına da gelmez. Bu gibi nedenler göz önüne alındığında Cihan Demirci’nin ne demek istediği anlaşılamamaktadır. Derneğe çağırdığım pek çok karikatürist oldu; umarım ödül törenlerini yürütmeye talip olacak bir iki kişi çıkar ve başkanlığı almak üzere gereken hizmeti verir.

YANIT: Başlangıçta iyi niyetle yola çıkıldığına inanmıştım, ilk yıl verilen ödülü de o yüzden kabul ettim. Ama aradan 8 yıl geçmiş hala tek kişilik bir dernek varsa ve daimi genel başkan, danışma kurulu üyesi diye oraya adlarını sıraladığı üyelere bile danışmadan kararları kendisi veriyorsa ortada bir ciddiyetsizlik vardır, bu kadar açık konuşan birinin ne dediğini hala anlayamıyorsanız bu artık benim değil sizin sorununuzdur!

2- Derneğin bu yıl gerçekleştirilen 8. Mizah Ödülleri kapsamında verilen “Karikatür Dalı” ile ilgili ödülün, bir yandan “Aydın Doğan Vakfı”na, diğer taraftan ortalığı bulandırmak istercesine “karikatürcü olmayan Aydın Doğan’a verildiği anlatılıyor. Aydın Doğan’ın herhangi bir sanat dalı ile uğraşarak gündeme geldiğini hiç duymadım, karikatür çizdiği konusunda da bilgim yok! Aydın Doğan, kurucu olması nedeniyle sembol bir isimdi, ama ortada karikatür yarışmasını ısrarla sürdüren bir vakıf vardı. Mizah Üretenler Derneği’nin Yönetim Kurulu olarak vakfa söylemek istediğimiz; karikatür yarışmasını bu güne kadar sürdürmüş olmaları nedeniyle teşekkür etmek, devam etmelerinin doğru olacağı hususunda mesaj vermekti.

YANIT: Daha önce de yazdım, bu dediğinizin olabilmesi ancak bir "Onur Ödülü" vererek gerçekleşir. Sizin tercihinizdir Aydın Doğan'ı katkı sağlar görüp ona özel bir onur ödülü verirsiniz ama siz bunu yapmıyorsunuz, kıvırmayalım, doğru konuşalım. "Yılın Karikatürcüsü"ne verdiğiniz ödülü veriyorsunuz, ikisi ayrı şeydir. 8 yıldır onca ödül verdiği halde daha ödülller arasındaki ayrımı bile yapamayan birine ben daha ne yazayım????

3- Konu devamla “Başka ülkelerde skandal olabilecek” ifadesine kadar vardırılıyor. Pek çok ülkeyi gezmiş olmam bir yana bildiğim yabancı dil nedeniyle aralıklarla yurt dışı mizah yayımlarını izledim. Böyle bir olayın skandal niteliği taşıyabilmesi için,
    a- Araya öncelikle menfaatlerin girmesi gerekir.
  b- Ben 76 yaşında bir insanım, mizahla ilgili çalışmalarım sırasında, manevi haz dışında hiçbir menfaat arayışım olmadı. Yaşımın göz önüne alınması hâlinde bir anlam taşımasının da mümkün olmayacağı kolayca anlaşılacaktır.

YANIT: Ne kadar tekrar etsem de anlamayacaksınız çok açık. "Karikatürcü"ye verilmesi gereken bir ödülü Vakıf diyerek Aydın Doğan'a vermeye kalktınız, buna; skandal denir ama gördüğüm kadar başaramadınız. Ayrıca hazlarınız manevi mi, maddi mi orasını bilemem.

4- Bu ödülün “karikatürcüler”e verilmesinden bahsetmenin ardından “Karikatür Yarışmasının” eski sahibi Karikatürist (doğrusu böyle olmalı) Sedat Simavi’den söz ediliyor ve Aydın Doğan’ın Sedat Simavi’yi sildiği anlatılıyor.
   a- Simaviler, babalarının kurarak yücelttiği gazeteyi satmış ve karşılığında paralarını almışlardır. Sonrasında her türlü tasarrufa sahip olması nedeniyle söz hakkı Aydın Doğan’dadır.
  b- Asıl sorulması gereken soru, Simavi’nin oğullarının gazeteyi neden sattıkları, “Sedat Simavi Yarışmasını” neden ellerinde tutmadıkları şeklinde olabilir. Soruların cevabının dikkatle araştırılması hâlinde karşılığını bulmak kolaylaşacaktır.

YANIT: Simavi Ailesinin yaptığı yanlışlar değil konumuz mevzuyu çarpıtmışsınız gene. Adı "Sedat Simavi" olan bir yarışmanın adının Aydın Doğan adına dönüşmesinden bahsediyoruz. Bu yarışmanın adını değiştiren Simavi ailesi miydi??????

5- Üst satırlarda ödülün vakfa verildiğini söylemene rağmen patrona ödül verildiğini tekrarlamış olman, öncelikle kendini yalanlamana neden oluyor. Boşa çabalamamalısın!

YANIT: Boşa çabalayan sizsiniz Ergin bey...Battıkça batıyorsunuz. Vakfın da Aydın Doğan'ın da adını ödüle koyan sizsiniz ben değilim!..
    
6- Mizahçı ve karikatüristlerin sosyal hakları savunduklarını, ancak ülkenin sıkça değiştirilen kurallarına uymak zorunda bırakıldıklarını hepimiz biliyoruz; öncelikle maddi olanaksızlıklarla boğuluyorlar. Mizah yazarlarına, karikatüristlere bir bak, birçoğu demek istediklerini sergileyecek ortamı bulamıyor. Bir kısmı, kapital sahibi patronların gazete veya dergilerinde çalışıyorlar.

Zaten Cihan Demirci kendisi de itiraf ediyor, Milliyet Gazetesinde kadrolu çalışmış. Sigortası yapılmamış diye ayrılmış. Yani sigortası yapılmış olsaydı Aydın Doğan’ın yanında çalışacaktı.

YANIT: Ben yazdığım yazıda "Bu satırların yazarı Aydın Doğan'ın yayınlarında kadrolu çalıştığı dönemde bile sigorta primleri eksik yatmış, emekliliği bu yüzden uzamış, emekli bile olamamış gerçek bir mizah emekçisidir." diyorum ama bakın sözümü çarpıtan Ergin Gülen bana nasıl yanıt veriyor. Beyin öylesine durmuş ki, ben sigortalı olduğum halde primlerin eksik yatmasından bahsediyorum o tutuyor "sigortası yapılmış olsa çalışacaktı" diyor. Ya daha okuduğunu bile anlamayan ya da verecek yanıt bulamadığı için böyle saçmalayan biriyle karşı karşıyayız!!!!! 

Bir diğer bölümde, “Cihan Demirci'nin şakanın ve mizahın günü olan "1 NİSAN" için yazdığı özel yazı 31 Mart 2013 Pazar tarihli Milliyet Gazetesinde "Düşünenlerin Düşüncesi" adlı köşede yayımlandı,” şeklinde verdiğin haberin nasıl bir ortam olduğunu düşünüyor musun? 

YANIT: Yazacak, eleştirecek bir şey bulamayınca böyle batağa batıyor insan... Milliyet'in dışardan herkese açık olan bir köşesine baştan sona cesaretle yazılmış, mizahın-karikatürün muhalif bir sanat olduğunun altını çizen bir yazı yolluyorum ve gazetenin şu anki yönetimi de bir tek satırına dokunmadan bu yazıyı yayımlıyor, bu da mı rahatsız etti sizi Sn. Gülen?.. Milliyet deyince gene "Aydın Doğan" mı geldi aklınıza. Benim kimseyle kişisel bir derdim yok ayrıca. Aydın Doğan'a bir "karikatürcüye verilmesi gereken ödülü" verdiniz diye eleştirdim. "Hata yaptık" diyecek çapta biri olmadığınız için ne diyeceğinizi şaşırdınız. Saçmaladınız iyice. Medyayı takip etmediğinizi de ele verdiniz...

7- Karikatüristler yine aynı şekilde Aydın Doğan vakfının seçici kurulunda görev alıyorlar, vakfın ödüllerini alanlar birçoğumuz tarafından kutlanıyorlar. Onların bu gibi davranışlarını hangi duygularla değerlendiriyorsun? Vakıf üzerine küçük bir araştırma yapmış olsaydın, uluslar arası yarışmaya katılan hiçbir karikatür karesinin atılmadığını, bu konuda belki de Türkiye’nin en büyük kütüphanesinin kurulduğunu, isteyenlere açık olduğunu, sergilendiklerini öğrenirdin.

YANIT: Kaç kez yazdım, dernek genel kurullarında da kaç kez söyledim, bu yarışmanın adı değiştiği günden beri bu yarışmayı protesto eden, ona katılmayan biriyim, orada görev alanın kendi tercihidir, herkes kendi duruşundan sorumludur, daha ne diyeyim...

8- Karikatürcüler Derneği’nin, Mizah Üretenler Derneğine katkıda bulunmasını bile eleştiriyorsun. Türkiye’de yardım görmeyen, kimselerin ilgilenmediği, aksine bazı kişilerin karşı çıkmaları nedeniyle bir arpa boyu yol alamayan “Mizah Sanat Dalı” ile uğraşan iyi niyetlilerin birbirlerine yardımcı olmalarını uygun görmüyor musun yoksa? Bu nedenle Mizah Üretenler Derneği, Karikatürcüler Derneğine alenen teşekkür eder.

YANIT: Karikatürcüler Derneği Başkanı destek oluyor ama dernek başkanı Metin Peker "Aydın Doğan'a verilen ödülden haberi bile olmadığını telefonda söylüyor" buna ne diyeceğiz???????

9- Son bir iki sözüm daha olacak, hani beni “dernek başkanlığını bırakmamaktan” vurmak istiyorsun ya, onu da söyleyeyim: Zaten yaşım ilerliyor. O nedenle derneğe mizahçıları, “ayakta”, “oturarak”, ya da “yatarak” üye kaydediyoruz. Sana “ayaküstü” olanı rastlamış, kısmet işi! Ayrıca, Mizah Sanatı adına bu gibi çalışmaları desteklemek, omuz vermek, yön göstermek senin gibi deneyimli sanatçıların görevi olmalıdır.

YANIT: Sn. Gülen, kimseyi vurmak gibi bir derdim yok, ben 35 yıldır alın teri, göz nuru döktüğüm, gönülden bağlı olduğum bir işe sahip çıkıyorum sadece. O işin hoyratça harcanmasıdır canımı sıkan. Herkesin kendi tercihidir. Mizah sanatı adına ciddiyet gördüğüm, iyi niyet gördüğüm her türlü çalışmaya da yıllardır karşılıksız bir şekilde çoğu zaman kazık yiyerek, kabalıklarla karşılarak destek oldum, olurum. Sözümü burda noktalıyorum...

Ödülüne gelince, hak ettiğin için verdik. Ne mutlu ki bir kuruluş mizah çalışanlarını onurlandırıyor. Ancak dernekten ayrılmak istemene bir şey diyemeyiz. Nasıl girmek isteğe bağlı ise ayrılmak da yine kişinin özgür düşüncesine bağlı bir davranış şeklidir.

Umarım sen ve senin gibi düşünenler, mizah sanatı adına bir taş üzerine bir taş daha koymak isteyenler, Mizah Üretenler Derneği Yönetim Kurulunun Vakfa ve diğer ödül sahiplerine söylemek istediği, “mizaha katkıları nedeniyle teşekkür etmek ve devam etmelerinin doğru olacağı konusunda mesaj vermek,” cümlesinin anlamını çözeceklerdir.

Mizah Üretenler Derneği Başkanı
ERGİN GÜLEN