27 Ağustos 2012 Pazartesi

ZORDUR "ELEŞTİRİ" YAZMAK...
BİLGİ İSTER, BİRİKİM İSTER, YETENEK İSTER...
 
Cumhuriyet-Kitap ekinin, 16 Ağustos 2012 tarihinde yayımlanan 1174. sayısının "Çocuk Kitapları"na ayrılan sayfasında, "Okuyan/Okutan Öğretmenlerden Mektuplar" başlığı altında, Cihan Demirci'nin Temmuz ayında yayımlanmış, çocuk şiirleri kitabı "Şiir Küçüğün" hakkında bilgiden, ilgiden, birikimden yoksun bir eleştiri(cik) yayımlandı. Aşağıda 34 yılını çizerliğe, 32 yılını da yazarlığa veren ve uzun yıllardır çocuk kitapları yazan, hayatını çocuklara-gençlere adayan Cihan Demirci'nin bu "seviyesi" düşük yazıya MİZAHHABER'de verdiği "gereken" yanıtı bulacaksınız...
 
 
Öncelikle şunu söylemiş olayım; Cumhuriyet-Kitap ekinin 1174. sayısında, çocuk şiirlerinden oluşan, Temmuz ayında yayımlanan son kitabım hakkında çıkan bilgi ve birikimden yoksun eleştiriciğe yanıt vermemem üzerine bana mesaj gönderen okurlara, dostlara, arkadaşlara yazdım aslında bu yazıyı... 

Yanıt verme gereği duymadım zira bu yazı ciddiye alınacak bir eleştiri yazısı değildi. Ancak bu işi yıllardır boşa yapmadığımı haklı çıkaran satırlarınız beni yazıyı yazmaya itti. Cumhuriyet-Kitap ekinde bu yazıyı yazan, belli ki "öğretmen" şahıs dersine yeterince çalışmadan bu "geçirme" yazıyı alelacele kaleme almıştı.

Ancak bu yazıyı yayımlayan Cumhuriyet gazetesinin pek çok köşesine yıllarca, çoğu "karşılıksız" bir şekilde emek vermiş biri olarak beni asıl acıtan bu gazetenin, bu ekin ve tabii ki özellikle de bu sayfayı hazırlayanların "duyarsızlığı" oldu. Cumhuriyet ne yazık ki, ne acı ki hep kendisine emek verenleri, gerçek dostlarını harcamış bir gazete olarak benim yazarlık-çizerlik serüvenimdeki talihsiz yerini çoktan almış bir gazetedir.

Yazıyı yazan kişi o kadar cahil ve bilgisiz ki, beni farklı alanda kalem oynatırken "Hadi bir de çocuklara yazayım" diyenlerle bir tutmuş. Beni "çocuk yazını" alanına aniden dalmış "popüler" biri sanıyor!!! Onlardan  biri olmadığım için tuttuğu yer anında elinde kalıyor tabii... Onun deyişiyle ben iyi bir mizahçıymışım ve bu nedenle; "ne gereği varmış çocuklara şiir yazmanın".. Dedim ya öğretmen ama dersine zerre kadar çalışmamış.

Bir kere beni sadece "çizer" zannederek daha eleştirinin başında sınıfta kalıyor. Hakkımda zerre kadar araştırma yapmadan, sırf "geçirme" amacıyla, kompleksle yazılmış satırlar. Yoksa "yazdırılmış" satırlar mı, çünkü daha çok "tetikçi" bir kalem izlenimi yarattı bende. Oysa Cihan Demirci, ilk imzalı yazısı 1980 yayımlanmış, yola genç yaşında şiir yazarak çıkmış, şiirleri mizah dergilerinde ve gazetelerde yayımlanmış, 1985'teki ilk kitabı da "şiir" kitabı olan bir yazardır ve laf olsun, torba dolsun, hadi şimdi de bir çocuk kitabı yazayım derdi olmayan, son 12 yılda 18 ayrı çocuk kitabı yayımlayan, 40 kitabının 39 tanesi yazı kitabı olan bir edebiyat emekçisidir. Yazmaya ve çizmeye başladığı ilk günden beri çocuklarla ve gençlerle haşır-neşir olan, onlar için yazan biridir. Son 20 yılda 900'ü aşan söyleşi-imza günü ve kültürel etkinliğin çok büyük bölümünü okullarda gerçekleştirmiştir. Bu zatın yaşadığı İzmir'in okullarını uzunca bir dönem karış karış gezmiş, çocuklarla kurduğu keyifli diyalog sayesinde, onların da yönlendirmesiyle 12 yıl öncesinde bilinçli bir şekilde "çocuk kitabı" yazmaya başlamıştır.

Bunu en iyi bilenlerden biri de bu yazının çıktığı sayfanın hazırlayıcısı olan Sn. Mavisel Yener'dir işin acı gerçeği!.. Sayfayı hazırlayanlar arasında adı olan diğer arkadaşlar da iyi bilirler Cihan Demirci'nin ne kadar uzun bir süredir çocuklar için yazdığını, onun önceliği çok uzun yıllardır yazarlığa verdiğini... Ama es geçmişler... İlgilenmemişler... Önemsememişler... Böylesine bilgi ve birikim yoksunu bir kalemin, yıllarını çocuklara ve gençlere vermiş bir yazar-çizere gerçekletirdiği, eleştiriden uzak bir nevi "saldırı" yı rahatça yayımlamışlar...
 
Bilgi ve birikimden yoksun bu şahış, çocuk edebiyatından copy-paste yoluyla aldığı, bu işin erbabı ustalara ait yazıları da kullanarak, yani bu eleştiriciğine onların "Dağlarca" gibi ustaların adını da alet ederek doldurabilmiş bu zorlama yazıyı. Orda adını kullandığı, çocuk edebiyatının ülkemizdeki en önemli uzman isimlerinden sevgili Prof. Sedat Sever de mutlaka "acı acı" gülümseyerek okumuştur bu birikimden yoksun satırları... Çünkü o da iyi biliyor sanırım Cihan Demirci'nin kim olduğunu...
 
Sadece bilgi ve birikimden yoksun olsa neyse, bu zatın kötü niyetli olduğu, henüz dumanı tüten bu kitabımdan örnek olarak aldığı şiirlerin tamamını kullanmadan, şiirlere vurmaya çalışmasıdır. Örneğin kitapta yer alan "Şıkırt" adlı ve çocuklar tarafından çok sevildiği için bu kitaba girmiş şiirimin son dizesini alıntıda kullanmayarak, şiiri havada bırakmıştır ki, bu çirkin durum şiiri daha önce okumamış olanları da yanıltacak bir vaziyettir.
 
Kitaptaki şiirleri kendince ilkel çıkarımlarla "şiir" olarak görmeyen, yetersiz bulan, dersine çalışmamış bu öğretmene, bugüne kadar 4 şiir kitabı yayımlamış, üstelik daha önce de çocuklar için şiir kitabı bulunan biri olarak ne demeliyim. Şiirlerimi koyduğum "Şiirzofren" adlı bloga, gururla koyduğum, gerçek eleştirmen Mehmet H. Doğan ağabeyin; zamanında şiirlerim için yazdığı satırları mı?.. Yoksa sevgili İlhan Berk'in şiirlerim hakkında söylediklerini mi?..  Üstelik ben çocuk kitaplarını çocuklar için yazıyorum, kompleks sahibi, okuduğunu anlamaktan yoksun, art niyetli "öğretmenler" için değil... Şiirlerimdeki ince mizah duygusu, ömrümü verdiğim mizahçılığımla paraleldir ama anlayabilmek için birazcık ince zeka gerektirir!.. Yıllardır çocuklar için yazan, çizen, üreten, konuşan, onları iyi anlayan biri olarak bu tür "cahilce" eleştiriler beni asla bağlamaz.
 
Hem şiir, hem de eleştirisini yapmaya çalıştığı kişi hakkında en ufak bir bilgisi olmadığı açıkça görülen Özçataloğlu soyadlı bu zat, yazısının sonunda şöyle diyor; "Herkes çocuklar için yazmak zorunda değildir. Bırakalım bu işi iyi yapanlar yazsınlar. Zaten okuma konusunda sorunlu bir nesil arkadan geliyorken, az da olsa okudukları nitelikli, iz bırakır olsun."
 
Böyle diyerek beni çocuklar için yazmayı bırakmaya çağırıyor kendi ilkel kaleminin satırlarında kendi ipini çekerek... Eleştiricik finalinde iyice şirazesinden çıkıp "Faşizm"in soğuk sularına dalıyor. "Arkadaş beğenmedi ya, hadi bırak artık çocuklara yazmayı!" 

Mesleğe adım attığım daha ilk günden beri çocuklar ve gençler için yazan biri oldum. Bu anlamda amatörlükle birlikte 34 yıl geride kaldı. Şiirin ne olup-olmadığını da uzunca yıllar şiir yazmış, şiir okumuş, şiir yayımlamış biri olarak bu zattan iyi bilirim. Dediğim gibi ben çocuk kitaplarını; eleştiri yoksunu, cahil ve bilgisiz eleştirmencikler için değil çocuklar için yazıyorum. Onlarla uzun yıllardır kurduğum harika bir diyalog var, çünkü onlara yeteneksiz öğretmenler gibi değil gerçek bir ağabey gibi yaklaşıyorum. Mizahçı olarak onların isteğiyle, doğal bir seyirle geçtim yıllar önce bu keyifli kulvara. Çocuklar size bu kulvarda su sıçratabilirler ama asla "çamur" sıçratmazlar içi kirlenmiş kimi büyükler gibi...

Kifayetsiz muhterisler istedi diye 34 yıldır emek verdiğim bir alanı terk edecek, bırakacak değilim. Çocuk kitaplarını sadece rant alanı olarak gören pek çok çocuk yazarından daha fazla ciddiye alan biri olarak, elim ve beynim kalem tuttuğu sürece de çocuklara yazmaya devam edeceğim. Dosta-düşmana, sinsice pusuda bekleyen kompleks sahiplerine, tetikçi eleştirmenciklere de duyurulur... 
 
Bu satırlara; kitaplarıma yönelik "övgü" dolu kimi yazıların bu ekte çoğu zaman aylarca bekletildiği, çoğunun zamanı geçtikten sonra yayımlandığı bilgisini de eklemek isterim.

Yazının başında da dediğim gibi beni asıl üzen, bu yazıdan çok, bu yetersiz ve çapsız yazıyı en ufak bir değerlendirmeden geçirmeden yayınlayanların tutumudur... Çünkü onlar benim bilgi ve birikimimi bilen insanlardır. Burda ciddi bir samimiyetsizlik olduğu açıktır.

Ancak o sayfada düzenli olarak her hafta, sayfayı hazırlayanların kitaplarının çocuklar aracılığıyla övüldüğünü düşünecek olursak, doğrusu başımıza gelen bu durumu da şaşmamak gerekir!..

Cihan Demirci