4 Ocak 2011 Salı

KORAY LAMA
YAZIYOR

Kafasına göre takılan öfke promili yüksek yazarımız KORAY LAMA, uzunca bir aradan sonra yeniden MİZAHHABER'de...

HABERTÜRK'TE KONUŞAMAYAN ÇİZERLER!

Sevgili MİZAHHABER okurları...Mizahhaber'in kafasına göre takılan yazarı Koray Lama yeniden aranızda... Seyyah biri olduğum için düzenli yazamıyorum. Bir de bu ülkede yaşananlar beni öylesine bunalttı, öylesine sıktı ki, bazen yazmaya ara veriyorum. Midem üstü üste yazmayı kaldırmıyor. Daralıyorum. Dolaşıyorum. Aylak biriyim. Sonra bir bakıyorum epey zaman geçmiş, yazma gereği duyuyorum, yazıyorum.

Malum 2011 denen yıla girdik! Pazar akşamı yeni gelen yılın bezginliği içinde koltuğa gömülmüş birbirinden dandik televizyon kanallarını dolanıyorum. Bir ara gözüm Habertürk denen acayip kanala takıldı. Son günlerin zorlama deyişiyle bu kanalda bir "Apaçi"lik var! Malumunuz Murat Bardakçı'ların, Cüppeli Ahmet'lerin, Fatih beylerin kanalı burası. Suçları bu ülkede klasik müzik yapmak olan Türk Beşlerine "Türk leşleri" diyen bir nevi Apaçi kanalı!

Kanalda "Olduğu Gibi" adlı bir program. Sözde "Karikatürlerle 2010" yılı konuşuluyor. Biraz izleyince anlıyorsunuz ki zavallı sunucu kızımız katılımcılardan çok daha ilgili, çok daha bilgili. Karikatürle 2010 yılının konuşulduğu programda 4 konuk var. Birincisi zaten Habertürk gazetesinin de çizeri olduğu için Habertürk tv'de karikatürle ilgili her türlü programı tekeline alan, Leman dergisinin iki ortağından biri, yılların çizeri Mehmet Çağçağ. Onun yanında sevdiğim bir çizer var. Yılmaz Arslantürk. Şimdilerde Uykusuz'da. Otisabi'nin çizeri. Karşılarında oturanlar ise karikatürcü değiller. Birinin altında "Penguen Çizeri" yazıyor ama Kaan Sezyum adlı arkadaşımız bildiğim kadar Penguen'de yazı yazıyor, ama kanal bunu bile bilmediği için altına "Penguen çizeri" yazmış. Onun yanında ise son zamanlarda tv kanallarına sıkça gördüğüm, aslında ne mizahçı, ne çizer olmayan, Radikal gazetesinde internet üzerine yıllardır yazılar yazan Serdar Kuzuloğlu. Yani karikatür üzerine konuşulan bir programda konukların yüzde 50'si karikatürcü ama Yılmaz Arslantürk'ü de çizgi öykücü sayarsak (Zira tek karikatür çizen biri değildir) geriye karikatür çizen tek karikatürcü Çağçağ kalıyor.

Sunucu karşısındakileri mizahçı-karikatürcü görerek, onları birer stand-up'çı sanıp, heyecanla sorularını soruyor ama çoğunlukla yanıt bile alamıyor. Stüdyoda buz gibi bir hava. Oysa zaten Ocak ayındayız. Bize soğukluk değil sıcaklık gerek. Üstelik karikatür üzerine konuşuluyorsa. Tabii hassas nokta: KONUŞULABİLİYORSA... Son zamanlarda haber kanalları, özellikle de Habertürk, konusuna hakim olmayıp, konuşamayanları daha çok tercih ediyorlar. Konuşamayanlar bu ülkede her alanda baştacı değil midir zaten?.. Biz iyi konuşan birini gördük mü zaten onu da konuştuğuna pişman eden bir toplum değil miyiz?..

Kaan Sezyum arkadaşımız, sanki oraya zorla getirilmiş, zorla oturtulmuş bezgin ve isteksiz. "Bana sormayın" deyip duruyor program boyunca. Mızmız bir edası var. Kuzuloğlu deseniz ne karikatürcüdür, ne mizah yazarı ama her yerde boy göstermeyi seven bir arkadaşımız belli ki, kendine has ses tonuyla, eko yaparak bilirkişi şeklinde tahliller döktürüyor. Arslantürk içlerinde en derli toplu konuşmaya çalışanı. O da içinden "Benim ne işim var burada kardeşim" der gibi sanki... Bir yandan AKP iktidarının ülkede yarattığı yoğun baskıdan şikayet eder gibi konuşuyorlar ama bunu söylerken bile zorlandıkları çok açık. İnsan karşısında "karikatürcü" görünce daha rahat, daha cesur laflar duymak istiyor ama bana sorarasanız programı sunan hanımefendi, konuklardan daha cesur, daha atak... Ne yapsa da onları gaza getiremiyor. Yeni yılın ikinci günü rehaveti içindeki bu geyik bile çeviremeyen program insana ülkede konuşacak karikatürcü-mizahçı bile kalmamış dedirtiyor. Bakarsınız bu gidişle yakında Habertürk'te karikatür üzerine de Cüppeli Ahmet Hoca ile Murat Bardakçı karşılıklı konuşurlar. Yakışır! Zira konuklar programda birara Cüppeli Hocaya övgü üzerine övgü yağdırdılar. Düzen bu düzen. Eğer Memecan kıvamına gelmemişsen şöyle biraz muhalif gibi gözükeceksin, hani muhalif bir sanat olan mizaha ayıp olmasın diye.

AKP düzeninin yarattığı ortamdan şikayet etmeye çalışan bir karikatürcü, bir çizgi öykücü, bir yazar, bir gazeteciden oluşan programın sonunda Serdar Kuzuloğlu, 2011'deki en büyük hayalinin hiç çalışmadan çok para kazanmak olduğunu söylüyor. O ana kadar söyledikleri de böylece buhar olup uçuyor. Canım kardeşim, AKP zaten böylesi bir düzenin peşinde değil mi? Yeter ki onlardan ol, çalışmadan daha çok kazanmak garanti.

Habertürk giderek daha çok sinirime dokunan bir haber kanalı olmayı başarıyor. Fatih beyi kutluyorum. Eeee bu ülkede klasik müzikçi değil, nabza göre şerbet vererek gemisini yürüten takımından olacaksın. Bu programın bendeki çağrışımı bu oldu. Asabım öylesine zıpladı ki, kendimi hemen TRT Müzik kanalının kollarına atıp, arşivden kalma görüntülerle, bu ülkenin daha temiz çamaşırlı günlerine dönüverdim...

Ak Türklerin yılı olacağı şimdiden belli olan 2011, cebine "AK" düşenlere şimdiden kutlu olsun!

KORAY LAMA