31 Mart 2010 Çarşamba

CİHAN DEMİRCİ, 1 NİSAN'DAN İTİBAREN KARİKATÜRLERİYLE CUMHURİYET'TE...



Karikatürist ve mizah yazarı Cihan Demirci, 1 Nisan tarihinden başlayarak Cumhuriyet gazetesinde Deniz Som'un Vaziyet köşesinde "Çiziyet" başlıklı karikatürleriyle yer alacak.




Haftanın beş günü; Salı-Çarşamba-Perşembe-Cuma ve Pazar günleri yayınlanan Vaziyet köşesinde "Çiziyet" başlığı altında karikatür çizecek olan Cihan Demirci'nin ilk karikatürü 1978 yılı Ocak ayında yayımlandı ve mesleğinde karikatürcü olarak 32, mizah yazarı olarak da 30 yılı geride bıraktı. Yıllar önce de Vaziyet köşesine Laforizmalarıyla katkıda bulunan Cihan Demirci, daha önce Cumhuriyet gazetesinin kültür sayfasında ve Spor ekinde de yazarlık yapmıştı. 30 yıldır profesyonel olarak mizahla uğraşan, bugüne dek pek çok gazetede-dergide-ekte çizer ve yazar olarak çalışan, dilimize-argomuza pek çok yeni deyim ve sözcük kazandıran, "Damdaki Mizahçı" olarak da tanınan, Mizahhaber blogunun da hazırlayıcısı, 47 yaşındaki yazar-çizerin halen yayımlanmış 38 kitabı bulunuyor...


SEMİH
POROY'UN
KARİKATÜRÜ
EUROZİNE
REVİEW'DE

Merkezi Viyana’da bulunan Avrupa kültür dergileri platformu “Eurozine”in on beş günde bir yayımlanan yayın organı “Eurozine Review” Cumhuriyet gazetesi çizeri Semih Poroy’un, Varlık dergisinin mart sayısındaki bir karikatürünü yorumlu olarak alıntıladı.
Dünyada yaklaşık on binin üzerinde abonesi olan Eurozine Review’in yayın yönetmeni Carl Henrik Fredriksson, karikatürün kullanılmasına izin verdiği için Poroy’a teşekkür ederek gelecekte de çizerimizle ortak çalışmalar yapmaktan sevinç duyacaklarını söyledi. Eurozine Review’in Poroy’un karikatürü hakkındaki yorumu ise şöyle: “Poroy Türkiye’nin en ünlü çizerlerinden biridir. Eurozine’in partnerlerinden olan Türk edebiyat dergisi Varlık’ın her sayısı onun “çizgi-yorum”uyla açılır. Poroy’un bu sayıdaki çizimi, ayın dosya konusu olan “Mizah Dergileri; Mizahın Eleştirel ve Yazınsal Potansiyeli” başlığının ayrılmaz bir parçası gibi... Basitçe söylersek, siyah-beyaz çizimde sivri dişli ağzını sırıtarak aralamış bir mürekkepli kalem ucu görünüyor; kuşku bırakmayan şey şu: bu kalem ısırabilir! Poroy’un çizimi, kendisine eşlik eden sözcükler olmaksızın karikatürün acımasız eleştiriselliği hakkında parlak bir yorum oluşturuyor; İsveçli sanatçı Lars Vilks’in kötü şöhretli Muhammed karikatürleri hakkındaki binlerce sözcükten daha fazla şey söylüyor.” Eurozine’in internet adresi: http://www.eurozine.com/

(Haber kaynağı: Cumhuriyet Gazetesi-Haber Merkezi-30 Mart 2010-sayfa:20)


KARİKATÜR VAKFININ DÜZENLEDİĞİ 7-77 ULUSLARARASI KARİKATÜR YARIŞMASINI VALENTIN GEORGIEV KAZANDI...


Karikatür Vakfı tarafından düzenlenen 16.Uluslararası Ankara Karikatür Festivali 7-17 yaş grubu çocuklar için yapılmaktadır. Yerli ve yabancı karikatür ustalarının katkılarıyla 15 yıldır süregelen festivalin amacı yerli, yabancı karikatürcüleri çocuklarla kaynaştırmak, onların çocuklar için çizdikleri karikatürleri ve çocukların çizdikleri karikatürleri festival sırasında bir arada sergilemektir. Festival kapsamında yer alan Uluslararası 7-77 Karikatür Yarışması yarının büyükleri çocuklara karikatürü sevdirmek, mizah duyarlılığının gelişimine katkıda bulunmak, onların dünyalarını karikatürlerle zenginleştirmek amacıyla düzenlendi ve yarışmaya 67 ülkenin karikatür ustaları çocuklar için toplam 917 karikatür çizip gönderdiler.Karikatüristler; Tan Oral, Erdoğan Karayel (Almanya), Prof. Atila Özer, İzel Rozental, Ercan Akyol, Kamil Masaracı, Prof. Dr. Efser Kerimoğlu (Psikiyatrist) ve Nezih Danyal'dan oluşan yarışma jürisi VALENTIN GEORGİEV (Bulgaristan) karikatürünü 2000$'lık '7-77 Ödülü'ne uygun buldu.

7-17 KARİKATÜR YARIŞMASININ BİRİNCİSİ MUSTAFA KEMAL ÜNAL


Yine festival kapsamında yer alan çocuklar arasındaki kardeşlik, sevgi, dostluk bağlarını geliştirmek ve onları barışçıl bir geleceğe hazırlamak amacıyla düzenlenen 'YAZMAK EYLEMDİR' konulu Ulusal 7-17 Karikatür Yarışması'na ülkemizin çeşitli kentlerinden çocuklar toplam 413 karikatur çizip gönderdiler. Karikatüristler Tan Oral, Prof. Atila Özer, İzel Rozental, Ercan Akyol, Kamil Masaracı, Mert Gürkan, Prof. Dr. Efser Kerimoğlu (Psikiyatrist) ve Hülya Danyal'dan oluşan yarışma jürisi Mustafa Kemal Ünal'ın (Ankara) karikatürünü 1.000 TL'lik Scrikss 7-17 Ödülü'ne uygun buldu. Karikatürcüler ödüllerini 16 Nisan Cuma günü Saat: 11.00 de Balgat, Ceyhun Atuf Caddesi No:122 adresindeki Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü Gelerisi’nde yapılacak 16. Uluslararası Ankara Karikatür Festivali açılış töreninde alacaklar.




30 Mart 2010 Salı

KARİKATÜRİST
MÜMTAZ ARIKAN
EŞİ FÜSUN'U YİTİRDİ...
Karikatürist arkadaşımız Mümtaz Arıkan ebru sanatçısı sevgili eşi Füsun Arıkan'ı yitirdi. Füsun Arıkan'ın cenazesi 30 Mart Salı günü öğlen namazını müteakiben Moda Camii'nden kalkacak. MİZAHHABER olarak; Sevgili Mümtaz Arıkan'a ve ailesine dayanma gücü ve sabır diliyoruz...

Füsun Arıkan 1949 İstanbul doğumluydu. 1973'te Güzel Sanatlar Akademisi Tekstil bölümünden mezun oldu. Sacit Okyay atölyesinde Ebru ile tanıstı. 1991'de Köksal Çiftçi ve V.Vaytaş'la çalıştı. Yenilikçiydi. Öğrenci yetiştirdi. El yapımı kağıt öğretti. 16 kişisel sergi açtı. Hamburg Türk Konsolosluğu, Ürdün Sarayı, Hannover Türk Konsolosluğu özel koleksiyonlarında yapıtları bulunuyor...


BİROL ÇÜN ÇİZİYOR

KARİKATÜRCÜLER
DERNEĞİ BAŞKANI
METİN PEKER
DERGİCİLERLE
BULUŞTU

Karikatürcüler Derneği Başkanı Metin Peker mizah dergisi yayıncıları; Penguen dergisinden Metin Üstündağ ve Uykusuz dergisinden Yiğit Özgür ile buluştu. Leman dergisi sahiplerinden Mehmet Çağçağ ise son anda çıkan bir mazereti nedeniyle toplantıya katılamadı. Buluşmada karikatür ve mizah dergisi yayıncılığının sorunları yanısıra 30.Nasreddin Hoca Karikatür Yarışması için düzenlenecek etkinlikler konuşuldu. Karikatürcüler Derneği Yönetim Kurulu ve mizah dergisi yöneticilerinin daha geniş kapsamlı bir toplantı gündemiyle toplanmaları da kararlaştırıldı.
DİKİLİ'DE
1 NİSAN
MİZAH
GÜNÜ

İzmirli karikatürcülerin oluşturduğu Saat Kulesi Karikatürcüler Grubu düzenlediği sergilerin yanısıra, etkinliklerine değişik kentlerde yapacağı şenliklerle devam ediyor. Bunların ilki İzmir'in Dikili ilçesinde gerçekleşiyor. 1 Nisan'da başlayacak etkinliklerde Mustafa Yıldız yönetiminde karikatür atölyesi düzenlenecek ve "Dikili Çocukları Barış İstiyor" sergisi açılacak. Ardından 3 gün süren söyleşi ve atölye çalışmaları yapılacak.
VAHİT AKÇA'DAN
MART AYI PORTRELERİ


Vahit Akça arkadaşımız, Ocak ayı ile birlikte başladığı aylık toplu portreleri Mart ayında da sürdürüyor. İşte size sevgiyle andığımız Mart ayı yitikleri...

26 Mart 2010 Cuma

5. MİZAH
ÖDÜLLERİ
5 NİSAN'DA
VERİLİYOR

Mizah Üretenler Derneği'nin Bakırköy Belediyesi işbirliğiyle 2006 yılında vermeye başladığı "Mizah Ödülleri" bu yıl 5. kez verilecek... 5. Mizah Ödülleri ödül töreni 5 Nisan 2010 Pazartesi gecesi, Ataköy'deki Yunus Emre Kültür Merkezinde saat 20.30'da yapılacak.

Mizah Üretenler Derneği, mizah sanatına katkıda bulunan kişi ve kuruluşları geleneksel olarak her yıl ödüllendiriyor. İlki 2006 yılında verilen "Mizah Ödülleri" bu yıl 5. kez verilecek. 2009 yılına dair çalışmalara verilecek olan 5. Mizah Ödüllerini kazananlar şöyle sıralanıyor:

Mizah yazarı dalında: Yalçın Pekşen, Karikatür Dalında: Karikatürcüler Derneği, Tiyatro Dalında; Kocaeli Şehir Tiyatrosu- Ay Işığında Şamata oyunu ile, Sinema Dalında: Vavien filmi - Yönetmen: Durul ve Yağmur Taylan, Televizyon dalında: Mustafa Karadeniz-Şaka Şaka programı, Bakırköylü Sanatçılar Derneği Münir Özkul Özel Ödülü: Jeyan Tözüm, Doğan Hastaneleri Özel Ödülü: Dr. Doğan Birgül, Mizah Özel Ödülü: 2009 Yılı Politikacıları...

5 Nisan Pazartesi gecesi, Ataköy 9. Kısımda bulunan Yunus Emre Kültür Merkezinde saat: 19.30'da kokteylle başlayacak gecede, ödül töreni saat: 20.30'da yapılacak...


SAAT KULESİ
BU KEZ FETHİYE
YEŞİLÜZÜMLÜ'DE!

İzmirli karikatürcü Mustafa Yıldız ve İzmirli karikatürcü arkadaşlarının oluşturduğu Saat Kulesi Karikatürcüler Grubu "Nasretttin Hoca" karikatür sergisini ilçe-ilçe, belde-belde dolaştırmaya devam ediyor. Köy, kasaba demeden yola devam eden Saat Kulesi, soluğu bu kez Muğla İli, Fethiye İlçesi, Yeşilüzümlü Beldesinde alıyor. 2- 3 -4 Nisan 2010 tarihlerinde kültür ve sanat festivali kapsamında "Nasrettin Hoca Dolaşıyor" karikatür sergisi açılacak. Hande Dilek Akçam ve yaşamını 12 yıldır Kaş'ta sürdüren Sunder Erdoğan portre karikatür çizecek. Mizah yazarları Savaş Ünlü ve Ahmet Çuhacı kitaplarını imzalarken, söyleşi yapacaklar. Besteci Şahabettin Genç ve Grup Dünyanın Ortası konseri ilk gün, son gün ise Onur Akın müzik ziyafeti çekecek...

24 Mart 2010 Çarşamba

VAHİT AKÇA'DAN
YENİ ANAYASA ÜÇLEMESİ...




KÜRŞAT ZAMAN'IN
ÇİZGİSİYLE
RAŞİT YAKALI

KRİZ KARİKATÜRLERİ SERGİSİ
ODTÜ'DE AÇILDI

Obur Mizah öncülüğünde gerçekleştirilen Kriz Karikatürleri Sergisi ODTÜ Ekonomi Topluluğu’nun Ekonomik Kriz etkinlikleri kapsamında ODTÜ’de açıldı. Sergide 6 ülkeden 27 karikatüristin karikatürleri yer alıyor. ODTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Binası’nda açılan sergi 25 Mart tarihine kadar izleyicilerin karşısında olacak. (Haber: www.oburmizah.com )

NASREDDİN
HOCA
KARİKATÜR
YARIŞMASI
SERGİSİ
ANKARA'DA...
Karikatürcüler Derneği tarafından düzenlenen Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yarışmasına katılan sanatçıların karikatürlerinden oluşan sergi, 22 Mart 2010 Pazartesi günü saat 18:30'da Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü Sanat Galerisi'nde açıldı.

2009 yılında 29. kez düzenlenen yarışmaya 56 ülkeden 970 sanatçı 970 orjinal karikatürüyle katılmıştı. 130 karikatürün yeraldığı sergi 26 Mart 2010 tarihine kadar açık kalacak. (Haber ve Fotoğraflar: Muammer Kotbaş)



Sergiden görünüm...

23 Mart 2010 Salı

RAŞİT YAKALI'DAN
BİR ANI KİTABI:
"SEMİH
BALCIOĞLU İLE
USTA-ÇIRAK
İLİŞKİLERİ"

Karikatürümüzün gülen yüzü sevgili Raşit Yakalı'dan ustası saydığı Semih Balcıoğlu'na dair anılarla dolu bir kitap geldi. Raşit Yakalı'nın şimdilik 100 adet bastırabildiği bu kitapla ilgili kendi bloguna yazdığı yazı şöyle: "BU KİTAP FOTOKOPİ İLE TANESİNE 10 TL HARCANARAK 206 SAYFA VE NUMARALANARAK SADECE 100 ADET BASILDI. KİTAPTA ADI GEÇEN DOSTLARIMA POSTA İLE YOLLADIM. BANA 10 ADET KALDI, ONUN DA YARISINI BİLGİ İÇİN DERNEK REYONUMUZA KOYDUM. AMACIM BİR YAYINEVİ BULUP NORMAL BASKI YAPTIRABİLMEK.O ZAMAN DİĞER DOSTLARIMA TAKTİM EDEBİLECEĞİM. KUSURA BAKMAYIN. SAYGILARIMLA."

Raşit Yakalı, 1943 Tire doğumlu.. 1961 yılı yaz tatilinde İstanbul'a gelişi akabinde Semih Balcıoğlu ile tanışması sonrasında başlayan usta-çırak ilişkisini, yarım yüzyıla yaklaşan bir dostluğun hikayesini anlatmış anılarla ve fotoğraflarla dolu kitabında... Kitapta Raşit Yakalı'nın özel arşivinden pek çok belge, bilgi, fotoğraf, çizim de yer alıyor. En keyifsiz anlarında bile her daim gülümseyen yüzü, içten, sevecen, nazik tavrıyla karikatürümüzün gülen yüzüdür sevgili Raşit ağabey. Kimseyi kırdığı görülmemiştir. O kitabında kendisini "Ben palyaço muyum, yoksa figüran mı?" diye sorgulamış her zaman ki, aşırıya kaçan mütevazı tavrıyla. Geçmişte Çarşaf karikatür okulunda pek çok karikatürcüye omuz veren, destek veren Raşit usta yıllardır; okul okul gezerek en zor işi yapıyor ve anaokulu öğrencilerine dahi karikatürü sevdiriyor, öğretiyor, adeta karikatür için yaşıyor, karikatür için bir nefer misali çalışıyor... Karikatüre dair her türlü etkinlikte onu en rahatsız anlarında bile görebilirsiniz. Raşit Yakalı, karikatüre adanmış bir ömürdür aslında... Sevgili Raşit ağabeye karikatürle dolu daha nice yıllar, nice kitaplar dileğiyle...

Cihan Demirci

COŞKUN GÖLE ÇİZİYOR

Coşkun Göle, televizyonlardaki hep aynı yüzlerin artık bıktıran, kusturan tartışma programlarını çizmiş...

21 Mart 2010 Pazar

OBUR MİZAH
EKONOMİK KRİZ
SERGİSİ ODTÜ'DE
AÇILIYOR

Bugüne dek pek çok başarılı karikatür etkinliğine imzasını atan, Obur Mizah Ekonomik Kriz konulu karma karikatür sergisi 22 Mart Pazartesi günü ODTÜ’de izleyiciyle buluşuyor. Son dönem gündemin en önemli başlıklarından olan Ekonomik Kriz konusu ODTÜ Ekonomi Topluluğu’nun geniş etkinlik programı arasında bir de karikatür sergisiyle katılımcı ve izleyicilere sunulacak. Sergide 6 farklı ülkeden 27 karikatüristin çalışmaları yer alıyor. 22 Mart saat:13.30’da ODTÜ İktisadi İdari Bilimler Fakültesi binasında açılacak olan Obur Mizah Ekonomik Kriz başlıklı karikatür sergisi 3 gün boyunca izleyicinin karşısında olacak. Tüm sanat ve karikatür severler karikatür sergisine davetli... OBUR MİZAH'ın yaratıcısı Sevgili Emre Yılmaz'ı kutluyoruz...
ÖMÜR EYÜP
KURUM
YAZIYOR...

K-USA-SIM
GELDİ!

Amerika Ermeni'lere soykırım yaptınız dedi. Ermeni taslakl' arı bizi soktu.Onlar demeden önce NOBEL BABA ak saçlarıyla başımıza geçireceği çuvalından çıkarmamış mıydı binlercesini öldürdüğümüzü? Bizim KUŞUM AYDINLAR aydınlanma için lamba sıvazlarken çıkan cinin dile benden ne dilersen repliğini: "ÖZÜR DİLERİZ" diye cevaplamamışlar mıydı? Kısa kesin AYDIN HAVASI dediysem de duyuramamıştım naçizane. İşte bu Orhan PAMUK PRENSES VE YEDİ DİLİ SÜRSEŞECELER uyuyup ve uyutup günAYDIN olmamışlar mıydı? Cumhurbaşkanımız ziyaret etmemiş miydi? Biz maçta Azeri Bayraklarını toplamamış mıydık? Hadi biz kalemizi içten yıktık.Bize soykırımcı diyen en öz has hakiki müttefiğimizin tarihine bir göz atalım.

Kristof Bey'in keşfinden 300 yıl geçmemişti ki 1800 lü yıllar milyonlarca kızılderilinin sonu oldu.1865 iç savaşı 630 bin daha ekledi mevtalar hanesine. 1898 Meksika ve Küba işgalleri AmeriKAN kokusunu yaydı.1921 yılında Nikaragua'yı işgal edip, Somoza'ya Ulusal Muhafızlar Örgütü'nü kurdurup 300 kişiyi öldürtü,(Hayret ki ölü sayısında düşüş var)

Pearl Harbor'da yediği tokadı hazmedemeyev savaş SAM AMCA; Hiroşima ve Nagazakiye ATOM BOMBASI attı.250 bin kişiye katletti sa"vaş-hinton"lu USAndıran aşağılıklar sürüsü.

1950-1953'te Kore'yi deKORE etti,yüzbinlerce ölüyle.1954'te Guetamala'da binlerce kişiyi ölü koleksiyonuna kattı.1955'te Endonezya,Laos ve Kamboçya'da çok sayıda aCIA yol açtı.1956-1959 arasında Küba'da, Batista kod adıyla 60 bin kişiyi malum sona itti.1961'de Domuzlar Körfezi çıkarmasını örgütledi,Küba'ya karşı.Dominik'e paraşütçüler attı. Ölü sayısı "10 bin"

1975'te vietNAM salan kahramanlar binlerce ölüye rağmen kovdular bu emperyalisti.Bu arada Kamboçya ve Laos'ta 1 milyon kişi öldü operasyonlarında.1973'te CIA nın yaptırdığı darebede ölen 30 bin kişi de gözden kaçmadı.ArjanTİN TİN etti faşist generallerle ölü sayısı üst satırdan aynen devretti.

1983'te Lübnan'a müdahale etti,binlerce lübnanlı katledildi.Aynı yıl Grenada'yı işgal etti, öldürdükleri tarihe sığmasın diye.1986'da Libya'yı bombaladı.1989'da Panama'ya asker çıkarıp 5 bin Panamalıyı kanamalı yapıp öldürdü.

Som Ali mi, Cin Ali mi? bilemedik.

Kabil mi Habili, Amerika mı Kabil'i vurdu derken birileri petROLLERİNİ sAM AMca ve Emperyalizmin paylaştığı gözden IRAK filmini vizyona koydu.1991'den bu yana söz gümüş ise SCUD füzeleri altın oldu.

Hep sustuk KOLA kapağının altında "BEDAVA" yazan Emperyalizme.Külüne muhtaç olduğumuz yeni komşumuza.

BUSHu BUSHuna çeker olduk babadan oğla geçen saltanatlarını.

BUSHu BUSHuna ÇUVALLADIK.

BUSHu BUSHuna mUSUL mUSUL eğdik o mağrur başı.Bizden IRAK ettik Telaferdeki kardeşleri.

AmerKANLARIMIZDAN kUSAsımız geldiğini kuşlamıştık ÖĞÜT ağcına yuva yapan MANDA ya doğru.

Tüm bunları, hatta sırf zenci diye insan öldürdüklerini unutan adam lafım sana:

"NE MEZRAMA GEL NE OBAMA
UZAK DUR BENDEN OBAMA"
YİNEDE YİYORSA "DOLMABAHÇE" YE GEL.
BEN, DENİZ ABİM VE ATAM BEKLİYORUZ

alterLATİF YAZAR
ÖMÜR EYÜP KURUM

KENDİNDEN OLMAYANI BU ÜLKEDE İSTEMEYEN BİR BAŞBAKANIN HUZURUNDA HUZURA EREN TİMSAH GÜLÜŞLÜ SANATÇI (!) TAKIMINA İKİ ÇİFT LAFIMIZ VAR...

Kendinden olmayanları bu ülkeden her fırsatta kovan, onları istemeyen bir BAŞBAKAN'ın huzuruna koşa koşa çıkıp onun ve kimselerin ne olduğunu anlayamadığı "AÇILIM MASALLARI"nı timsah gülüşleriyle izleyen; bilumum stand-up'çı, komedyen, sinemacı, oyuncu, yönetmen, yazar, çizer ve benzeri güruhuna MİZAHHABER OLARAK YAZIKLAR OLSUN diyoruz...

"DEMOKRATİK AÇILIM" masalları altında aslında AKP iktidarının gövde gösterisidir bu yapılan... 4 saat süren Başbakan kahvaltısına katılan oyuncu, yapımcı ve tiyatro sanatçılarının basında yer alan listesi şöyle: Yılmaz Erdoğan, Hülya Avşar, Oktay Kaynarca, Kenan Işık, Osman Sınav, Semih Kaptanoğlu, İzzet Günay, Kenan İmirzalıoğlu, Necati Şaşmaz, Cem Yılmaz, Sırrı Süreyya Önder, Şerif Gören, Şafak Sezer, Ata Demirer, Mustafa Altıoklar, Atilla Dorsay, Yeşim Ustaoğlu, Mehmet Aslantuğ, Kerem Alışık, Özcan Deniz, Ediz Hun, Mesut Uçakan, Lale Mansur, Tamer Yiğit, Hasan Kaçan, Şener Şen, Ata Türkoğlu, Tomris Giritlioğlu, Türker İnanoğlu, Metin Akpınar, Yılmaz Atadeniz, Derviş Zaim, Serdar Gökhan, Orhan Oğuz, Ümit Utku, Ali Sürmeli, Selçuk Çobanoğlu, Göksel Arsoy, Demet Akbağ, Uğur Yücel, Ekrem Çatay, Semih Sergen, Cem Özer, Bülent İnal, Gülse Birsel, Erol Avcı, Can Gürzap, Güner Özkul, Meltem Cumbul, Engin Çağlar, Yılmaz Köksal, Bulut Aras, Serdar Erener, Ayşe Nil Şamlıoğlu, Ali Gündoğdu, Erden Kıral, Mahir İpek, İclal Aydın, Sibel Turnagöl, Şahan Gökbakar, Mehmet Ali Erbil, Mine Vargı, Özhan Eren.

Bu arada davetli olduğu halde bir kısmı kahvaltıda bulunamayan, bir kısmı ise anladığımız kadar gerçekten bulunmayan isimler ise şunlar: Mustafa Erdoğan, Sinan Çetin, Altan Erkekli, Ayten Gökçer, Erol Günaydın, Necmettin Çobanoğlu, Nurgül Yeşilçay, Perihan Savaş, Tarık Tarcan, Selda Alkor, Zeki Demirkubuz, Müjde Ar, Ayla Algan, Selçuk Yöntem, Nebahat Çehre, Koray Demir, Halil Ergün, Uğur Yücel, Halit Akçatepe, Yavuz Turgul, Ali Özgentürk, Oya Başar, Ekrem Bora...

Bu tür toplantılara icabet etmeyen sevgili Müjdat Gezen, geçenlerde bir okul söyleşisinde, "ben bu iktidarı tiyatro oyunlarıyla eleştiren biriyim o yüzden hem eleştirip hem de onlardan devlet yardımı almak için de başvurmam" demişti... Bu kahvaltıya gidenlere baktığınızda çoğunun zaten iktidarla bir derdi olmadığını görürsünüz. Metin Akpınar ve Şener Şen gibi isimleri orada görmek bizi gerçekten üzdü bu arada... Ne diyelim; Müjdat Gezen gibi eğilip-bükülmeden sanatını sürdüren az sayıdaki sanat erbabına buradan SELAM OLSUN!..

MİZAHHABER'de sık sık her ülke layık olduğu şekilde yönetilir demiyor muyuz?.. Bu akla ziyan ülkede sanatçı payesi almak bildiğiniz gibi çok ama çok kolaydır ama bu payeyi almak gerçekten sanatçı olduğunuz anlamına gelmez. Gerçek sanatçılar, ülkeyi her alanda iki gruba bölen, kendinden olmayanı her fırsatta yok etmeyi, kovmayı kafaya koymuş bir iktidarın kahvaltısına icabet etmez... Bu ülke dün de, bugün de fark etmez; gerçek sanatçılarını hep YAPAYALNIZ bırakmış, SÜRÜNDÜRMÜŞ, onlara EZA, CEZA, CEFA uygulamış, onları EZMİŞ, onları YOK ETMİŞTİR... Kimselere ödün vermeden, bir ömür boyu eğilmeden-bükülmeden, güce tapmadan, kimselere yalakalık yapmadan, dimdik yaşayıp, gerçekten sanatçı olmak bu ülkede; yürek ister, cesaret ister... Gün olur devran döner, iş işten geçer ve bugün başbakan kahvaltılarında sırıtan timsah gülüşlerinin aslında "kim" oldukları daha iyi anlaşılır...

M İ Z A H H A B E R


19 Mart 2010 Cuma

ESKİ ÇALIŞMA
ARKADAŞI
VE ADAŞI BÜLENT
ARABACIOĞLU'NUN
KALEMİNDEN
BÜLENT DÜZGİT
19 Mart Cuma günü Fatih Camiinden uğurladığımız Bülent Düzgit ustanın, Çarşaf dergisi yıllarından eski çalışma arkadaşı ve adaşı, karikatür ve çizgi roman ustası sevgili BÜLENT ARABACIOĞLU ile Bülent Düzgit'in ölümü sonrasında bir kaç kez konuştuk... Kendisinden BÜLENT DÜZGİT üzerine bir yazı istedik. O da MİZAHHABER için bir yazı kaleme aldı ve yolladı... Bu yazıyı sizlerle paylaşıyor, sevgili Arabacıoğlu ustaya teşekkür ediyoruz...

Henüz 23 yaşımda girdiğim Hürriyet gazetesinde tanıdım adaşım Bülent'i. Nedenini hala bilemem ama adından önce herkesin ona “Doktor” lakabı ile hitap etmesi başta çok garibime gitmişti. Fakat zaman geçtikçe Doktor'a öyle alıştım ve öyle ısındım ki anlatamam. O günlerde henüz çizgide amatörüm, Doktor çalışırken kağdının içine düşeceğim adeta, o kadar imreniyorum, özeniyorum. Hakikaten usta bir karikatürist, ilüstratör...Aslında benden birkaç yaş ilerde ama yeteneği almış başını gitmiş.

En yakınındaki bizler dışında onun bu ustalığını bilen azdır. Çünkü daha sonraki “Çarşaf Mizah Dergisinde de süren birlikteliğimiz süresince gördüm ki Doktor'un yayınlanmayan veya ortaya çıkarmadığı çizgileri, yayınlananların yanında buzdağının su altında kalan kısmı gibiydi...

Hepimizin stres içinde zamanla yarışıp dergiye çizecek esprileri düşünürken Doktor müsvette kağıdına gerek görmeden çıkardığı resim kağıdına aklındaki çizimi yaparken, bir yandan da ayağıyla tuttuğu tempo eşliğinde çok sevdiği fasıl nağmelerini mırıl mırıl mırıldanırdı.Çok doğal olarak da onun bu rahatlığı hepimize bir keyif, huzur verirdi...Fakat bu kadar güzel kızlar çizebilen, yeri geldiğinde mizahın en sivri oklarını çekinmeden gerekli yerlere fırlatabilen, rahatlatıcı, dingin biri olan Doktor, inanılmaz derecede mahcup, çekingen ve annesi ile beraber yaşayan, müthiş içine kapanık bir insandı. En sinirlendiği anda bile ağzından değil bir masum küfür, tek kötü söz bile duymamışımdır.

Araya giren yıllar, gelecekle ilgili planlarımızın farklılığı zaman içinde bizleri birbirimizden koparıp, doğal olarak değişik yerlerde yaşamımızı sürdürmeye zorladı. Fakat yine de birbirimizi çizgilerimizden takip ediyor, arada bir de olsa birbirimize selamlar yolluyorduk.

1998 yılında ben kalp krizi geçirip de by-pass ameliyatımı yaparken, Sayın Prof.Dr.Bingür Sönmez'den öğrendim ki, bizim Doktor da aynı kaderi paylaşıp, aynı masada sağlık bulmuş...

Ve biz yine uzun bir hayat koşturmacasının içinde ayrı köşelerde yolumuza devam ederken bu gün öğreniyorum ki o sessiz, mahcup, çekingen Doktor, hiçbirimizin haberi olmadan, sessiz...mahcup...aramızdan çekilip gitmiş...

Ben inanıyorum ki o yine gittiği yerde mırıl mırıl aşağıya, bizlere bakıp, ayağıyla temposunu tutup fasılını geçiyordur...Bizlere bıraktığın güzel anılar, çizgiler için sana teşekkür ederiz Doktor...Onca yalınlığına, sessizliğine rağmen sen bizim için gerçekten rengarenk biriydin Bülent...

Allahtan rahmet, sevdiklerine başsağlığı diliyorum...

Bülent Arabacıoğlu

ÇARŞAF dergisinin 15 Aralık 1976 tarihli, 1. yaşgünü sayısının kapağı... En sağda ayakta Bülent Düzgit görülüyor... Bize bu kapağı ileten sevgili Bülent Arabacıoğlu da en solda ayakta...

BİR BAŞKA ADAŞI BÜLENT ÇELİK
BÜLENT DÜZGİT İÇİN
ÇİZİYOR VE YAZIYOR...


İ.Bülent Çelik arkadaşımız, adaşı ve eski çalışma arkadaşı Bülent Düzgit için Vatan gazetesine çizdiği ve 20 Mart günü yayınlanacak karikatürü 19 Mart'ta MİZAHHABER'le paylaşıyor... Altta ise onun ardından yazdığı satırlar...


Düzgit'in ardından..

14 yılı aynı odada yanyana masalarda geçmiş. 23 yıllık karikatürcü arkadaşım.. Bülent Abim! Ustaların ustası.. Türkiye'nin en iyi desen bileği.. Öyle kibar, öyle mahçup, öyle insanları incitmekten, insanlara yük olmaktan korkardıki, Habipler Mezarlığında tabutunu taşırken sanki içeriden sesi geldi.. "Zahmet olmasın, arkadaşlar, bi şekilde kendim giderdim!.."

İ. Bülent Çelik

------------------------------------------------------------------
BÜLENT
DÜZGİT
UĞURLANDI...

Türk karikatürünün en sessiz ustası Bülent Düzgit'in cenazesi 19 Mart Cuma günü öğlen namazı sonrasında Fatih Camiinden kalktı ve 63 yaşında yitirdiğimiz Düzgit usta Habipler mezarlığında toprağa verildi...

1975'ten başlayarak kapanana dek Çarşaf dergisinde çizdi. 22 yıl boyunca Hürriyet gazetesinin orta sayfasında "Bülent Çiziyor" başlığı altında karikatürler çizdi. Soyadını bile bilemedi onu yakından tanımayan Hürriyet okurları... Çizer arkadaşları, meslektaşları onu ne kadar yakından tanıyabildi ki... Çizginin diliyle konuştu hep... Utangaçtı... Çekingendi... Derdini hep usta işi çizgileriyle anlattı Bülent Düzgit... Fatih Camiinin o kocaman avlusundan aynı anda bir kaç cenaze kalkıyor. Bir köşede sessizce duruyor sevgili Bülent Düzgit...Yaşarken ki sessizliğini koruyan bir büyük çizgi ustası... Eski çalışma arkadaşlarından bir grup, karikatürcü dostları, gazeteciler, onunla bir ömrü hep beraber geçiren gözü yaşlı bir anne ve bir ağabey oradalar... Oğuz Aral ustamızın tanımlamasıyla, Türk karikatürünün "hem iyi kalpli, hem terbiyeli hem masum hem de karikatürcü olabilen" en mahçup ustası...


Aort damarı yırtılması sonucunda 63 yaşında yaşama veda eden Bülent Düzgit'in cenazesi Fatih Camiinden sessizce kalkıyor... Hürriyet gazetesinin yeni yayın yönetmeni Enis Berberoğlu, Hürriyet'in yazıişlerinden Fikret Ercan da orada. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç, gazeteciler; Turgay Olcayto, Yalçın Bayer dikkati çekiyor. Çarşaf dergisi ekibinden eski çalışma arkadaşları ve karikatürcü dostları yanyana sıralanıyor; Şinasi Gümüşel, Öznur Kalender, Kandemir Konduk, Raşit Yakalı, Celal Kandemiroğlu, Ogan Kandemiroğlu, Metin Üstündağ, Musa Kart, Zafer Temoçin, Semih Poroy, Cihan Demirci, Akdağ Saydut, Erdoğan Bozok, Hakan Çelik, Atay Sözer, Kadir Doğruer, Ercan Akyol, İ. Bülent Çelik, Servet Gürbüz, İbrahim Sarı, Kamil Yavuz, Mustafa Delioğlu, Erdoğan Başol, Mustafa Kıraç, Yurdagün Göker, Salih Memecan...

Başından sonuna dek sessiz ve naif bir yaşam süren büyük çizgi ustası Bülent Düzgit'in cenazesi de sessizce kalkıyor Fatih Camiinden...Aklımızda onun güzelim çizgileri, unutulmaz Çarşaf kapakları, çizgi öyküleri, harika deseni ve anında kızaran o mahçup yüzü, mütevazi insanlık portresi... Arkadaşları ona "DOKTOR" derdi... Görüntüsü nedeniyle doktora benzetilirdi. En yakın çalışma arkadaşlarından Bülent Arabacıoğlu'nun MİZAHHABER'e özel olarak yazıp ilettiği onunla ilgili yazıyı okumanızı öneririz... Sessizce bitirelim artık bu yazıyı... Ne diyelim; GÜLE GÜLE SEVGİLİ DOKTOR... HASTALARIN KALDI SEN GİTTİN, BU İŞTE BİR TERSLİK YOK MU?..


BÜLENT DÜZGİT'İN CENAZESİNDEN FOTOĞRAFLAR...

Mustafa Kıraç, Öznur Kalender, Cihan Demirci, Musa Kart, Metin Üstündağ ve Şinasi Gümüşel...

Atay Sözer, Metin Üstündağ, Semih Poroy, Cihan Demirci, Musa Kart ve Mustafa Kıraç...
Üç eski çalışma arkadaşı ve Bülent Düzgit dostu; Öznur Kalender, Kandemir Konduk ve Cihan Demirci...




(Fotoğraflar: Akdağ Saydut-Cihan Demirci)

KENDİ
ÇİZGİSİYLE
BİR ÇARŞAF
KAPAĞINDA
BÜLENT
DÜZGİT

18 Mart Perşembe günü, 63 yaşında dünyaya veda eden, 19 Mart Cuma günü, Fatih Camiinde kılınan namaz sonrasında toprağa verilen karikatürümüzün "SESSİZ USTASI" Hürriyet gazetesi çizeri Bülent Düzgit, döneminde Gırgır'a rakip olmuş Çarşaf mizah dergisinin en önde gelen çizerlerindendi. Çarşaf'ta pek çok kapak karikatürüne imzasını atan Düzgit usta, 19 Ocak 1977 tarihli Çarşaf kapağında kendisini çizmiş... Zafer Temoçin arkadaşımızın ilettiği bu kapakta Bülent Düzgit'in kendi çizgisinden portresini görüyorsunuz...

19 Ocak 1977 tarihli Çarşaf dergisi kapağı (Zafer Temoçin Arşivi)

18 Mart 2010 Perşembe

Turhan Selçuk'un ardından karikatür dünyasının bir acı kaybı daha...

BÜLENT
DÜZGİT'İ
YİTİRDİK!

Karikatür dünyasından "sessiz-sedasız" bir büyük usta daha gidiverdi. Yıllardır Hürriyet'in orta sayfasında "Bülent Çiziyor" başlığı altında günlük karikatür çizen, Çarşaf dergisindeki unutulmaz çizgilerin ustası, Hürriyet gazetesi çizeri Bülent Düzgit geçirdiği ağır hastalık sonrası, henüz 63 yaşında dünyaya veda etti...Düzgit'in cenazesi 19 Mart Cuma günü, öğlen namazı sonrasında Fatih Camiinden kalkacak...

MİZAHHABER'de 25 Ağustos 2007 tarihinde hazırladığım dosya "TÜRK KARİKATÜRÜNÜN SESSİZ USTASI: BÜLENT DÜZGİT" adını taşıyordu. Çarşaf dergisi yıllarından beri tanıdığım Bülent Düzgit, tamamıyla kendi dünyasında yaşayan, ortalarda asla gözükmeyen, dünya çapında deseni-çizgisi olan bir karikatür deviydi. 2007 yılında hakkında bugüne dek yapılmış en kapsamlı (Bunu söylemek çok acı ama gerçek) o yazıyı hazırlarken ona ulaşmak için sayısız insanı aramış ama gene de ulaşamamıştım. Telekomdan bulabildiğim telefon numarasını da açan yoktu. Onu son 2003 yılının 1 Ocak tarihinde Hürriyet gazetesinin verdiği mizah eki için Hürriyet'te pek çok karikatürcü-mizahçı biraraya geldiğimizde görmüştüm. Bülent Düzgit fazla konuşmayı da sevmezdi. O yüzden hep çizgileriyle konuştu. Çarşaf'ta çizgi öyküler, çizgi romanlar, muhteşem kapaklar, müthiş karikatürler çizmişti. Onu Çarşaf'ta çalışırken izlemek benim için büyük keyifti.

Hürriyet gazetesinin diğer çizeri Latif Demirci, Bülent Düzgit hakkında şunları söyledi; "Bülent Düzgit mesleğe ilk başladığım yıllarda çizgisine, bileğine çok hayran olduğum bir isimdi. Ben Gırgır'da mesleğe adım attığımda o da Çarşaf'ta çalışıyordu. Çok ağır bir hastalık geçirmesine rağmen, tedavi süresince karikatürden kopmadan, karikatüre tutunarak çizgilerini sürdürdü. Tanıdığım karikatüristler içinde en naif esprileri yapan çizerlerden biriydi. Kimseyi incitmeden kırmadan söylemek istediklerini söylerdi."

1947 doğumlu Düzgit henüz 63 yaşındaydı ama uzun yıllardır sağlık sorunları yaşıyordu. Bu haberi hazırlarken konuştuğum Çarşaf yıllarından eski çalışma arkadaşı Bülent Arabacıoğlu, Düzgit'in çok büyük çizgi bir ustası olduğunu ama kendi dünyasından pek çıkmadığı için bu ustalığın son yıllarda pek bilinemediğini belirtti. Karikatürümüzün kendi dünyasından asla çıkmamış, kendini sadece çizmeye vermiş bu büyük ustasını sevgiyle anıyor, ruhu şad olsun diyoruz...

CİHAN DEMİRCİ

Bülent Düzgit'in cenazesi, 19 Mart Cuma günü öğlen namazı sonrasında Fatih Camiinden kalkacak...

25 Ağustos 2007 tarihinde Cihan Demirci'nin hazırladığı "TÜRK KARİKATÜRÜNÜN SESSİZ USTASI: BÜLENT DÜZGİT" dosyası için aşağıdaki linke TIKLAYINIZ:


http://mizahhaber.blogspot.com/2007/08/trk-karikatrnn-sessiz-ustasi-blent.html

ZAFER TEMOÇİN ÇİZİYOR

Zafer Temoçin'in 18 Mart 2010 tarihinde Cumhuriyet'te yayımlanan karikatürü...

17 Mart 2010 Çarşamba

İNGİLİZ
SANATÇI
DİCKİNSON'A
ZORUNLU
BAŞBAKAN
SANSÜRÜ!

Başbakan Erdoğan'ın kafasını bir köpek bedenine yapıştırdığı kolaj çalışması nedeniyle "Başbakana hakaret suçundan" hüküm giyen, 24 yıldır Türkiye'de yaşayan İngiliz asıllı sanatçı ve İngilizce öğretmeni Michael Dickinson, Hürriyet gazetesinden Ezgi Başaran'ın yaptığı röportajda "Para cezasını ödeyemeyeceğime göre kendimi sansürleyeceğim" dedi...

Başbakan Erdoğan'ın karikatürcülere açtığı davalar Türk karikatürcüleriyle sınırlı kalmadı ve 24 yıldır bu ülkede yaşayan bir İngiliz vatandaşına dek uzandı... Hazırladığı kolaj çalışması nedeniyle Başbakana hakaretten hakkında dava açılan Michael Dickinson'ın 2006 yılından beri bu davayla uğraşıyordu. İstanbul'da görülen ve 9 Mart 2010 tarihinde sonuçlanan davada hakim Michael Dickinson’ın çalışmasının sınırı aştığına karar verdi ve Dickinson’ı Erdoğan’ın “gururunu ve saygınlığını” ayaklar altına almaktan ötürü suçlu buldu. Dickinson’a 425 gün hapis cezası verildi. Böylece İngiliz sanatçı Başbakan’ın karikatürlerini yapmaktan dolayı hapse mahkum edilen ilk isim oldu.

425 günlük hapis cezası daha sonra 7 bin 80 TL'lik para cezasına çevrilen Dickinson ödeme yapmayı reddedince hakim “önümüzdeki beş yılda Erdoğan’ı konu edinen yeni bir kolaj hazırlamazsa” Dickinson’ın cezasının iptal edileceği kararını verdi.


Mahkeme çıkışında BBC’ye konuşan Dickinson “Elbette rahatladım. Ne olacağını bilmiyordum. Ama hala suçlu olduğumu düşünmüyorum ve gelecekte politikacılarla ilgili çalışmalar yapmayacağımı söylemiyorum” dedi. 1986 yılından beri Türkiye’de yaşayan 59 yaşındaki Dickinson ilk olarak 2006 yılında ceza almış ve 2008’de beraat etmişti. Ancak beraat kararı daha sonra bozulmuş ve yeni bir duruşma yapılması talep edilmişti. Bunun üzerine İngiltere’ye geri dönen Dickinson, ülkesinde iş bulamadığı için İstanbul’a geri döndü.

Hürriyet gazetesinden Ezgi Başaran'a konuşan Dickinson, Hürriyet'te 13 Mart 2010 tarihinde yayınlanan haberde, neden İngiltere'ye dönmediğini şöyle açıklıyor: "Denedim ama 24 yıldır Türkiye'de yaşıyorum ve ister inanın ister inanmayın İngiltere'ye her gittiğimde kültür şoku yaşıyorum. Bana soğuk ve sıkıcı geliyor. Ayrıca anarşist bir geçmişim olduğu için İngiliz devletiyle de aram pek iyi değil. Kraliçe'yi ve monarşiyi eleştiren kolajlar yapmıştım."

Bu haberden öğrendiğimize göre, 2006'da hakkında dava açıldıktan sonra Yeditepe Üniversitesindeki öğretmenlik sözleşmesi iptal edilmiş ve işsiz de kalmış. Şu anda İstanbul'da günlüğü 15 lira olan bir otelde yaşayan Dickinson, geçimini İstiklal Caddesinde fal bakarak sağlıyor. Fal başına 1 TL alan Dickinson, "Eğer zabıtaya yakalanmazsam günde 40 TL kazanabiliyorum" diyor. Anlaşıldığı üzere Dickinson tam anlamıyla Türklük halleri içinde yaşıyor.

Dickinson sözlerine noktayı şöyle koyuyor: "Hayat standartımdan da anlayacağınız gibi o parayı ödeyemem. Hapis yatmak da pek akıllıca değil. Herhalde Başbakan Erdoğan'la ilgili bir dava kolaj yapamayacağım. Ama bunun büyük bir hoşgörüsüzlük ve sansür olduğunu söylemem de yasak değildir herhalde..."

8 yılı geride bırakan AKP iktidarının ülkede tek sesli "yandaş" bir medya istediği, eleştiriye zerre kadar tahammülü olmadığı yüzlerce, binlerce haberle-belgeyle kanıtlanabilir. Bundan önce de Cumhuriyet gazetesinden Musa Kart arkadaşımıza açılan davayla başlayan bir süreçte Leman ve Penguen dergilerine ve başka karikatürcülere çeşitli davalar açıldı. Mizah dergilerinin de, karikatürcülerin de muhalif sesine ayar verildi. Zaten kısık çıkan bu ses, yaratılan "korku toplumu" nedeniyle iyice kesilmiş oldu. Türk mizahçıların muhalif sesinin hepten kısıldığı bu "dinci faşizm" ortamında baskı ve sansürün ucu bu kez Türkiye'de yaşayan bir İngiliz sanatçıya uzandı. Acı olan Dickinson'ın sesini şu ana kadar karikatür ve mizah dünyamızdan da ses veren duyamadık. Vatandaşın üzerindeki ölü toprağının, sanatçısı-aydınıyla-yazarıyla-çizeriyle tüm ülkenin üzerini örttüğü gerçeği bir kez daha yüzümüze tokat gibi vuruyor...

Geldiğimiz perişan noktayı gösteren ibretlik bir durum aslında Michael Dickinson'ın yaşadıkları... MİZAHHABER, Türk mizahçıların ve karikatürcülerin içine düştüğü kuzuların sessizliği vaziyetinde bu haberi tarihin karanlık sayfalarına sessizce bırakıyor. Bir yanda; giderek marjinalleşen ve toplum gerçeklerinden uzaklaşan mizah dergilerinde yok olan, unufak hale gelen, sadece kapak karikatürüne sıkışan muhalif tavır, diğer yanda; yarışma karikatürcülerinin tek uğraşı alanı haline gelen "benzer karikatür" tantanası, ödül avcılığı, evrensel karikatür gibi çoktan eskitilmiş kavgalar içersinde, cephelere bölünmüş ve daha da bölünmeye devam Türk karikatürü... Bu tür durumlarda internet ortamında bile artık ses duyamıyoruz... Bu derin sessizlikle oluşan korkunç yalnızlık hayra alamet değil karikatürcü-mizahçı dostlar...Bir "eleştiri sanatı" olan karikatür ve onun büyük ağabeyi mizah bu ülkeden her geçen gün uzaklaşıyor, Fellini'nin "Ve gemi gidiyor" filmi gibi...Gemi gidiyor ama mizahçılar giden gemiyle ilgilenmek bir yana, birbirlerini yemeye, birbirlerinden kopmaya, rant kavgasında savrulmaya, daha da güçsüz kalma mücadelesine inatla devam ediyorlar... "Her toplum layık olduğu idareyle yönetilirmiş" deyişini kanıtlarcasına...

Cihan Demirci - MİZAHHABER


15 Mart 2010 Pazartesi

KÜRŞAT ZAMAN'IN ÇİZGİSİYLE
TURHAN SELÇUK