31 Aralık 2008 Çarşamba

KENDİMİZİ BİRAZ KANDIRSAK DA, HAYAT DEDİĞİNİZ ZATEN BİR KANDIRMACA DEĞİL Mİ, O HALDE;
"Bir öncekini aratmayacak, içimizi hepten karartmayacak, aklımızı ve hayallerimizi daha da daraltmayacak bir 2000 DOKUZ yılı dileğiyle..."

MİZAHHABER
-------------------------------------------------

Sevgili MİZAHHABER'cilere bir dipnot;

"SEÇMENİ KÜTÜK YERİNE KOYAN SEÇİME HAYIR" başlıklı yerel seçimlere tepki kampanyamız 2 Ocak 2009 Cuma gününden itibaren kaldığı yerden devam edecektir... Ürünlerinizi mizahhaber@gmail.com adresine bekliyoruz...

30 Aralık 2008 Salı

MİZAHHABER 2008 YILLIĞI

2008 yılında mizah ve karikatür
dünyasında neler oldu?

* Öncelikle 2008 yılında mizah adına bir fiyaskoyla başlayalım söze… 2008 Yılı bilindiği ya da “bilinmediği” gibi “Nasreddin Hoca Yılı” ilan edilmişti. Doğumu 1208 kabul edilen Nasreddin Hocamızın 800. yaşı nedeniyle Unesco tarafından ilan edilen bu “uluslararası” yıl ne yazık ki “güdük” kaldı! Akşehir’de onca hazırlığa rağmen ses getiren bir Nasreddin Hoca Şenliği yapılamadı. Tam tersine fıkra kahramanımız “Nasreddin Hoca” yı da “Camii Hocası” yapma yolunda epeyce girişim sergilendi. Başta Akşehir Belediyesi olmak üzere Nasreddin Hoca Turizm Derneği ve Türk medyası bu sınavı başarıyla veremedi. Balkanların, Rus Cumhuriyetlerinin, Arap ülkelerinin yani çevremizi saran nerdeyse tüm ülkelerin bizden daha başarılı bir şekilde sahip çıktıkları “Nasreddin Hoca” adına 2008 yılında ülkemizde açılan sergiler ve anma toplantıları da yeterli değildi. Böylece derneğiyle, belediyesiyle, mizah dergisiyle, karikatürcüsü ve mizahçısıyla yani el birliği yaparak “Uluslararası Mizah Yılı”na dönüşebilecek bir koca yılı da ülke olarak ıskalamış olduk. 2008 yılında Frankfurt Kitap Fuarına “TÜRKİYE” olarak konuk ülke olmayı nasıl yüzümüze-gözümüze bulaştırdıysak, “Nasreddin Hoca Yılı” nı da aynı şekilde beceremedik ne yazık ki…

* 19 Ocak 2008’de Adana’da ilk kez yapılan Çukurova Tüyap Kitap Fuarı'nda Gırgır dergisinin “Çiçeği Burnunda Çizerleri”nin buluşması gerçekleşti. Bir Oğuz Aral formülü olan Çiçeği Burnunda’ların pek çoğu bu toplantıya gidemese de yürekleri oradaydı. Aynı buluşma 2009 yılının 17 Ocak günü, gene Çukurova Tüyap Kitap Fuarında gerçekleşecek. Oğuz Aral’ın ardından bu güçte bir yetiştiricinin olmaması nedeniyle zaman içinde elindeki mirası hoyratça tüketen mizah dergileri bugün çizmeyi ya da esprinin gücünü henüz öğrenememiş çizerlerin sayfa ya da köşe yaptığı bir noktaya gelip tıkandı… Çünkü usta-çırak ilişkisi artık işlemiyor…
* 2008 yılında da Başbakan mizah dergileriyle, karikatürcülerle uğraşmaya devam etti. Karikatüre ve muhalif mizaha karşı baskılar daha da arttı. Üstelik bu baskılar 1908’in tam da 100. yılına denk geldi. 1908’de 2. Meşrutiyetin ilan edilmiş ve ardından Osmanlı’da başlayan bir özgürleşme rüzgarıyla 30 yıl boyunca yasaklanmış mizah dergileri sayıca rekor kırarak (40’a yakın) piyasaya çıkmıştı. 1908’de mizahımızda yaşanan sansürün kalkış özgürlüğünün 100. yılı olan 2008 AKP iktidarı sayesinde tam tersi bir şekilde yaşandı. Cumhuriyet’ten Zafer Temoçin ve Musa Kart karikatürleri nedeniyle savcılıkta ifade verdiler. Daha sonra takipsizlik kararı çıktı. Başbakan üst üste kaybettiği karikatür davalarından sonra 2008 yılı içinde ilk kez Leman dergisine karşı bir davayı kazandı. Bu dava Leman dergisinin kapağında yer alan Başbakanın bir fotoğrafıyla ilgiliydi. Emre Ulaş’ın “Avea” firmasıyla ilgili reklam karikatürü “Evrim teorisi” düşmanlığı nedeniyle Zaman gazetesinde sansürlenerek yayınlandı. Bu arada Başbakan Tayyip Erdoğan’ı ABD Başkanı George W. Bush’un “köpeği” olarak gösteren kolaj karikatürü nedeniyle İstanbul’da yargılanan İngiliz kolaj sanatçısı Michael Dickinson’un yıl içinde beraat etmesi de dünyada yankı buldu.

* Ülkede ciddi anlamda bir internet sansürü de yaşandı 2008 yılında ve giderek artan bu sansür 2009’da sürecek gözüküyor. Bu sansürü yaratan iktidarın başı olan Tayyip Erdoğan, You-tube sitesine yasak nedeniyle giremeyen gazetecilere “Ben Yutuba giriyorum” şeklinde sözler söyleyerek yasakçı tavrının üzerine, bu kez yasakları delmeyi de önermiş oldu!!! 24 Ekim 2008 günü ise, bloglarımızın herhangi bir günahının olmadığı bir konuda, içinde MİZAHHABER’in de bulunduğu milyonlarca blogger.com blogu kapatıldı. Blogların 3 günün sonunda şimdilik kaydıyla yayınına izin verildi. Leman, Penguen, Uykusuz, Gırgır ve buna son olarak eklenen Şizofren mizah dergileri iktidara karşı muhalif çizgilerini kapaklarında 2. ve 3. sayfalarında yayınladıkları karikatürlerle klasik anlamda sürdürdüler.

* Ülke karikatüründeki “Salih Memecan” gerçeği, 2008 yılında da zirve yaparak sürdü… Bir yandan çocuklara yönelik çizgileriyle okul okul gezen Memecan, diğer yandan Sabah’taki politik karikatürleri ve ATV’deki “Bizim City” animasyonlarıyla Türk mizah tarihinin karanlık sayfalarındaki yerini çoktan aldı. Salih Memecan, iktidardan yana, muhalefete karşı bir çizer olmanın verdiği o müthiş zenginlik ve rahatlık içinde bu yıl AKP milletvekili karısı Nursuna Memecan’la birlikte Taksim-Gümüşsuyundaki dairesinde, Başbakan ve eşine, Aköz çifti gibi yandaş dostlarıyla bir yemek de verdi…Yani iş, Başbakana evinde yemek verme boyutuna kadar geldi…Bu yemek sonrası yaşanan fuzuli ayrıntılar yamuk ve yandaş medyamız tarafından bizlere bir güzel anlatıldı.

* Zaman zaman Mizahhaber'e "Mizah dergilerinin satışları epeydir neden açıklanmıyor" diye sorular geliyor... 2008 yılında mizah dergilerinin satışları nerelere geldi derseniz bunu yanıtlamak pek kolay değil. Zira ülkemizde nerdeyse bütün türlerdeki dergilerin satış listeleri internette çarşaf çarşaf yayınlanırken, mizah dergileri satışlarını saklıyorlar... Leman’la başlayan bu satış saklama işi diğer dergilerle de sürüyor. Birkaç yıl önce dağıtım şirketleri kanalıyla bu satışların medyaya yansımasını engellediler. Şimdi gel de, bir zamanlar her sayısının kapağına kaç sattığını yazan Oğuz Aral ustamızın “Gırgır”ını anma… Nerden nereye geldik?.. MİZAHHABER’in öğrenebildiği kadarıyla; 2008 yılında en çok satan mizah dergisi, boynuz kulağı geçer hesabıyla “Uykusuz” olmuş. 2007 yılında yayınlanmaya başlayan Uykusuz'un tirajı 70 binlere kadar çıkmış. Dergi şu ara biraz daha az satıyor. Şu anda da en çok satan dergi olan Uykusuz, bu anlamda en önemli rakibi Penguen’le çekişiyor. Bu iki dergi 50-60 bin satış aralığında dolanıyorlar. Bu dergileri doğuran ağabeyleri Leman dergisi ise şimdilerde 17 binlerde geziyor. Yani Uykusuz nerdeyse Leman’ın 4 katına yakın satıyor. 2008 yılı içinde karikatürcü Emre Ulaş, büyük bir gözü kara cesaretle “tek kişilik” bir tim misali “Yarı Resmi Gaste” adıyla bir mizah dergisi çıkarttı ama tek başına çizdiği bu dergiyi ne yazık ki yaşatamadı. Bu dergi 5. sayısından sonra yayınını durdurdu. Yılın sonlarına doğru çıkan “Şizofren” dergisi ise 10 bini bulan bir satışla yola çıktı ama Yay-Sat şirketinin klasikleşen bir uygulamasının son kurbanı olarak Yay-Sat’ın son derece ağır şartlarına dayanamadı ve yılın son günlerinde Merkez dağıtıma geçti bu yüzden de çıkışında aksamalar oldu. 2008’de kendini “İslamcı” olarak tanımlayan dinle-mizahı yani iki benzemezi bir araya koymaya çalışan “Caf Caf” adlı derginin haftalığa geçişi sistemli bir şekilde gerçekleşti. Ek olarak yola çıkan bu dergi, aylıktan haftalığa döndü ama tutucu çizgisiyle mizah dergisine dönemedi… Bu zihniyetle mizah yapabilmek gerçekten zor. Arkadaşların işi zor. Çünkü mizah, bir başkaldırıdır, özgürce eleştirebilme işidir... Bu eleştiri an gelir iktidara, an gelir muhalefete, an gelir dini rant aracı olarak kullananlara da yönebilir...

* Bu yıl yazılı medyada bazı köşe yazarları resmen mizah yazarlığına soyundular. Özellikle Yılmaz Özdil, bu konuda Hürriyet’teki yazılarıyla, aslında bir mizah yazarı gibiydi. Bekir Coşkun bu anlamda bilinen üslubunla mizah yaparken, yorumları ve saptamalarıyla Ahmet Hakan da adeta bir mizah yazarı gibi doldurdu her gün Hürriyet’teki köşesini… Tabii yazılı medya ve hatta mizah dergileri “mizah yazarı olmayan” mizah yazarlarıyla doluyken, gerçekten mizah yazarlığı yapanlar medya ortamında 2008’de de bir güzel “havalarını” aldılar… 2008'de mizah kitapları da "kitap türleri" arasında en az satan türler arasında yer aldı... Artık mizah kitabı değil, komplo türü kitaplar zamanı malumunuz...

* Karikatür yarışmaları açısından sıkıntılı bir yıl oldu 2008… Yapılmamış esprinin kalmadığı karikatür yarışmalarında benzer esprilerin bazen bilmeden, bazen de bilinçli olarak yapılması yarışmalarla ve jürilerle ilgili tartışmaları alevlendirdi. 2008 yılında ülkemizde yapılan yarışmalarda; Manisa’daki 1. Uluslararası Mesir Macunu Yarışmasını Mısırlı Sherif Arafa, 13. Nehar Tüblek Karikatür Yarışmasını Ahmet Öztürklevent, 7-77 Karikatür Yarışmasını Ukrayna’dan Yuriy Kosobukin, Uluslararası 25. Aydın Doğan Karikatür Yarışmasını Ahmet Öztürklevent, 28. Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yarışmasını ise Endonezyalı Arif Sutristanto kazandılar. Pek çok şaibeli tartışmaya, ödül alan karikatürlerin birebir benzerlerinin çıkmasına rağmen yarışma jürileri kararlarında ısrar ettiler. Uluslararası Akdeniz Karikatür Yarışması jürisi ise bir ilki gerçekleştirerek benzerlerinin ortaya çıkması nedeniyle birincilik ve ikincilik ödüllerini iptal etme cesareti gösterdi. Yarışmalara katılan çizer arkadaşları da, jürileri de giderek suyu çıkan bu konuda daha hassas, daha titiz, daha yürekli olmaya çağrıyoruz…

* Cihangir Parkına Penguen çizerlerince dikilen Oğuz Aral ustamızın zavallı heykeli gene serseri maganda takımı tarafından saldırıya uğradı ve kırılıp yakılan heykel ülkemizin içinde bulunduğu perişan hali bir kez daha gözler önüne serdi. Eskiden karikatürcüler malzeme peşinde koşarken günümüzde karikatürcülerin kendileri magazin medyasına malzeme olmaya başladılar. Yıl içinde; Yiğit Özgür, Erdil Yaşaroğlu, Vedat Özdemiroğlu ve son olarak da Latif Demirci yaşadıkları ilişkilerin medyaya yansımasıyla gazetelerde haber oldular. Komedyenler için epeydir geçerli olan bir durumun, giderek karikatürcüleri de içine almaya başladığı görülüyor. Her şeyi “malzeme” olarak ele alıp yaşayan karikatürcülerin ve mizahçıların artık kendilerinin malzeme konusu haline gelmesi, gittiğimiz yol anlamında doğrusu dikkat çekici…

* Yıl içinde pek çok karikatür sergisi de açıldı. Semih Poroy’un “Feklavye” sergisi, Gürbüz Doğan Ekşioğlu’nun sergisi, Muhittin Köroğlu’nun “Savaş-War” sergisi, Kamil Masaracı’nın “Ütopik Vaziyetler” sergisi, Tan Oral’ın 50. Yıl sergisi, İbrahim Tapa’nın “İstanbul” karikatürleri sergisi, Hasan Seçkin’in 30. Yıl sergisi, İsmet Lokman’ın 54. yıl sergisi, Güngör Kabakçıoğlu’nun 23 Nisan’a özel sergisi, Ankara’da Musa Gümüş sergisi, Eray Özbek’le Cem Günen’in “Bilenler Bilmeyenlere Anlatsın” sergisi, İzmir Saat Kulesi Topluluğu'nun pek çok yerde tekrar edilen “Nasreddin Hoca 800 Yaşında sergisi, İzel Rozental’ın “Akvaryum” adlı sergisi, Cafer Zorlu’nun “Yaş 82” sergisi ilk akla gelen sergiler… Karikatürcüler Derneğinin Saraçhanedeki “Karikatür ve Mizah Müzesi”nde düzenlediği geleneksel 1 Nisan Mizah Haftası etkinliklerinde bu yıl sergi ve söyleşilerle anılan ustalar; Altan Erbulak, Cemal Nadir Güler ve Oğuz Aral oldu. Eskişehir’deki Karikatür Müzesi, Atila Özer’in çalışkanlığı sayesinde yıl içinde pek çok nitelikli karikatür sergisine eşlik etti. Bunca olumsuzluk arasında ülkenin yükselen yüzü olan Eskişehir bu etkinliklerle karikatürde de önde olduğunu bir kez daha gösterdi. Mizah Üretenler Derneğince 2008 yılında 3. kez verilen “MİZAH ÖDÜLLERİ”nde karikatür dalında ödülü Atila Özer ile Doç. Sadettin Aygün paylaşırken, mizah yazarı dalında ödül Gani Müjde’nin oldu. Tudem Yayınlarının verdiği “Çocuk Gülmece Öyküleri” ödülünü ise kitap dosyasıyla Ahmet Önel kazandı. Temmuz ayında yayınlanan “Mizahın Abisi Oğuz Aral” kitabı Oğuz Aral’ı yakından tanımadan, alelacele yazılmış, yetersiz bir kitap olarak mizah dünyasından gerekli ilgiyi görmedi. Özellikle büyük gazeteler mizah sayfası vermeyi yıllardır unutmuştu. Hürriyet gazetesi, 13 Ekim 2008 tarihinde, gazetenin çizeri Latif Demirci’nin yönetiminde gazetenin içindeki yarım sayfayı, haftada 4 gün olarak “Mangal” adıyla vermeye yayınlamaya başladı.

* 2008 yılında yerli komedi filmleri seyirci rekoru üstüne rekor kırdılar ama ne denli GÜLDÜREBİLDİLER?.. Yılın rekortmen filmi “Recep İvedik”le ilgili olarak Koray Lama’nın Mizahhaber’de yazdığı; “Başbakan Recep Tayyip’se, komedi filmi de Recep İvedik olacak elbet” başlıklı yazı aslında bu filmin özeti gibiydi. Recep İvedik filmiyle, zeka seviyesi yerlerde gezen mizah duygumuz, insanımızın mizah düzeyinin de nerelere geldiğini ve magandalaşma sürecimizi gösterdi bize. Sonrasında vizyona oldukça iddialı reklam kampanyalarıyla giren “Osmanlı Cumhuriyeti” komedi ve dram arasına sıkışıp kalırken, en tantanalı komedi filmi olan “Arog” ise yüksek teknolojik düzeyine, 9 milyon dolarlık bütçesine rağmen eğlencelik yavan bir çocuk filmi olmanın ötesine geçemedi. Onca komedinin çuvalladığı yılın en iyi yerli filmi bizce bir dramdı. O film Nuri Bilge Ceylan’ın “Üç Maymun”uydu.

* 2008 yılının 28 Mart tarihinde Almanya’da yaşayan kadın karikatürcümüz Semiramis Aydınlık’ı yitirdik. 50 kuşağının önemli imzalarından Eflatun Nuri Erkoç usta ise 4 Mayıs 2008’de aramızdan ayrılan bir başka karikatürcüydü. Eskişehirli karikatürcü İsmail Turan’ı ise henüz 44 yaşındayken, 21 Mayıs 2008’de kaybettik. Tiyatroya yıllarca emek vermiş komedi ustası Bahri Beyat’ı da 2008 yılında yitirdik. 22 Temmuz 2008 tarihinde ise tiyatromuzun renkli bir oyuncusunu, çok önemli bir kadın komedyeni, Suna Pekuysal ablamızı yitirmenin üzüntüsünü yaşadık. Yıl içinde Bedri Koraman bir rahatsızlık yaşarken, İsmail Gülgeç ciddi bir ameliyatı geçirdi. İki ustaya da bir kez de buradan geçmiş olsun diyoruz.

* Yılın sonlarına doğru şoven Okan Bayülgen’in “Artık siyasetçilerin taklidi yapılmıyor” tartışmasını başlatması üzerine, iş döndü dolaştı Başbakanın da mizahı yapılamıyora dayandı. Lakin her türlü baskıya, sansüre, yıldırmaya rağmen Başbakanın mizahı hala yapılıyor. Biz bu tür mizaha ne kadar sahip çıkıyoruz, biz asıl BUNU SORGULAYALIM…Ne dersiniz?..
* 2008 YILLIĞIMIZ özet haliyle bu kadar… Sahi, 2009 yılı mizah dergiciliğimizin 140. yılı olacak. Ülkemizde yayınlanan mizah dergileri oldum olası kendi tarihleriyle ilgilenmedikleri için onlar için bir şey ifade edeceğini sanmıyoruz ama belirtmek istedik. Bu topraklarda 1869’un Aralık ayında başlayan mizah yayıncılığı serüveni 140 yıla ulaştı. Bunu da Nasreddin Hoca yılı gibi es geçeceğimiz şimdiden belli olsa da, yanılmak ve şaşırmak umuduyla “YAŞASIN 140 YILLIK SERÜVEN” diyoruz…

HAZIRLAYAN: CİHAN DEMİRCİ



HALİL İ. YILDIRIM'DAN
2009 DİLEKLERİ...
OĞUZHAN KAYAN
2008'İ UĞURLUYOR!

Oğuzhan Kayan çizimine şu notu da eklemiş: "2008'in pek hayırlı geçtiği söylenemez ... sanırım her kesim bu yıl da darbe gördü...çok BUSHluk yaşadık bu yılda...Yani iyi ki gittin 2008 dememek için kendinizi tutmanıza gerek yok... Ben de kendilerine buradan bir kere daha huzurlarınızda "HOŞT" diyor selamlar ediyorum... İyi ki geldin 2009, sağlık, mutluluk, barış getir ve sakın götürme olur mu... "
-----------------------------------------------------
VAHİT AKÇA ÇİZİYOR




ERCAN AKYOL ÇİZİYOR


Ercan Akyol'un 30 Aralık 2008 Salı günü Milliyet'te yayınlanan karikatürü... İsrail vurdukça vuruyor, Filistin bir yandan İsrail, bir yandan Hamas'la yok olurken, Araplar her zaman ki donuk ve ruhsuz halleriyle öylecene duruyor...

'Gülmek' de
genlerimizden
geliyormuş!

Bilim insanlarının araştırması, duyguların öğrenilerek ifade edilmediğine, onun da genlere bağlı olduğuna ilişkin tezi güçlendirdi...

2008 yılı biterken dünya gene tatsız mı tatsız... Gazze'de katliamlar sürerken, global krizin boyutları her geçen gün biraz daha derinleşiyor. Hamdolsun ki, Başbakanı sayesinde sadece "Psikoloijik" bir kriz yaşayan Türk insanı ise kendi iç boşluğunda yol almaya devam ediyor... Onca yerli komedi filminin arka arkaya vizyona girmesine, rekor üstüne rekor da kırmasına rağmen ortalıkta pek de gülünecek birşey yok anlayacağınız... İşte böylesi günlerde BBC'den alınma bir haber Cumhuriyet gazetesinde de yayınlandı... Onca önemli haber arasında MİZAHHABER'i ilgilendiren bu küçük haber gene gözümüzden kaçmadı. ABD’deki San Francisco Devlet Üniversitesi’nce yapılan araştırma mutluluk ve üzüntü ifade eden mimiklerin “öğrenilmediğine”, insanoğlunun “beynine işlendiğine, genlerinde var olduğuna” ilişkin 1960’larda ortaya atılan savı güçlendirerek gündeme getirdi.

Sonuçları “Kişilik ve Sosyal Psikoloji” adlı bilimsel yayın organında açıklanan araştırmada 4 bin 800 fotoğraf incelendi. Prof. David Matsumoto ve arkadaşlarının incelediği kareler 2004’teki Paralimpik Olimpiyatları’ndan. Altın ve gümüş madalya kazanan judocuları görme engelliler ve görme engeli olmayanlar olarak ikiye ayıran uzmanlar her iki grupta da altın madalya alanlardaki mutluluk ifadelerinin aynı olduğunu, gümüş madalya alanların yüzünde ise yine görme engeli gözetmeksizin alt dudaklarını sıkarak birinciliği kaybetmenin üzüntüsünü saklamak amacıyla sahte bir gülücüğün belirdiğini saptadı. Dereceye giremeyen sporculardaki üzüntü ifadesi de her iki grupta aynıydı. Başka deyişle görme engellilerin görebilenlerle aynı surat ifadelerine sahip olmaları, hisleri göstermenin veya saklamanın yaşarken öğrenilmediğinin işaretiydi. Prof. Matsumoto, “Genlerimizde araştırma sonucunda duygularımızı ifade etmemizi sağlayan bir kaynağın bulunabileceği kanısı iyice güçlendi, hislerimiz ve onları kontrol eden mekanizma evrim sürecimizin izlerini taşıyor olmalı” diyerek çalışmalarını özetledi.

Yani bu araştırmaya bakarak, Türk insanının neden az güldüğünü, gülmeyi çok sever ayaklarda, pozlarda olmasına rağmen daha çok ağlamaya yatkın olduğunu daha iyi anlayabiliriz... Gülmek genlerle ilgiliyse, ağlamak da öyle olmalı. Bu toplumun genlerinde gülmek ve güldürmekten çok ağlamak ve ağlatmak var. Bu haber bendenizin yıllardır yazılarında savunduğu bir sava da katkı sağlıyor. Bu topraklarda mizahın böylesine güçlü kök salmasının nedeni gülmeye olan düşkünlüğümüz, onu öğrenmemiz filan değil, öyle olsa bunu şimdiye kadar çoktan öğrenirdik. :)) Genlerimiz bu konuda dile geliyor ve bize aslında diyor ki: "Ey kafası ve herşeyi karma karışık, (KarmaTurka) olan Türk, senin gülmeye olan ilgin sadece içinde fazlasıyla birikmiş, olan şu derin hüznü dağıtmak için, yoksa senin genlerinde gülmek yok, ağlamak var. Bundandır fazlaca güldün mü birden gözünden yaş gelmesi ve ağlamaya delicesine geçiş yapma isteğin...Bundandır bunca asık suratlı, her an birinin üzerine atlayacakmış gibi berbat halin, bundandır fazlaca gülmekten korkman ve tırsman... Bundandır ağır ol da delikanlı olsunlar vaziyetin... Bundandır mizah denen o güzel güçten ürkmen, bundandır mizahı ve mizahçıyı sürekli sansürleyip susturmaya kalkman... Ne de olsa hem genlerinde yok senin gülmek, hem de bunu öğrenmeye zaten niyetin yok kardeşim!.."

HABER-YORUM: Cihan Demirci

ZAFER TEMOÇİN ÇİZİYOR
Zafer Temoçin'in 30 Aralık 2008 Salı günü Cumhuriyet'te yayınlanan karikatürü...

------------------------------------------------------------------


DON QUİCHOTTE'TAN
İMZA KAMPANYASI...

Erdoğan Karayel'in Don Quichotte sitesi "Türk karikatüründe bir ilke imza atıyoruz" başlığı altında bir imza kampanyasına başladı... Karikatür yarışmalarındaki "benzer" karikatür sorunundan biz de bıktık. Üstelik bu yarışmaların içinden, rantından insanlar da değiliz. Bakıyoruz feryat edenler genellikle bu yarışmaların ta en içinden insanlar. Burda bir tezat yok mu?.. Bu imza kampanyası, bir tek karikatürcüye odaklı olmamalı...

Bu işteki tek suçlu gibi aylardır MUSA GÜMÜŞ arkadaşımızın karikatürleri dolaşıyor.Musa bu ülkede karikatüre 30 yıla yaklaşan bir süredir yoğun emekler veriyor... Öyle üç-beş yarışmadan ödül alarak da buralara gelmedi... Yıllarca mizah dergilerine çizdi, yoğun emekler verdi, 10 yılı aşkın bir süredir karikatür eğitmenliği yapıyor.

Sevgili Musa, bu kadar akılsız bir insan mı, her ödül aldığı karikatürü bir yerlerden araklayıp çizecek... Ancak bu işin tadı epeyce kaçtı... Sevgili Musa Gümüş arkadaşımıza da, bu kadar çok benzer karikatürün ortaya dökülmesi sonrasında biraz mola, biraz daha dikkat diyoruz onun emeklerini gören, bilen eski bir dostu olarak...

Yarışma yorgunu olmaktan herkesi uzak durmaya çağırıyoruz... Yarışmalara bu kadar meraklı olmak iyi birşey değil. İstenirse pek çok arkadaşın ödül almış karikatürlerinin benzerleri bulunacaktır. Zira artık YAPILMAMIŞ ESPRİNİN KALMADIĞI bir döneme girildi. Muhittin Köroğlu arkadaşımız her me kadar kabul etmese de bu işin hem katılım hem de jüri anlamında suyu çıktı.

Asıl bir ilki bu yıl Alanya'da benim de içinde bulunduğum jüri gösterdi ve ilk kez iki ödülü birden İPTAL ETTİK... Eğer bu sayfa sayfa ortaya dökülen yarışmalar bu iptalleri yapamıyorsa bu sadece çizerin değil, yarışmaları düzenleyenlerin de suçudur.

Hayat sadece yarışmalardan ibaret değil arkadaşlar... Herkese sesleniyorum: N'oldu bize böyle? Neden kafayı bu kadar taktık bu yarışma işine... Karikatürü bu kadar daraltmayalım... Evet yanlışları uyaralım, dikkat çekelim, eleştirelim ama emekleri ortada olan insanları da heyecana kapılıp, gaza gelip yok etmeye kalkmayalım.. Son söz şu ki; herkesin tarama ucunu önüne koyup, düşünmesi gereken bir süreç yaşıyoruz...

Karikatür sanatı, ülkemizi örümcek ağı gibi sarmış dinci bir faşizm baskısı altında bizden bangır bangır MUHALEFET beklerken, karikatürcüler de bile her geçen gün tutucu hale gelip bununla nerdeyse övünürken, bizler asıl sorunlar için çizmekten kaçıp, yarışma çıkmazında boğulmak üzereyiz... BİRAZ DÜŞÜNME MOLASI BEYLER, KİMSE SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIK DEĞİLKEN, LÜTFEN ARTIK BİRAZ DÜŞÜNME MOLASI!.

NOT: Erdoğan Karayel bu yazı sonrasında yolladığı mailde bu kampanyanın tek bir kişiye karşı olmadığını iletti ama oluşan görüntü bize öyle gelmemişti. Bu kampanyaya imza atarken, kimse için ayrım yapılmaması, herkesin elini taşın altına koyması da en büyük dileğimizdir...

MİZAHHABER - Cihan Demirci

Erdoğan Karayel'in kampanyasıyla ilgili

bilgilere ulaşmak isteyenler için link adresi ise şu:

http://www.donquichotte.at/_dq_/component/option,com_frontpage/Itemid,1/lang,tr/--

VAHİT AKÇA
GAZZE İÇİN ÇİZİYOR...

HİKMET CERRAH
KARİKATÜR SERGİSİ
ESKİŞEHİR'DE...
Anadolu Üniversitesi Eğitim Karikatürleri Müzesi’nde Eskişehirli karikatürcü Hikmet CERRAH’ın eserleri sergileniyor. “Çizdiysem; ben çizdim” başlıklı sergi 7 Ocak 2009 Çarşamba günü Saat: 17.30 da bir kokteylle sanatseverlerin görüşüne sunulacak.
Hikmet Cerrah; 1960 yılında Bozüyük’de doğmuş. Bol ödüllü, çalışkan ve başarılı bir çizer. İki yaşında Eskişehir’e gelmiş, ilk, orta ve yüksek öğrenimini Eskişehir’de tamamlamış. Halen TÜLOMSAŞ’ta kalite kontrol teknik şefi olarak çalışmakta. Hikmet Cerrah’ın 30 yıllık bir karikatür geçmişi var. O, sanatçı kişiliği ile Eskişehir’de tanındığı gibi ülke genelinde hatta yurtdışında da tanınmaktadır. Hikmet Cerrah, Eskişehir’de Sakarya, İki Eylül, Midas gibi gazetelerde değişik zamanlarda “Çizginin Hikmeti “ adlı köşesinde karikatürler çizmiş. Çeşitli kitaplar resimlemiş, broşür, reklam malzemesi ve tanıtım kartlarında profesyonel işler yapmış.

Sanatsal çabaların ürüne dönüştüğü yıllarda bir yol bulup ilk kişisel sergisini İsviçre’nin Zürih kentinde açmış. Daha sonra kişisel sergilerine yurt içinde devam ederken, meslekdaşlarıyla birlikte karma sergilere de katılmış. Bu etkinliklerde dikkati çeken eserleri yurtiçi ve yurtdışındaki müze ve galerilerin koleksiyonlarına alınmış. Bu arada bir de “Tokat Kapısı” adlı karikatür kitabı yayınlanmış.
Hikmet Cerrah, Eskişehir’de yayınlanan On Dakika dergisinde “Son Dakika” ve Makine Mühendisleri Odası Bülteni’nde “Sözün Özü “ adını verdiği köşelerde karikatür çizmeye devam ediyor.

“Çizdiysem, ben çizdim” adlı bu sergi onun 6. kişisel sergisi. O, şu sıralarda yeni bir albüm çıkarmak için hazırlıklara devam ettiğini söylüyor. Hikmet Cerrah yurtiçi ve yurtdışı başarılara da imza atmış bir sanatçı; katıldığı ulusal ve uluslararası karikatür yarışmalarında, bu güne kadar toplam 58 ödül kazanmış. Hikmet Cerrah’ın “Çizdiysem, ben çizdim” adını verdiği sergide ödül almış bazı eserlerinin yanı sıra hiç yayınlanmamış karikatürleri de seyirci önüne çıkıyor. Sergi 6 Şubat 2009 tarihine kadar izlenebilecek.
Yer: Anadolu Üniversitesi Eğitim Karikatürleri Müzesi
Akcami Mh. Malhatun Sk. No:6 Odunpazarı ESKİŞEHİR

29 Aralık 2008 Pazartesi

İ. BÜLENT ÇELİK ÇİZİYOR

İ. Bülent Çelik'in 26 Aralık 2008'de Vatan gazetesinde yayınlanan karikatürü...

28 Aralık 2008 Pazar

Yazılarınızla, karikatürlerinizle, görüşlerinizle, haberlerinizle mizahhaber@gmail.com adresine ulaşın...

Seçmeni "kütük" yerine koyan, hile-hurda dolu yerel seçimlere karşı MİZAHHABER olarak başlattığımız TEPKİ KAMPANYASINA SİZ DE KATILIN...


CİHAN DEMİRCİ ÇİZİYOR


ÖKÜZ NE DİYOLOGLARI

- Yaaaa kardeşim, her geçen gün yeni bir seçmen listesi rezaleti haberi geliyor... Seçmen listesinde o kadar çok "ölü" seçmen var ki n'olucak bu yerel seçimlerin sonu...

- Ben olsam seçim sandığı yerine artık, seçim tabutu koyardım masanın üstüne bilader!.. Bazı ölü seçmenlerin belediye başkan adayı olmak istemesi de yakındır bana sorarsan..

VAHİT AKÇA
2008 İLE 2009'U ÇİZİYOR
SEFER SELVİ ÇİZİYOR
Yargıda Haşim Kılıç depremi sürüyor

Sefer Selvi'nin 28 Aralık 2008 Pazar günü Evrensel gazetesinde yayınlanan karikatürü...

JAPONLARDAN
KAPİTAL'İN
ÇİZGİ ROMANI

Çizgi romanda büyük atak içindeki Japonlar, şimdi de Karl Marx'ın "Kapital"ini çizgi-roman yaptılar...


Dünyadaki global kriz kapitalist sistemin sorgulanmasına yol açınca Marx'ın Kapital’i bu kez çizgi roman oldu... Cumhuriyet gazetesinin haberine göre Japonlar Kapital’in çizgi romanını yayınladılar. EastPress Yayınevi yöneticisi Yusuke Maruo, “Açık ki, son küresel kriz sistemin düzgün biçimde işlemediğine işaret ediyor. İnsanların kapitalist toplumun sorunlarına cevap bulmak için Marx’a başvurduğunu düşünüyorum” dedi. Çizgi romanın basılmasının hemen ardından 6 bin nüsha satıldığı kaydedildi. Maruo, hedef kitlelerinin 30’lu yaşlarındaki büro çalışanları olduğunu belirtti. Japonca yayımlanan Kapital’in 1. cildinin çizgi romanının İngilizce, Almanca ve Çince çevirilerinin de hazırlandığı ve gelecek yıl piyasaya sürüleceği, Kapital’in diğer ciltlerinin de çizgi romanının yayımlanacağı belirtildi. Çizgi Kapital’in birinci cildinde, bir peynir fabrikası sahibi olan Robin var. Babasının kapitalist ilkelerine isyan eden ve soğukkanlı bir kapitalist yatırımcı ile işbirliği yaptıktan sonra bir köle şoför haline gelen Robin, çizgi romanda kapitalist emelleri ve fabrikasındaki işçilerin sömürülmesinden duyduğu suçluluk duygusu arasında mücadele ediyor...

27 Aralık 2008 Cumartesi

ERCAN AKYOL ÇİZİYOR


Ercan Akyol'un 27 Aralık 2008 Cumartesi günü Milliyet'te yayınlanan karikatürüne konuk olan Anayasa Mahkemesi başkanının yol açtığı skandalların sayısı her geçen gün artıyor. Son olarak Anayasa mahkemesi üyeleri adına çıkıp "yalan" bilgi veren bu kişiyi zamanında bu mahkemeye Turgut Özal atamıştı... Kendisini bir kez daha "BOL RAHMETLE (!) anıyoruz!!!!' Turgut Özal'ın ülkeye verdiği zararları unutup onu yeni kuşaklara onu ülkede devrim yaratan farklı biri gibi yutturmaya çalışanlara en güzel yanıt HAŞİM KILIÇ'tan geliyor... Bu ülkede Özal'lı yıllardan beridir kimse kendi işini yapmaz oldu... Karikatür malzemesi haline gelmiş olan "Ne iş olsa yaparım abi" vaziyeti Özal'ın bu ülkeye en büyük mirasıdır!!! O miras şimdi ülkede hak-hukuk kavramını dümdüz eden AKP'nin ellerinde tüketiliyor... Bu ülkede "İktisatçı" biri çıkar hukuk bilmeden Anayasa Mahkemesinin başına geçebilir... Araba kullanmasını bilmeyen, ayağı olmayan, gözü görmeyenin trafikte araba kullanabildiği, sahte dişçilerin yıllarca diş çekebildiği bir ülkedir burası... Bilmediği işi yapanların ülkesidir burası... Kendini doktor gören ama aslında Başbakan bile "olamayan"ların ülkesidir burası... Eeee bir ülkenin halkı daha halk olamamışsa, daha şu anda adını bile bilmediğimiz pek çok insan, bilmediği işi yapacak gelecek günlerinde bu ülkenin...

26 Aralık 2008 Cuma

MİZAHHABER, HİLESİ
HURDASIYLA
DAHA YAPILMADAN
SEÇMENİ "KÜTÜK"
YERİNE KOYAN
YEREL SEÇİMLERE
TEPKİ
KAMPANYASINI
BAŞLATTI...

Yazılarınızla, karikatürlerinizle, görüşlerinizle, haberlerinizle mizahhaber@gmail.com adresine ulaşın ve bu tepkiye katılın, ses verin, destek verin... DÜN BAŞLATTIĞIMIZ KAMPANYANIN İŞTE BUGÜNKÜ ÜRÜNLERİ...

AKDAĞ SAYDUT ÇİZİYOR
Akdağ Saydut şu notu da eklemiş karikatürüne: "Seçmeni sadace kütük yerine koymakla yetinmeyip, olmayana ergi metodu ile sudan seçmenler oluşturdular. Bu kadarına 'pes' diyenler kötü adam, 'yes' diyenler de makbul adam oluyor..."


MESUT EKENER ÇİZİYOR

CİHAN DEMİRCİ ÇİZİYOR

URANÜSLÜ KOSİNÜS'Ü DE

SEÇMEN YAZMIŞLAR!

Uranüslü Kosinüs'ün mektubu ve tepkisi de MİZAHHABER'e ulaştı... Bakın Uranüs'ten yolladığı mailde Kosinüs Tanjantoğulları neler diyor: "Abicim bu kadar da olmaz yaaaaaa!.. Pes yani... Ben Uranüs'teki tek canlıyım zaten... Acaba benim bu iskelete benzer halimi görüp de Yüksek Seçim Kurulu ölü filan mı zannetti...Hani bu da ölü, bunu da seçmen olarak yazalım dedi... Sanırım durum bu...Dediğim gibi Uranüs'te zaten benden başka canlı yok... Siz bakmayın İnsanoğlunun palavralarına Mars'ta zaten hayat yok... Ben oraya da gittim. Hayat olmadığını görünce Uranüs'e geri döndüm. Gerçi şu aralar burda da hayat kalmadı, huzur kalmadı... Bunun nedeni sizin ülkeniz... Beni nasıl seçmen yazarsın kardeşim... Hangi sandıkta oy kullanıcam ben... Benim o yum dijital bir kere... Işınla kullanırım oyumu ben... Geçerli olur mu ki?.. Hiç sanmam... Sandıklarınız bile kütük gibi sizin... İçine düşen oy kaybolur be o sandığın... Haybeye kütüklerde hatalar olmuyor...Gördüğüm kadar seçmeniniz de kütükten farksız... Siz yemiyor musunuz kardeşim? Hayat çok mu pahalı orda? Herkes niye donuk donuk bakıyor sizin ülkede? Geçen gün okudum seçmen listesiyle ilgilenen seçmen sayısı yüzde 30'u bile bulmuyormuş... Uranüs'ün tek sakini olarak ben niye oy kullanayım ki böyle dandik bir ortamda... Hayır merak ediyorum... Benim ölüye benzer ne halim var da, beni seçmen yaptınız kardeşim... Üstelik benden size hayır gelmez... BEN DE HİÇ AKP'YE OY VERECEK GÖZ VAR MI HAAAA VAR MIIIII?.. Ulan ışın düzenimi de bozdunuz, şimdi bir kaç dijital sinyal gönderip yok edicem şu ülkenizi, dünya da kurtulacak ben de haaaa!.." (D.M.)

-------------------------------------------------------------------------

BİROL ÇÜN ÇİZİYOR

MEDYAKUP YAZIYOR...

AKP DİKTATÖRLÜĞÜ!

Dünya üzerinde böyle abuk bir seçime giden bir ülke daha var mıdır diye biraz araştırdım ama bulamadım... Aslında seçim filan da hikaye...AKP artık öyle bir parti haline geldi ki, ülkenin şimdi de doktorluğuna soyunan başbakanının diktatörlüğünü ilan etmesine ramak kaldı... Durumumuz Muz Cumhuriyetlerinden farksız... Onların gene muzu var, bizim canım yerli muzumuzu da yok etti bunlar, ülkede yerli muz bile yok... Vaziyet o kadar yobazlaştı ki "Eyi muz" bile kalmadı ortada... Aaaah ah!.. Benim yetişemediğim 70'li yıllar ne güzel yıllarmış...O vakitler en azından civciv çıkarmış, kuş çıkarmış...Şimdi RTE'den başka kuş tanımayan bir ülkeye kaldık... Seçmen desen zaten ruh gibi... Hani ölüden farksız... Zaten adamlar da haybeye ölüleri seçmen yazmıyorlar...Bu ülkede ölüyle canlı arasında bir fark görebiliyor musunuz ki, çıkıp ölü seçmenlere kızıyorsunuz????

Hatta bazı ölüler canlılardan daha değerlidir bu ülkede..Örneğin Aziz Nesin usta... Onun ölüsünü, bu ülkedeki pek çok canlı geçinen "AYDIN" bozuntusuna tercih ederim ben... Halk desen ölü, muhalefet desen ölü, ülkede adam gibi aydın filan da pek kalmadı, eh bundan uygun bir diktatörlük ortamı olur mu?..

Hele hele ülkede öylesine evlere şenlik bir Anayasa Mahkemesi başkanı var ki, sanki hükümet sözcüsü...Cemil Çiçek uyuyo mu?.. Hangisi hükümet sözcüsü anlamış değilim... Adam kendi kendine çıkıp birtakım kararlrdan bahsediyor...Mahkemenin diğer üyelerinin haberi bile yok...Yani ülkede yargı, hukuk filan da bırakmadılar... Son kalan düzgün organ Danıştay'ı yakında tamamen kaldırır bunlar...

O yüzden 2008'in şu kalan son günlerini iyi değerlendirin diyorum bendeniz... Yapmak istediklerinizi şu kalan bir kaç günde yapmaya çalışın...2009'da psikolojimiz daha da bozulacak... Birileri birilerini daha fazla öldürecek... Ülkenin tek "HAKİMİ" olan başbakan da en haki sesiyle çıkıp, "Durun ben bu ülkenin doktoruyum, ölmeden kimseye kefen yok" diyecek... Aaaah be kardeşim, şu Başbakan da biraz teğet geçip gitse ya hayatımızı... Tabii krizler gibi değil... Direkt teğet...:))

YAKUP YAZICI

25 Aralık 2008 Perşembe

MİZAHHABER, HAVAMIZI ZEHİRLEYEN AKP KÖMÜRÜNÜN KARANLIĞINDA, ÜLKE TARİHİNİN EN HİLELİ SEÇİMİNE DOĞRU YOL ALDIĞIMIZ ŞU GÜNLERDE SEÇMENİ "KÜTÜK" YERİNE KOYAN BU SEÇİME TEPKİ KAMPANYASINI BAŞLATIYOR...

Yazılarınızla, karikatürlerinizle, görüşlerinizle, haberlerinizle mizahhaber@gmail.com adresine ulaşın ve bu tepkiye katılın, ses verin, destek verin...

CİHAN DEMİRCİ ÇİZİYOR

--------------------------------------------------------------------------------

ERHAN TIĞLI YAZIYOR

AKLA KARA: YÜREKTE YARA


Ampulle ortaya çıktılar
Karanlık sundular...
Aydınlanacağını sanan gafiller
Geçmişi mumla arar oldular
Verilen sadakalarla avundular...
Sömürüye soyguna paydos diye
Ortalığı ayağa kaldırdılar
Kalktık, yerimize oturdular!
Bir değişme masalı tutturdular
Karayı ak diye yutturdular
Kadınları çarşafa doladılar
Seçmeni kömür tozuna buladılar...

Erhan Tığlı
--------------------------------------------------------------------------------
ERCAN AKYOL ÇİZİYOR

Ercan Akyol'un 25 Aralık 2008 tarihinde Milliyet'te yayınlanan karikatürü de, yerel seçimlerle ilgili...

GEÇMİŞ ZAMAN
OLUR Kİ
MİZAHHABER
DEĞER...
MİZAHHABER'in "Geçmiş Zaman Olur ki, Mizahhaber Değer" köşesi bu kez sizleri 1970 yılına götürüyor... Sevgili Raşit Yakalı'nın arşivinden bir fotoğraf... Darüşşafaka Sanat Galerisinde 1970'de açılmış "Türk Karikatürünün 100. Yılı" sergisi bizi 38 yıl öncesine götürecek...

1970 yılında Darüşşafaka Çemberlitaş Sanat Galerisinde açılmış "Türk Karikatürünün 100. Yılı" sergisinde dönemin karikatürcüleri birarada... Önemli bir sergi bu... Türk karikatürünün başlangıcını 1870 olarak kabul edip, 1970'te 100. yı sergisi açmışlar... Kimler yok ki... Bazıları artık gerçekten yok ne yazık ki...

Soldan sağa ayaktakiler: Bülent Arabacıoğlu, Ferruh Doğan, .................., Burhan Solukçu, Eflatun Nuri Erkoç, Erdoğan Başol, Semih Balcıoğlu, Şadi Dinçağ, Orhan Enez, Necmi Rıza Ayça, Cafer Zorlu, Nehar Tüblek, Mehmet Polat, Mim Uykusuz, Oğuz Aral, Turhan Selçuk, Hulki Onaran, İbrahim Ersaraç... En önde çömelmişler: Nezih Danyal, ...., İsmail Biret, ...., Yalçın Çetin, Raşit Yakalı, Şevket Sürek, Erdoğan Bozok... (Raşit Yakalı Arşivinden)

BEHİÇ AK ÇİZİYOR

Behiç Ak'ın 25 Aralık 2008'de Cumhuriyet'te yayınlanan bant karikatürü...

24 Aralık 2008 Çarşamba

MİZAHHABER'DE 3 AY SÜRECEK
OLAN BİR KAMPANYA BAŞLIYOR...
BU KAMPANYA SİZİN DE
KATKINIZI BEKLİYOR!

MİZAHHABER, mizahın muhalif gücüne sığınarak, karikatürcülerin, mizah yazarlarının, mizahçıların, mizahseverlerin ve de en önemlisi seçmenlerin yazılarıyla, çizgileriyle, görüşleriyle destek vermesi gereken bir tepki kampanyasına başlıyor...

AMAN DİKKAT! BU KAMPANYA SEÇİMLERİ BOYKOT YA DA OY KULLANMAMA KAMPANYASI DEĞİLDİR...TAM TERSİNE OYUNUZA SAHİP ÇIKIN KAMPANYASIDIR BU... YURTTAŞ OLARAK AMACIMIZ SADECE; HER TARAFI TEL TEL DÖKÜLEN BİR KÜTÜK REZALETİYLE SEÇİMLERE GİDİLMESİNE KARŞI TEPKİ GÖSTERİLMESİ, SES VERİLMESİDİR...

Malumunuz 29 Mart 2009'da sandıklara şenlik bir yerel seçimler yapılacak... Dünya tarihinin en "ÖLÜ" seçimi olacağı şimdiden belli... Sandıklar ölü seçmen ve mükerrer yazılım kaynıyor... Rezillikte Muz Cumhuriyetlerini geçtik...AKP elinde kırılgan bir oyuncak haline gelen zavallı ülke; dinci ve ırkçı bir faşizm diktatörlüğü uçurumuna doğru dört nala koşup duruyor... Türkiye, çok partili siyasi tarihinin en "karanlık" seçimine "bedava kömür" karanlığında dolu dizgin gidiyor... Ülkede 6 yıldır var olan ve bu 6 yıllık süreçte Türkiye'yi tüm kurumları, kuruluşları, dernekleri ve gölgesinden korkar bir hale getirilen halkıyla adeta dümdüz eden AKP iktidarı, Türkiye'yi dinci bir faşizmin kucağına tamamen oturtmak için gözünü 29 MART 2009'da yapılacak yerel seçimlere dikmiş gözüküyor...Bunun için sandık başında her türlü hile-hurda ve dalaverenin yolu açık...

"SEÇMENİ KÜTÜK YERİNE KOYAN SEÇİME HAYIR!"

Özellikle AKP'nin daha önce kaybettiği şehir ve ilçelerde müthiş bir nüfus hareketi görülüyor hem de bu hareket sadece 22 Temmuz 2007'deki geçen yıl ki genel seçimden beri gerçekleşti. Ölülerin seçmen olarak gösterildiği, aynı kişilerin pek çok yerde seçmen olarak kaydedildiği, seçmen kütüklerinin perişan bir halde olduğu, oy almak için iktidarın her türlü rüşveti torba torba dağıttığı, kalitesiz kömür karanlığında bir seçim tarihi hızla yaklaşırken MİZAHHABER olarak istedik ki; mizahın en önemli gücü olan muhalif gücünü arkamıza alarak bu hileli seçime karşı tepkimizi yazılarımızla, çizgilerimizle, görüşlerimizle gösterelim...

"SEÇMENİ KÜTÜK YERİNE KOYAN SEÇİME HAYIR" diyerek, 29 Mart 2009'daki seçimlere dek sürecek bir tepki kampanyasına 25 ARALIK 2008 tarihinde itibaren başlıyoruz... Bu 3 aylık sürede MİZAHHABER sayfasında ağırlıklı olarak bu karanlık seçimlere yönelik yazı-çizgi-görüş ve haberleri yayınlayacak...

O halde haydi kağıt, kalem, mouse, bilgisayar başına... Yazılarınızı, çizgilerinizi, karikatürlerinizi, görüşlerinizi kısacası bu karanlık seçime karşı TEPKİLERİNİZİ MİZAHIN MUHALİF GÜCÜYLE BEKLİYORUZ...

Bize ulaşmak için mail adresimiz:

mizahhaber@gmail.com

ZAFER TEMOÇİN ÇİZİYOR

Zafer Temoçin'in 24 Aralık 2008'de Cumhuriyet'te yayınlanan karikatürü...