1 Kasım 2007 Perşembe

(Çizgi: OĞUZ GÜREL)

KARİKATÜRCÜLER,
MİZAHÇILAR
EN "İNCE"
SİYASETÇİYİ
YİTİRDİ...

Her geçen gün daha da düzgün insan fakiri haline gelen Türkiye, bir önemli değerini, ERDAL İNÖNÜ'yü de yitirdi. Mizahçılar, karikatürcüler onu her zaman en ince, en sevimli, en güleryüzlü, en adam gibi adam bir siyasetçi daha doğrusu "Fizik profesörü" olarak anacaklar. Tabii, o komplekssiz, doğal hali ve en önemlisi; o ince mizah zekası da asla unutulmayacak.

Onu da yitirdik... Türk siyaseti son 25 yılında onun kadar sevimli, onun kadar samimi, onun kadar içten ve doğal bir siyasetçi daha görmedi, bundan sonra da görmesi çok zor... Bunca berbat, bunca rezil, bunca aşağılık politikacının cirit attığı bu ülkede onun siyasete getirdiği ince uslup hiçbir zaman unutulmayacak.

Karikatürcülerin en çok sevdiği, çizerken en çok keyif aldığı isimdi o. 1926 doğumluydu, İsmet İnönü'nün oğluydu. Aileden tevazu sahibiydi. Bilim adamıydı. Her daim ışıldayan gözleriyle 81 yaşında ayrıldı aramızdan. 1983 yılında arkasından epeyce itilerek siyasette bulmuştu kendini. SODEP'i kurdu, cunta kapattı. Sonra SHP yılları başladı... Biraz zorla, biraz iteklemeyle. Ama o hiçbir zaman "politikacı" olmadı, siyasetçi olmayı da sınırlı tuttu her daim. Kimseyi bezdirmedi, kimseyi bıktırmadı. Zamanı geldiğinde çekilmesini bildi. Beceremediklerini, yapamadıklarını en doğal, en samimi şekilde itiraf etmekten hiç kaçınmadı. Tabii biz mizahçılar için en önemli yanı, müthiş bir mizah adamı olmasıydı aslında. Hazır cevaplığı, bugün "Stand-up"çı geçinen değme sahne adamına taş çıkartacak cinstendi. Belli ki yanlış bir coğrafyada, yanlış bir ülkede doğmuştu pek çok düzgün ve nitelikli insan gibi. İsveç'te olsa harika bir başbakan olurdu ama burada olmadı, olamadı, oldurulmadı... Düzgün, nitelikli, dürüst, samimi, doğal insanları pek sevmeyen ve onları hemen harcayan, hasta eden, aramızdan hemen alan bu topraklar onu da aldı sonunda. Ama geride babası İsmet İnönü'yü bile sollayacak bir isim bıraktı sessiz-sedasız... Erdal İnönü, her daim gülümseyen yüzüyle bu ülkenin şimdilerde çok daha fazla gerek duyduğu aydınlık yüzüydü. Mecliste en hararetli kavgalar, atışamalar, küfürleşmeler yaşanırken bile o bu kavgaların dışında oturduğu yerde fizik problemi çözmekle meşguldü...Yani bu ülkeye epeyce LÜKS BİR İNSANDI İŞİN ACI GERÇEĞİ...

Şu anda tepemizde olan GERİCİ VE FAŞİST zihniyetin o hoyrat, o kabadayı, o faşist üslubunun tamı tamına zıttıydı Erdal İnönü. Erdemli, hoşgörülü, bilge, zarif, mütevazı, komplekssiz, ince bir zeka ve "MİZAH SAHİBİ" ve bunların ötesinde dürüst ve namuslu bir insandı. Yüzü hep Batıya dönüktü. Bugün ülkeyi her kurumuyla ele geçirip, dümdüz eden İslamcı Faşist zihniyetin tam karşısındaki kıyının insanıydı o. Başbakan olamadı. Ülke bu şansı ona vermedi. Başbakan yardımcısı olarak istediği pek çok şeyi yapamadı. Bütünleştirmeye çalıştığı solu; Ecevit ve Baykal faktörleri sürekli dağıtıp-böldüğü için iktidar olma şansı da olmadı. Ama o yüreklerin iktidarındaki yerini çoktan aldı.

Geriye birbirinden renkli anekdotlar, birbirinden zeka ışıltılı anılar ve tertemiz bir isim bıraktı. Sevgili Erdal İnönü, karikatürcüleri-mizahçıları da çok severdi. Onlara dava filan değil her zaman kucak açtı, sevgi gösterdi. Bu ince insanı sevgiyle ve daha şimdiden artan bir özlemle anıyoruz ve MİZAHHABER OLARAK BÜTÜN MİZAHÇILARI ONUN CENAZESİNDE BULUŞMAYA DAVET EDİYORUZ... Omuzlara alınmayı pek sevmezdi ama 4 Kasım Pazar günü bu kez son yolculuk için omuzlara alınacak. Erdal İnönü, 4 Kasım Pazar günü İstanbul'da toğrağa verilecek...


ERDAL İNÖNÜ'DEN
UNUTULMAZ ANEKDOTLAR...

SİNEMA SALONLARI KARANLIK

Kendisini sinema çıkışında yakalayan bir gazeteci sorar:
- Sayın İnönü, sizi bu sıralar sinema salonlarında göremiyoruz pek?
- Tabii göremezsiniz sinema salonları karanlık oluyor.



YERE YATARDI

Parti başkanı iken zaman zaman sevenleri onu omuzlara almak isterdi. Bu tür gösterilerden hoşlanmayan İnönü, kıyafetine bulundu yere bakmadan hemen yere yatardı. Kimse kendisini kaldıramasın diye böyle dururdu bir süre.



BEN KEDİ MİYİM?
"Erdal yetiş fare var" diye çığlığı basan karısı Sevinç hanıma gayet sakin
"Bana ne Sevinç, ben kedi miyim?" diye yanıt vermiştir.




KİBARLIK EDİYORLAR
Gazeteci sorar:
- “Sizin için Norveç’e başbakan olur diyorlar”
Erdal İnönü cevap verir:
- “Çok teşekkür ederim. Bu herhalde sen bu işleri Türkiye’de beceremiyorsunun kibarca söylenmesi oluyor.”



DEVLETE ÇALIŞAN YOK MU?

Yıllar önce o zamanlar DEP’li olan Sırrı Sakık SHP’den milletvekili adaylığı için başvurur. Ve Erdal İnönü ile yan yana gelirler. Sırrı Sakık, “Paşam, benim hakkımda bir sürü dedikodu çıkarttılar. Önceden bilesiniz. Ağabeyim (Şemsi Sakık) dağda devlete karşı savaşır. Kardeşlerimden biri hapiste. Anam şöyle, Babam böyle” diye devam ederken Erdal İnönü söze girer:“Be kardeşim sizde hiç devlete çalışan bir kişi yok muydu. Onu getirseydiniz bari.”


GERİSİNİ ARKADAŞ ANLATACAK
Bir miting öncesi SHP’li milletvekili, İnönü’ye çok sık yapılan bir eleştiriyi gündeme getirir: “Sayın Genel Başkan’ım, siz iyi konuşamıyorsunuz. Bakın Özal’a esip gürlüyor.”
“Peki ne yapmam gerekiyor” diye sorar İnönü.
-“Sayın İnönü, konuşmaya başladığınızda şöyle yumruğunuzu masaya vuracaksınız. İşte biz böyle partiyiz. Adamı şöyle yaparız, böyle yaparız” diye kükreyeceksiniz.” Erdal İnönü, miting alanındaki otobüsün üzerine çıkar ve kürsüye yumruğunu vurup konuşmaya başlar:
”Biz öyle bir partiyiz ki, adamı” der ve durup yanında duran kendine akıl veren milletvekiline dönerek şöyle der:
-“Devamını arkadaş söyleyecek.”




ÖLÜRÜM YOLUNA
Seçmenlerden biri seçim otobüsünün önüne atılır ve Erdal Bey'e hitaben "Ölürüm yoluna" diye haykırır. Erdal Bey cevap verir: "Dur, ölme. Bir oy bir oydur."


BİRBİRİMİZİ YİYECEĞİZ
SHP genel başkanlığı dönemimde diğer sol parti liderleri ve bürokratlarla bir restorana gider. Garsonun "Birşey almak ister misiniz, efendim" sorusu üzerine "Teşekkürler biz birbirimizi yiyeceğiz" yanıtını verir.


KARAYALÇIN TEMİZLER!
Erdal İnönü, Kars ve Van mitinglerinden Ankara'ya dönüyordu. Sivas üzerinde uçağın pilotu "Efendim Ankara semaları kapalı. Kirli bulutlar var. İnişimiz çok güç olabilir. " dedi. Ön koltukta gazete okuyan İnönü'nün cevabı ise şöyle oldu:
- Hiç bir şey olmaz merak etmeyin. Ankara Belediye Başkanı Karayalçın çok çalışkandır. O kirli bulutları hemen temizler!..



ÜLKEMİ BENDEN KÖTÜLER YÖNETMESİN DİYE
Erdal Bey’e bir gün, hiç sıcak bakmadığı siyasete yıllar sonra neden girdiğini sorarlar. Yanıt müthiştir:
- Ülkemi benden daha kötüleri yönetmesin diye!..



ANTİDEMOKRATİK KARARLARDA OYLAMA OLMAZ
Erdal Bey fanatik bir sigara düşmanıdır, Parti Meclisi toplantılarında dumanaltı olmaktan fena halde rahatsızdır. Bir Parti Meclisi toplantısında ilk sözü:
- Bundan böyle bu toplantılarımızda sigara içilmeyecek, olunca arka sıralardan bir üye; - Bu kararınızı oylamaya sunsak efendim, diye itiraz etmeye kalkışınca cevabı aldı: - Antidemokratik kararlarda oylama olmaz!..



DURUN YAV, MESELENİN KÖKÜNE İNELİM
Seçim otobüsüyle bir yere gidiliyor. Otobüsün kornası aniden bozulmuş, ötüp duruyor. Şoför otobüsü sağa çekip durdurmuş, arızayı gidermeye çalışıyor ama nafile. Yolculardan birinin şoföre "Kablosunu kopar" diye akıl verdiğini duyan İnönü itiraz ediyor:
- Durun yav, koparmayın. Bir derdi var ki inliyor. Meselenin köküne inelim.




SEVGİLİ ERDAL İNÖNÜ;
BİZ MİZAHÇILAR BU ÜLKENİN ÖZELEŞTİRİ YAPMASINI BİLMİŞ BELKİ DE TEK SİYASETÇİSİNİN O AYDINLIK, O GÜLÜMSEYEN YÜZÜNÜ HİÇ UNUTMAYACAĞIZ...


Mizahhaber adına: Cihan Demirci

------------------------------------------------------