25 Eylül 2007 Salı

ERGİN GÜLEN'İN BUGÜN CUMHURİYET'TE YAYINLANAN ASLINDA TAYYAR ÖZKAN'A YANIT NİTELİĞİNDE OLAN, ANCAK DAHA ÇOK OĞUZ ARAL ELEŞTİRİSİ (!) TAŞIYAN YAZISINI SİZLERLE PAYLAŞIP, MİZAHHABER OLARAK ELEŞTİRMİŞTİK...


ŞİMDİ BU KONUDA AKDAĞ SAYDUT'UN
MİZAHHABER'E İLETTİĞİ YAZIYI
SİZLERE SUNUYORUZ...

“Türk karikatürünü Oğuz Aral geriletti” veya “Türk karikatürüne en büyük hainliği Oğuz Aral yaptı” türünden tümceleri neredeyse otuz senedir dinliyoruz. Ama bu tümcenin altını dolduracak somut ve doyurucu bir kanıt duyamıyoruz.



OĞUZ ARAL’I
ELEŞTİRMEK
KOLAYDIR,
FAKAT BUGÜNÜ
ANLAMAK VE
TARTIŞMAK
DAHA FAZLA
EMEK İSTİYOR!


Ergin Gülen diyor ki; "Türk karikatürünün bugün duraklama ve gerileme döneminde olmasının nedeni Oğuz Aral' dır. Aral, çok usta bir çizerdir ve entelektüel bir kişidir. Türkiye'de karikatürü endüstriye dönüştüren, dünyanın 3. büyük mizah dergisini çıkaran odur. Ancak Aral, derginin satışını sürdürebilmek için çizerleri kendine uydurdu. Bu çizerler kendi kişisel çizgilerinde yürüyebilselerdi Gırgır'da çizemezlerdi. Bu nedenle Oğuz Aral'ın istediği gibi çizdiler. Bugün hâlâ ne satıyorsa onu çiziyorlar. "

Bir satırın altını çizelim: Türk karikatürünün bugün duraklama ve gerileme döneminde olmasının nedeni Oğuz Aral' dır.

Bu yargı bir son yargı değil, önyargıdır. “Türk karikatürünü Oğuz Aral geriletti” veya “Türk karikatürüne en büyük hainliği Oğuz Aral yaptı” türünden tümceleri neredeyse otuz senedir dinliyoruz. Ama bu tümcenin altını dolduracak somut ve doyurucu bir kanıt duyamıyoruz.

Oğuz Aral ne yapmış?

Bir dergi çıkarttı. Derginin kökeni Günaydın gazetesinde karikatür çizdiği GIRGIR adlı köşesidir. Bir mizah köşesinden bir dergi doğdu. Bu derginin tirajları Oğuz Aral’ın ifadesi ile şöyle:


YIL: 1972............. 40.000.....1972 yılındaki ilk tirajı
1973 sonu............. 100.000
1976...................... 200.000
1978.......................300.000
1981.......................400.000
1981........................ 500.000
1981 Temmuzunda dergi kapatıldıktan sonra:
1983-1984 arası......360.000-390.000 arası



(Oğuz Aral’ın 1984’te Orhan Koloğlu’na gönderdiği mektup. Kaynak: Türkiye Karikatür Tarihi, Orhan Koloğlu, Bileşim Yayınları, Eylül 2005.)



Bu Oğuz Aral'ın sezgisi ve geleneksel mizah anlayışına güvenmesinin getirdiği bir ticari başarıdır aynı zamanda. GIRGIR mizah anlayışı tamamen geleneksel mizah öğelerine dayanır. Bu önemlidir. Halkın kendi arasında yaşadığı şaka, alay, gırgır geçme, sarakaya alma, makaraya sarma, dalga geçme her ne ad verirseniz verin, çizgiye dönüşmüş, yazılı/basılı mizaha dönüşmüş, dergi olup gazete bayilerinin vitrininde yer almıştır. Sadece yer almakla yetinmemiş, o güne değin hiçbir mizah dergisine nasip olmamış bir tiraj, bir ticari başarı elde etmiştir. Zaten kimse bu başarıyı yadsımıyor, yadsıyamıyor.

Karşı çıkılan nedir?

Oğuz Aral “bütün çizerleri kendisi gibi çizmeye zorladı, başka mizah anlayışına yer vermedi”. Evet doğrudur. Hatta Oğuz Aral haklıdır da denebilir. GIRGIR’a sadece bir mizah dergisi derseniz, dergiye ilişkin analizler eksik kalır. GIRGIR bir mizah dergisidir, ancak geleneksel mizahın trüklerini kullanarak mizah yapan, bu tür mizahla hayat bulan bir dergidir. GIRGIR mizahının ideolojisi geleneksel mizaha dayanmak üzerine kuruludur. Mizah, felsefe ve geleneksel öğelerin çizgiyle buluşturulması daima ana eksendir. Hayatın içinde olmak ve ortalama insanla çizgiyi ve en kuytu köşelerdeki insanın yaşama bakış açısıyla oluşturduğu pragmatizmin özü olan mizahı yakalamaktır.

Şimdi şuna bir bakalım: Çizgi tipler tamamen yerlidir. Karadenizli çizilmişse tanırsınız, geleneksel mizahtaki Beberuhi’yi, de Tuzsuz Delibekir’i de, Zenne’yi, Cicibey’i de çeşitli kadın (Kanlı Nigar, Salkım İnci vb) tiplemelerini de, Matiz’i de GIRGIR sayfalarında yakalarsınız. Geleneksel tipler aslında sokakta, okulda, evde, iş yerinde rastladığınız, buralarda yakaladığınız çarpıklıkların bir parçasıdır. Ancak GIRGIR’da bunları yalın olarak günün sosyolojik insan bileşimi ile günü yansıtan çizgilerle görürsünüz. Magandayı, Pakize’yi, Kelek Osman’ı, Avanak Avni’yi, Muhlis Bey’i, Zihni Sinir’i, Tarzan’ı, Arap Kadri’yi Eşşek Herif’i bir bütün halinde değerlendirin, geleneksel mizahın kahramanları ile aralarındaki köprüyü kurun bakalım. GIRGIR imajı bu bağlantıyı kurmadan doğru oluşamaz. (GIRGIR dergisini FIRT’tan soyutlamıyoruz elbette).

Dergi sayfalarında bir veya iki sürekli çizgi roman vardır. Bir çok bant karikatür vardır. Söze dayalı, fotoğraflarla yapılmış bir çok mizah çalışması vardır. GIRGIR okulda, evde, iş yerinde elden ele dolaşır. Tabulara sataşan, cinselliğe dokunan, siyasetten kaçmayan, aksine negatif siyasetin ve siyasetçinin üzerine giden bir anlayışla çalışır.

GIRGIR ticari başarısına koşut olarak, kendi mizah anlayışına, mizah felsefesine, mizah duygusuna uygun ekibini oluşturmak ve okur beğenisini kazanan dergisini yaşatmak durumundadır. Yaşayan hiçbir varlık kendi yaşam koşullarını ortadan kaldırmaz. Bu nedenle GIRGIR dergisini yönetenler de, Oğuz Aral da bu haktan vazgeçmez.

Şimdi başka bir soru soranlar olacaktır: Efendim, niçin GIRGIR dergisinde diğer mizah ve çizgi anlayışlarını yansıtan yapıtlara yer vermedi? Ben de bu soruya yanıt verirken başka bir soru sorayım: Niçin farklı mizah anlayışına yer versin? Bu dergi zaten mizah anlayışı olarak diğer türleri eleştiriyor. Onların mizah anlayışını kabul etmiyor.

İki husus önemlidir GIRGIR’da:

1. Kimin için çiziyorsun? Ne için çiziyorsun?
2. Zenaatsiz sanat olmaz! Bunun sonucu olarak ortaya Oğuz Aral’ın Gırgır Mizah Okulu çıkar. Okurla alış veriş içinde olan ve mizah yönünden okurunu beslediği gibi okurundan da beslenen bir dergidir GIRGIR. Bu bağlamda Gırgır'da, kendi mizahi görüşü ve doğrultusunda birçok karikatürcüyü adeta keşfeden ve yetiştiren bir okul olmuştur. O okulun hocası da Oğuz Aral’dır. Günün geç saatlerine kadar çizerleri bekler ve bekletir. Kurşun kalemle yapılan eskizleri inceler, bunlarla ilgili eleştiriler yapar, yeniden ve yeniden çizdirir. Amatör, hevesli çizerlerini pişirir, olgunlaştırır, derginin bir parçası haline getirir. Emek verir.

Burada çizerleri kendine uydurmak değil, karikatürü, çizgi romanı, çizgi bantları basın sektörünün içinde vazgeçilmez bir ürün olarak sevdirme ve süreklilik yaratma derdi yatmaktadır. Endüstriyel bir iş yönetimidir söz konusu olan. Sanat ve zenaat vurgusunun altında yatan da bu olsa gerek.

Aslında 1970’lerde bitmiş, klasikleşmiş, o günlerin gençliğinden kopmuş, öğreten, ahkam kesen soğuk, veya duygusuz mizah anlayışına bir başkaldırıdır GIRGIR.
Türk karikatürün geri kalması ile ilgili pek çok şey söylenebilir. Ama desen zevki, desen sağlamlığı, karikatür çizimlerinde abartma zenginliği gibi konular dikkate alındığında Oğuz Aral’ın yaptığı çalışmalar zararlı değil faydalıdır.

Oğuz Aral’ın ardılları ise hayattalar. Dergileri niçin tiraj yapamıyor, niçin birbirinin aynısı çizgi ve espriler var, niçin piyasadaki mizah dergileri sanki birbirinin kopyası anlayışla çıkıyor? Bu dergilerin hepsi bir GIRGIR eder mi? Niye daha iyi bir mizah dergisi yok? Niye GIRGIR’ın mizah anlayışına karşı olanlar daha nitelikli bir mizah dergisi çıkartmıyorlar?

Bu soruların yanıtını tartışmak elbette Oğuz Aral’ı suçlamaktan daha zordur!

Akdağ Saydut 25.09.2007

---------------------------------------------------------
MİZAHHABER'İN NOTU:
Sevgili Akdağ Saydut'a kapsamlı yazısı nedeniyle
teşekkür ediyor, kutluyor ve MİZAHHABER olarak
altına aynen imzamızı atıyoruz...

-----------------------------------------------------------------