26 Eylül 2007 Çarşamba

ERGİN GÜLEN'İN CUMHURİYET'TE TAYYAR ÖZKAN'A YANIT VERDİĞİ YAZIYLA BAŞLAYAN, AKDAĞ SAYDUT'UN YAZISIYLA SÜREN TARTIŞMAYA "DONQUİCHOTTE" ADINA ERDOĞAN KARAYEL DE KATILDI. ERDOĞAN KARAYEL'İN DON QUİCHOTTE'TAKİ YAZISI ŞÖYLE...




DON QUICHOTTE'TAN..


Amerika'da yaşayan Tayyar Özkan'ın "Türk çizerleri tembel" sözlerini biz de burada iki, üç cümleyle değerlendirmiştik.. Bu tür polemikleri "sultanhamam işportacısı" gibi değerlendirmekten yana değiliz. Gerektiğinde, gerektiği kadar kelime ve cümle sarfedip, asli görevimiz olan "karikatür'ü hayata geçirmeye bakmalıyız" diye düşünüyorum. Tayyar Özkan'ın sözleri belli ki, cizer taifesini "gıdıklamaya" yönelik bir amaç taşıyor. Türkiye, (mizah anlayışlarının çeşitliliği eleştirilir, eleştirilmez, o başka..) dünyada mizah yönünden en hareketli ve bereketli bir ülke.. Birbirinin kopyası olsa da yayınlanan birçok mizah dergisi var. Koca Almanya'da topu topu "Titanic, Till Eulen Spiegel ve Pardon" olmak üzere üç tane mizah dergisi var. Onlar da gırtlağa kadar politika dolu.. Biz de kendi içimizde zaman zaman tepki vermeyen ve çizmeyen dostlarımızı "Tepkisiz"likle suçlamıyor muyuz? "Tembel" ve "tepkisiz" kavramları birbirinden farklıdır.

Tartışmalara gelince; Ergin Gülen ağabeyimiz yazının asıl amacından uzaklaşarak, eleştiriyi yanlış yönlendirmiş, biraz da kantarın topuzunu fazla kaçırmış. Sonuçta benim de "Gırgır" ekolünden gelen bir geçmişim var.. Ancak, Oğuz Aral'ın çizgi konusundaki değişmez tutumunu görünce ve bana da ters gelince tercihim "Çarşaf" oldu.. Çizgi hayatımın 5 yılı aşkın bir süresi orada geçti. Ümit Yaşar Oğuzcan, Rauf Geç, Nail Güreli, Suavi Süalp'ten tutun; Zeki Beyner, Sinan Gürdağcık, Öznur Kalender ve daha nice çizerle çalışma mutluluğuna eriştim.Yani kimse kimseyi Gırgır'da çizmeye zorlamadı. Alternatif dergi, bugünkü gibi çok değilse de vardı.. Daha sonraları, mizah anlayışımı "evrensel" bir çizgide sürdürmeyi tercih ederek "Bab-ı Ali'den ayrıldım. Ama şu var ki; hiçbir zaman Oğuz Aral'ı eleştirmedim, tersine sahiplendim. O, kim ne derse desin, büyük bir ustadır..Yanlışları ve egoları da olan bir insandır, o başka.. Ama, artıları, eksilerinden fazladır.. Sonuçta "Gırgır" ekolü olan "Sulu mizah" ve alternatifi, artık siz "gerçek" veya "evrensel" mizah mı dersiniz bilemem, aslında birbirini besleyen, "birinin varlığı diğerinin varlık nedeni" olan bir bütündür. Tartışmaları bu boyutta ele alır ve değerlendirirsek "taraf" olmaktan ziyade "yapıcı" ve "bütünselleşme"ye yönelik hareket etmiş oluruz ki; sanırım doğrusu da budur.

Tayyar Özkan'ın savından ziyade "Oğuz Aral" eleştirilerinin ağırlıkta olduğu yazışmalarda konu amacından uzaklaşmış. Gerek Mizah Haber, gerekse Akdağ Saydut'un Ergin Gülen'e yönelik "Oğuz Aral" eleştirilerine katılıyorum. İkide bir "Oğuz Aral" eleştirme alışkanlığı, yerini kendimizi eleştirmeye yönelir ve illa bir "Günah Keçisi" arama huyundan vazgeçersek "Türk Karikatürü"nün önü daha bir açılır, yurt dışında başarılar kazanan arkadaşlarımız da gitgide çoğalır. "Çizmeyi" seven arkadaşlarımız bunun karşılığını uluslararası platformlarda kazandıkları ödüllerle alıyorlar. Bu başarıların bir "itici güç" olarak başka başarılara yönlenmesi bizler için çok daha önemlidir. İnternet paylaşım ortamlarında ödül kazanan arkadaşlarımızı içtenlikle kutlayan çizer arkadaşların yaklaşımı da adeta "ikinci ödül"dür.. Bu paylaşım ve heyecanın, "yok oldu, bitti" denilen Türk karikatürünün canlanması ve uluslararası platformda daha saygın bir konuma ulaşması bizlerin öncelikli hedeflerinden biri olmalıdır. Birçok mizah sitesinin bu konuda verdiği gönüllü hizmet takdire şayandır. Elindeki olanaklar elverdiğince yıllardır mizah adına birşeyler yapmaya çalışan "Don Quichottte" ta, mizahçı ve mizahseverin yanında olmaya, paylaşmaya ve paylaştırmaya devam edecektir.

Erdoğan Karayel