LEMAN dergisinin son sayısında yayınlanan Doğan Pehlevan'a ait bir karikatür 30 Haziran Pazartesi akşamı sosyal medyada ve havuz medyasında "Peygambere Hakaret" olarak çarpıtıldı ve bu şekilde yansıtıldı, sonuçta zaten hazır olda bekleyen Şeriatçı gruplar derginin İstiklal Caddesindeki işyerine saldırdılar!.. Sivas Katliamının 32. yılına çok az kala yeni bir Sivas daha yaşanabilirdi. Zira binaya tırmanan bile çıktı!.. Emniyet güçleri sadece seyretti!.. İnternet ortamına atılan karikatürdeki çizimin üzeri de buzlandığı için insanlar bu karikatürde Peygamber çizildi sandılar oysa ki karikatürde Peygamber çizilmemişti ama amaç sanırız şuydu; zaten son 23 yılda ağır darbe almış, herhangi bir gücü de kalmamış olan mizah dergiciliğine son bir darbe daha vurarak, bu topraklarda 156 yıldır süren ama bir yandan baskılarla, davalarla, diğer yandan da sosyal medyanın basılı yayınları zaten bitirme süreci sayesinde en zayıf dönemini yaşayan mizah dergisi yayıncılığını artık tamamen bitirmek!.. Ters kelepçeyle bir cani gibi diğer 3 çalışma arkadaşıyla gözaltına alınıp, çıkarıldığı mahkemeden tutuklanan söz konusu karikatürün çizeri Doğan Pehlevan'ın savunması medyaya yansıdı... Okuyalım...
KARİKATÜRCÜ DOĞAN PEHLEVAN'IN SAVUNMASI:
"Benim, Leman dergisinde sorumlu olduğum yarım sayfalık bir köşem vardır. Eskiden haftalık yayımlanırken, şu anda 15 günde bir basın-yayın faaliyeti yürütmekteyiz. Her 15 günde bir karikatür çizip dergiye teslim ederim. Bahsi geçen karikatürü yaklaşık bir hafta önce çizdim ve derginin sahibi olan Tuncay AKGÜN’e gönderdim. Aynı süre içerisinde, derginin grafik tasarım işlerini yapan Cebrail OKÇU ve Murat YÜCEDAN’a da ilettim. Karikatürün yayımlanmasında yetkili kişi, Genel Yayın Yönetmeni Tuncay AKGÜN’dür. Onun onayı olmadan karikatür yayımlanmaz. Eğer gönderilen karikatürde bahsedildiği gibi bir sorun olsaydı, Tuncay AKGÜN kesinlikle yayına izin vermezdi.
Filistin katliamından bugüne, İran savaşı da dâhil olmak üzere karşılıklı olarak hayatını kaybeden insanlarla ilgili bu karikatür aslında barış dolu bir çalışmadır. Karikatürde geçen Muhammed ve Musa isimleri, bu toplumlar içinde çokça kullanılan, popüler isimlerdendir. Muhammed ismi, Müslümanları temsil eden bir isim gibi görünürken; Musa ismi ise Yahudileri temsil eden bir isim olarak algılanabileceğin den dolayı bu iki ismi karikatürde kullandım. Ayrıca, eğer peygamberlerden bahsedilecekse, isimlerinin başında 'Hz.' ve sonrasında '(s.a.v.)' gibi ifadeler kullanmamız gerekir ki Peygamber oldukları açıkça anlaşılsın. Ancak benim burada kastettiğim, günümüzde savaşlarda hayatını kaybeden sıradan insanlardır.
Karikatüre bakıldığında, çizimdeki kıyafetlerin ve mekânın günümüzü yansıttığı net bir şekilde görülecektir. Bu da anlatılmak istenenin tarihsel değil tamamen bugüne ait bir durumu temsil ettiğini göstermektedir. Savaşın anlamsızlığına vurgu yapmak; ruhların birbirleriyle anlaşabileceğini fakat bunun fark edilmesi için illa ölmek mi gerektiği sorusunu sormak istedim. Vermek istediğim mesaj yalnızca budur. Başka herhangi bir amacım yoktur. Hatta karikatürün oldukça neşeli ve sevgi dolu bir anlatıma sahip olduğunu düşündüm. Bu çalışmanın, güncel olaylarla ilişkilendirilmesini hiç doğru bulmuyorum.
Konuyu ülke gündemine taşıyıp toplumu galeyana getiren şahıstan şikâyetçiyim. Bu süreçte mağdur olan benim, aynı zamanda toplumdur. Ben bu karikatürde barıştan söz ediyorum, bazı kişiler birileri farklı bir tartışma yaratarak, bu tartışmayı benim üzerime yıkmaya çalışıyor. Bu tarz kişilere 'Provokatör' denildiğini düşünüyorum. Türkiye’de uzun yıllardır çizerlik yapıyorum. Bu meslekte öğrendiğimiz ilk kural, din konularına girmemek ve dinle alay etmemektir. Bu ilkeye her zaman bağlı kaldım. Hakkımda yöneltilen suçlamayı kabul etmiyorum."