Bilenler bilir... 20 yılı aşan bir süredir "Hayat Mizahı Kaç Geçiyor" başlığı altında yazdığım yazılarla, gerçekleştirdiğim söyleşi ve panellerle ta 90'lı yılların ortalarından başlayarak, akla ziyan hale gelen bu ülkede hayatın abuk-subuklaşan gerçeklerinin mizahın yaratıcı gücünü çoktan sollladığını, zavallı mizaha tur üstüne tur bindirdiğini söyleyen ömrünün 37 yılını mizaha vermiş bir "mizah emekçisi" olarak sözün bittiği yerde öylece mahsun bir halde çökmüş otururken, bu kıvama yeni gelmiş meslektaşları, arkadaşları görmek doğrusu kara bir mizah hüznü oluşturuyor insanda sadece!.. 20 yıldır fırsat bulduğum her yerde kendimce olanaklarımla ve kalemimle bas bas bağırarak "Bu frenler şizofren, bu toplum bir gün psikopatlar" diyerek "Canlı Bomba" olacak psikopatlıkta bir altyapının oluşumunu ve mizahı da bitirecek bu ağır tehlikeyi hep anlatmaya çalıştım ama sizler bunlara sadece acı acı gülüp geçtiniz... Siyasi ve kara bir mizahın acı kaderi de budur. Televizyonlarda siyasi-toplumsal bir mizahın dışında zeka ışıltılarıyla dolu güzel işlere imza atan, bizim gibi televizyonlardan şutlandıktan ve gazete yazarı olduktan sonra açılıp, siyasi ve toplumsal bir mizahla da tanışan Sevgili Gülse Birsel de sonunda bu kıvama gelmiş, eh aramıza hoş (!) gelmiş!.. HAKSIZ MI?..
Cihan Demirci