29 Nisan 2012 Pazar

CİHAN DEMİRCİ 4+4+4 SİSTEMİ İÇİN ÇİZİYOR...

26 Nisan 2012 Perşembe

MUSA KART ÇİZİYOR
Musa Kart'ın 26 Nisan 2012 tarihinde Cumhuriyet'te yayımlanan karikatürü...

18 Nisan 2012 Çarşamba

3. KARABAĞLAR KARİKATÜR VE MİZAH ŞENLİĞİNDE, "MİZAHIN GÜCÜ" PANELİ 27 NİSAN CUMA GÜNÜ İZMİR'DE...

İzmir Karabağlar Belediyesinin bu yıl 3. kez düzenlediği "3.Karabağlar Karikatür ve Mizah Şenliği" 27 Nisan 2012 Cuma günü gerçekleşecek. Maydanoz Mizah dergisi ve Leman Dergisi kapakları sergisinin açılacağı, gün boyu çeşitli etkinliklerin ve atölye çalışmalarının gerçekleşeceği, tiyatro oyunlarının olacağı şenlikte, 27 Nisan Cuma günü Uğur Mumcu Parkında, saat:17'de "Mizahın Gücü" başlıklı panel yapılacak. Karikatürist Dr. Rıfat Mutlu'nun yöneteceği panele konuşmacı olarak; Leman Dergisinden karikatürcüler; Güneri İçoğlu, M.K.Perker ile mizah yazarı-karikatürist Cihan Demirci katılacaklar...

Şenlik programıyla ilgili daha geniş bilgi için: www.karabaglar.bel.tr

17 Nisan 2012 Salı

BÜLENT ARABACIOĞLU'NUN "EN KAHRAMAN RIDVAN"I DÖRTLEDİ!..

Bülent Arabacıoğlu'nun unutulmaz çizgi romanı "En Kahraman Rıdvan"ın yıllar önce yayımlanmış maceraları bir süredir düzenli olarak yayımlanıyor. Dizinin dördüncü kitabı: "Hong Kong'ta" da geçtiğimiz günlerde Mürekkep Yayıncılıktan çıktı. Bülent Arabacıoğlu bu kitabın ilk imza gününü Kadıköy'de yoğun bir ilgiyle gerçekleştirdi geçtiğimiz günlerde.Türk çizgi roman tarihinin en sevilen karakterlerinden biri olan Rıdvan, burnunu yine büyük işlerin içine sokuyor ve bu defa yolu her nasıl oluyorsa, Hong Kong'a düşüyor! Yine bir solukta okuyacağınız eğlenceli bir hikaye. Bülent Arabacıoğlundan öğrendiğimize göre Rıdvan'ın kitapları devam edecek. Arabacıoğlu, Habertürk televizyonunda katıldığı sabah programında, 10-14 arasında kitap olabilecek çizgi romanın bulunduğunu 5. kitabı da şu sıralar elden geçirerek bitirdiğini söyledi.

Bülent Arabacıoğlu, "En Kahraman Rıdvan"ın, 5 Nisan Pazar günü Kadıköy'de Büyülü Rüzgar Kitabevinde gerçekleşen imza gününde...
 

EUROCANLAR MİZAH DERGİSİNİN NİSAN SAYISI YAYINLANDI

Karikatürcü İlhan Değirmenci tarafından, Almanya, Avusturya, Belçika, Hollanda ve İsviçre'de her ayın ortasında okuyucusuyla buluşan Eurocanlar Mizah Dergisinin Nisan sayısı yayınlandı. Dergiye Avrupada yaşayan göçmenlerle ilgili konularda karikatür ya da yazı yollamak isteyenler; www.eurocanlar.com sitesinden de ulaşabilirler.

ERDİL YAŞAROĞLU 20 NİSAN'DA, EGE ÜNİVERSİTE’SİNDE!..

Penguen Dergisi çizeri Erdil Yaşaroğlu, Ege Üniversitesi Mizah ve Karikatür Atölyesine konuk oluyor. Erdil Yaşaroğlu, 20 Nisan Cuma günü saat: 12.30’da Ege Üniversitesi MÖTBE Prof. Dr. Yusuf Vardar Kültür Merkezinde sizleri bekliyor…

14 Nisan 2012 Cumartesi

CİHAN DEMİRCİ'DEN 17. İZMİR KİTAP FUARINDA 20 NİSAN CUMA GÜNÜ GÖRSEL SUNUMLU ÖZEL BİR SÖYLEŞİ:


"SANKİ İZMİR'LE 41

YILLIK DOST GİBİYİZ

 İKİMİZ..."

Mizah yazarı-Karikatürist Cihan Demirci, bu yıl 17. kez düzenlenecek İzmir Kitap Fuarına, hiç sektirmeden her yıl düzenli olarak hem söyleşi hem de imza günleriyle katıldı. Cihan Demirci yaşadığı şehir olan İstanbuldaki kitap fuarına bu kadar düzenli katılmadı işin doğrusu. İzmir'e ayrı bir önem veren Cihan Demirci, bu yılda İzmir için çok özel, bir sunum hazırladı.

17. İzmir Kitap Fuarında 20 Nisan 2012 Cuma günü, 1 No'lu Konferans Salonunda, Saat: 17.15-18.15 arasında gerçekleşecek, süresi biraz sarkabilecek görsel söyleşi: "SANKİ İZMİR'LE 41 YILLIK DOST GİBİYİZ İKİMİZ" adını taşıyor. İzmir'e ilk kez çocuk yaşta 1971 yılında giden Cihan Demirci, İzmir serüveninin 41. yılındai özellikle son 18 yılı çok yoğun etkinliklerle, müthiş bir tempoda geçen İzmir serüvenine dair, izleyenleri fotoğraflarla dolu bir yolculuğa çıkaracak. İşin özeti; geçen hafta Antalya'dan hasta dönen ve bir haftadır yatak-döşek yatan bu zat, hastalık-mastalık demedi, İzmirli dostlar için keyifli bir görsel sunum hazırladı...

Cihan Demirci şöyle sesleniyor: "İZMİRLİ DOSTLAR; O HALDE 20 NİSAN'DA, 1 NOLU KONFERANS SALONUNDA, MESELA SAAT; 17.15'TE BULUŞALIM... :))"


EK BİLGİ: CİHAN DEMİRCİ, 20-21-22 NİSAN GÜNLERİNDE, 17. İZMİR KİTAP FUARINDA, SAY YAYINLARI STANDINDA, SAAT:14.00-16.00 ARASINDA KİTAPLARINI DA İMZALAYACAK...
KARİKATÜRCÜLER DERNEĞİ İZMİR TEMSİLCİLİĞİ 17. İZMİR KİTAP FUARINDA...    

Karikatürcüler Derneği İzmir Temsilciliği her yıl olduğu gibi bu yıl da İzmir Kitap fuarına katılıyor. 14-22 Nisan arası düzenlenecek olan fuarda standıyla yer alacak.

SALON 2- SALON 1- A NO: 307    
ZİYARET SAATLERİ: 11.00- 20.00

KARİKATÜRCÜLER DERNEĞİ İZMİR TEMSİLCİLİĞİ
“NASREDDİN HOCA FİGÜRLERİ” SERGİSİ...
KARİKATÜR ALBÜMLERİ, KARTPOSTALLAR....
MAYDANOZ MİZAH DERGİSİ...
GALİP TEKİN: "ACAYİP HİKAYELER 12 EYLÜL'DEN ÇIKTI"

Star Televizyonunda her hafta Cuma gece yarısı yayınlanacak olan, ilk bölümü 13 Nisan'da yayınlanan 'Acayip Hikayeler'in yaratıcısı çizgi romancı Galip Tekin, ntvmsnbc'den Göksel Durutuna'ya verdiği röportajda; "Biraz da çaresizlikten oldu. 80 darbesi sonrası sıkı bir sansür geldi. Yapacak bir şeyimiz kalmadı. Ben de 'Acayip Hikayeler', fantastik hikayeler çizdim" diyor.

Gırgır dergisinin esprilerle dolu, komik sayfalarının arasında fantastik, bilim-kurgu ve gerilim hikayeleri okumak okurlar için de çok farklı bir tecrübeydi. Oğuz Aral'ın "gereksiz taramalardan kaçının" sözlerine inat simsiyah bir sayfaydı. O çizgilerin altında Galip Tekin imzası vardı. Gırgır dergisinde başlayan hikayeler Hıbır, HBR Maymun ve Leman dergilerinde de yıllarca devam etti. Galip Tekin'in hikayeleri şimdi dergi sayfalarından çıkıp bir televizyon dizisine dönüştü. Cuma geceleri Star'da yayınlanacak "Acayip Hikayeler"de her hafta farklı bir hikaye, farklı oyuncularla ekranlarda olacak.


Galip Tekin, "Acayip Hikayeler"in 12 Eylül darbesinin ardından gelen sansür günlerinde çaresizlikten başladığını söylüyor: "Yapacak bir şeyimiz kalmadı. Ben de fantastik hikayeler çizdim."


Gırgır’da başlayan ve Hıbır, Leman’da devam eden hikayeler televizyona uyarlandı. Nasıl başladı dizi projesi?


80'lerde bu hikayeleri çizdiğim zaman adı “Acayip Hikayeler”di. Yıllar sonra bu hikayeleri albüm haline getirdim o zaman adını “Tuhaf Hikayeler” yaptık. Dizinin adını da önce “Tuhaf Öyküler” yapacaktık ama sonra “Acayip Hikayeler”e dönüştü. Aslında yapmak istediğimiz, kanala teklif ettiğimiz başka bir projemiz vardı. “Profesyonel” adında uzun bir hikaye, eski bir çizgi romanımdı. Onun tarzı farklı olduğu için kanal haklı olarak cesaret edemedi. Bizim hikayelerimiz biraz aykırı. Dergide bile bazen aykırı durduğu oluyordu. Aslında bu kanala verildiği zaman benim hiç umudum yoktu. Kabul edilmez diye düşünüyordum. Önce bir ısındıralım dedik bu yola gittik. Olur mu olmaz mı? ters tepki alır mı? ona göre diğer projeye girelim derken “Acayip Hikayeler”e başladık.


Nasıl bir format hazırlandı?


Hepsi dergideki hikayelerden uyarlama. Dergide 1-2 sayfa süren hikayeler olduğu için daha fazla uzatamıyoruz. Sürelerini 30-35 dakika ile kısıtladık. Her bölümde yeni bir hikaye başlayıp bitiyor ve mekanlar, oyuncular değişiyor. Uzun hikayeler de var ama onlara giremiyoruz.


Gırgır’dan beri yüzlerce hikaye çizdiniz. Dizi için hikayelerin seçimlerini nasıl yaptınız?


Yaklaşık 400 hikaye var ve bunlardan 150 tanesi yapılabilir. Ama şu anda en az efekt olan, en az rahatsız edeci olan, fazla kan olmayan, uçan, kaçan uzaylı yaratık, uzay aracı göstermeden basit, kolay halledebileceğimiz hikayeleri seçtik. Kalan hikayeler çok masraf isteyen hikayelerdi. Çizerken her şeyi çizmişiz; bir yerden yaratık geliyor, uzaylı kaçıyor, oradan yanardağ patlıyor. Hani bir şey görünmezse daha korkutucu olur. Jaws meselesi gibi… Jaws görünene kadar çok gergin geçer de göründükten sonra birden “aman bu muymuş” dersiniz. Biz de göstermeden halletmeye çalışacağız.


Senaryo aşamasında siz de yer aldınız mı?


Ben tretmanları yazıyorum, iki bölümün de senaryosunu yazdım. Gırgır dergisinden Seyfi Şahin senaryoları yazıyor. Önünde çizilmiş hikayeler var. Bu yönetmen olsun, sanat yönetmeni olsun kostümcü olsun çok avantajlı bir durum. Seyfi’nin önünde tretmanlar oluyor bir de görsel olarak hikayenin kendisi olduğu için senaryoları yazıyor. Bir kere daha benim kontrolümden geçtikten sonra çekime başlanıyor.


Oyuncuları nasıl belirlediniz?


İşlerim çok yoğun olduğu için oyuncu seçimleri için devreye giremedim. Benim istediğim mümkün olduğu kadar çizgi romandaki tiplere uygun tiplerin seçilmesiydi. Adam çirkinse çirkin, kadın güzelse güzel; kısa boyluysa kısa, uzun boyluysa uzun… Ancak öyle tavsiyelerde bulunabildim çünkü harıl harıl çalışılıyor, iş yetiştirilmeye çalışılıyor. Bunun için toplantı yapalım da işte şunu şunu seçelim diye vaktimiz olmadı. Çizgi romandaki tiplere uyulması rica edilerek halletmeye çalışıyoruz.


Çizgi romandan ayrı dizi için tasarladığınız şeyler olacak mı?


Çizgi roman uyarlaması olduğu için araya parça parça çizgi roman karesi giriyoruz. Bir de hikayelerim çok karmaşık olduğu için dergide ben genellikle kendimi çizip anlatırdım. Onu Hayko Cepkin’e yükledik. O hikayelerde anlatıcı olacak.

Televizyonlarda son zamanlardaki dizi furyası malum, onlarca dizi gösteriliyor. “Acayip Hikayeler” çok farklı bir formatta yayımlanacak. Nasıl tepkiler bekliyorsunuz?


Benim de kanalın da çok fazla beklentisi yok. Kanal da zaten rating kaygısı olmadığını, gece 12’den sonra denemek istediğini söylüyor. Bu kanalın büyük bir cesaretidir. Kanala çok saygı duyuyorum. Büyük bir cesaretle “olur” dedi. Bazen dergide bile otokontrolümüz olmasına rağmen bizi bile tedirgin eden hikayeler çizdik. Televizyona koymaları büyük cesaret…


Gırgır dergisinde başladı “Acayip Hikayeler”. Fantastik, gerilim, bilim kurgu hikayeleri daha önce çizilmemişti. Nasıl başladı?


Benim başladığım dönemde zaten ufak ufak fantastik, bilim kurgu furyası başlıyordu. “Yıldız Savaşları”, “ET”, “Jaws” 80’lerde geldi. Eskiden filmler Amerika’da oynadıktan 5 yıl sonra Türkiye’ye gelirdi. Biz de onları seyretmeden dalga geçen şeyler yapıyorduk. Halkta bir merak başlamıştı. O dönemlerde yine “Alacakaranlık Kuşağı” başlamıştı, oradan da yatkınlık vardı. Ben de o dönem ufak ufak çizmeye başladım ama biraz da çaresizlikten oldu. O dönem 80 darbesi sonrası sıkı bir sansür geldi. Yapacak bir şeyimiz kalmadı. Politikacılar yasak çizemiyorsun, politik kapak yapamıyorsun. Dünyanın en renkli tipleridir rahmetli Erbakan, Ecevit, Türkeş sonra Demirel ama yasak… Okuyucuyu nasıl elimizde tutucağız derken herkes başka bir yola gitti. Behiç Pek, tuttu “Muhlis Bey”i yaptı. Saçma sapan Türkçe konuşan bir adam… Hasan Kaçan, “Cork”u yaptı. Küçük yuvarlak tipler, Heten Keten diye imza atardı. Adamların ne konuştuğunu şifre çözer gibi çözüyordun ama çözdüğün zaman da darbe marbe uçup gidiyor. Ben yapacak bir şey bulamadım dedim fantastik bir şeyler yapayım. Derdimizi fantastik olarak anlatalım. İşkence yapılıyorsa Türkiye’de geçmesin ama uzayda bir yerde geçsin. İşkenceyi konu alan çizgi roman olsun. Oğuz Abi çok açık görüşlü bir adam ama o bile İlk önce “Oğlum ne yapıyorsun Fransızlar gibi çizmenin alemi var mı” dedi. Uzun süre yayınlatamadım ama bir ara punduna getirip “Acayip Hikaye” diye bir hikaye koydum. O zaman editörlükte yapıyordum bazı şeyler benim kontrolümdeydi. Sonra patladı gitti, beğenildi, devamı istendi. Daha sonra birçok çizer fantastik, bilim kurgu çizmeye başladı. Gerek çizgi romanda, gerek karikatürlerde olsun.


Gırgır’daki çizgi karakterler, öyküler komik olurdu ama sizin çizdikleriniz komik değil korku ve fantastik hikayeler… Oğuz Aral ne diyordu çizdiklerinize?


Benim ilk bilim kurgu hikayelerim komik hikayelerdi. Çizgi olarak da karikatüre daha yakın çizgilerdi. Hikayeler daha komik anlatımlıydı, öyle kurtarıyorduk. Sonra ben desen çizmeye, çizgi sertleşmeye, hikayeler daha kanlı olmaya başladığı zaman Oğuz Abi bir yerde “hop ne yapıyorsun” dedi. Her şey bembeyazken bir tane siyah sayfa orada göze batıyordu. Sayfalar komik gidiyor derken bir sayfa açıyorsun kafalar uçuyor, beyinler dağılıyor; homoseksüeller var, hayat kadınları tuvaletlere çocuk düşürüyor, onlar büyüyor fare adam oluyor… O da benim avantajıma oldu aslında. Pırıl pırıl komik şeylerin arasından sivrilip çıkmasının sebebi o. Belki bütün dergi fantastik, acayip olsaydı bu kadar çıkmayacaktı ortaya. Oğuz Abi de okuyucu çok istemeye başlayınca kabullenmek zorunda kaldı. Çünkü çok fazla talep oldu, mektup geldi. Hatta ara verdiğimiz zaman bile “nerede bu adam? neden çizmiyor merak ediyoruz" deyince Oğuz Abi de bu işin rüzgarına uydu, o baba haliyle “tamam, ne çizersen çiz karışmıyorum” geçiştirdi.


Oğuz Aral’ın meşhur lafı var “gereksiz taramalardan kaçının” diye ama sizin çizgilerinize baktığımız zaman çok fazla tarama var simsiyah bir sayfa. Oğuz Aral’ın sözünü dinlememişsiniz…


Ben çok sözünü dinlemedim, çok da kavga ettik. O söz aslında çok güzel bir sözdür. Hepimize söylenmiş bir sözdür. Aşırı taramalardan kaçının… O şuraya da gelir. Öyle kapsamlı ki aşırı içmeyin , yemeyin, para harcamayı … Her şeyin aşırısına karşı kullanılmış bir sözdür. Temeli tabii çizgidir. Tarama atmak da öyle bir şey ki hastalık gibi. Başladığın zaman bırakamıyorsun. Benim taramalarımda çok gereksiz değildir. O yüzden fazla da müdahale edemedi çünkü ben gotik çizdiğim için karamsar. Onu vermek için mecburen tarama atmak zorunda kalıyorsun. Çok duygusal bir aşk hikayesi çizdiğin zaman da çizgi birden değişir, taramayı bırakırsın daha yalın çizgilerle çizmeye başlarsın.


Farklı bir çizginiz var. Bu zamanla mı oluştu yoksa etkilendiğiniz bir akım var mı?


Zamanla oluştu. Benim ilk çizdiğim çizgiler de Oğuz Aral kökenlidir. Yuvarlak gözler, patates burunlar, kepçe kulaklar… Ama sen çizgiyi değiştirmek için uğraşmazsın, çizgi zaten otomatik olarak evrim geçiriyor, değişikliğe uğruyor. Sen bir şeyler keşfediyorsun hatta inanır mısın bazen kalem kayıyor yanlış çiziyorsun güzel bir şey ortaya çıkıyor onu kullanıyorsun. Bir müddet sonra baktım hikayeler ciddileşmeye başladı, ağırlaştı hikayenin senaryosu oldu tutup onu komik bir çizgiyle çizemezsin yavaş yavaş çizgiyi değiştirip onu anlatabileceğin bir çizgi desen çizmeye başlıyorsun çünkü oarada bir kurt adam çiziyorsun komik çizsen hikayenin etkisi kalmayacak mecburen onu kılıyla kaşıyla dişleriyle tam desen olarak çizip okuyucuyu etkilemen gerekiyor.


Okurlarınız da merak ediyordur sizi bu hikayelerin çizen Galip Tekin kim? Hikayelerdeki gibi farklı yaşayan bir dünyası mı var?


Değil işte. Belki bir dönem tuhaf bir yaşantım oldu. Çünkü çok kişilikli bir yaşantıydı o. Bir taraftan Boğaziçi’nde öğretim görevlisiyim, bir taraftan gece alemindeyim çünkü bar işletiyorum. Ama hikayelerimdeki gibi abartılacak biri değilim. Ama bu doğaldır, bir şehir efsanesi uydurulur. Kötü niyetli değil. “Uyuşturucu kullanıyor da çiziyor” gibi şeyler söylendi. Okuyucunun da garip, çok abartılı bir hayal dünyası var. Bizden geri kalmaz. Öyle zannediyorlarmış. Ben uyuşturucu alıyorum da hayaller görüyorum öyle çiziyormuşum ki imkansız uyuşturucu alan birisi bırak çizmeyi imza bile atamaz. Tek kare çizemez ama madem öyle görmek istiyorlar, öyle mutlu oluyorlar ben de sesimi çıkartmadım. Öyle bilsinler diye.


İlk mesleğiniz makinistlik. Oradan çizgi dünyasına geçmeniz nasıl oldu?


Uzun yıllar makinistlik yaptım hatta çırak bile yetiştirdim. O zamanlar makineler kömürlüydü, makineler arasında kıvılcım atlardı. İki tane kömür vardı. Kaynak gibi inanılmaz bir ışık verirdi. Kömürün bir özelliği vardı parmak boyuna geldiği zaman kullanamıyordunuz, çıkarıyordunuz ve yenisini takıyordunuz. Kömürlerin üzeri bakır kaplıdır. Her film geldiğinde bir ton afiş gönderirlerdi onun arkasına falan çiziyordum kömür kalemlerle. Öyle ufak ufak çizmeye başladım sonra akademi sınavına girdim. Hiçbir kurs falan olmadan kazandım ama okuyamadım. Çünkü o sıra Gırgır’a başlamıştım. Bir de akademi masraflı bir okul, ben resim çiziyoruz sadece zannediyordum ama öyle değilmiş fırçalar, malzemeler inanılmaz masraflı karar vermek zorundaydım. Bir akademiye gidiyorum, bir dergiye gidiyorum. Bir gün Oğuz Abi çağırdı beni odasına “yavrucum sen bu okula gidiyorsun ama sana orada çizgi öğretiyorlar mı” dedi, “yok” dedim. “Peki çizdiriyorlar para veriyorlar mı” dedi, “yok” dedim. “Oğlum gel buraya ben sana hem çizgi çizmeyi öğreteyim hem de üzerine para veriyim” dedi. Çok mantıklı bir laf etti bana bıraktım ben akademiyi. Ve gerçekten çizgi çizmeyi ben Oğuz Abi’den öğrendim. Önce karikatür çizdim, sonra başkalarına hikayeler yazdım onlar çizdi. Sonra kendi hikayelerimi çizdim derken aldı başını gitti. (Ntvmsnbc-Göksel Durutuna)

ZAFER TEMOÇİN ÇİZİYOR

Zafer Temoçin'in 13 Nisan 2012 tarihinde Cumhuriyet'te yayımlanan karikatürü...

12 Nisan 2012 Perşembe

11 Nisan 2012 Çarşamba

HÜRRİYET'TE ARTIK ÇALIŞMAK İSTEMEYEN LATİF DEMİRCİ SÜRESİZ İZNE ÇIKARILDI!!!

Ülkedeki medya üzerinde iktidarın yarattığı korkunç baskı ortamı en mülayim yapılara kadar ulaşmış görünüyor. İşten çıkarılan, işine son verilen "iktidar yanlısı olmayanlara" her an yeni isimler ekleniyor... Aydın Doğan'ın köşeye sıkışıp Milliyet'i, Vatan'ı ve Star televizyonunu satmasından sonra elinde kalan amiral gemisinin kısa sürede su alacağı zaten çok açıktı! Hürriyet de bizi şaşırtmayarak fena halde iktidar suyu alan bir amiral gemisi olduğunu son dönemdeki işten çıkarmalarla gösterdi. Havası binbeşyüz olan Hürriyet gazetesinin zaten bir tane karikatürcüsü vardı malumunuz; Latif Demirci... Yılların ustası olan iyi karikatürcü Latif Demirci, aşırı efendi kişiliğiyle öyle rahatsız edecek karikatürler çizmekten uzak bir seyir içersinde sürdürdü gazete karikatürcülüğünü doğal yapısı gereği... Latif Gırgır'da da böyleydi. Ona rağmen demek ki ülkede iktidarın yarattığı kabus gibi atmosfer öyle bir boyuta geldi ki, iş Latif'e kadar geldi dayandı... Gazetenin birinci sayfasında güncel-politik karikatürler çizen, Pazar ekine yarım sayfa hazırlayan, Kelebek ekine "Evli ve Cepli" adlı çizgi bantı yapan Latif Demirci arkadaşımızla ilgili olarak birkaç gündür internet siteleri üzerinde dolanan "Latif Demirci Hürriyet'ten kendi isteğiyle ayrıldı" haberlerini MİZAHHABER olarak bir süre izledik, hemen haber yapmak istemedik. Ama görünen o ki, bir haftadır internette dolaşan bu haberler doğrudur. Latif Demirci yakın çevresine artık Hürriyet Gazetesi'nde çizmek istemediğini söyledi. Demirci, Hürriyet'ten ayrıldığını gazete yönetimine bildirdi.

Gazete yönetimi ise Demirci'den çizmeye devam etmesini istediklerini ve bir süre düşünmesini istedi. Ancak Latif Demirci tutumunda ısrarcı olunca, Hürriyet Gazetesi yönetimi bunun üzerine Latif Demirci'ye uzun süreli bir tatil verdi.


Ancak bu uzun tatile rağmen Latif Demirci yakın çevresine artık Hürriyet'te çizmemekte kararlı olduğunu bildirdi. Görünen o ki Latif Demirci'nin uzun tatilinin sonu pek yok gibi. Zaten bu aşamadan sonra yapılacak bir geri dönüşün bunca yıldır belli bir düzgün çizgiyi korumuş olan, sevgili Latif Demirci'ye de olumlu puanlar getirmeyeceği açıktır.
 
İktidarın karikatürcüleri bunaltan davalarının sayısını bizde bilemiyoruz. Daha çıktığının ikinci ayında para cezasıyla kapanan dergiler... Geçen yılın Ekim ayında Cumhuriyet gazetesinde, pek çok karikatürcü ve mizahçının hazırladığı "Cumertesi" adlı mizah sayfası da bu şekilde "yayına ara verildi" şeklinde kimsenin inanmadığı laflarla yok edilmişti. Çünkü sıkı bir şekilde muhalif mizah yapıyordu Cumartesi ekibi ve bu sıkı siyasi mizah Cumhuriyet gazetesinin iktidar korkusu altındaki yönetimine fazla gelmişti... Anlaşılan o ki, zaten bir elin parmakları kadar kalan gazete karikatürcüleri AKP iktidarının korkunç faşizm zulmü nedeniyle tamamen yok olacak. Ama bu yok oluştan oluşacak en büyük zararı da faşizmde ölçüyü kaçırıp, sonunda kendi yarattığı faşizm tarafından yok edilebilecek AKP iktidarı ödeyecek...Zira tarihi iyi bilirseniz, tarih boyunca bu tür vaziyetlerin hep böyle sonuçlandığını görürsünüz, bazen kısa, bazen çok uzun sürer ama sonuç hep aynıdır...
 
M İ Z A H H A B E R
ZAFER TEMOÇİN ÇİZİYOR

Zafer Temoçin'in 11 Nisan 2012 tarihinde Cumhuriyet'te yayımlanan karikatürü...

9 Nisan 2012 Pazartesi

2. ULUSAL ANTALYA KARİKATÜR YARIŞMASINDA BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ SAİT MUNZUR’UN OLDU!


Yarışma Konusu “Genç Olmak Kolay Mı?” olan ve bu yıl 2. kez gerçekleşen Ulusal Antalya Karikatür Yarışmasına 275 karikatürcü 493 karikatürle katıldı. Ercan Akyol, Ferit Avcı, Cihan Demirci, Kamil Masaracı ve Akdağ Saydut'tan oluşan jüri 7 Nisan 2012 Cumartesi günü yaptığı değerlendirme sonucunda birincilik ödülünü Sait Munzur, ikinciliği Mehmet Kahraman, üçüncülüğü ise Oğuz Demir aldı.


SAİT MUNZUR'UN BİRİNCİLİK ALAN KARİKATÜRÜ...

Yarışmada 3000 TL’lik birincilik ödülünü SAİT MUNZUR, 2300 TL’lik ikincilik ödülünü MEHMET KAHRAMAN, 1700 TL’lik üçüncülük ödülünü OĞUZ DEMİR kazandı.1000 TL’lik mansiyon ödüllerini ÖMER ÇAM ve ASUMAN KÜÇÜKKANTARCILAR paylaştılar.


 İKİNCİLİK ÖDÜLÜ: MEHMET KAHRAMAN



ÜÇÜNCÜLÜK ÖDÜLÜ: OĞUZ DEMİR
 MANSİYON: ASUMAN KÜÇÜKKANTARCILAR

MANSİYON. ÖMER ÇAM


ÖZEL ÖDÜLLER...

Antalya Büyükşehir Belediyesi Özel Ödülü; AYTUR ŞAHİNBAY’ın, Altan Erbulak Özel Ödülü; KÜRŞAT ZAMAN’ın, Yarışmadaki özel ödüller arasında ilan edilmediği halde Jürinin vermeye değer bulduğu Jüri Özel Ödülü ise TUNCER ÖZER’in oldu.

 ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ÖZEL ÖDÜLÜ: AYTUR ŞAHİNBAY

 ALTAN ERBULAK ÖZEL ÖDÜLÜ: KÜRŞAT ZAMAN

JÜRİ ÖZEL ÖDÜLÜ: TUNCER ÖZER

18 YAŞ ALTI "JÜRİ ÖZENDİRME ÖDÜLLERİ"

18 yaş altındaki genç karikatürcüleri özendirmek amaçlı Jüri Özendirme Ödülleri’ni 14-15 ve 16 yaşlarındaki üç genç karikatürcü; UTKU KALIPÇIOĞLU, BERK SELÇUK ve BARET KAZAZOĞLU kazandılar.


BARET KAZAZOĞLU (İSTANBUL)

 BERK SELÇUK (ANTALYA)

UTKU KALIPÇIOĞLU (ADANA)

Geçen yıl ilki düzenlenen yarışmaya 167 karikatürcü katılmıştı. Bu yıl 275 karikatürcü katıldı. Hem karikatürcü sayısı hem de karikatür sayısı açısından geçen yılın çok üstünde bir katılım olan yarışmaya, özellikle çok fazla yeni ve genç ismin katıldığı görüldü. Yarışmanın yapıldığı şehir olan Antalya'dan bu yıl da çok yüksek bir katılım oldu. Ancak jürinin özellikle bu tür yarışmalar açısından deneyimsiz katılımcılara bir uyarısı var. Belli ki bu tür yarışmalarda henüz deneyimi olmayan kimi katılımcılar kurşun kalem çizimlerle katılmışlar. Bu onların daha baştan değerlendirme dışı bırakılmasına neden oluyor. Karikatür yarışmalarında kurşun kalem, ancak sabit bir kalemle çizimin üstünde belki tonlama sırasında kullanılabilir.

2. ULUSAL ANTALYA KARİKATÜR YARIŞMASI JÜRİ TOPLANTISINDAN ENSTANTANELER...
Yarışmanın sergi açılışı ve ödül töreni “Antalya Gençlik Şenliği” kapsamında 5 Mayıs 2012 Cumartesi günü yapılacaktır. Yarışmanın ödül töreninin ardından, bu yılki yarışmada adına özel ödül bulunan 1988'de yitirdiğimiz karikatürcü ve çok yönlü sanatçı "Altan Erbulak" anısına "BİR SICAK KAHKAHA" adlı görsel sunumlu bir söyleşi gerçekleştirilecek.




FERİT AVCI'NIN KUŞ ÇİZİMLERİ SERGİSİ ANTALYA'DA AÇILDI

Ferit Avcı'nın 54 farklı kuş çiziminden oluşan sergisi 7 Nisan 2012 Cumartesi günü Antalya'da Karaalioğlu Parkında açıldı. Küratörlüğünü İbrahim Keleş'in yaptığı sergi, Dr. Tamer Albayrak'ın kitap olarak da basılan saha çalışması sonucunda ortaya çıkan kuş metinlerine Ferit Avcı'nın yaptığı çizimlerden oluşuyor. 6 ay boyunca parkta açık kalacak... 
Ferit Avcı ve eşi Ayfer Kurt Avcı, sergi açılışında, açılışta bulunan dostları ve sanatseverlerle...


Karikatürist-Ressam-İllüstratör Ferit Avcı'nın Kuş Çizimlerinden oluşan sergisi 7 Nisan Cumartesi günü, Antalya'da Karaalioğlu Parkında açıldı. Dr. Tamer Albayrak’ın 2008 yılının Haziran ve Ekim ayları arasında yaptığı saha çalışmasının ürünü sonucu bu sergide yer alan kuşlar üzerine metinler yazıldı ve kitap haline gelen bu çalışma Antalya Kent Müzesi yayını olarak basıldı. Küratörlüğünü İbrahim Keleş’in yaptığı sergi açılışı öncesi Antalya Belediye başkanı Mustafa Akaydın da Karaalioğlu Parkındaki kuş çeşitlerine ait bu sergi hakkında kısa bir konuşma yaptı.  Aynı gün Antalya'da bu yıl 2. kez düzenlenen 2. Ulusal Karikatür Yarışmasında jüri üyeliği de yapan Ferit Avcı'ya açılışta bu yarışmadaki jüri üyesi arkadaşları; Ercan Akyol, Kamil Masaracı, Cihan Demirci ve Akdağ Saydut'ta eşlik ettiler. Açılışta Antalyalı sanatseverlerin yanısıra; Ferit Avcı'nın eşi Ayfer Kurt Avcı da bulundu. 54 ayrı kuş çiziminden oluşan sergi Karaalioğlu Parkında 6 ay boyunca açık kalacak.  

Ferit Avcı'nın sergi açılışından enstantaneler...

CEM KOÇ ÇİZİYOR

KEMAL BULUŞ'UN “POLİTİKACILAR” SERGİSİ AÇILDI


İzmirli Çizer Kemal Buluş tarihten günümüze birçok politikacın portre karikatüründen oluşan sergisini İzmir'deki Neşe ve Karikatür Müzesinde açtı. Sergide M. Kemal Atatürk’ten, R.Tayyip Erdoğan’a kadar tanınmış politik tiplemeleri yer alıyor. Portre karikatürde ne kadar usta olduğunu bu sergide kanıtlayan Buluş’u İzmirli çizer dostları da yalnız bırakmadı. Turan İyigün, Ayten Köse, Sonay Yılmaz, Murteza Albayrak, Murat Güzeldere, Eray Özbek, Cemalettin Güzeloğlu, Birol Çün, Sadık Öztürk, Sezer Odabaşıoğlu, Çağlar Tüfekçi ve Mustafa Yıldız sergi açılışında hazır bulundu.
 
 

5 Nisan 2012 Perşembe

ZAFER TEMOÇİN ÇİZİYOR
Zafer Temoçin'in 5 Nisan 2012 tarihinde Cumhuriyet'te yayımlanan karikatürü...

MUSA KART ÇİZİYOR

Musa Kart'ın 5 Nisan 2012 tarihinde Cumhuriyet'in birinci sayfasında yayımlanan karikatürü...
2. ULUSAL ANTALYA KARİKATÜR YARIŞMASININ JÜRİSİ 7 NİSAN CUMARTESİ GÜNÜ TOPLANIYOR...


Bu yıl 2. kez gerçekleşen Ulusal Antalya Karikatür Yarışmasına son katılım tarihi olan 31 Mart geride kaldı. Yarışma jürisi 7 Nisan Cumartesi günü Antalya'da biraraya gelerek, konusu: "Genç Olmak Kolay mı?" olan bu yılın ödüllerini belirleyecek ve daha sonra sonuçlar açıklanacak...

FERİT AVCI'DAN ANTALYA'DA KUŞ ÇİZİMLERİ SERGİSİ...


Bu arada; 2. Ulusal Antalya Karikatür Yarışmasının jüri üyelerinden Ferit Avcı, 7 Nisan Cumartesi günü, saat:17'de Antalya Kent Müzesi, Karaalioğlu Parkı Sergi Alanında 58 farklı kuş çiziminden oluşan bir sergi açacak... Sergi 6 ay boyunca ziyaretçilere açık olacak...

2 Nisan 2012 Pazartesi

KARİKATÜRİST GÜNGÖR KABAKÇIOĞLU ANISINA "PORTRE" KARİKATÜR SERGİSİNE KATILIM ÇAĞRISI...

Emre Yılmaz arkadaşımızın Obur Mizah adlı sitesi güzel bir etkinliğe imza atıyor. Geçen yıl yitirdiğimiz karikatürümüzün özgün ustlarından, mimar Güngör Kabakçıoğlu'nun anısına bir "portre" karikatür sergisi açılacak. Güngör Kabakçıoğlu'nun portrelerinden oluşacak bu sergiye katılmaları için bu haberle birlikte biz de bir çağrıda bulunuyoruz.

Konu: Karikatürist, Ressam ve Mimar Güngör Kabakçıoğlu’nun Portre Karikatürü

Koşullar:
1- Sergi amatör ve profesyonel tüm karikatüristlere açıktır.
2- Sergi katılımı e-posta yoluyla olacaktır. e-postaya ad, soyad ve şehir bilgileri de eklenmelidir.
3- Sergiye gönderilen karikatürler A4 (21×29.7cm)ve 300 dpi çözünürlükte olmalıdır.
4- Sergiye en fazla 1 karikatür ile katılmak mümkündür.
5- Sergiye son katılım tarihi 1 Haziran 2012’dir.
6- Sergi Güngör Kabakçıoğlu’nun 1.ölüm yıldönümü olan 27 Haziran 2012 tarihinde İstanbul’da açılacaktır.
7- Karikatürlerin yollanacağı e-posta adresi: oburmizah@gmail.com
8- Sergiye yollanan karikatürler www.oburmizah.com adresinde yayınlanacaktır.
9- Güngör Kabakçıoğlu hakkında fotoğraf ve biyografi bilgilerine www.oburmizah.com adresinden ulaşılabilinir.

BİZDE MİZAHHABER OLARAK BU SERGİYE KATILACAK ÇİZERLERE KOLAYLIK YARATMAK İÇİN, ARŞİVİMİZDEN GÜNGÖR KABAKÇIOĞLU FOTOĞRAFLARI SUNUYORUZ...
KARİKATÜRÜMÜZÜN BÜYÜK USTASI İSMAİL GÜLGEÇ KARİKATÜR SERGİSİ VE SÖYLEŞİYLE ANILDI.

 
İsmail Gülgeç denilince insanın aklına; müthiş bir çizgi ustasıyla birlikte müthiş bir mücadele adamı da düşer. Geçen yıl 15 Şubat 2011 tarihinde, 64 yaşındayken yitirdiğimiz bu büyük ustanın hayatı çok önemli mücadelelerle geçti. Hem çok önemli sağlık mücadelesi içinde yaşadı hem de mesleğinin her anlamdaki seviyesini daha yukarı çıkarmak için olağanüstü çabalar sarfetti. Onun verdiği mücadele sayesinde bir çok karikatürcü çalıştığı ya da iş yaptığı yerlerde daha yüksek telif alma olanağı yakaladı. Muhteşem bir çizgisi ve deseni vardı İsmail Gülgeç'in. Bu büyük ustanın anısına 31 Mart 2012 Cumartesi günü, İstanbul'da Tepebaşında bulunan Karikatür ve Mizah Merkezi'nde bir etkinlik düzenlendi... Saat:14.30 civarında karikatür sergisinin açılmasının ardından; Cihan Demirci ve Muhittin Köroğlu, İsmail Gülgeç üzerine bir söyleşi gerçekleştirdiler.



Cihan Demirci, İsmail Gülgeç'e dair; görüş, anı ve anekdotlar aktarırken...

Muhittin Köroğlu Gülgeç'le olan yakın dostluğunu kısaca anlattıktan sonra sözü alan Cihan Demirci, 70'lerin sonunda tanıdığı, zaman zaman aynı yerlerde çalışma durumu yaşadığı İsmail Gülgeç'e dair anı ve anekdotlarını aktardı. Onunla 1989 yılında Mazete mizah ekinde yaptığı röportajdan bölümler okuyan Cihan Demirci, İsmail Gülgeç'in Karikatürcüler Derneğinin 1988'de başına geçmesinden sonra dernekte çok önemli gelişmelerin yaşandığını, derneğin kazandığı iki önemli mekanı ve ondan önceki dernekle, ondan sonraki derneğin farkına dair bilgiler vererek anlattı. Söyleşinin ardından konuklar da İsmail Gülgeç'e dair anılarını, duygu ve düşüncelerini paylaştılar. Gülgeç'in kızı Hilday Gülgeç ile son yıllarını İsmail Gülgeç'le Çanakkale'de Eceabat yakınlarında bir çiftlikte geçiren sevgili eşi Ayça Gülgeç de bu konuklar arasındaydı. Bu arada Eceabat'tan gelen İsmail Gülgeç dostları da vardı salonda. Ayça Gülgeç, çok sevdiği eşine dair kısa bir konuşma yaptı. Hilday ve Ayça Gülgeç'in ardından; Erdoğan Bozok Gülgeç'le ilgili anılarını aktardı ve daha sonra; Şevket Yalaz, Aziz Yavuzdoğan, İsmet Lokman, Funda Eren Örkün ve Yener Çakmak söz aldılar. Ne yazık ki karikatür dünyasından çok az karikatürcü bu etkinliğe katıldı. Özellikle Gülgeç'in çok emeğinin geçtiği Cumhuriyet gazetesi çizerlerinden hiçbirinin bu etkinlikte olmaması kötü bir tesadüf müydü diyerek, İsmail Gülgeç'in bundan sonra çok daha kalabalık salonlarda, çok daha fazla konuşmacıyla anılmasını dileyerek sözümüzü noktalayalım...


 
 
İsmail Gülgeç etkinliğine katılanlardan bir grup etkinlik sonunda toplu halde...
(Fotoğraflar: Salih Küçük-Cevat Özer)