
ÖZTÜRK SERENGİL GİDELİ 13 YIL OLDU...
Yanda Mesut Yavuz'un çizgisiyle gördüğünüz Öztürk Serengil, kendine özgü bir komedyen olarak iz bıraktı. Kendine özgü bir mizaha sahip olarak yaşadı hep. Öğretmen Turgut Beyin oğlu olarak 1930 yılında Artvin’de doğdu. Lise ikinci sınıftan sonra öğrenimini bırakarak 1949'da İstanbul'a geldi. 1953’te "Oğlum Edvard" adlı oyunla sanat hayatına başladı. 1958’de Oda Tiyatrosu, 1959’da İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda sahneye çıktı. 1950’li yılların başlarında Babıali’de ressamlık yaptı. 3. Kat Cinayeti filmiyle sinema oyunculuğuna başladı. İlk dönemlerde 142 filmde ‘kötü adam’ tiplemesi yapan ve daha sonra da argolu komedilerin değişmez oyuncusu haline geldi ve 300’e yakın filmde rol aldı. "Adanalı Tayfur" tiplemesi ile ün yaptı. 1966’da sinema oyunculuğunun yanı sıra sahneye de çıkarak şovmenlik yapmaya başladı.

Öztürk Serengil, hayatın çeşitli konularına özgün bakış açısı ve Türkçe’ye kazandırdığı ifade ve kelimelerle büyük tartışmalara yol açtı. Bazıları tarafından eleştirilen bu kelimeleri halk benimsemişti. Değişik, kendine has vurgulamalarıyla söylediği "yeşşe", "kelaj" gibi yeni deyişleri Türk argosuna soktu. Şen şakrak sesiyle "yeşşe" diyerek halkın gönlünde taht kurmuştu. Bu "yeşşe" kelimesi o kadar meşhur olmuştu ki İsmet İnönü bile bir olay karşısında kendini tutamayıp "yeşşe" deyivermişti. O halde bizde, ölümünün 13. yılında MİZAHHABER'de Türk sinemasının-tiyatrosunun ve bir başka anlamıyla mizahımızın kendine özgü ismini "Yeşşeee" diyerek analım... (Cihan Demirci-MİZAHHABER)