8 Eylül 2011 Perşembe

KARİKATÜRÜN 'AYKIRI' SESİ ZEKİ BEYNER'İ 9. ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE ANIYORUZ...

Bundan tam 9 yıl önce sessiz-sedasız göçüp gitti bu dünyadan bir yapayalnız adam Zeki Beyner...Kimselere benzemeyen, acayip, müthiş, acılarla, yalnızlıklarla, yoksullukla dolu, kimsesiz bir yaşam ve o yaşamdan kotarılan müthiş bir karikatürcü çizgisi. Ölümünden ancak bir süre önce gördüğünüz nüfus cüzdanına sahip olabilmişti. Vedat Saygel'in eşinin sahip çıkmasıyla onların bir odasında geçen, sokaktan gelen bu trajik yaşam, sokak çcouklarının darpı sonrasında son buldu 8 Eylül 2002'de... O gün Zeki ağabeyin cenazesi Florya'da "Kimsesizler Mezarlığı"na kaldırılırken, yanında sadece avuç karikatürcü arkadaşı-dostu vardık.

Zeki Beyner'in cenazesine o gün arabasıyla gittiğim sevgili Necati Abacı kardeşim de, ondan 2 yıl sonra uçup gitti aramızdan... Bugün benzer bir kimsesizliğe doğru hızla ilerleyen, benzer bir yapayalnızlığı doğduğu günden beri yaşayan biri olarak sevgili Zeki Beyner'i ve onun hiçbirşeyi kabullenmeyen, dikbaşlı, ters, huysuz, isyankar halini çok daha iyi anlıyorum. Muammer Kotbaş'ın 30. yıl manifestosunu okuyun, çizerler için hiçbirşeyin değişmediğini bir kez daha görün. Zeki aabi gene de daha güzel günler de çizdi. Bize daha boktan bir dünya, daha boktan bir ülke bırakıp huysuzca ama dimdik bir şekilde gitti. Onu anımsayan kaldı mı, bilinmez ama benim derin bir yapayalnızlık ve kimsesizlik yolunda en büyük rehberimdir o benim... (Cihan Demirci 8/9/2011)







En solda, klasik pardesüsüyle Zeki Beyner, yanında en kadim arkadaşı Cafer Zorlu, Cihan Demirci, Sunder Erdoğan,ve iki yitik dost daha; Prof. Dr. Tarık Minkari ile en sağda Necmi Rıza Ayça...