7 Ağustos 2011 Pazar

96 YAŞINDAKİ 'ZİNCİRLİ ÖRDEK' HİCVİN VE SİYASİ MİZAHIN ÖLMEDİĞİNİ FRANSA'DA KANITLIYOR!





MİZAHHABER - Fransızların haftalık hiciv gazetesi "Le Canard Enchaine" yaşlandıkça güçleniyor, yaşlandıkça önemi artıyor. Ağustos ayı başında 4736. sayısına ulaşan bu 8 sayfalık gazete, ülkemizde yok olma noktasına gelmiş "Siyasi Mizah"a dünyadaki en müthiş örnek olarak yayınına 96 yıldır devam ediyor. Türkçesiyle "Zincirli Ördek"in 40 yıldır yönetim kademisinde bulunan Claude Angeli ile Hürriyet'ten Arzu Çakır Morin, Paris'te görüştü. MİZAHHABER'de bu ilginç röportajı, Cihan Demirci'nin bundan 10 yıl önce bu gazeteyle ilgili yazdığı yazıyla birlikte yayınlıyoruz.




Cihan Demirci, KARİKATÜR adlı aylık dergiye "Mizah Dosyası" başlığı altında adlı yazılar yazdığı dönemde, 2001 yılında, dünya üzerindeki mizah dergileri ve gazetelerini anlattığı bir yazısında, Türkçe anlamı "Zincirli Ördek" olan hiciv gazetesi ile ilgili şunları yazmıştı: "Birinci Dünya Savaşı yılları içersinde, 1915’te Fransa’da çok önemli bir siyasal mizah gazetesi de çıkmıştır ki, özellikle onun adını anmak gerekir... Bu önemli gazete, upuzun ömrüyle de tarihe geçmiş olan (2001'de 86 yaşındadır) 'LE CANARD ENCHAİNE', yani Türkçesiyle; 'Zincirli Ördek' tir!.. “Le Canard Enchaine”nin en önemli özelliklerinden biri de, sırtını asla büyük sermayeye dayamadan, reklamsız bir şekilde çıkması ve sahiplerinin de kendi yazar-çizerleri olmasıdır ki bu model artık karikatür dergisi çıkaran herkes için geçerli bir model haline gelmiştir özellikle de ülkemizde!.. Le Canard Enchaine’nin 1990’lı yılların başındaki tirajı 100 binler civarındadır... Uzun ömür açısından bizim Akbaba dergisine de (Akbaba bazı aralarla birlikte 55 yıl çıkmıştı) epeyce fark atan “Zincirli Ördek” zamanında bir Fransız cumhurbaşkanını, Valery Giscard D’estaing’i de koltuğundan etmiş ve siyasal mizah anlayışındaki sivriliği hep korumuştur... “Zincirli Ördek” gazetesinin üslubu ağır ve sivri bir mizah dili taşırken bu üslup biraz bizim Osmanlı döneminde ağır hicivleriyle kelle yitiren o hiciv şairlerimizin üslubuna benzetilebilir ama mizah tarihimizde asıl benzetilmesi gereken karşılığı sanırım; 1946 yılında; Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Sabahattin Ali tarafından çıkarılan, başına gelmedik baskı kalmayan 'Markopaşa' adlı o unutulmaz mizah gazetesidir."


Aradan geçen 10 yıl içinde "LE CANARD ENCHAİNE"nın gücü azalmadığı gibi, yayın yönetmeninin verdiği bilgiyle; bugün 700 bine ulaşan tirajıyla hiciv ve mizah yayıncılığında dünyanın en önemli siyasi mizah yayını haline geldi!


SARKOZY'NİN KABUSU



Fransa’da "Zincirlenmiş Ördek" gazetesi, 6 bakanı düşürdü, yeni IMF Başkanı hakkında soruşturma açtırdı. Yolsuzluk yaptığı ya da görevini suiistimal ettiği için gitmek zorunda kalan siyasetçilerin listesini elinde tutan efsanevi genel yayın yönetmeni Claude Angeli (80), Hürriyet’e konuştu. FRANSA’nın hicivli haftalık gazetesi Canard Enchaine (Zincirlenmiş Ördek), birbiri ardına devirdiği bakanlarıyla Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin en büyük kabusu. En son üç gün önce Adidas skandalı nedeniyle peşini bırakmadığı IMF Başkanı Christine Lagarde’a soruşturma açıldı. Lagarde, devlet bankası Credit Lyonnais ile iş adamı Bernard Tapie arasındaki bir davanın Tapie lehine çözülmesinde yetkisini kötüye kullanmakla suçlanıyor. Kelime anlamını ‘Zincirlenmiş Ördek’ diye çevirebileceğimiz ve kısaca ‘Canard’ denen gazetenin efsane Genel Yayın Yönetmeni Claude Angeli, Fransa’da araştırmacı gazetecilik geleneğinin yaşayan son duayeni. Angeli ile yaklaşık 40 yıldır yönetim kademesinde bulunduğu Canard Enchaine’yi ve eski tarz baskı tekniğiyle üç renk basılan, asla fotoğraf kullanmayan 8 sayfalık Zincirlenmiş Ördek’in Fransız siyasetinin zincirlerini nasıl kırdığını konuştuk.

‘Özel hayatla ilgili belge basmayız’


Nasıl ulaşıyorsunuz bütün bu bilgilere? Ve her bilgiyi basıyor musunuz gerçekten?
Yargıda, sanayide, gizli serviste, bakanlıklarda, orduda, poliste, parlamentoda, her yerde çok önemli kaynaklarımız var. Bize güveniyorlar. Terör, casusluk veya özel hayatla ilgiliyse basmıyoruz. Kimin nerede ne yaptığıyla değil, yurttaşlara ne yaptıkları ile ilgileniyoruz. Bir de belgesiz olan iddia aşamasındaki bilgileri basmıyoruz.

Elysee’den ya da bakanlıklardan engel yok mu?
Hepimizi dinliyorlar. Biz, Le Monde, Mediapart, Liberation… Sarkozy bu konuda oldukça saplantılı. Bilginin nereden sızdığını mutlaka öğrenmek istiyor. Halbuki demokrasilerde kaynağın korunmasını öngören yasalar var. Önemli olan bilginin doğruluğudur. Canard da, güvenilirliğini doğru haberden alıyor. Doğruyu yazmaktan korkmuyoruz. Ne yapabilirler, en fazla dava ederler. Eh dava günü herkes de görür gerçekleri… İşte ayakta kalma sırrımız. Gerçek…

Politik yolsuzlukları en fazla Canard yazdı...
Hırsız politikacılar en tahammül edemediğim şey. Yolda benim cüzdanımı çalan çocuk en azından risk alıyor. Kendi hayatıyla kumar oynuyor. Ama halkın parasını çalan politikacılar risk dahi almıyorlar. Canard da onları yakalıyor.



Sarkozy ile tirajı 700 bine çıktı


Bu sene bütün Fransa ve hatta dünya Canard’ın ortaya çıkardığı olayları konuştu. Unutmamak için küçük bir kartona not alıyorum... (kartonu cebinden çıkarıyor)... Sadece geçtiğimiz yıl ortaya çıkardığımız olaylara bir bakarsak, George Tron’un bakan lojmanı, Bakan Christian Estrosi’nin ailesine tahsis ettiği 3 ayrı devlet lojmanı, emekli Christine Boutin’ın yüklü maaşı, bakan Christian Blanc’ın devlete ödettiği 12 bin Euroluk puro parası ve sahte vergi beyannamesi, Alain Joyandet’nin sahte imar belgesi, Bakan Fadela Amara’nın lojman skandalı, L’Oreal skandalı ve Eric Woerth; Arap dünyasında devrimler yaşanırken, bizim Dışişleri Bakanı Michele Alliot Marie’nin Tunuslu diktatör Bin Ali rejimine yakın insanların evinde Noel tatili geçirdiği... Bunların hemen hepsi istifa ettiler ya da Sarkozy kabine değişikliğinde gönderdi.

Günümüz büyük medya gruplarının arasında son derece güçlü bir şekilde var olmaya devam ediyorsunuz.
Kimse Canard’ın sesini kısamıyor. Özgürüz, reklam almıyoruz, kimseyi desteklemiyoruz, yanlış yapan kim olursa olsun yazıyoruz. Artık herkes ama herkes bize güveniyor. ‘Canard yazdıysa doğrudur’ diyor. Yazdığımız haberler ciddiye alınıyor. Herkes bize bilgi akıtıyor. Satışlarımız ortalama 700 bin. Üstelik Sarkozy iktidara geldiğinden bu yana yüzde 30 artış var.




Neden tüm gazeteler düşerken Canard Enchaine okurları artıyor?
Daha orijinal bir gazeteyiz. Diğer gazete, dergi ve televizyonların vermediğini, okurdan saklananları veriyoruz. Diğerlerini tamamlayan bir misyonumuz var. Yurttaş olabilmeniz için bilmeniz gereken şeyler var.

Yazısını elle yazan editör

Haftalık hiciv gazetesi Canard Enchaine, 1915 yılında Birinci Dünya Savaşı sırasında, kimseye ait olmadan, sadece yazarlarının sahip olduğu muhalif bir gazete olarak doğuyor. Reklam ve ilan almadan, son derece sıradan bir kağıt kalitesi kullanan, sadece kırmızı ve siyah olmak üzere iki renk basılan 8 sayfalık ‘bağımsız’ bir gazete. Gazete; baskı, teknik ve çalışma biçimiyle hâlâ eski tarz araştırmacı gazetecilik geleneğini sürdürüyor. Genel Yayın Yönetmeni Angeli’nin, ne i-Phone’u, ne de bilgisayarı var. Hâlâ yazısını elde yazıyor. Canard Enchaine’nin bir web sayfası var ama asıl satış kağıt üzerinde. Bunu “Gazetemiz kağıt ve mürekkepten ibarettir” diye anlatan Angeli, “Diğer gazeteler iyi haber yaptıklarında biz de mutlu oluyoruz. Çünkü insanları yeniden iyi habere alıştırmak lazım” diyor.

Cumhurbaşkanı önceden okuyor

‘Sarkozy, her Bakanlar Kurulu öncesi Canard okuyor’ diye şaka yapılıyor.
Bakanlar Kurulu’na kalır mı, bir gece önceden alıyorlar. (kahkaha atıyor)

İnternet çağında nasıl oluyor da klasik gazetecilikle ayakta kalabiliyorsunuz?
Biz kağıda inanıyoruz. Gerçek gazetecilik yapıyoruz, tutkulu, araştırmacı, belgeye dayanan, kesin... Fiyatımız pahalı olmasına rağmen, çok satıyoruz. Gazetelerin tiraj kaybetmesinde internetin ve bedava gazetelerin rolü var. Ama tiraj düşüşünü açıklamak için bunlar yeterli değil. Figaro 336 bin, Le Monde 295 bin, Liberation 116 bin satıyor. Dramatik hakikaten. Bu, gazete sahiplerinin, yazı işlerinin, gazetecilerin suçu. 70 milyonluk bir ülkede bu normal değil.


(Giriş yazısı: Cihan Demirci (Karikatür Dergisi-2001), Röportaj: Arzu Çakır Mori-Paris/ 7 Ağustos 2011-Hürriyet)