30 Ocak 2011 Pazar

GAZETE KARİKATÜRÜNÜN BÜYÜK USTASI ALİ ULVİ ERSOY USTAYI SEVGİYLE ANIYORUZ...

30 Ocak 1998 tarihinde yitirdiğimiz gazete karikatürünün ülkemizdeki büyük ustası Ali Ulvi Ersoy'u ölümünün 13. yılında Cihan Demirci'nin yazısıyla anıyoruz...

ALİ ULVİ ERSOY;
BİRİNCİ SAYFANIN
BİRİNCİ SINIF ÇİZERİ!
1950 kuşağı” tanımı en çok ona uyuyor, çünkü Ali Ulvi Ersoy Cumhuriyet gazetesindeki o kesilip saklanası siyasi karikatürlerine tam da 1950 yılında başlamıştı…

CİHAN DEMİRCİ
1950 kuşağı olarak adlandırılan çizerlerin içinde apayrı bir yeri olan, gazete karikatürünün en uzun soluklu ustası Ali Ulvi Ersoy’u 30 Ocak 1998’de 74 yaşında yitirmiştik.

1924 doğumlu Ali Ulvi Ersoy’un ilk karikatürü 1940 yılında “Çocuk Sesi” dergisinde yayımlanmıştı. Sonrasında Çağdaş Türk karikatürünün kurucusu gözüyle bakılan Cemal Nadir’in yanında yetişti. 1941’te Cemal Nadir Güler’in Vedat Günyol’la birlikte çıkardığı “Arkadaş” adlı çocuk dergisinde ayda 10 lira maaşla ilk kez profesyonelliğe adım atan Ali Ulvi Ersoy’un Cumhuriyet gazetesine girip de günlük karikatür çizmeye başlaması 1950 yılına rastlar. 1950’den başlayarak Cumhuriyet gazetesinde yarım yüzyıla yakın bir süre, çok uzun soluklu bir şekilde “günlük” karikatür çizmenin ülkemizdeki en üst seviyesine çıkan Ali Ulvi Ersoy, Turhan Selçuk ustanın deyimiyle “Aydınlanmanın ödünsüz çizeriydi”…


Adı adeta Cumhuriyet gazetesiyle özdeşleşen Ali Ulvi Ersoy’u yitirişimizden sonra gazetelerimizdeki 1. Sayfa karikatürcülüğü de en uzun soluklu çizerini kaybetmiş olmakla kalmakla kalmadı, gazetelerin 1. Sayfalarındaki bu güzel gelenek sanki onun ardından yok olmaya yüz tuttu. Günümüzde birkaç gazetede birinci sayfada karikatür yayımlanıyor ama bu karikatürler Ali Ulvi’nin karikatürlerine ayrılan alandan çok uzak adeta “vinyet” diyebileceğimiz küçüklükteler ne yazık ki. Bu da zaten gülünüp geçilen türdeki bu karikatürlerin yarattığı etki alanını azaltıyor.
Ali Ulvi Ersoy, elli yıla yaklaşan Cumhuriyet serüveninin yanı sıra 1947-1949 yılları arasında “Kahkaha” ve “Mizah” dergilerinde karikatürleriyle yer aldı. Sonraki yıllarda “Kırkbirbuçuk”, “Tef”, “Dolmuş” mizah dergilerinde çalıştı. 1957-1959 arasında ABD’de çeşitli dergilerde çizerlik ve film afişi ressamlığı yaptı. Tonguç Yaşar ve Yalçın Çetin’le birlikte “Evliya Çelebi” çizgi filmlerini gerçekleştirdi. “Piri Reis’in Amerikan Hatırası”nı anlatan 30 dakikaklık bir belgesel yaptı. 1995 yılında Karikatürcüler Derneği tarafından “50. Sanat Yılı” nedeniyle Ankara’da bir onur gecesi düzenlenen Ali Ulvi Ersoy bir söyleşisinde: “Ben vaktimi üç şeye ayırdım; birisi okumak, birisi çizmek, birisi de yaşamak. Bunlardan vakit bulup da albüme, sergiye zaman ayıramadım” diyordu.

Türk karikatürünün kendine özgü duruşu ve çizgisiyle siyasi gazete karikatürcülüğünde “filozofluk” mertebesine erişmiş bu usta ismi bize elli yıla yakın bir süre gazetede birinci sayfa karikatürünün nasıl olacağına dair dersini vererek 30 Ocak 1998’de aramızdan ayrıldı. Onun kadar okuyup, çizip, yaşayabilmek her çizerin hedefi ve dileği olmalı.

Cumhuriyet’in iç sayfalarında yıllardır siyasi karikatür çizen Musa Kart arkadaşımızın karikatürlerinin son bir aydır Cumhuriyet gazetesinin birinci sayfasında görülmeye başlaması 13 yıl önce yitirdiğimiz bu büyük ustayı andığımız şu günlerde onun çizgi dolu ruhunu biraz olsun rahatlatmış mıdır acaba?..


(Cihan Demirci'nin bu yazısı; ilk kez Ocak 2002 tarihinde Karikatür Dergisinin 106. sayısında yayımlandı, Ocak 2011'de elden geçirildi.)