"İktidar karikatüristi" olmayı başarmış bir çizer Salih Memecan... Kendisinin bu özelliğinin karısının AKP milletvekili olmasından sonra daha da arttığı çizdiği karikatürlerle kanıtlanmış bir gerçek... MİZAHHABER olarak karikatürün en önemli özelliği olan "muhalif" olmayı çarpıtarak 200 yıllık karikatür sanatını yeniden tanımlamaya çalışan Memecan'ı daha önce de eleştirmiştik. Memecan geçtiğimiz hafta, Taraf gazetesinde yayınlanan röportajında; "Başbakan Erdoğan bana dava açmadı. Belli ki karikatürdeki görüşlerimi beğeniyor. Duyduğuma göre beğenmedikleri de oluyormuş. Olabilir tabii. Ben de onun bazı politikalarını beğenmiyor olabilirim" diyor... Bu sözleriyle bizi gene acı acı güldürüyor... Başbakanın beğenmediği bir karikatürü çizmeyi büyük olay haline getirmek de ona özgü bir yetenek olsa...
Neyse bizim size asıl ileteceğimiz EMRE ULAŞ arkadaşımızdan gelen mail... Emre Ulaş, MİZAHHABER'e bu röportajla ilgili olarak aşağıdaki satırları yolladı... Okuyalım...
Salih Memecan'la yaklaşık 25 sene önce tanıştık ve 15 sene birlikte çalıştık. Yeni Asır İstanbul, Gelişim Yayınları, Söz gazetesi, Sabah ve ATV. Ondan çok şey öğrendim, o da benden birşeyler öğrenmiştir. Özellikle Nokta günlerinde birlikte sabahladığımız çok olmuştur. Benim çizgi denemelerimde yüreklendirmesiyle katkısı çok olmuştur. Benim de en önemli katkım Bizimcity'nin çizgi filmini yapma önerim ve bunu ATV'nin kuruluş yılında gerçekleştirmem olmuştur. Yaklaşık üç yıl yüzlerce günlük Bizimcity çizgi filmi yaptım. O zamanlar konuyu Memecan'la birlikte belirliyorduk. Benim için çok yararlı bir çizgi film deneyimi olmuştur. Bugün de benim tasarladığım formatla değerli arkadaşım Gürcan Mermertaş başarıyla devam ettiriyor. Memecan'la yollarımız, kendi projelerime zaman ayırmak istemem nedeniyle ayrıldı. Kendi adıma istediğim gibi bir projeyi o zamanlar Radikal'in yayın yönetmeni olan sayın Mehmet Yılmaz'ın desteğiyle yine Radikal'de gerçekleştirdim (Cilalı Taş Devri). Bildiğiniz gibi bu bant ve Radikal'deki işim 2007 yılında İsmet Berkan tarafından sonlandırıldı (yerime başbakanın basın danışmanı Akif Beki hem yazar, hem de çizer olarak alındı). O günden bu yana birkaç gazeteye girişimde bulunsam da (Cumhuriyet de dahil) bana 'kokarca' muamelesi yapıldı. Bugün de pek kolay olmayan şartlarda, karikatürden biraz umudumu keserek yeni çizgi film projeleri üretmeye çalışıyorum. Bunları niye yazdığıma gelince... Birkaç gün önce Taraf gazetesinde Memecan'ın bir röportajını okudum. Aşağıda alıntıladığım bölüm beni bu yazıyı yazmaya zorladı. Belki içinizde gereksiz alınganlık gösterdiğimi düşünenler olacaktır. Doğrusu özellikle Bizimcity çizgi film projesini gerçekleştirme cahilliğini göstererek ve de Memecan'ın yakınen tanıdığı 'işten atılmış' bir çizer olarak alınganlıkta pek haksız sayılmam. Rezil olma kısmını ise son yıllarda zaten buna alışık olan sahibine iade ediyorum. Aşağıda alıntıladığım röportajın tamamını Taraf'ın arşivinden bulabilirsiniz... Bu arada konu edilen herhangi bir çizer olsa bile tepki gösterilmesi gereken bir yaklaşım bence.
Emre Ulaş
BAKIN SALİH BEYE GÖRE NASIL KARİKATÜRİST OLUNURMUŞ?
"Nasıl karikatürist olunur?
"Formülü var. Bir, çizeceksin; iki, esprili olacaksın; üç, kültürlü ve bilgili olacaksın. Bu üçü de çalışmayla ilgili bir şey. Diyorlar ki çizebilmek kabiliyet meselesi. Belki biraz kabiliyet. Ama çok basit çizimler var çok ünlü ve başarılı oluyor. Bence herkes çizme kabiliyetiyle doğuyor, mecbur kalanlar çiziyor. Mecbur kalmayanlar o işi geçiştiriyor... Karikatür dediğin birileriyle alay etmektir. Alay ettiğin kişiler de genellikle başbakanlar, siyasiler. Cahil cahil başkasıyla alay etmek çok zor bir iştir. Onu rezil edeceğim derken kendin rezil olabilirsin. Bir-iki olursun üçüncüde işten atarlar."
5 Ocak 2010 Salı
RÖPORTAJI" ÜZERİNE
EMRE ULAŞ'TAN
GELEN MEKTUP...