31 Mart 2009 Salı

TURHAN SELÇUK ÇİZİYOR

Turhan Selçuk'un 31 Mart 2009 tarihinde Cumhuriyet gazetesinin birinci sayfasında yayınlanan, yerel seçim sonuçları karikatürü... Aslında sadece ampulde sönme olmadı, özellikle Ankara ve İstanbul'da tam oy sayımı sırasında kasten kesilen elektriklerle, kaçırılmaya çalışılan oy pusulalarıyla, sandıklarda dönen her türlü iktidar dolabıyla bu yerel seçimlere AMPULÜN KARANLIK GÖLGESİ DE DÜŞTÜ!...

30 Mart 2009 Pazartesi

İŞTE SEÇİMİN
MİZAHHABER'CE YORUMU!

AKP "DENİZ" kenarındaki şehirleri kaybetti ama asıl ilginci CHP de "DENİZ" sahibi olduğu için bunları kazanmadı!..

MESUT EKENER ÇİZİYOR

Mesut Ekener "Fırçalı-Yorum"da AKP'nin "Ceketimizi koysak seçtiririz" dediği Şanlıurfa'da seçimi bağımsız aday Fakıbaba karşısında kaybetmesini yorumlamış... (Kenthaber)
ENGELSİZ KARİKATÜR
SERGİSİ AÇILDI

"Engelsiz" Karikatür Sergisi ODTÜ’de Kütüphane Sergi Salonunda açıldı. Engelli insanlarımızın sorunlarını işleyen sergi büyük ilgi gördü. Sergiyi "Gülmece" "Engelsiz ODTÜ" ve "Güzel Sanatlar" toplulukları ortaklaşa düzenledi. Sergide çalışmaları yer alan katılımcılar sunlar: Betigül Umuroğlu, Duygu Saraçoğlu, Elgin Akpınar, Emre Yımaz, Eren Şenyurt, Fatih Ballı, İlkay Elmacı, Koray Benli, Mert Gürkan, Mustafa İlhan, Sıla Karagöl, Yavuz Altuntaç ve Yusuf Temiz. "Engelsiz" sergisi 5 Nisan 2009 tarihine kadar izlenebilir.

---------------------------------------------------------
VAHİT AKÇA ÇİZİYOR




Malumunuz; oy kapmak için Tunceli'de her türlü beyaz eşyayı dağıtan, "Sadaka bizim kültürümüzde vardır" diyerek, vatandaşını "DİLENCİ" olarak gören AKP iktidarı Tunceli'de seçimi bir kez daha kaybetti...



SEMİH POROY'UN
"KİTAP" KARİKATÜRLERİ
SERGİSİ ZONGULDAK'TA
Semih Poroy'un "Kitap" konulu karikatür sergisi, 30 Mart-4 Nisan 2009 tarihleri arasında kutlanan 45. Kütüphane Haftası kapsamında, Karikatürcüler Derneği Zonguldak Temsilciliği'nin organizasyonuyla Zonguldak Atatürk Kültür Merkezi sergi salonunda açık kalacak... (Afişe tıklayarak büyütebilirsiniz.)
İSTANBUL'DAN
ENKİ BİLAL GEÇTİ!
Çizgi romanın dünyadaki en büyük ustalarından biri; ENKİ BİLAL... Adeta bir dünya vatandaşı; Yugoslavya kökenli, Sırbistan'ın başkenti Belgrad doğumlu, annesi Çek, babası Boşnak olan, Fransız vatandaşı Enki Bilal, 28 Mart Cumartesi günü, İstanbul Galatasaray'daki Yapı Kredi Kültür Merkezinde çizgi roman üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi. Sonrasında da kitaplarını imzaladı. Enki Bilal'in orjinal çizgi roman desenlerinden oluşan sergi ise gene aynı galeride 2 Mayıs'a dek açık kalacak...

Enki Bilal'e söyleşisinde bu etkinliğe önayak olan Enki Bilal tutkunu Cem Şerbetçi eşlik etti... (Fotoğraflar: C.D.-MİZAHHABER)

28 Mart 2009 Cumartesi günü... Mart ayının son günleri için gayet güzel, güneşli bir hava... İstiklal Caddesinde, Galatasaray'da bulunan Yapı Kredi Kültür Merkezinin Sermet Çifter Salonunda acayip bir kalabalık var. Salondaki sandalyeler gelenlere yetmiyor. Salona girmekte geç kalanların ayakta kaldığı, epeyce kalabalık bir ortam. Kulaklıklar veriliyor ve anında çeviriyle ENKİ BİLAL söyleşisi başlıyor. Enki Bilal, bu söyleşiyi direkt olarak gelen sorulara yanıtlar vererek sürdürüyor. Pek çok soru soruluyor ama çoğu çizgi roman dünyasının derinliğine girebilen sorular değil. Zaten kalabalıktan fark edebildiğimiz kadar çizgi romancılarımız, karikatürcülerimiz ortalarda pek yoklar. Daha çok çizgi roman meraklılarının, sinema ve Fransız kültürü tutkunlarının salonda yer aldığını gözlemliyoruz. Salonun girişinde Çizgi Roman Okurları Paltformunun yaratıcısı Ümit Kireçci arkadaşımızla karşılaşıyor ve laflıyoruz. Ümit, az önce Enki Bilal'le röportaj yapma şansı yakalamış, o röportajı anlatıyor. İçeri giriyoruz. Çizer Mehmet Duru ve oğluyla buluşuyoruz. Amerika'da ve Türkiye'de yaşamını sürdüren çizgi romancı Tayyar Özkan arkadaşımız da söyleşiyi izleyenlerden. Marmara Çizgi adlı çizgi roman yayıncısı bir ara söz alıp; "Enki Bilal'in albümünü Türkiyede 2 bin adet bastıklarını ama hala tüketemediklerini" anlatıyor heyecanlı bir ifadeyle. Çizgi roman yayıncılığının Türkiye'de anlaşılamadığından, ilgi görmediğinden dert yanarken, kitapçılarda çizgi roman albümleriyle, karikatür kitaplarının yanyana konmasını eleştiriyor. Öyle tonda yapıyor ki bu eleştiriyi, çizgi romanı yücelteceğim derken bu kez karikatürü küçümseyen bir duruma düşüyor ne yazık ki. Sorular ve yanıtlar deken 2 saate yakın süren söyleşi bitiyor ve Enki Bilal kitaplarını imzalamaya başlıyor. Sergi salonundaki Enki Bilal'in orjinal desenlerinden oluşan sergiyi geziyoruz bu arada. Bu serginin 2 Mayıs'a dek açık olduğunu çizgi roman meraklılarına ve çizer arkadaşlarımıza anımsatmış olalım. Bu etkinliğe önayak olan, Enki Bilal'in Türkiye'ye ilk kez orjinal bir sergi ve söyleşiyle gelmesini sağlayan, sıkı bir Enki Bilal hayranı olan; M.Cem Şerbetçi'nin kendi Enki Bilal koleksiyonu da bu sergide yer alıyor.

Enki Bilal'i salonu tıka-basa dolduran bir kitle dinledi...

Çizgi Roman Okurları Platformu'nun hazırlayıcısı Ümit Kireçci arkadaşımız soru-cevap şeklinde başlayıp biten Enki Bilal söyleşisinin tamamını kaydedip, çözümledi ve bloguna koydu. Arzu eden okurlarımız aşağıdaki adresten bu soru-cevapların tamamını okuyabilirler: http://cizgiromanokurlariplatformu.blogspot.com/2009/03/enki-bilal-sergisi-ve-soylesisinin-tam.html

CİHAN DEMİRCİ-MİZAHHABER

Enki Bilal söyleşisi öncesinde; Cihan Demirci, Mehmet Duru ve Ümit Kireçci birarada...

İ. BÜLENT ÇELİK ÇİZİYOR

İ. Bülent Çelik'in 29 Mart 2009'da Vatan gazetesinde yayınlanan karikatürü...

29 Mart 2009 Pazar

VAHİT AKÇA ÇİZİYOR

Ne de olsa bir Mart günü yapılıyor bu seçim... Sandıktan çıkacak belli değilmiş gibi gözükse de, böylesi bir düzende gene karakedilerin sandığa çıkacağı çok açık...

ANKARA'DA
"KARİKATÜR VE
MUHALEFET"
KONFERANSI...
Hollanda Yüksek Eğitim Enstitüsü'nce (NIHA) düzenlenen "Karikatür ve Muhalefet" başlıklı konferansa konuşmacı olarak; Levent Gönenç ve Levent Cantek katılıyorlar... 2 Nisan Perşembe günü, saat:18.20'da başlayacak olan konferans; Koza Sokak, No:111, Gaziosmanpaşa- Ankara adresinde gerçekleşecek...

28 Mart 2009 Cumartesi

YANLIŞ GÜNDE VE
YANLIŞ SAATTE
BİR SÖYLEŞİ!

Karikatürcüler Derneğinin sitesinde okumasak haberimiz bile olmayacaktı. Zira ne bize, ne de başkalarına gelen bir bilgi olmadı. Sitedeki haberde şöyle deniyor: "Gazete karikatüristliğinin sorunlarını tartışmak üzere Türkiye Gazeteciler Cemiyeti bir toplantı düzenliyor. Konuyla ilgili cemiyet üyelerinden geldiği söylenen istek doğrultusunda gazete karikatüristliğinin sorunlarını tartışmak üzere Türkiye Gazeteciler Cemiyeti bir toplantı düzenliyor."

Tarihe bakıyoruz: 30 Mart Pazartesi günü... Yani 29 Mart seçimlerinin hemen ertesi... İnsanların sabaha dek oturma olasılığının epeyce yüksek olduğu bir seçim gecesinin hemen ertesi... Peki sıkı durun, söyleşi saati kaç dersiniz: sabahın 10'u.... Sahi konuşmacılar da belli değil bu arada... Gazete karikatürcülüğünin sorunlarını konuşmak için için daha kötü bir gün ve daha kötü bir saat olabilir miydi diye düşünüyor insan. Sanırız kimsenin gelmemesi için düzenlenmiş olmalı bu talihsiz söyleşi... Ne diyelim düzenleyenlere hayırlı-uğurlu olsun...

SEVGİLİ "MISTIK"I
ANIYORUZ...
"Mıstık" imzasıyla tanınan karikatürcü Mustafa Eremektar'ı bundan tam 9 yıl önce, 28 Mart 2000 tarihinde yitirmiştik... Ölümünün 9. yılında sevgili "MISTIK" ağabeyi sevgiyle anıyoruz...

Karikatürcüler Derneği'nin Temmuz 1999'a ait bülteninden MISTIK'lı bir anı... Tarih: 19 Haziran 1999...Derneğin Sultanahmetteki merkezinde bir sergi açılışında en solda elini uzatan Mıstık (Mustafa Eremektar) onun elini tutan o dönemin dernek başkanı Bedri Koraman, solda; Tonguç Yaşar, İbrahim Ersaraç ve en sağda Cihan Demirci...

1930 doğumlu Mustafa Eremektar, çizdiği Cemal Nadir Güler portresinin 15 Mart 1947'de, yani 17 yaşındayken Doğan Kardeş'te yayımlanmasıyla profesyonel karikatürcülük yaşamına başladı. Yavrutürk, Milliyet Çocuk, Akbaba, Tef, Dolmuş dergilerinde ve Son Posta, Akşam, Vatan, Cumhuriyet, Yeni Sabah gazetelerinde karikatüristlik yaptı. 1950’de Mengü Ertel ve Berk Çalıkman’la San Organizasyon’u kurdu.1962’den 1980’e kadar çizgi filmle de uğraştı. Çocuklara, özel bir önem veren Mıstık, “Bizim Ali”, “Uzay Çocukları” gibi tipler yarattı. “Taş Devri” karikatürleriyle ünlendi. Ayrıca çocuklar için çizdiği karikatürleri 40 Yılda Bir adlı bir kitapta topladı. Eserleri yurtdışında da yayımlanan Mıstık, 1973’te Gabrovo Uluslararası Karikatür Yarışması’nda özel ödül aldı.Mustafa Eremektar, 2000 yılının 28 Mart’ında hayatını kaybetti. Ölümünün birinci yılında İstanbul, Nişantaşı’nda bir çocuk parkına adı verildi. Ölüm yıldönümü 28 Mart olmasına rağmen Mustafa Eremektar kabri başında 30 Mart Pazartesi günü anılacak. Saat: 10.00 da Karikatür Müzesi'nde buluşulacak. 29 Mart günü seçim günü, insanların oldukça geç yatacağı bir günün ertesinde, sabahın erken saatlerinde bu buluşmaya kimler gidebilecek doğrusu merak ediyoruz...

( Cihan Demirci'nin ilk basımı Nisan 1996'da yapılmış "Laforizmalar" adlı kitabından alınmıştır...)

İ. BÜLENT ÇELİK ÇİZİYOR

İ. Bülent Çelik'in 27 Mart 2009'da Vatan gazetesinde yayınlanan karikatürü...


27 Mart 2009 Cuma

VAHİT AKÇA ÇİZİYOR...
DÜNYA TİYATROLAR GÜNÜNDE
YILIN OYUNU ÖDÜLÜ
"ERGENEKON"A...
MİZAHHABER olarak, Dünya Tiyatrolar Gününde; yılın tiyatro oyunu ödülünü "Ergenekon Örgütü" adlı oyuna veriyoruz... Şimdilik 2. perdesi oynanan oyun oldukça ilginç çünkü, bu oyun bir yandan sahnelenirken bir yandan da yazılması devam ediyor... Oyun metninin, oyun sürerken yazılması dünya oyun tarihinde bir ilk olsa gerek!.. Yoksa gerçek epik tiyatro bu mu Brecht amca? Bu oyunda; ülkede, iktidar partisine "muhalif" olan herkesin potansiyel olarak yer almasının her an mümkün olması da, bu oyunu diğer bütün oyunlardan ayrıcalıklı hale getiriyor... Ne diyelim: İYİ OYUNLAR TÜRKİYE!!!
BİROL ÇÜN ÇİZİYOR

Aylar önce "SEÇMENİ KÜTÜK YERİNE KOYAN SEÇİME HAYIR" dedik, sonucu baştan belli bir seçime karşı tepkimizi MİZAHHABER olarak koymaya çalıştık ama bir kez daha gördük ki, karikatürcü arkadaşlarımızın çoğu, ülkedeki ahı gitmiş vahı kalmış muhalefet liderlerinden farksız haldeler... İş yarışmalara, ödüllere, benzer karikatürlere gelince ses üstüne ses verenler, ülkede yükselen faşizme karşı tribünde "seyirci" vaziyetindeler... Tepkisini-isyanını-coşkusunu-muhalif kimliğini yitirmiş insandan nasıl karikatürcü olur, bunu anlamak mümkün değil... Sonuçta biz boyumuzun ölçüsünü aldık... Destek veren, duyarlı çizer dostlara özellikle teşekkür ederiz... Sesi en gür çıkanların başında Çorum'dan Uğur Pamuk arkadaşımız yer aldı. Bu kampanyayı Birol Çün'ün yukardaki karikatürüyle noktalıyoruz...

ERHAN TIĞLI 27 MART DÜNYA
TİYATROLAR GÜNÜ
İÇİN YAZIYOR...

TİYATRO- OYUN ÇEŞİTLEMELERİ

Oyun: Sahnedeki oyuncuların çabalarını saygı ve sevgiyle seyredin; güzelliğe doyun.
Oyun: Kötülüğü, çirkinliği çöpe koyun; güzelliği, iyiliği koruyun.
Oyun: Tiyatroya gitmezsen, sanatı önemsemezsen ot gibi yaşarsın; bir karış büyür boyun!
Oyun: Tiyatrodan zevk almazsan, müzik, resim ve edebiyatla ilgilenmezsen olursun bir koyun...
Oyun: Kimi sanatçılar(!) için tiyatro, sinema gündeme gelmek, gündemde kalmak için bir bahane, bir oyun. Kendini zora sokma, soyun güzelim soyun!
Oyun: Onunla gelişir duygu ve düşüncelerin, onunla değişir huyun.
Erhan Tığlı
COŞKUN GÖLE, SEÇİM
SONRASININ
BAYKAL'INI
ŞİMDİDEN ÇİZİYOR
AKP'nin iktidar faşizmi altında, her türlü ayak oyunuyla gidilen karanlık bir seçim... Sandık başında yaşanacak hile-hurdalar, erkenden açıklanacak kuşku dolu seçim sonuçları... Beklenenler bunlar... Yani tam bu ülkeye layık bir seçim... İşte böyle bir ortamda, her daim olduğu gibi DERSİNE GENE ADAM GİBİ ÇALIŞMAYAN BAYKAL'LI BİR CHP... 30 Mart sabahını tahmin etmek pek de zor değil... Daha "BÜYÜK" kazıkları düşünecek ve yaşayacak bir TÜRKİYE... Eeeee büyük düşün ki büyük girsin sandığa verdiğin o oy!!!!


26 Mart 2009 Perşembe

ZONGULDAK'LI
KARİKATÜR EMEKÇİSİ
BURHAN SOLUKÇU'YU
ANIYORUZ...
1928 Zonguldak doğumlu karikatürcü Burhan Solukçu, Zonguldak'ta başlayan yaşam kavgasını İstanbul'da sürdürmüş, gerçek bir karikatür emekçisi olarak çileli yaşamını henüz 50 yaşındayken, 26 Mart 1978'de noktalamıştı...

Burhan Solukçu... 1978 yılında dünyaya veda ettiğinde henüz 50 yaşında olan bu emekçi karikatürcü hayatın pek çok zorluğuna inat, karikatür çizerek tutunmuştu yaşama... Gerçek karikatürcüler de genellikle böyle olur aslında... Onların sıkıntıları, dertleri, yaşamla-düzenle mutlaka bir kavgaları vardır. Şimdilerde bu tip karikatürcü örneği de pek bırakmadı ülkedeki kirli ve kokuşmuş düzen... Son kalanlar da gittikten sonra, karikatür denen güzellik de bu kavgadan zerre kadar nasibini almamışların eline kalacak hepten... Siz onun soyadına bakmayın yaşam ona hep zor "soluk" aldırmış... 1928'de Zonguldak'ta doğmuş... Madenlerde çalışmış, geçim derdiyle, hastalıklarla boğuşmuş, hep emekten yana koymuş tavrını...
BURHAN SOLUKÇU'NUN ÇİZGİLERİYLE 1966
YILINDAN BİR PARDON DERGİSİ KAPAĞI
(CİHAN DEMİRCİ MİZAH ARŞİVİNDEN..)

Cihan Demirci'nin 2009 yılı için özel olarak hazırladığı "MİZAH DERGİCLİĞİMİZ 140 YAŞINDA" başlıklı görsel sunumda da yer alan bir Burhan Solukçu kapağı... 26 Temmuz 1966 tarihli PARDON dergisinin kapağında "İNÖNÜ YILIN İLK ÇİVİLEMESİNİ YAPTI (GAZETELER)" küpürünün altında kaynayan CHP kazanına çivileme atlayan İsmet İnönü görülüyor... Aradan geçen 43 yıla rağmen CHP'deki o kazan hala kaynıyor, kaynıyor, kaynıyor... İşte karikatürün gücü bu... Ülkenin siyasi tarihinden acı bir gerçeği tokat gibi yüzünüze vurur 43 yıl geçse de aradan...



Burhan Solukçu, ilkokuldan sonra Ereğli Kömürleri İşletmesi meslek edindirme kursundan mezun olmuş... İşletmenin Kozlu maden kuyularında elektrikçi olarak çalışmış. Hastalığı nedeniyle görevinden ayrılmak zorunda kalmış.. İstanbul'da değişik sanatoryumlarda tedavi görmüş ve İstanbul'a yerleşmiş... Tabelacılık, gazete ressamlığı gibi çeşitli işler yapmış bir süre İstanbul'da...Derken Rıfat Ilgaz'ın desteğiyle ara verdiği karikatür çalışmamalarına yeniden dönmüş... Dolmuş, Karikatür, Akbaba, Taş-Karikatür, Amcabey, Zübük, Pardon, Ustura gibi mizah dergilerinde çizmiş. Karikatürleri; Demokratik Almanya, Sovyetler Birliği, İtalya gibi ülkelerde de yayınlanmış.Birçok karma sergiye katılmış. 1976 yılında "Türkiye'de sanayi 76" konulu yarışmada başarı ödülü almış. Ve 1978 yılının 26 Mart'ında henüz 50'sindeyken çileli yaşamı İstanbul'da sona ermiş...

Zonguldak'lı karikatürcü arkadaşımız Kürşat Coşgun, bir kaç yıl önce Burhan Solukçu'yu kitaplaştırarak karambole gitmiş bu özgün ustayı yeniden anımsattı. Ölümünden sonra Turhan Selçuk onun için şunları yazmış: “Burhan Solukçu, sağlam bir bakış açısına, sağlam bir kişiliğe sahipti. Toplumsal olaylar, ezilmiş halk, emekçi sınıflar onun başlıca konusuydu. Hayatı boyunca hep onları savundu, hakim güçleri yerdi. Kendisi de o ezilmiş sınıfın içindeydi, arasındaydı. Bu nedenle başarısı da o orantıda yüksek ve etkili oldu. Saygın ve gerçek bir sanatçıydı Burhan Solukçu...”

Karikatürün hayata tutunma gücünü, dayanma gücünü gösteren özel çizerlerden biri olan Burhan Solukçu'yu ölümünün 31. yılında sevgiyle anıyoruz...

HÜSEYİN MUMCU'YU DA ANIYORUZ...

Bugün sadece Burhan Solukçu'nun ölüm yıldönümü değil... Sahi dostlar 26 Mart aynı zamanda, adı unutulmuş bir başka karikatürcünün de ölüm yıldönümü... HÜSEYİN MUMCU'yu da 78 yaşındayken 26 Mart 2002 tarihinde yitirmiştik... 1924 doğumlu Hüseyin Mumcu, bir süre dergilerde ve gazetelerde karikatür çizdikten sonra uzun yıllar sahne tasarımcılığı yapmış, 1989'da Devlet Tiyatrolarından baş dekoratör olarak emekli olmuş, pek çok tiyatro oyununa dekor ve kostüm yapmıştı. MİZAHHABER olarak Mumcu'yu da sevgiyle anıyoruz...

CİHAN DEMİRCİ


ÖKÜZ NE DİYOLOGLARI

- Duydun mu bilader, sürekli birşeylere benzetilen Başbakan bu kez de kendisini OBAMA'ya benzetmiş... Hem de ikisinin benzer yanı neymiş biliyor musun?.. Sıkı dur: mütevazı yanları benziyormuş....

- Yaaa kardeşim öküzüz diye bu benzetmeyi de yiyecek diiliz artık... Şu ana dek bir tek "TANRI"ya benzetilmediği kalan bir Başbakan da MÜTEVAZI ise ben de TRENİM KARDEŞİM TREEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEN!.. (C.D.)

25 Mart 2009 Çarşamba

ALİ ŞUR'UN
AÇIKLAMASI...

Yunus Nadi Karikatür Ödülünü Ahmet Ümit Akkoca ile paylaşan Ali Şur MİZAHHABER'de benzeri çıkan 2 karikatür ve Oğuz Gürel'in benzer karikatürü üzerine MİZAHHABER'e aşağıdaki şu açıklamayı gönderdi, aynen yayınlıyoruz... Ali'nin iyi niyetine inanmak istiyoruz, sanırız asıl sorun çok "güncel" ve henüz sıcaklığı süren bir konuda karikatüre ödül vermekten kaynaklanıyor...

Sevgili Cihan Demirci; benim bu karikatürüm 2 aydır facebook sayfamda yer almaktadır bu karikatürleride biliyorum. Bu karikatürüm benim sayfamdaydı ertelenince sayfadan çıkarttım ödül aldıgımda tekrar sayfaya koydum gönderme tarihi 9 şubat kargo kagıdı elimde telefondan haber gelince tabiki bunu arkadaşlarım ile paylaşacagım ilk internette yayınlanan karikatür benimki tabiki hepimiz aynı şeyi düşünecegiz konu güzel adama soruyorlar abi elektirik yok buzdolabı veriyor başkasına soruyor bakalım buzdalabımdan çıkan oylar kime gidecek anında not aldım yani espirini asıl sahibi köylü yanlız düşünülmeden sorulmadan yapılan eleştiriler insanı üzüyor yürek rahat olacak haklıyken haksız durumuna düşüyorsun tekrar söylüyorum o karikatür facebook sayfamda 2 aydır sergileniyor ayrıca Oguz Gürelin gazetesini okumam mümkün deyil, doslukla..

ALİ ŞUR

OĞUZ GÜREL'DEN

GELEN AÇIKLAMA...

Ali Şur'un açıklaması üzerine, ödül alan karikatürle benzer karikatürü olan Oğuz Gürel'den de bir açıklama aldık. Aynen yayınlıyoruz...

Ali Şur'un açıklamalarını ve diğer yorumları okudum.. en başta sürekli birbirine karıştırılan benzer karikatür-çalıntı konusunda şunu söyleyeyim.. benzer karikatür eşittir çalıntı karikatür değildir.. sürekli bunları aynı şeymişgibi göstererek bir yere varamayız.. hele sapla samanı karıştırarak bir yere hiç varılamaz.. burada konu ne benim çizdiğim gazete ne de diğer örneklerin yayınlandığı site veya sitelerdir.. nerede değil ne çizildiği önemlidir.. bunu tartışırsak konu başka yerlere gider..burada ödül alan karikatürün benzerlerinin daha önce yapıldığı önce ya da sonra belgeleniyor.. ve bunda da amaç ödül alan çizeri hedef almak değildir.. ödül alan kişi ben de olsam gazete karikatürü tarzında bir çalışmanın ödüllendirildiği görüşüm değişmez.. ama bu jürinin takdiridir ve bunu da derinlemesine yorumlamak doğru olmaz.. ben o gazeteyi okumam o siteye bakmam demeklehaklı olduğunuz bir konuda daha da haklı olmanız pek mümkün olmaz.. o yüzden kurumlarıveya kişileri tartışmaktansa benzer karikatür konusunda daha açıklayıcı veya aydınlatıcı olmak daha doğru olur.. oğuz gürel in çizdiği yayın organını okumuyor olabilirsiniz ama ben de facebook u okumuyorum.. nerede değil ne çizdiğiniz önemlidir bazen.. benzer şeyleri düşünmek benzer işlerin yayınlanması benzer işlerin ödüllendirilmesi ne ilk ne ne sondur..bundan sonra da olacak.. ama sapla samanı birbirine karıştırarak bir yere varabilmek mümkün olmaz.. benzer çalışma the new york times'da yayınlansa o çalışmanın orada yayınlanmış gerçeği değişmez..

Oğuz Gürel

Bu kez MİZAHHABER'i de haber yapan
bir "benzer" karikatür vakası...
MİZAHHABER'DE BENZERİ
VE HATTA BENZERİNİN
BENZERİ YAYINLANMIŞ
KARİKATÜRE YUNUS
NADİ ÖDÜLÜ!

İşin samimi gerçeği; benzer karikatürlerden de, benzer karikatür haberlerinden de fena halde sıkıldığımız, bıktığımız için bunları çok yakından takip eden blog ya da sitelerden biri değiliz... Ancak dün Karcomics sitesini hazırlayan İsmail Kar'dan bir mail aldık. Bu mailde yer alan "benzer karikatür" haberinde, MİZAHHABER'de Kürşat Zaman arkadaşımızın 10 Şubat 2009 tarihinde yayınlanmış karikatürünün Ali Şur tarafından çizilmiş benzerine "Yunus Nadi Karikatür Ödülü" verildiği alt alta konmuş iki karikatür örneğiyle gösteriliyordu... Oysa daha Cumhuriyet gazetesi bile bu yılın ödül sonuçlarını henüz ilan etmemişti. Bu yarışmanın katılma süresinin uzatıldığı haberini ilk kez yayınlayan Mizahhaber'e bile ödül sonuçları daha ulaşmamıştı. Peki bu haber nerden öğrenilmişti?.. Anlaşılan oydu ki benzer karikatürü ödül alan Ali Şur, ödül almanın heyecanıyla kendi haberini karikatürcüler grubuna kendi ileten karikatürcülerden olmuştu. Oysa bu ödülü onunla paylaştığı bilgisini aldığımız Ahmet Ümit Akkoca'nın karikatürünü bile henüz görmemiştik. Görüldüğü gibi internet çağında her şey o kadar hızla gelişiyor, o kadar hızla ortaya çıkıyor ki, artık sonuçlar bile size yetişemiyor...

KÜRŞAT ZAMAN'IN MİZAHHABER'DE
YAYINLANMIŞ KARİKATÜRÜ

1O ŞUBAT 2009 - MİZAHHABER - Link adresi: http://mizahhaber.blogspot.com/2009/02/kursat-zaman-ciziyor-laforizmal-bir.html

BU DA VAHİT AKÇA'NIN MİZAHHABER'DE YAYINLANMIŞ KARİKATÜRÜ...

11 ŞUBAT 2009 - MİZAHHABER - Link adresi: http://mizahhaber.blogspot.com/2009/02/okuz-ne-diyo-loglari-baksana-kardesim.html

Karikatürün dışında pek çok dalda da her yıl verilen Yunus Nadi Ödülleri, ülkemizin en saygın ödüllerinden biridir. Bu yarışmada sadece tek bir ödülün verilmesi, yarışmaların ana karakteri olan; "birincilik, ikincilik, üçüncülük" gibi ödüllerin ve diğer ödüllerin olmaması jürinin işini baştan zor hale getiriyor. Sanırız biraz da o yüzden yarışma jürisi son yıllarda ödülü iki karikatür arasında paylaştırarak bu duruma çözüm bulmaya çalışıyor. Yarışmalarda fazlasıyla "güncel" olan konulara sahip karikatürlerin ödül alması çoğu zaman sorun olmuştur. Çünkü henüz sıcaklığını koruyan ve bu sıcaklığın kısa bir süre sonra geçeceği karikatürlerin benzerlerinin olma olasılığı daha yüksektir. Anımsıyoruz ki, Ali Şur arkadaşımız daha geçenlerde "Pursaklar" adlı belediyenin açtığı karikatür yarışmasında aldığı ödülü "iade ettiğini" açıklamış bir arkadaşımız. Üstelik iyi bir MİZAHHABER izleyicisi olduğunu da, katkılarıyla biliyoruz. Akla kolayca gelecek bir espriyi çizmiş. Ama işin ilginç yanı, 10 Şubat'ta Kürşat Zaman tarafından çizilen bu karikatürün bir benzerini bize kısa süre sonrasında bu karikatürden haberi olmadan aynısını çizen Vahit Akça da iletmişti. Vahit'in karikatürünü de altına eklediği "BENZER KARİKATÜR" yazısıyla 11 Şubat 2009 tarihinde kullanmıştık. Yani anlayacağınız, benzerinin benzeri bile sadece bir buçuk ay kadar önce yayınlanmış bir karikatüre ödül verilmiş durumda.

Dediğimiz gibi, yarışmaların giderek anlamını yitirmesine neden olan bu "benzer" karikatür vakalarından da, bunun takipçiliğinden de sıkıntı gelmiş bir haldeyiz. MİZAHHABER'de yayınlanmış bir karikatürün benzerinin ödül aldığı internet ortamında haber yapıldığı için ister istemez topa girmek durumunda kaldık. MİZAHHABER'de yayınlanmış 2 karikatüre sahip çıkmak durumundaydık sonuçta.
Takdiri bu yarışmanın, her biri Türk karikatürünün büyük ustası olan değerli jüri üyelerine ve kendi ilettiği ödül haberiyle bu durumun daha erken ortaya çıkmasına neden olan Ali Şur arkadaşımıza bırakıyor, bu işin gerçek uzmanlarını düşünerek aradan çekiliyoruz...

MİZAHHABER ADINA CİHAN DEMİRCİ


24 Mart 2009 Salı

İ. BÜLENT ÇELİK ÇİZİYOR
İ. Bülent Çelik arkadaşımızın 23 Mart 2009'da Vatan'da yayınlanan karikatürü... Hiç merak etmeyin, bu kirli düzende seçim sonrası DENİZ FENERİ daha tercüme bile edilmeden yeni yolsuzluk dosyaları da tercüme için sıraya girecektir...

MEDYAKUP
YAZIYOR...

"KURTAR BİZİ
MEMETALİ
BEEEEY!"
Farkında mısınız? Ülke öylesine "muhalefetsiz" kaldı ki, popülist birisi çıkıp iki kelime laf etse, söylenen önemli birşeymiş gibi günlerce bu konuşuluyor... Televizyonların afacan şovmeni Memetali bey de geçenlerde feribotta fazla bekleyince, iktidarı eleştirdi. Sen misin eleştiren, bu küçücük eleştiri seçim mitinglerine kadar taşındı. Konuşacak bir mevzu bile bulamayan Başbakan ve ondan farksız muhalefet lideri(!) Baykal, karşılıklı olarak "Memetali Bey"i dillerine doladılar... Eh zaten karşılarında afyonu patlamamış, ağzı açık bir kitle, al sana geyiğin Memetali'lisi...
Medyanın hali o kadar içler acısı, insanın artık bu konuda yazı yazası gelmiyor...Yalaka ve yandaş medya zaten malumunuz... Mart başında büyük iddialarla çıkan "Habertürk" adlı gazetenin de bu yandaş medyadan bir farkı olmadığı bir aya yakın sürede ortaya çıktı. Daha çıktıktan kısa bir süre sonra önemli görevdeki bir müdürünü "Deniz Feneri"ni öne çıkardığı için, Başbakanı kızdırmamak için istifa ettiren bu gazete değil mi?.. Bu kadar çok ek vermeyi gazetecilik zannedenler, bu ülkenin ihtiyacının yeni bir yandaş gazete olmadığını göremiyorlar. Daha doğrusu gözü büyük parasal işlerden dönmüş patronların böyle bir derdi yok. Bakın Aydın Doğan'a kesilen dandik vergi cezası da yakında hasıraltı edilir, Aydın Doğan da bunun karşılığını verir. Al gülüm ver gülüm bir ortamda kaybeden de hep BİZLER OLURUZ....
Sahi Memetali bey dedik, nereye geldik... Asıl yazacağım "MEMETALİ BEY" di aslında... Bugüne dek şovmenlik, komedyenlik hayatında en ufak bir "MUHALİF" tavrı görülmeyen Memetali bey bir anda medyamız tarafından "keskin muhalif" ilan edilirverdi malumunuz... Hayatınız boyunca muhalif olmayın, paraya tamah edecek sıradan televizyon programları yapıp durun, sinemada ise "en kötü" komedi filmlerine "oyuncu" olarak imza atın, sonra da bir cümlenizle "muhalif" ilan edilin... İşte Türkiyedeki muhalefet kültürü zaten bundan ibaret olduğu için bugün muhalefet liderliğini Denizi çoktan tükenmiş BAYKAL gibi biri yapıyor hala...
Televizyonlardaki yarışmalarda "N'OLUUUUR YARDIM EDİN MEMET ALİ BEEEEEY" diye diye oluşturulan "dilencilik kültürü"nü acaba biz mi getirdik?.. Bunu yapan Memetali bey değil miydi?.. "Bizim kültürümüzde sadaka vardır" diyen bir Başbakanın zihniyetiyle Memetali beyin televizyon yarışmalarındaki zihniyeti arasında pek bir fark var mıydı? Bugün onun yaptığı yardımların başka türlüsünü de AKP yapıyor işte...Çok fazla bir fark var mı?.. Bugüne dek, hayatında parayı öne çıkararak hep sırça köşklerde mizah yapmış Memetali bey, hayatın basit bir gerçeği karşısında iki kelime laf ettiği için eğer muhalif oluyorsa, böyle tanımlanıyorsa bu ülkede MUHALEFETİN OLMADIĞI VE KOLAY KOLAY DA OLAMAYACAĞI çok açık... İnsanların her konuda, ayrımsız her kesim tarafından bu kadar kolay kandırıldığı, bu kadar çıkarına düşkün bir başka toplum daha var mıdır acaba dünya üzerinde?.. Varsa ben biraz da orada yaşamak istiyorum artık... Zira zavallı midem burdaki berbat şovları kaldıramıyor artık....
O halde hadi biraz daha el ver, biraz daha yardım et de bizi şu AKP'den de kurtar n'olur beeee Memetali beeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeey!!!!!!!!!!
YAKUP YAZICI
SEFER SELVİ ÇİZİYOR
Başbakan’ın gittiği kentlerde vatandaşlar ‘tedbir’ için gözaltına alınıyor.

Sefer Selvi'nin 23 Mart 2009 tarihinde Evrensel'de yayınlanan karikatürü...

23 Mart 2009 Pazartesi

UĞUR PAMUK
"SEÇMENİ KÜTÜK YERİNE
KOYAN SEÇİME HAYIR"
KAMPANYASI'NA ÇİZİYOR...

Efecan Tekin "Seçmeni Kütük Yerine Koyan Seçime Hayır" kampanyası için yazdı:

"Başbakan seçim mitinglerinde ülkeyi 2. Dünya Savaşına sokmayan CHP'yi, yani 66 küsur yıl öncesini 'ekmek karnesi' nedeniyle eleştirip duruyor... 60 küsur yıl öncesinden başka eleştirecek birşey bulamıyor mu acaba?.. Koca bir ülke ekmek karnesiyle ekmek almış ama sonuçta karanlık bir savaşa da girmemiş... Bugün ise AKP sayesinde ülke insanı bırakın karneyi, ekmeğin kendisine muhtaç halde, üstelik karne filan da yok, o ekmeği alacak... Ekmek bugün AKP'li karunların midesinde... AKP'li rantçılar adeta sultan hayatı yaşıyor İslam dinini sömürerek... Onlar sırf daha da zengin olmak uğruna ekmeğimizi çalıyorlar... Acaba bu durum savaş yıllarındaki ekmek karnesinden daha beter bir durum değil mi?.. Çaldıkları o ekmek umarım çok geç olmadan midelerine oturur... İnsanların aç gezdiği bir ülkede dilerim bütün gemicikler geç kalmadan karaya oturur..."

RAŞİT YAKALI'DAN
BİR NOSTALJİ BLOGU...

Raşit Yakalı, Çarşaf Karikatür Okulu yıllarını anlatan yeni bir blog hazırlamış... Çarşaf'lı yılları yeniden anımsamak için göz atın...
OĞUZ GÜREL ÇİZİYOR

ANKARALI KARİKATÜRCÜLER
SERGİSİ AÇILDI
Ankaralı Karikatürcüler sergisi Nezih Danyal Karikatür Vakfı Galerisinde açıldı. Sergi Ankara'da 15 Nisan'a dek açık kalacak. Haber ve fotoğraflar için: http://www.oburmizah.com/haber12.htm
Ankaralı Karikatürcüler Sergisinin açılışında toplu halde...
ERCAN AKYOL ÇİZİYOR

Ercan Akyol'un 22 Mart 2009 tarihinde Milliyet'te yayınlanan karikatürü...

22 Mart 2009 Pazar

ÇİZGİ ROMAN
USTASI
ENKİ BİLAL
28 MART'TA
İSTANBUL'DA...
Çizgi roman dünyasının en ünlü isimlerinden Sırp kökenli (1951- Belgrad doğumlu) Fransız sanatçı Enki Bilal'in orjinal eserleri Türkiye'de ilk kez sergileniyor. Enki Bilal, kendisinin koyu bir hayranı olan Murat Can Şerbetçi'nin kişisel çabalarıyla 28 Mart - 2 Mayıs tarihleri arasında Yapı Kredi Sermet Çifter Salonu’nuna eserleriyle konuk oluyor. Bu sergide; 1990'dan beri sinemayla da içiçe olan, çizerliği yanında yönetmenliğiyle de tanınan Bilal’in orijinal eserleri ve imzalı sayılı serigraf ve litograf baskılarından saat tasarımlarına dek birçok de eserine yer verilecek. Daha da önemlisi; Enki Bilal, sergisinin açılış günü olan 28 Mart Cumartesi günü saat: 14.00’de İstiklal Caddesindeki Sermet Çifter sergi salonunda bir de söyleşiye katılacak... Çizgi roman tutkunlarının, çizgi romancıların ve dahi karikatürcülerin de kaçırmaması gereken bir söyleşi ve sergi bu...
Enki Bilal'in 28 Mart'ta İstiklal Caddesindeki Yapı Kredi Kültür Merkezinde açılacak sergisi için yaptığı özel afiş...
-----------------------------------------------------------------
CİHAN
DEMİRCİ'DEN
LAFORİZMALAR

Cihan Demirci'nin güncel Laforizmaları, 22 Mart 2009 Pazar günü Vatan gazetesinde Can Ataklı'nın köşesine konuk oldu... Bu laforizmaları Demirci'nin kişisel blog sitesi DAMDAKİ MİZAHÇI'da da okuyabilirsiniz... LİNK ADRESİ: http://damdakimizahci.blogspot.com/2009/03/sevgili-damdaki-mizahci-dostlar.html

21 Mart 2009 Cumartesi

İSMAİL DOĞAN'DAN
IRKÇILIĞA KARŞI
KARİKATÜR SERGİSİ

Yaşamını Brüksel’de sürdüren Karikatürist İsmail Doğan Irkçılık ve Ayrımcılıkla Mücadele haftası çerçevesinde kendisi ve öğrencilerine ait eserlerden oluşan bir karikatür sergisi açtı. Anderlecht Kültür Merkezinde açılan sergide sanatçıyı Karikatürist Gürcan Gürsel ve Bakan Emir Kır yalnız bırakmadı.
İsmail Doğan ve Gürcan Gürsel...

Karikatürist İsmail Doğan çalıştığı Sanat Köşesi Derneği ve Anderlecht Gençlik Evi işbirliği ile düzenlediği sergide kendisi ve öğrencilerine ait çalışmalarla ırkçılık ve ayrımcılığa karşı mizahi bir dille sesini yükseltti. Anderlecht Belediyesi inisiyatifi ile 21-28 Mart tarihleri arasında ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele haftası içinde düzenlenen bir dizi etkinliğin bir parçası olan sergi dün akşam Bakan Kır’ın da katıldığı bir resepsiyonla açıldı. Sanatçıyı karikatürist dostu Gürcan Gürsel ve Anderlechtliler sergiye katılımıyla desteklerken, açılışta konuşma yapan Anderlecht Belediyesi Kültürden sorumlu Başkan yardımcısı danışmanı Jacques Caume da övgüleri ile onurlandırdı.
İSMAİL DOĞAN TRT-İNT'DEYDİ...
Bu arada İsmail Doğan, 20 Mart Cuma gecesi TRT-İNT televizyonunda Fikret Aydemir'in yapımcılığını yaptığı "Brüksel'den Yansımalar" programına konuk oldu. 1963 doğumlu İsmail Doğan, 13 yaşında Türkiye'den Belçika'ya geldiğini Belçika'da çizgi adına yaptıklarını kısaca anlattı. Karikatürcünün "muhalif" olması gerektiğini söyleyen İsmail Doğan, "Sınırsız Karikatürcüler" gibi bir oluşumun hayallerini kurduğunu da ifade etti... (Fotoğraf: MİZAHHABER)


BİR
"RAUF ALAZAN"
VARDI...

Akdağ Saydut arkadaşımız, 2006 yılında yitirdiğimiz, adı unutulmuş, ilginç bir karikatürcüyü gün ışığına çıkarıyor: RAUF ALAZAN... Ya da imzasından ötürü takılan adla: KARGA RAUF...

RAUF ALAZAN... 3 Temmuz 1931’de İstanbul’da doğmuş, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde Zeki Faik İzer Atölyesi’nde eğitim görmüş ve "Afiş" bölümünden mezun olmuş. Sinema afişleri yaparak sanat dünyasına adımlarını attığında sadece afiş yapmakla kalmadı, sinemaya da gönlünü kaptırmış. Değişik tipi, yakışıklılığı ile sinema tutkusu birleşince Osman Seden’in dikkatini çekmiş. Onun da yüreklendirmesiyle oyunculuğa başlamış. Türkan Şoray’ın ilk filmlerinden, Nuri Ergin’in yönettiği Güzeller Resmi Geçidi’nde oynadı. Sonraları başka filmlerde de rol almış. Sinema oyunculuğunu da sürdürmüş, resim ve karikatür çizmeyi de. Rauf Alazan’ın küçük bir kusuru varmış: SOLCU OLMAK... Bu da kusur mu? Evet , Solculuk ülkemizde önemli bir kusurdur. Kovuşturmalar, polisçe izlemeler derken 1963’de annesi ve babası ölünce bir yalnızlık içine düşmüş Alazan... Kimsesizlik duygusu… Bu yalnızlık, kimsesizlik duygusunu, sürekli izlenme ve kovuşturulma baskısı yaratmıştı. İsveç’e göçmüş. Stockholm Şehir Tiyatrosu’nda ünlü sanatçı Olof Ehren ile tiyatro dekorları üzerine çalışmış. Ardından Stockholm Kraliyet Operası’nın dekoratörlüğünü tek başına üstlenmiş. Dergi, sözlük ve çocuk kitaplarını resimlendirmiş, çocuklara resim dersi vermiş. Atölyesini kurmuş. Stockholm, Berlin ve Paris’te sergiler açmış. Yurtdışındayken onu kimse kovuşturmamış, kovalamamış, izlememiş, kimse onun insanlığından, şakacı ruhundan, sevecenliğinden, yurt ve insan sevgisinden kuşkulanmamış. 26 Mart 2006’da, 75 yaşındayken Stockholm’de ölmüş... Değerlerini harcamayı ve nankörlüğü ilke edinmiş bu ülke harcadığı sayısız önemli değer gibi bugün tabii ki onu da ANIMSAMIYOR...

DP'nin sonunu hazırlayan 27 Ekim 1957 seçimleri öncesi Gölge dergisinde bir Rauf Alazan kapağı...


Şöyle diyor Akdağ Saydut: "Rauf Alazan… Karga Rauf… İmzası karikatürün bir köşesinde gözlerini yukarı dikmiş sevimli mi sevimli bir karga… İlk imzalarını Karakedi dergisini incelerken görmüştüm. Karga biçimindeki imzanın yanında, sağında solunda bir ad yoktu. Erdoğan Başol ve Erdoğan Bozok imzanın sahibini bana tanıttılar: Karga Rauf (Alazan). Çok merak ettim. Elime geçen eski dergilerden Rauf Alazan imzasını aramaya başladım. Birkaç karikatürüne ulaştım.... Karga Rauf öleli 3 yıl oldu..."

Yazının tamamını aşağıdaki bağlantıdan izleyebilirsiniz...
LÜTFÜ ÇAKIN ÇİZİYOR

20 Mart 2009 Cuma

MURTEZA ALBAYRAK
KARİKATÜR SERGİSİ
6 NİSAN'DA BALÇOVA
KÜLTÜR EVİNDE...

İzmirli Karikatürcü Murteza Albayrak'ın 17. kişisel karikatür daha doğrusu Grafikatür sergisi "GREENLİLER" 6 Nisan Pazartesi günü Balçova Belediyesi Kültür Evinde açılacak. Sergi 18 Nisan'a dek açık kalacak...

KARİKATÜRCÜ
İSMAİL DOĞAN,
TRT-İNT KANALINDA
"BRÜKSEL
YANSIMALARI"
ADLI PROGRAMIN
KONUĞU...

20 Mart Cuma akşamı Avrupa saati ile saat 20:30’da, Türkiye saati ile saat 21:30’da, TRT INT Televizyonundaki "Brüksel Yansımaları" adlı programın konuğu; Belçika'da yaşayan karikatürcü İsmail Doğan olacak... Karikatür çalışmalarını Belçika'da sürdüren İsmail Doğan'la karikatürlü bir söyleşi gerçekleşecek... Sevgili Doğan, karikatürlerini zaman zaman MİZAHHABER'le de paylaşan çizerlerden... Kendisine bundan sonraki çalışmalarında da başarılar diliyor, isteğimiz üzerine yolladığı fotoğraf için de teşekkür ediyoruz...