17 Aralık 2008 Çarşamba

KORAY LAMA
YAZIYOR...

KOMEDYENLERİN
ELEŞTİRİ
HAZIMSIZLIĞI
Artık şuna iyice karar verdim ki; Türk sineması komedinin dışında çok daha başarılı...Çünkü ülkede düşen zeka seviyesi hem komedyenler hem de seyirciler açısından kaliteli komedi çıkmasına engel oluyor... Sahi arada bir "Dondurmam Kaymak" gibi yerel kaynaklı harika tatlar taşıyan ya da "Beynelmilel" gibi evrensel ölçütlerde kaliteli komediler çıkmıyor değil ama bunları da dikkat edin, öyle bilinen, öyle popüler isimler yapmıyorlar... O yüzden henüz tanınmayan, sürpriz isimleri asla es geçmeyin... Bu toplumun gaz verdiği, şişirdiği isimlerin "komedi" adına yaptığı filmlerse ortada...
Malum son bir kaç aydır komedi filmi bombardımanı yaşıyoruz ama zeka seviyesini yüksek tutmaya çalışan film izleyicileri için ortalarda gülecek pek bişey yok... Zeka seviyesi "Recep İvedik" düzeyinde kilitlenip kaldı zira... "Mustafa" filminin, filmi çeken zata yarayan kavgasıyla girdik malum yeni sinema sezonuna (zaten onun amacı da bu şekilde ilgiyi artırmaktı, bunu da başardı her zamanki gibi) "Issız Adam" ise konumuz dışı... Şarkılarını dinleyip, onu geçelim...
Derken "Osmanlı Cumhuriyeti" karşımıza çıktı. Yaklaşık 10 yıl önce "Kahpe Bizans" adlı filmi çeken Gani Müjde, 10 yılda bir sinema yapınca işi de kolay olmuyor tabii. İnsan sinemayı unutur yaaa bu kadar sürede. Hele hele komedi ile dram arasında sıkışıp kalmış bir film yapmak her babayiğidin harcı değil. Hele hele komedi-dram arasına sıkışmış bir filmde bir de mesaj vermeye kalkışmak en ayıp şey artık bu ülkede!!! Kendisine, yatıyla dolaşarak NTV'ye çektiği o güzel programa devam etsin diyorum. En azından nefis koyları görüyoruz sayesinde. Onu yüzerken, yatta yemek yaparken izlemek daha keyifli... Ya da "Selena" tarzı bitmek bilmeyen çocuk dizileri.. Ne gerek var böyle zor işlere kalkışmaya. Hele hele Ata Demirer gibi çapı belli bir oyuncuyla...
Sonra karşımıza AROG çıktı... Hem de ne çıkış... Günlerce süren bir reklam bombardımanı... Filme gitmeyenin Jem bey tarafından dövülme ihtimali olan bir film... Kimileri ona "AROG" yerine "ARAK" dedi... Yok Fransız filmi "Bırrr"dan çalıntıymış, yok şuymuş, yok buymuş... Ama bunlar asıl sorunu gölgelemekten başka bir halta yaramayan geyikler sadece... Ben de diyorum ki zaten sinema dediğin şey Batıdan arakladığımız bişey kardeşim...Taş devri komedisi senin kültürünün filmi değil ki zaten, ne konuşuyorsun?...Burda asıl sorun arak-marak olayı değil...
Beni asıl rahatsız eden komedyen geçinen, bir yandan şak diye yönetmen de olabilen bu arkadaşların, eleştiriye karşı müthiş hazımsız halleri... İstiyorlar ki onları herkes beğensin, herkes göklere koysun...Krallar çünkü...Eeh burası da zekası dibe vurmuş bir Muz Cumhuriyeti nasıl olsa...(Bu arada muzu bile ithal!!!) Bu arkadaşları kazara eleştirdin mi senden kötüsü yok... Bu noktada birine çok benziyorlar... RTE'ye... Aynı onun gibiler... Birazcık eleştiri geldi mi öfkeden deliren, çıldıran yüzler... Oysa siz başabakan değil komedyensiniz... Siz sahnede gerektiğinde herkesi eleştirirken iyi ama biri sizi eleştirdi mi felaket!!! Bunun adına olmamışlık, hazımsızlık derler sadece...
İşte Cem Yılmaz'ın filmini eleştirenlere karşı "Fatih Terim" mimikli tavırları... Oysa "Hokkabaz" adlı filmiyle bize artık hazım sorunundan uzaklaştı görüntüsü vermişti. Eli yüzü düzgün bir hikaye idi Hokkabaz... Bu kadar şişirme ve gaz da yoktu... Sahnede de giderek daha da pişen bir stand-up'çı olmuştu... Ama buraya kadarmış demek ki... AROG'la birlikte gene megolamanlık tavan yaptı arkadaşımızda. Filmi eleştirenler Taş devrinden kalma taş yağmuruna tutuldu. Oysa çocuklar için gayet güzel bir film olmuş AROG...12 yaşa kadar harika... 12+ vaziyetinde ise sizin mizah düzeyiniz devreye giriyor. Binlerce kez yapılmış sıradan "Taş Devri" esprileri... Biz bunların çok daha güzellerini bu ülkenin mizah dergilerindeki Taş Devri karikatürlerinde, Taş Devri adlı harika çizgi filmde izlemiştik zaten...
Bu durum sadece Cem Yılmaz'a özgü de değil...Komedi filmi yapan-yöneten pek çok insana özgü bir durum...Aynı tahammülsüz tutumu an geliyor Mehmet Ali Erbil de, Yılmaz Erdoğan da sergiliyor...İşin kötüsü ülkedeki mizah seviyesi zaten "RECEP İVEDİK" düzeyine inmişken, bu tür yaklaşımlar yeni Recep filmlerine çanak tutmaktan başka bir işe yaramıyor...
Bu yüzden artık bu ülkede zeka tadıyla "komedi" filmi izlemek ciddi bir tehlike haline geldi... Lakin daha da kötüsü var tabii ki... Sonuçta burası hep kötünün kötüsünü bulan ve onu ödüllendiren bir ülke: TÜRKİYE! Ortalıkta bir de sırf rant için yapılmış "MURO" gibi iğrenç filmler de var... Dandik mi dandik ırkçı bir faşizmin gövde gösterisi gibi bu kıytırık ve uyduruk film... "Kurtlar Vadisi" adlı rezil diziyle cani bir kuşak yetişmesine, yeni katillerin, yeni çetelerin aramıza katılmasına katkı sağlayanlara televizyon yetmedi şimdi sinemaya da el attılar... Bu insanlara topluma verdikleri onarılmaz zararlarla kazandıkları trilyonlar yetmiyor... Gözlerini para hırsının kanı bürümüş bir kere...İnsan "Muro" gibi rezil filmlerin milyonlarca seyirciye ulaştığını görünce komedi filmlerine kızmanın da pek fazla bir anlamı kalmıyor doğrusu... Üstelik bu filmin yapımcısı olan Pana Filmin ortaklarından birinin karikatürcü Hasan Kaçan olması ise, işin bir başka hüzünlü yanı...
Son zamanlarda mizahın, karikatürün, komedinin bu ülkeye artık yarardan çok zarar verdiğini düşünmeye başladım dostlar... Neden? Çünkü mizahçı dediğin, komedyen dediğin takım da öylesine kirlendi, öylesine paragöz oldu ki, mizah ve komedi muhalefetin değil iktidarın gücü haline dönüştü... En kötüsü de; ELEŞTİRİYE KARŞI TAHAMMÜLLERİ SIFIR NOKTASINDA bu kesimin... Böyle olunca ne mizahın, ne komedinin ne de komedyenin tadı-tuzu olmuyor...
Bir mizah haber bloguna böyle yazılar yazmak ne kadar doğru onu da bilemiyorum artık bu ülkede doğru olan birşeyin kaldığına da inancım pek kalmadı ama içimdeki filmin geldiği noktayı sizlerle paylaşmak istedim sadece... Siz siz olun seçerek gidin ama gene de gidin, sinemasız kalmayın asla... Hala Nuri Bilge Ceylan gibi yönetmenler, "Üç Maymun" gibi yeterince izlenmeyen harika filmler de var bu ülkede...
KORAY LAMA