20 Ağustos 2008 Çarşamba

MEDYAKUP
YAZIYOR...
BEİJİNG 2008

Adamlar şehirlerinin adını çoktandır "Beijing" yapmışlar ama biz hala inatla "Pekin" demeye devam ediyoruz. Sonuçta 2008 Beijing Olimpiyatlarında ziftin Pekini yiyoruz işte!.. Oysa "Pekin Ördeği"nin adı bile artık "Beijing Ördeği"...

Çocukken en sevdiğim spor masa tenisiydi. Masa tenisinde bile ülkemizi temsil eden iki sporcunun Melek Hu ile Cem Zeng adlı iki Çinli olduğunu görünce epeydir pinpon topu görmeyen masayı kurdum, ne de olsa iki duble içmek geldi içimden. Etiyopyalı Elvan'ın aldığı gümüşe, Dağıstan'dan getirilen güreşçi Ramazan Şahin'in altını eklendi bugün. Olimpiyata giden 68 sporcu içinde pek çok yabancı sporcu var. Onların da çoğu dökülüyor aslında. Yerli ya da yabancı çoğu spora yabancı aslında sporcularımızın!.. Örneğin her olimpiyatta yüzmesi ve 60 kişi arasında 59. olması adeta kanun hükmünde kararname olan Derya Büyükuncu adlı yüzücü (Bu yüzücünün başarısızlığında bu olimpiyat 4. olimpiyatı olmuş yanlış bilmiyorsam) ununu eleyip mayosunu ne zaman duvara asacak?.. Bir insanın 4 olimpiyat başarısızlığı yaşaması onun suya dayanıklılığını mı gösteriyor?.. Yani 4 olimpiyattır suda zerre kadar çekmemiş anlaşılan Derya kardeşimiz...

Şimdi benim anlayamadığım iş sporcuya gelince bu ülke hemen parayı bastırıp yabancısını alıyor. Bunu neden yapıyoruz? Çünkü sporda BAŞARISIZ BİR ÜLKEYİZ...Peki siyasette çok mu başarılıyız?.. Neden siyasette de aynısını yapmıyoruz?.. Neden dışardan bir başbakan bir cumhurbaşkanı ve her boydan çeşitli bakanlar, milletvekilleri transfer etmiyoruz?.. Borsasının yüzde 72'si yabancıya ait olan, en önemli tüm kurumları, şirketleri yabancıya satılmış bulunan bu ülke neden her konuda yabancı getirir de İŞ SİYASETE GELİNCE NEDEN YABANCI GETİRMEZ?.. Oysa halk desen zaten kendi ülkesine yabancı artık kardeşim... Ülke desen yolsuzluğun, hırsızlığın, üçkağıdın, sahtekarlığın bini bir para... Götüren zaten götürüyor, biraz da yabancı siyasetçiler götürse ne fark eder?.. Bu önerimin bir an önce ciddiye alınmasını bekliyorum.

Hürriyet'de güzel yazılar yazan Yılmaz Özdil, bugünkü yazısında, milyon dolarlık yolsuzlukları ortaya dökülen AKP genel başkan yardımcısı Şaban Dişli'nin üzerine giden CHP'ye kızmış!!! Bu halkın yolsuzluğu, dümeni sevdiğini anlatan Özdil, CHP'lilere "Bırakın bu boş işleri" diyor ve yazısının sonunu şöyle bitiriyor:

"Recep, başkan. Şaban yardımcısı. E Ramazan'a da günler kaldı. Mübarek üç aylardayız... Nifak sokmayın millete."

Doğru söze ne denir. Recep, Şaban ve Ramazan... Yakında Ramazan sömürüsü başta medyada olmak üzere her kesimde başlar. Ramazan'da da belediyeler malı götürür, üç aylar bizde üç kağıt ayları anlamına da gelir. Sudan'ın eli kanlı soykırımcısı El Beşir gelir, onu ayakta karşılarsın, sonra da yabancı siyasetçiden uzak durursun... Bize gerekli olan El Beşir'ler, El Aşır'lar... Biraz da onlar götürsün. Ahmedinejad boşuna gelmedi. Burda müthiş bir götürme potansiyeli var. Götürün kardeşim götürün. Bu ülke götü yer edeni yani götüreni sever. Götü-rüleni değil!.. (Kendini sevmez anlayacağınız!!!)

YAKUP YAZICI