8 Haziran 2008 Pazar

FERRUH DOĞAN
USTAYI ÖLÜMÜNÜN
8. YILINDA ANIYORUZ...

Türk karikatürünün kilometre taşlarından Ferruh Doğan ustayı, bundan 8 yıl önce, 7 Haziran 2000 tarihinde, 68 yaşında yitirmiştik. Ustayı, Cihan Demirci'nin ardından yazdığı "AZ ÇİZGİYLE ÇOK ÖMÜR" başlıklı yazı ve Ferruh Doğan portreleriyle sevgiyle anıyoruz...

FERRUH DOĞAN (1932-2000)

AZ ÇİZGİYLE ÇOK ÖMÜR:

FERRUH DOĞAN


Bizler gibi karikatüre Gırgır’la başlayan bir kuşak şimdilerde dahi “Az çizgiyle çok söz” söylemeyi pek fazla beceremedi sanıyorum... Son yıllarda hem Gırgır ekolünü, hem de bırakın Gırgır ekolünü mizah dergisi ekolünü bile terkettiğini düşündüğüm Leman dergisinde de vaziyet hala aynı... Bu belki de bu tarz dergilerin dışındaki bir dünyayı farkedemeyen bir kuşağın tükenene dek sürecek bir maraton koşusu... Bu kuşağın içinden yetişen bir çizer-yazar olarak karikatürü çok lafa boğmak da belki bizim kuşağın yarattığı bir tarz olarak geriye kalacak, avuntusu içinde miyim bilinmez ama bir gerçek var ki ülkemiz karikatürünün “AZ ÇİZGİYLE ÇOK SÖZ” söylemedeki en önemli ustalarından birini, belki de bu tırnak içi tanımıyla en önemlisini yitirmiştik 2000 yılının 7 Haziran’ınında...

Ferruh ağabey kendi kuşağı çizerler içersinde bile bir başka duruşa sahipti... Çizgiyi onun kadar ekonomik kullanan pek fazla çıkmadı 50 kuşağı arasından...Bence en önemli yanlarının başında toplumsal duyarlılığı, çok okuyan, çok takip eden, çok araştıran bir yapıya sahip olması gelirdi ki, bu açıkcası günümüzde pek az çizerde bulunan bir özellik haline geldi!.. Ferruh ağabeyle yaptığınız ayaküstü ve kısacık bir sohbette bile bu saydıklarımı hemen hissederdiniz...

Onunla gerçek anlamda dostluğumuz 1983 yılında başlamıştı... Güldürü Üretim Merkezi’nde çalışırken yaptığımız “Pazartesi Toplantıları”na bir pazartesi günü de Ferruh Doğan katılmıştı... Ferruh ağabeyle ilk kez o toplantıda tanışmış ve söyleşi sonrasında elimde heyecanla tuttuğum “Politika” isimli kitabını ona imzalatmıştım... Çizgiyi de, sözü de ekonomik kullanmayan bir Gırgır öğrencisi olduğum için o gün Ferruh Doğan’ın yanına biraz ürkek yaklaşmıştım açıkçası... Ama kurduğum diyalog sonrasında bu ürkeklikten eser kalmamıştı... Ferruh ağabeyle daha sonraları pek çok kez ayaküstü muhabbetlerimiz oldu... Bu muhabbetlerde yaptıklarımı ciddi olarak izleyen, bana yaptıklarımla ilgili mesleki sorular soran kısacası mesleğine müthiş saygısı olan bir ustayı görmekten hep gurur ve onur duydum...


Onun bazı karikatürleri hiçbir zaman unutulmayacak... Örneğin; bir üniversite öğrencisi polis tarafından coplanırken; “İmdaaat!.. Polis yok mu?” diye bağırır... Bu karikatürün esprisi daha sonraları pek çok çizer tarafından sıkça tekrarlanan bir klasiğe dönüşmüştür aslında...Polisi gördüğünde polisten yardım isteyecek bir psikolojiye sahip bir ulusun evlatları olarak bugün de mizah dergilerinin herhangi bir sayısında bu espriye rahatlıkla rastlayabilirsiniz...

Bir başka karikatüründe, dinbaz bir işverenin başının üstüne astığı o tabela nasıl unutulur; “ABD’nin dediği olur!...” Bu yobaz kesim bugün de din sömürücülüğünü allah adına yapıp sonra da hiç utanmadan ilk fırsatta o her zaman küfrettiği ABD’ye, ABD vatandaşı olmak için koşmuyor mu?..

Sakallı, cüppeli bir yobaz bir başka Ferruh Doğan karikatüründe arkasındaki gerici ordusuna komut verir ve bağırır; “GERİCİLER, İLERİİİİ!..”

Bu karikatür de Sivas katliamından yıllarca önce çizilmiştir ama o karikatüre 2 Temmuz 1993 sonrasındaki her bakışımda sanki “Gericiler ileriii” diye koşan o gerici güruhunun Madımak Oteline koştuğu hissine kapılır giderim...

Ferruh ağabey geriye; “Asrileşen Köy”, “Çizgili Dünya”, “Sergi” , “Politika” , “Bir Çizgide”, “Paramani” ve son olarak da “Tutanak” gibi 7 ayrı kitap bıraktı ama onun geriye bıraktığı en önemli miras belki de; karikatür sanatını hakkıyla yapma mirasıydı... Ferruh ağabey geriye; karikatürün hak ettiği çizgi yalınlığını, az çizgiyle çok şeyler anlatmanın sihrini, dopdolu ama mütevazı insan olma duruşunu ve giderek yok olmakta olan toplumsal duyarlılığı bıraktı...

İlk karikatürü 1945’te daha 13 yaşındayken “Şaka” dergisinde yayınlanan Ferruh Doğan usta aslında bu mesleği hiç şakaya getirmedi ve bütün kalıcı mizahçılar gibi mizahı hep “ciddiye” aldı!.. Ferruh Doğan son karikatür albümü “Tutanak”ı 1996’da yayınlamıştı...O kitapta birbirinden hoş “kimlik arayışı” karikatürleri vardır... Bunlardan birinde bir adam aşırı ciddi bir edayla “Kim, kimdir?” ansiklopedisinin sayfalarını incelemektedir ve karikatürün altında da; “Kimlik arayışı” yazar... Evet, karikatürcülerin kimlik arayışı son çizer kalana dek sanırım hep sürecek... Karikatürcüye de yakışan budur... Zaten bir insan ömrü; “Ben kimim?” sorusuna cevap aramakla geçmiyor mu?..

“Politika” adlı kitabındaki bir karikatürde de cezaevinin parmaklıklarından kafasını uzatan bir mahkum aşağıdaki şişman kapitaliste sorar; “Siz dışarda kaç kişisiniz?”

Şimdi bu soruyu ben de şu şekilde soruyorum... Ey, mesleğinin hakkını fazlasıyla veren, yaşamını hep adam gibi adam olarak sürdüren karikatürcüler, mizahçılar siz acaba dışarda kaç kişi kaldınız?..

Ferruh ağabey gibi sözü ve çizgiyi tutumlu kullanan bir insana belki bu kadar çok söz oldu ama biliyorum ki o bir yerlerden az çizgiyle bu işi dengeler gene... Az çizgiyle çok ömür yaşayanların bir gün artacağı bir ülkenin özlemiyle...

Cihan Demirci (Ağustos 2000/Karikatür Dergisi)

-------------------------------------------------------


FERRUH DOĞAN'I ÇİZDİLER...

Aşağıdaki Ferruh Doğan portreleri, 7 Haziran 2000'de ölümü sonrasında KARİKATÜR dergisinin Ağustos 2000'de yayınlanan "Feruh Doğan Özel Sayısı"ndan alınmıştır.

NECMİ RIZA AYÇA

TONGUÇ YAŞAR

EFLATUN NURİ


SEMİH POROY



CİHAN DEMİRCİ

NECATİ ABACI