GÜLTEKİN'İ YİTİRDİK
Türk sineması renkli isimlerinden birini, 84 yaşındaki bir çınarı; yönetmen, senarist, oyuncu ve yapımcı Sırrı Gültekin'i yitirdi.
Türk sinemasının parlak dönemlerinin renkli yönetmen-yapımcılarından biriydi Sırrı Gültekin... 1924 yılında Bakırköy’de doğan Gültekin, 1939’da Bakırköy Halkevi’nde tiyatro çalışmalarına başladı, 1949’da ise Sami Ayanoğlu’nun asistanı olarak sinemaya geçti. 1953’te 'Aramızda Yaşayamazsın’ filmiyle yönetmenliğe başlayan Gültekin, aralarında 'İzmir’in Kavakları’, 'Atlı Karınca Dönüyor’, 'Karagözlüm Efkârlanma’, 'Kendim Ettim Kendim Buldum’, 'O Ağacın Altında’ ve 'Çalınan Hayat’ın da olduğu pek çok filmi yönetti. Gültekin’in cenazesi, 9 Şubat günü Teşvikiye Camii’nde öğle namazının ardından kılınacak cenaze namazı sonrası Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Cihan Demirci, 1999 yılında yayınladığı "BİR MİZAH DEHASI SUAVİ SÜALP" adlı kitabı için Sırrı Gültekin'le de uzun uzun konuşmuştu. Yönetmen olarak komedi filmleri de çeken Sırrı Gültekin, 1975'te Suavi Süalp'in de senaryosundan "Şehvet Kurbanı Şevket" adlı erotik-komedi filmini de çekmişti. Sırrı Gültekin'in bu kitapta Suavi Süalp'i yakın bir arkadaş olarak anlatmıştı.
Şimdi Cihan Demirci'nin Sırrı Gültekin'le yaptığı bu röportajın son sorusuna verdiği yanıtı okuyalım ve onu sevgiyle analım... Zira bu yanıt, türbana battığımız şu günlerde daha da anlam kazandı...
- Sırrı bey siz Suavi Süalp’le neredeyse bir de yaşıt sayılırsınız…O 1926 doğumluymuş.. Siz kaç yaşındasınız acaba?…
- Evet.. Bakın ben de 1924 doğumluyum.. Suavi’yle de aramızda iki yaş varmış… Yaşım neredeyse cumhuriyetle yaşıttır.. Onunla birlikte şimdi cumhuriyetin ilk yıllarını da düşünüyorum…Mesela ortaokul yıllarım geliyor gözümün önüne , Bakırköy’de 1936-37-38 filan.. Kız-erkek karışık okurduk.. Çok nezih , çok güzel , çok aydınlık yıllardı.. Atatürk herşeyin en güzelini getirmişti ülkeye ve insanlarda da , bu gelen güzelliklerin heyecanı ve mutluluğu vardı.. Ancak ondan sonra gelenler ve sonrasında da yobazlar bu hale getirdiler ülkeyi.. Bilinmez ki , belki de Suavi erken gidip daha az görmüş oldu bu aşırı bozulmayı…
(Alıntı: Bir Mizah Dehası Suavi Süalp/Cihan Demirci/1999/İnkılap Kitabevi)