30 Kasım 2007 Cuma

OĞUZ GÜREL ÇİZİYOR
ERHAN TIĞLI YAZIYOR
MİZAH NEDİR, NE DEĞİLDİR?

Mizah: Canı yananlar için oh, can yakanlar için ahtır. Bir eliyle gıdıklar insanı, diğer eliyle eder nah! Ustasının elinde silahtır. Hedefini tam on ikiden vurur, öldürmez ama süründürür. Bir konuşmaya başladı mıydı susturamaz onu ne kral ne de padişah! Onunla karşılaşınca en zalim kişi bile der: “Eyvah!”

“Gül düşün”dür mizah. Gül ama yerinde, zamanında gül. Anlam kazansın gülüşün; kötüleri yaralasın en can alıcı yerinden, iyilere yarasın. Gülen düşünce, düşünen gülüştür o.

“Gül- diken”dir mizahçı. Gül ve gülüş diker yaşamak bahçemize. Gülün dikenidir hem de. Gülümüzü hoyratça koparmak isteyen nobranların, çıkarcıların batar benliklerine, bildirir hadlerini. Mizah ezilenlerin, sömürülenlerin arkasında; ezenlerin, sömürenlerin karşısındadır.
Mizah Neye Benzer?

Mizah dikiş makinesi gibidir; nasıl dikiş iğnesinin yardımıyla kumaşları, bezleri giysiye dönüştürüyorsak, mizah da dikenlerden, güllerden acı tatlı gülüşlerden bir giysi diker bize. Önce acıtır, batar ama onun sayesinde benliğimizin yırtıklarını, söküklerini dikeriz, yeni giysilere bürünürüz. Aksaklıkları, eksiklikleri tamamlar, güvenle ileriye doğru yürürüz.
ERHAN TIĞLI