ANTALYA'DA
"GAZETE KARİKATÜRCÜLÜĞÜ"
SEMİNERİ
Konrad Adenauer Vakfı, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Türk Alman Vakfı tarafından düzenlenen 8. Alman – Türk Yerel Gazetecilik Semineri 15-16 Kasım tarihlerinde Antalya’da gerçekleşti. Bu seminer kapsamında "GAZETE KARİKATÜRCÜLÜĞÜ"de konuşuldu...
Konuşmacılardan Semih Poroy ve Akdağ Saydut
15 Kasım tarihli oturumun birinci bölümünde konu “Gazeteciliğin Bir İfade Şekli Olarak Karikatür” olarak belirlenmişti. Toplantıda Semih Poroy, Alman karikatürcü Achim Greser ve Akdağ Saydut konu ile ilgili görüşlerini karikatürlerinden örnekler vererek aktardılar.Semih Poroy konuşmasında, “gazete karikatürcülüğü son 5-6 yıldır Türkiye en kötü dönemini yaşadığını” söyleyerek; “En kötü karikatürcü ölü karikatürcüdür. Çoğunluğun hoşuna giden, resmi söylemden yana çizim yapan karikatürcüler ölüdür. Resmi söylemden, statükodan yana olan bir karikatürcü işini yapmıyor demektir. Bizim ülkemizde statükoya karşıt şeyler çizenlerin karşılaştıkları yazı işlerinin asık suratlarıdır. Daha sonrası ise işten çıkartmalardır. Fakat batıdan aldıkları karikatürleri kocaman kocaman kullanıyorlar. Madem karikatüre ihtiyacınız var neden işten çıkartıyorsunuz?” sorusunu yöneltti. Her meslekten işten çıkartmaların kendisini rencide ettiğini ifade eden Poroy, gazeteleri komik olmaktan ancak karikatürlerin çıkarabileceğini söyledi.
Alman karikatürcü Achim Greser ise “siyasi karikatürün tuhaf bir olgu olduğunu” ifade ederek" bu çok göze batan bir olgu siyasi karikatür, ama çok çabuk unutuluyor” dedi. Son zamanlarda Almanya’da siyasi karikatürün öneminin değiştiğini belirten Greser, Almanya’da çizgi romana benzer karikatürlerin yoğun olarak kullanıldığını söyledi. Bunun iyi bir gelişme olduğunu kaydeden sanatçı “Tartışma kültürünün geliştirildiğini anlatıyor bu. Topluma bir ışık yansıtıyor diyebiliriz. Elbette bu değişimin uygun bulmayan insanlar da var. Ancak günümüzde bu sesler sustu, bize karşı getirilen suçlamalar aza indi” dedi. Danimarka’da yayınlanan Hazreti Muhammet karikatürleri için ise “bu iyi oldu, bizim için tozlanmış bir mesleğe ilgi başladı” yorumunu yaptı.
Karikatürcüler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Akdağ Saydut ise “Karikatürün hayatın her alanında yer aldığını, karikatürün hayatı yorumladığını” söyleyerek,“Gazete sayfalarında yer alan karikatürler de hayatı yorumlamak için kullanılıyor. Gazetedeki karikatür , olayın gerçek boyutunu şamar gibi insanın yüzüne vurabiliyor” dedi. Karikatürcünün aynı zamanda bir gazeteci olduğunu kaydeden Akdağ Saydut, gazete karikatürü çizebilmek için gazete başlıklarını okumanın yetmediği, olayların derinliğinin bilinmesi gerektiğini ifade etti. Gazete karikatürcülüğü dendiği zaman aklına Abdi İpekçi zamanındaki Milliyet gazetesinin geldiğini söyleyen Saydut, gazetecinin ya da karikatürcünün rahat, özgün ve özgür çalışabilmesi gerektiğini kaydetti. Özgürlüğü kısıtlayan sansürcü zihniyete ait günümüzden ve tarihten örnekler verdi.Daha sonra, diğer katılımcıların da düşüncelerini belirttiği tartışma bölümünde Akdağ Saydut Danimarkalı çizerlerin Hazreti Muhammet karikatürleri ile ilgili olarak da şunları söyledi : Ben o karikatürcülere, karikatürcü değil provokatör diyorum. Çizdikleri karikatürler mizah içermiyor. Çok iğrenç. Herhangi bir mesaj içermiyor. İslam geleneğinde peygamberin yüzü çizilmez. Batıda Hazreti İsa resmedilir. Karikatürcüler eleştirilerini hangi bağlamda yapacaklarını iyi ayırt etmeliler.Eleştirdikleri konuların geri planını iyi analiz etmeliler. Sanatın her dalında etik ve estetik sorunu vardır. Karikatürde de vardır. Tabi ki etik ve estetik kaygının; düşünce, söylem ve eylem özgürlüğünü kısıtlayıcı rol oynamaması gerekir.
(Haber: Akdağ Saydut-fotoğraflar: Nihal Kocabay)