22 Eylül 2007 Cumartesi

UNUTTUĞUMUZ
ÇİZGİ USTALARINDAN
MEHMET POLAT'I
26. ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE
ANIYORUZ...

Mehmet Polat... Karikatürümüzün hoyratça unuttuğu isimlerden biridir... 21 Eylül 1981'de Gırgır ve Fırt dergilerinde çizerken henüz 52 yaşında yitirmiştik Mehmet Polat'ı... Asker kökenli bir karikatürcüydü. 1929 doğumlu olan Mehmet Polat, Astsubay emeklisiydi öldüğünde... Akbaba dergisinde çizdi uzun yıllar. Sonrasında Papağan dergisinde görüldü çizgileri. Derken Oğuz Aral'ın yanında yer aldı ömrünün son yıllarında. Gırgır dergisinde pek çok kapak karikatürüne imza attı. Bazılarında imzası da yoktur bu kapakların. Gırgır'da çizerken, Gırgır'ın yavrusu Fırt'ta, Gırgır'ı çıkaran Günaydın'da çizdi ta ki 21 Eylül 1981'e dek... Ülkede darbe olalı daha 1 yıl olmuştu. 12 Eylül'ü yapıp ülkenin geleceğini karartan askerlerin ülkesinde, asker kökenli Mehmet Polat gibi bir karikatürcü tam anlamıyla "emekçi" bir çizer olarak erkenden ayrıldı aramızdan. Mehmet Polat gideli 26 yıl oldu. O darbeyi yapan malum paşa ise şimdilerde 90'ı aştı malumunuz... Bu ülkenin kaderidir bu. Zarar verenler hep uzun, yarar verenler ise hep kısa yaşar bu topraklarda...


29 Eylül 1981 tarihli Fırt dergisinde Tekin Aral'ın
sayfasında duyurulan ölüm haberi...



Ölümü sonrasında FIRT dergisinde
Tekin Aral şöyle demişti onun için:

"Uğraş arkadaşımız, büyük karikatür ustası, Baba Polat'ı geçtiğimiz hafta yitirdik sevgili okurlar. 'Baba Polat' diyorum.. Çünkü Polat sadece 4 çocuğunun babası değil, Fırt'ta, Gırgır'da karikatür çizen, çalışan tüm genç arkadaşlarımızın da babasıydı... Onlara, tüm bildiklerini büyük bir içtenlikle öğretmeye çalışır, daha iyi, daha doğru çizebilmelerine katkıda bulunabilmek için elinden geleni esirgemezdi. Çizmek, onun her şeyiydi... Kişiliğindeki büyük onuru, çizgisine, işine aktarabilen ender sanatçılardandı Polat..."


Mehmet Polat'ın çizdiği bir Gırgır kapağı...



YUSUF ZİYA "BİZİM YOKUŞ"TA
MEHMET POLAT İÇİN NELER YAZMIŞTI?

Akbaba'nın sahibi, yazar-şair Yusuf Ziya Ortaç, 1966'da yayınlanan "Bizim Yokuş" adlı kitabında birlikte çalıştığı mizahçıları-karikatürcüleri anlatır. Bakın mizah tarihimiz açısından çok önem taşıyan bu kitabın "YEDEK PARÇALAR" başlıklı son bölümünde, o dönemin yeni çizerleri arasında gördüğü "Mehmet Polat"ı da yazmıştır Yusuf Ziya... Şöyle anlatmıştır onu:


Mehmet Polat'a gelince... O son derece efendi yapılı bir Anadolu çocuğudur., bir astsubay. Şaştınız değil mi? O kuyruklu gözler, o kabarık saçlar, o moda evinden çıkmış güzeller, o yarı çıplak kızlar, hizmetçiler, asker ocağında yetişmiş bir Anadolu çocuğunun elinden mi çıkıyor diye… Evet, evet. İyi, güzel, büyük, ne varsa, hepsi bu topraktan!

Eskiden hem asker, hem yazar olana "Sahib-i seyf-ü kalem= kılıç ve kalem sahibi" derlerdi. Polat da bu geleneğin bir başka tipidir: Silah ve Fırça sahibi...

Onu pek az görürüm. Karikatürlerini, çoğu zaman başkası ile gönderir. Kendi geldiği zaman içeride, arkadaşlarının arasındadır. Çağırmadan odama gelmez. Disiplin adamı.

Bütün parçaları uygun esmer yüzüne, açık ela gözlerine bakınca "İşte iyi bir insan" dersiniz.

Doğrusu, Polat Akbaba’nın yedek parçası değildir. Temelli çizerlerimiz arasında… Ama şimdilik asıl mesleği başka… Bir süre sonra hizmet yılları dolunca onu her gün masa başında göreceğiz. Bu gün yakalayabildiği boş dakikalar içinde çalışıyor ancak… Yarın mı? Yarın mutlaka her sayıda kendi rekorunu kıran bir sanatçı ile karşılacaksınız.


Yusuf Ziya bunları yazdıktan bir süre sonra gerçekten de tam anlamıyla kendini karikatüre veren ve sağlam deseni, usta işi çizgisiyle 52'sinde ölene ek hep üreten bir Mehmet Polat çıktı karşımıza. Adı ne yazık ki çoktan unutulmuş Mehmet Polat ustayı, ölümünün 26. yılında sevgiyle anıyoruz.


Mehmet Polat'ın çizgileriyle bir GIRGIR kapağı daha...

--------------------------------------------------------


BİR BAŞKA ÇİZGİ USTASINI;
SEDAT NURİ İLERİ'Yİ ÖLÜMÜNÜN
64. YILDÖNÜMÜNDE ANIYORUZ...


Sedat Nuri İleri'nin bir karikatürü...
(Cumhuriyet Dönemi Türk Karikatürü kitabından
1983 /Semih Balcıoğlu)


Sedat Nuri İleri, şüphesiz Mehmet Polat'tan çok daha önce unuttuğumuz karikatürümüzün başlangıç dönemlerinin çizerlerinden...Sağlam bir resim desenine sahip olan İleri, 1888 yılında Sakız adasında doğmuş. Bir Vali torunu olan İleri, Meclis üyesi bir babaya sahipti. Belçika'da Yüksek Ziraat okulunda eğitimi tamamladıktan sonra, 1908'de Belçika'da "Laberde" (Sakal) adlı bir mizah dergisi çıkaran İleri daha sonra kardeşleriyle birlikte 2. Meşrutiyetin yarattığı özgürlük rüzgarından yararlanıp "İleri" gazetesini 1911'de yayınladı.
RADYONUN KURUCULARINDANDI...
İstanbul radyosunun kurulmasında pay sahibi olan Sedat Nuri İleri, ülkemizde radyoculuğu başlatan insanlardan biridir aynı zamanda. TRT radyolarının atası olan "İstanbul Radyosu" ilk yayınını 6 Mayıs 1927'de yapmıştı. Bu ilk radyo yayınını yapan şirketin adı: "Türk Telsiz Telefon Anonim Şirketi" idi. Bu şirketin Ortakları şunlardı: İş Bankası adına Mahmut Celal (Bayar), Anadolu Ajansı adına Mahmut Soydan, Gümüşhane Milletvekili Cemal Hüsnü(Taray), Bolu Milletvekili Falih Rıfkı (Atay) ve tüccarlardan mühendis Sedat Nuri İleri... Sedat Nuri İleri radyonun aynı zamanda Umum Müdürüydü. Karikatürcülüğünün yanı sıra bu yanıyla da unutulmaması gerekir. TRT radyoları 2007 yılında 80 yılı geride bırakmış oluyor. Daha sonraları; Yedigün, Karikatür ve Akbaba dergilerinde ve Cumhuriyet gazetesinde çizen Sedat Nuri İleri. 1939'da Paris 'te bir karikatür sergisi de açtı. Henüz 55 yaşındayken 1943'te öldü... Karikatürümüzün başlangıç dönemleri diyebileceğimiz dönemlerin önemli imzalarından biri olan Sedat Nuri İleri'yi ölümünün 64. yılında MİZAHHABER olarak anımsıyor ve sevgiyle anıyoruz...



YAZI-ARAŞTIRMA:
CİHAN DEMİRCİ - MİZAHHABER