29 Ağustos 2007 Çarşamba


YÜZDE 46.6
RUHUNUN YAZARI
CEVAHİR MERKEZ

BİR HAFTA ARADAN
SONRA İŞTE GENE
KARŞINIZDA...



"ONBİRİNCİ DEĞİL O,
2. CUMHURİYETİN
BİRİNCİ CUMHURBAŞKANI!"


Merhaba efenim... Ahanda işte gene burdayım... Geçen hafta yıllık iznimin bir bölümünü kullanmak isteyince sizlere yazımı ulaştıramadım. Aslında biraz da bunu kasten yaptım efenim... Neden diyin... Neden? Çünkü geçen hafta malumunuz sezon sonuydu yani "BİRİNCİ CUMHURİYET" denen Cumhuriyetin son haftasıydı, kapanış haftasıydı, epeydir tadilat bile yapamayan Birinci Cumhuriyet bitiyordu ben de bunu değerlendirerek kısa bir tatil yapmak, karşınıza yeni bir Cumhuriyet'te çıkmak istedim... Gerçekten de bu tatil merkezime çok iyi geldi... Şöyle bir hafta boyunca Ege, Akdeniz sahillerini dolaşıp o zavallı Birinci Cumhuriyet'in son haftasını gezdim, yüzde 46.6'ya varan indirimlerinden yararlandım!..Sonra da dedim ki: "Biz Birinci Cumhuriyet olarak Atam bundan böyle sürekli İZİNDEYİZ!.." Hah hah haaaa!..

Yaaa işte böyle efenim... Ahanda dün yeniden göreve başladım ve Ankara'nın yolunu tuttum bu tatilin üstüne... Ne de olsa çok tarihi bir gündü 28 Ağustos 2007 Salı... O kadar çok ilk yaşandı ki anlatamam... Bir kere İkinci Cumhuriyetin ilk günüydü 28 Ağustos 2007... Bazıları inatla Sn. Abdullah Gül'ün 11. Cumhurbaşkanı olduğunu yazıyorlar ama bu doğru değil... Sn.Gül, İkinci Cumhuriyetin Birinci Cumhurbaşkanıdır beyler, bunu kafanıza iyi yazın... 11 sayısının başındaki biri atın, birlerden biri fazla... Tam yazımı yazdım... Ahanda epeydir daha keyifle okuduğum düşen tirajına üzüldüğüm için günde 5 tane aldığım Hürriyet'e bir baktım ki, Ertuğrul Özkök beyefendi benimle aynı başlığı bulmuş... Ama bunu şaka olarak yazdığını okuyunca güldüm tabii... Çünkü ben "İkinci Cumhuriyetin Birinci Cumhurbaşkanı" dediğimde şaka filan yapmıyorum. Hayır anlayamadığım şu ki, ciddi bir gazetenin genel yayın yönetmeni Sn.Gül'e "İkinci Cumhuriyet'in Birinci Cumhurbaşkanı" diyor sonra da bunun bir şaka olduğunu yazıyor. Kardeşim orası mizah dergisi mi, gazete mi?. Bak ben bir mizah yayınında yazıyorum ama senden daha ciddiyim yaaaa!.

Neyse efenim, dediğim gibi 28 Ağustos bu ülkenin yeni tarihinin başlangıç günü olarak tarihteki yerini almıştır... Rabbime şükürler olsun ki artık Çankaya'da vetocu biri yok... Asık suratlı biri yok... Her gelen topu içeri alacak bir kalecisi var artık Çankaya'nın... Şutlar kimden gelecek derseniz, tabii ki İETT'nin eski futbolcusu Tayyip bey hazretlerinden... Şimdi sıra Anayasa'yı halletmeye kaldı...Hayırlısıyla o da halloldu mu, bu iş "FISTIK" gibi olmuştur maşallah diyeceğiz...


Heeeey gidi günler heeeey efenim... Bir zamanlar Erbakan Hoca "Kadayıfın altı kızarıyor" demişti ama sonra Kadayıfı yaktı gitti!.. Ne de olsa beceriksiz biriydi. Oysa onun yetiştirdikleri hiçte öyle çıkmadılar. Epeyce aylar alsa da, Kadayıfı Çankaya'nın 864 rakımlı tepesine kadar çıkardılar...

Bundan sonra bizi çok renkli günler bekliyor efenim... Ahanda bir kere dükkanı kapamak zorunda kalmış, üstelik 12 Eylül'deki gibi halkın desteği arkasında olmayan askerimiz var. Bir kere dükkanı açmaya kalksalar, taş gibi global bir dünya var yanımızda. O dünya ne diyecek: "Hişşşşt generalim dükkanlar açık kalmıııış!" O yüzden dükkan bundan sonra hep kapalıdır. O dükkandan alışveriş etmek isteyenler bence BİM mağazalarına gitsinler... Artık her yerde "Helal Gıda" satan büyük hipermarketler var artık, bırakın o eski dükkanları efenim...


CAMİDE DÜĞÜN

Bundan sonra "Helali hoş olsun" günler bizi bekliyor... O yüzden bazıları Birinci Cumhuriyet'le hala helalleşmedilerse geç kaldılar... Birincisi sizlere ömür... Bakın geçen gün beni çok mutlu eden bir düğün haberi izledim televizyonda... Tatildeydim o sırada... Şu tesettürlü tatil köylerinden birinde, merkeze oturmuş müminlerle havuz duamızı etmiş televizyon izliyoruz. Br de baktım Bebek Camiinin imamı oğluna Bebek Camiinde düğün yapmış... O anda çevremdekilere "İşte" dedim, "Beyler, bakın işte İkinci Cumhuriyet bangır bangır geliyor kardeşim!.."

İmam kardeşimizi canı gönülden kutluyorum... Etli pilavın içinden kız tarafına takılan birşeyler çıkmış mıdır acaba merak ettim vallahi... Tebrik ediyorum... Camiide düğün pek yerinde, pek güzel bir şey... Yakında her şeyi camide yapmaya başlarsak daha da güzel olmaz mı?.. Elin Hristiyanı yıllardır Kilisede düğün yapıyor da biz bişey diyor muyuz kardeşim?.. Üstelik düğünün yapıldığı camii Bebek gibi bir semtte, bu da çok güzel düşünülmüş... Bu işlere daha "bebek"ken başlayacaksın... Ahanda bu yeni dönemin ilk önemli hareketidir, bunun arkası gelecek, göreceğiz... Hem sen bugün düğünü camide yaparsan, yarın istemediğin bir bebek yaptığında, bu bebeği camii avlusuna daha bir huşu içinde bırakabilirsin, di mi ama, bak bunu düşünen de yok... Bebeği cami avlusuna bırakırken kulağına dersin ki: "Bak yavrucum işte ahanda biz bu avluda evlenmiştik, o yüzden burası senin yerin sayılır, yabancılık çekmezsin..." Nasıl fikir ama?:.


"ÇANKAYA 11. NOTERİ"

Çankaya tepesi bundan sonra huzur içinde olacak... Bakın şu anda yurtta yağmur yağıyor... "Yağmur yağıyor, seller akıyor, Hayrünnisa hanım Çankaya'dan bakıyor" demek geliyor coşkuyla içimden... Yok vetoymuş, yok geri yollamış gibi şeyler görmeyeceğiz... Tayyip bey, takacak Gül beyi koluna her yerde birlikte olacaklar artık... Ben nacizane olarak diyorum ki "Çankaya 11. Noteri" diye kapıya bir yazı yazılsa da, şu geride kalan az sayıdaki laikler de hepten çatlasa!.. Noter olmak kötü bişey mi kardeşim?.. Sonunda ter var bu işin, alın teri...

Efenim bir de şu Hayrünnisa hanımın başının bağlanma şekli ne kadar dert oldu medyaya... Yok Sophia Loren başıymış, yok Atıl Kurt'muş... Baktım bir densiz mizah dergisi, ismi lazım değil, Hayrünnsa hanıma "Tavşan Kız" şeklinde bir türban bağlaması önermiş... Bakın şimdi yazımın en önemli lafını ediyorum... Bunu bi yere yazın... Kesin, saklayın... Valla müthiş bir laf buldum... Bold yazıyla diyorum ki: Kardeşim Çankaya'nın başı bir kere bağlandı siz daha neyi tartışıyorsunuz yaaa!..

Hah hah haaa!.. Nasıl laf ama efenim... Ahanda ne de olsa artık Çankaya'da GÜL'EN bir devir başladı....Öylesine GÜL'EN bir devir ki bu ucu Amerika'ya, Fettullah GÜLEN' dek gidiyor... Bundan böyle hep GÜL'eceğiz... Somurtana helal gıda yok valla!.. Bazıları bu duruma ayak uyduramayıp hala buralarda "Gül'e Gül'e Türkiye" diye çizedursunlar, giden aslında onlar... Onlara "yürrrüüüü anca gidersin" demek gerekiyor ama bu bana düşmez, bu iş için Başbakanımız yetkili bayiidir biliyorsunuz...

Efenim, biraz da tatilimden bahsedeyim... Dediğim gibi yıllık iznimin bir bölümünü , birinci cumhuriyetin son haftasına getirdiğim için, fıstık gibi bir tatil oldu valla... Önce Ege'de bazılarının "Tesettürlü Tatil Köyü" dediği o tatil köylerinden birine gittim. Sonra da Akdeniz'de bir başkasına... Aman efenim... O ne huşu, o ne huma kuşu... Etrafı sarmış haşemaların çıkardığı o vıcık vıcık sesin romantizmi ne müthişti anlatamam... Üzerine haşeması yapışan hatun kişiler siz siz olun sakın mayo giymeyin, zira böylesi daha güzel... Sonra her havuz öncesi edilen "havuz duası" müthiş bir şey... Sabahları açık büfedeki yiyeceklerin hepsinin "okunmuş" olması da ne müthiş bir uygulamaydı yarabbi... Denize girerken boynunuza asılan içinde çeşitli duaların bulunduğu muska da harika...Mümin denize girip açılıyor, boğulacağı sırada o muskanın içindeki duaları okumaya başlıyor... Müthiş bir hizmet... Sonra tatil köyünün plajında "Cankurtaran" değil de bir imamın olması, denize giren insanın boğulması için ayrı bir atmosfer yaratıyor. Düşünün, imam cami kubbesi gibi yüksek bir yerde oturuyor ve size duasını eksik etmiyor...Hem onun duaları, hem de boynunuzdaki muskaya rağmen eğer boğulursanız, yapacak bişey yok, takdir-i ilahi sonuçta... Tıpkı suların azalması, barajların dolmamasının takdir-ilahiden olması gibi...

Sahi efenim...Ben yeni kabinenin Milli Eğitim bakanına şunu önericem... Bundan böyle okullarda sınıfını başarıyla geçen çocuklarımıza "Takdir" değil "Takdir-i İlahi" belgesi verseniz, ne güzel olur, di mi... İşte Cevahir Merkez farkı budur efenim...

Efenim, ahanda bir yazımızın daha sonua geldik... Dediğim gibi İkinci Cumhuriyet'e 28 Ağustos 2007 itibarıyla girmiş bulunuyoruz... Yıllardır çeşitli sponsorlarla desteklenen bu büyük Ortadoğu projesi sonunda tamamlandı ve nihayete erdi... Mutluyuz, gururluyuz... Onlar erdi Çankaya'ya, biz çıkalım o halde Sophia Loren'leeee... Haftaya Çarşamba'ya dek kalın Çankaya'nızlaaaa!.