KARŞINIZDA...
İFLAHI ŞAŞTI!"

ÇÖLÜ AŞAN EMİN

ÇÖLLEŞME KURBANI!!!
Emin Çölaşan’ı atma konusunda epeyce yeteneksiz davranan Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök bu gecikmiş kararı dün nihayet Çölaşan'a iletti. Özkök, Çölaşan'a, "Artık sizinle çalışamayacağız. Sözleşmeniz feshedildi" dedi. Çölaşan'a bu karar yıllık iznini kullanmakta olduğu bir sırada İzmir'de tebliğ edildi üstelik. Ahanda efenim yani yılların Çölaşan’ı yıllık izninden bir daha dönemeyecek anlayacağınız… Şimdi bakınız ki, Emin bey bunu bizzat kendisi istedi. Ne yaptı derseniz, ne yapacak efenim sürekli ve sürekli olarak çölü aştı!.. Çölü aşmak büyük bir suçtur! Doğan grubunda bundan böyle çölü aşan kimse kalmayacaktır. Çölü aşan boyu aşar, boyu aşan boyu geçer ve boğulur. Hele hele böylesine yüzde 46.6 ruhunun merkezde olduğu bir dönemde çölü aşmaya devam etmeyecekti.
Efenim zaman çölü aşma değil, “ÇÖL YAPMA” ve “ÇÖLLEŞME” zamanıdır. Çölü aşmak ne demek kardeşim? Sen yeni çöller yapacaksın, yeni çöller yaratacaksın, su havzalarını kurutacaksın, develere takılmayacaksın. Çölleşme bu ülkenin en demokratik geleceğidir efenim. Çölleşme sayesinde Araplaşacağız ve sonunda Araplaşınca bir de bakacaksınız petrol bile çıkacak bu topraklarda. Biz biraz daha Araplaşalım görün her yerde petrol kuyusu açılacak. Tabii su kuyusunun yanında!. Su kuyusu, petrol kuyusu… Ama bir köşe yazarı bu kuyulara taş atıyor 40 tane yalaka yazar çıkaramıyordu?.. Olmazdı ve olmadı da… Sen neden bu kuyulara taş atarsın kardeşim! Hadi şimdi de at da görelim. Çölü aşana haddini böyle bildirirler işte! Sonra öyle çölde ikide bir “Ak Parti” serabı görmeyeceksin! Emin bey bunu göremedi. Ne de olsa bunu görecek bir ikinci vizyonu yoktu. Yani İkinci Cumhuriyet babında!.. Emin bey sürekli olarak sürekli basın kartı taşır bir şekilde Ak Parti iktidarıyla uğraştı durdu. Çölü öylesine aştığı, çöldeki kum fırtınasını öylesine artırdığı, develerle öylesine güreştiği anlar oldu ki, bir başkası olsa o gazeteden çoktan atılırdı. Özkök beyefendi bu konularda çok ürkek bir insan olduğu için sanırım hep Aydın beyden yardım bekledi. Sürekli çölü aşan, çöldeki kumları etrafa dağıtıp gözümüze kaçıran, develeri ve deve kafilelerini ürküten bu zatı kalemi bir türlü görevden alamadı. Ta ki (Ta ki Taki Doğan’a dek, ne espri amaaaa!) yani efenim düne dek…
Evet efenim, ahanda dün Türk Doğan Medyasında unutulmayacak kadar büyük bir gündür. Çölleri aşan bir zat sonunda vahadan atılmıştır!.. Bu şahıs pek çok değerli insanla uğraşmıştır yıllar yılı…80’li yıllarda muhterem Turgut Özal beyle az uğraşmamıştır. Hatta “Turgut Nereden Koşuyor” diye yüzbinler satan bir kitap da yazmıştır. Sonra kafayı ve kalemi sürekli olarak "İKİNCİ CUMHURİYETÇİLERE" TAKMIŞTIR... Kendisi birinci ya, ikinci geleni küçük görüyor. Oysa ikinci gelenler çoktan Üsküdar'ı aştı farkında değildi... Sonra bir başka saygıdeğer gazeteci Mehmet Barlas’a yıllarca “Liboş” demiş, “Liboş” sözcüğünü bizzat dilimize sokmuştur. Kibariye’ye de ilk kez “Kiboş” diye gene o seslenmiştir. Pardon bu böyle değildi galiba, neyse efenim sonuçta bu kalemkeş herkesle tek tek uğraşmıştır. Çok hanımefendi gazeteci Nazlı Ilıcak hanımefendiye de “Viskici Nazlı” demiştir. Oysa Nazlı hanım soyadı gibi Ilıcaktır, ılımlı bir insandır. Ilımlılığı İslama dek uzanmış değerli bir şahsiyete "Viskici" demek de Emin beye yakışmıştır.
Bakın örneğin Ankara’nın o eşsiz, o değerli, o bulunmaz hint kumaşı Büyükşehir belediye başkanı Melih Gökçek beyefendiyle de az uğraşmamıştır. Kendisine göbek adının kısaltmasıyla “İ.Melih” diye seslenmiştir yıllarca. Ama n’olmuştur, Melih bey en susuz haliyle susmuş ve bu susuzlukta yerini korumuştur. Bakın Melih bey, şu susuz ortamda bile hala Ankara’dadır, pekiiii sorarım size Emin bey bugün nerdedir?..
Efenim ahanda, Türk Doğan Medyasında onun gibi çölleri aşan birkaç kalem daha var. Sayıları epeyce azalan bu çöl aşkınlarının artık kalemlerini denk alma zamanıdır. Bekir bey bak sana söylüyorum gelinim sen anla hesabı!.. Doğan grubunda köşe sahibi olan arkadaşlara sesleniyorum. Bakın beyler, zaman “Hasan Cemal” ya da “İsmet Berkan” gibi şablonlara sarılma zamanıdır. Örnek alacağınız kalemler Doğan Medya Center’da mevcutken sakın ola ki başka yerlerde aramayın, yoksa çok iş ararsınız ve böyle binlerce dolarlık işleri de öyle her yerde bulamazsınız…Ahanda şuraya yazıyorum, Cevahir Merkez zamanında söylemişti dersiniz…
Zaman, zaman gibi olmak zamanıdır!.. Anlayan köşe yazarı anladı ve köşe oldu muuuuu?.. Bir daha büyük harfle yazalım: “ZAMAN, ZAMAN GİBİ OLMAK ZAMANIDIR!” Yaaaani bu grupta kalan son Çölaşan zatlar için zaman daralmaktadır, kum saati çölleşmeye doğru hızla akmaktadır. Zaman gibi olacaksınız beyler. Ekrem bey “Dumanlı” havayı sever. Gün Fettullah Hocanın “Zaman” gazetesinden ibret alma günüdür. Bu ibreti alan alacak, kalan kalacaktır… Aydın bey nihayet bunların elebaşlarının üstüne ipi atmıştır. Tam da bu sırada Hürriyet’e alınan Yılmaz Özdil adlı yeni köşe yazarına da seslenmek istiyorum: Bak sanım kardeşim Özkök beyle aynı şehrin insanıyım, İzmirliyim diye şişinme!..Emin bey de yıllık izninde İzmir’deydi, n’olduuuuu ha n’olduuuu?.. Öyle gelir gelmez “Ha Abdullah, Ha Fettullah” gibi yazılar yazarak daha ilk günden suyunu ısıtmaya mı başladın?.. Amaç boşalan bir koltuğu seninle bir süreliğine doldurmak olabilir mi, bunu hiç düşündün mü?.. Ak partiye, Tayyip beye, Abdullah beye öyle ikide bir sallamak ama araya mizah karıştırarak bunu yapmak seni kurtarır mı sanıyorsun?.. İstersen Bekir Coşkun beye bir sor bakalım, zira sıra şimdi onda. Anlayın kardeşim, Doğan Medya Center’da artık her şey Hasan Cemal Güzel O-LA-CAAAAK!.. Gerisi hikayedir, gerisi Cehepe’dir!..
Efenim ahanda dediğim gibi bu hafta gerçekten çifte mutluluk yaşadım. Bir tarafta Abdullah bey ve değerli eşleri Hayrünisa hanımefendinin Çankaya’ya doğru başlayan yolculukları, diğer yanda Emin Çölaşan denen zatın gazetesinden nihayet yolcu edilişi aynı günlere denk geldi. Benim için doğrusu çifte kavrulmuş bir hafta oldu. Bu arada ülke de giderek daha da hızlı çölleşiyor. Bu durum inanın beni daha da mutlu ediyor. Üstelik Ak Parti ve halkımız merkeze oturmuş daha doğrusu yayılmış piknik yapıyor. “Vur sırtına tekrar geri al kömürü” bir halk size zavallı gözlerle bakarken inanın insanın gözleri yaşarıyor. Böyle aciz, böyle zavallı bir halkı öyle her iktidar kolay bulamaz. Ben olsam Melih beyin yerinde bu halkı daha da susuz bırakırdım. Sanırım zaten o da öyle yapacak. Ne de olsa akıllı bir insan. Ne yapacağını çok iyi biliyor. Bu yüzden Ak Parti’yi bir kez daha kutluyorum. Merkeze ve midelere oturmasının çoook ama çoooook uzun sürmesini diliyorum, istiyorum…
Bundan böyle Tayyip ve Abdullah beyler ve tabii ki eşleri ne derse, ne buyurursa, ne isterse öyle olacaktır. Öyle olmalıdır. Faşizm meğerse ve istenirse ne güzel bir rejimmiş demek geliyor şimdi içimden, çok mutluyum Allahım. Çok huzurluyum, çünkü HUZUR İKTİDARDADIR!.. Şükürler olsun ki kalemimdeki tüm imkanlarla güce ve iktidara tapıyorum. Ahanda herkese böylesine çifte kavrulmuş, çöle dönmüş mutluluklar diliyorum… Bir engeli, bir çölü daha aştık, sizler kalın çölünüzle!..