27 Ağustos 2007 Pazartesi

MİZAH DOSTU
BİR GAZETECİYİ,
ŞAKİR SÜTER'İ YİTİRDİK!

2 yıldır kanserle savaşan, son 16 gündür hastanede yatan Akşam gazetesi köşe yazarı, gazeteci Şakir Süter, bu sabaha karşı tedavi gördüğü Acıbadem hastanesinde, henüz 57 yaşında hayata veda etti...

1950 Bergama doğumlu olan Şakir Süter 1995'ten beri Akşam gazetesinde, mizaha da sıkça yer verdiği bir köşede yazıyordu. İşin ilginci gazeteciliğe de, 1970'de, 20 yaşındayken Akşam gazetesinde muhabir olarak başlamıştı Şakir Süter, tabii o Akşam'la bugünkü Akşam sadece bir isim benzerliği taşıyor... Onun yazdığı tarzdaki gazete köşeleri bizim basınımızda uzun bir geleneğe sahiptir. Bugün Milliyet'te Melih Aşık, Cumhuriyet'te de Deniz Som bu tarz köşe yapmayı sürdüren iki isim olarak karşımıza çıkıyor. Bu tür köşeler okurdan beslenen, okurla yaşayan, okurla soluk alan köşelerdir... Bu tür köşelere epeyce emek vermiş bir mizahçı olarak, benim için ayrı bir hüzün taşıyor Şakir ağabeyin kaybı... Köşesinde fıkralara, mizahi yazılara, okur görüşlerine, okur yazılarına her gün yer veren bu anlamda çalıştığı gazetenin okura açılan sesi olan Şakir Süter bu nitelikleriyle medyada kalan mizah ve mizahçı dostu son bir kaç isimden biriydi... Kaybı bu açıdan da önemli bir acı yaratıyor bizler için... Sevgili Şakir Süter, pek çok kez sesimize ses vermiş, kitaplarımızı tanıtmış, yazılarımızı kullanmış, hakkımızda güzelim yazılar kaleme almış, medyada örneğine pek de rastlanmayan düzeyde duyarlılığa sahip özel bir kalemdi. Sanırız o yüzden erkenden ayrıldı aramızda. Malum, düzgün ve duyarlı adam olmak yaramıyor bu ülkede... Sadece erken gitmenizi sağlıyor ne yazık ki... Bugüne dek yayınlanmış 3 kitabı olan Şakir Süter son olarak "Fıkralar ve Fıkracılar" adıyla bir yeni kitap hazırlıyordu ama kitabının basılmış halini görmek ona kısmet olmadı. Şakir Süter'in cenazesi Çarşamba günü Bağlarbaşı İlahiyat Fakültesi Camiinden kalkacak ve naaşı Çengelköy Mezarlığına defnedilecek... Süter ailesinin acısını paylaşıyor, sevgili Şakir Süter'i düzgün, nitelikli ve mizahsever bir gazeteci olarak UNUTMAYACAĞIZ diyoruz...

MİZAHHABER adına Cihan Demirci


--------------------------------------------------------------------------------


İLK TÜRK KARİKATÜRCÜ
ALİ FUAT BEY
BUNDAN TAM 88 YIL
ÖNCE BUGÜN YİTİRMİŞTİK...

Kendi tarihini pek bilmeyen bir toplumda yaşıyoruz. Hele hele mizah tarihimiz bu anlamda fazlasıyla bilinmez bir haldedir. Hakkında çok fazla bilgi sahibi olamadığımız bir çizer olan ALİ FUAT BEY, bundan tam 88 yıl önce 27 Ağustos 1919'da ölmüştü..

Orhan Koloğlu'nun "Türkiye Karikatür Tarihi" adlı kitabında Ali Fuat Bey'e ayrılan bölümden...


Karikatürümüzle ilgili pek çok kaynakta ilk karikatürcümüz olarak Cemil Cem'in adı geçse de, bilgi olarak daha derinlere indiğiniz de karşınıza ALİ FUAT BEY çıkar... (Ali Fuad Bey)  Cemil Cem, Türk karikatürünün kurucu çizeri sayılabilir ama ilk çizeri değildir. Ondan önce çizen ama belki de çok uzun bir süre karikatürcülük yapmadığından arada kaynayıp gitmiş bir isim Ali Fuat Bey... 

Orhan Koloğlu'nun 2005 yılında yayınladığı "Türkiye Karikatür Tarihi" adlı kitapta onun 1869'da Basiret adlı gazetede muhabir olarak işe başladığı yazıyor. 1874'te bir dergide "Ressam" olarak karşımıza çıkan Ali Fuat bey'in çizgileri resmin ötesine geçmiş karikatür denemeleridir aslında. Kahkaha ve Çaylak dergisine çizer olarak katkıda bulunan Ali Fuat bey, mizahın Abdülhamid tarafından yasaklandığı yıllarda Avrupa'ya sığınmak zorunda kalmış. 

1908'de 2. Meşrutiyet ilan edilince tekrar dönüp mizah dergisi Karagöz'ü çıkarmış... Sn. Orhan Koloğlu Ali Fuat Bey'in ölümü için 1920'lerde diye yazsa da çeşitli kaynakları tarayarak öğrendiğime göre Ali Fuat Bey; 27 Ağustos 1919'da ölmüş... 

Ali Fuat Bey'in özellikle; "Letaif-i Asar" ve "Çaylak"ta yer alan karikatürlerinin yer aldığı, Turgut Çeviker tarafından yayına hazırlanan "Osmanlı Tokadı" adlı kitap 1986 yılında yayımlanmıştı. O kitapta bile epeyce karambole gitmiş bu öncü çizerimiz hakkında ayrıntılı bir özgeçmiş bulunmamaktadır. 

Hakkında çok az bilgi sahibi olabildiğimiz ilk "Türk" çizer aslında pek de ortalarda olmayan araştırmacılarımız tarafından fena halde araştırılmayı bekliyor, hem de tam 88 yıldır... Sadece o mu, daha kaynayıp gitmiş nice isim aynı durumda değil mi?. . 

YAZI: CİHAN DEMİRCİ