6 Temmuz 2007 Cuma



TÜRK MİZAHININ BÜYÜK USTASI
AZİZ NESİN'İ ANIYORUZ...



Türk mizahının dev ismi Aziz Nesin, bundan 12 yıl önce 6 Temmuz 1995'te, 80 yaşında aramızdan ayrılmıştı. Bu ülke onu hapislere attı, süründürdü, çile çektirdi ve nihayetinde 2 Temmuz 1993'te yobaz zihniyet onu Sivas'ta yakmaya çalıştı. Hepsine üretmenin gücüyle direndi büyük usta. Hep dimdik durdu. Hep dimdik konuştu. Eğilmedi. Bükülmedi. Geride yüzleri aşmış kitap ve sapasağlam bir Nesin Vakfı bıraktı... O şimdi kendi vakfında yatıyor, üzerinde çocukları yetişiyor, bu herkese nasip olmaz...


BÜYÜK USTA, AZİZ NESİN'İ
ÖZLEM VE SEVGİYLE ANIYORUZ...

(Fotoğraf Nesin Vakfı'ndan alınmıştır...)

CİHAN DEMİRCİ'NİN ÇİZGİSİYLE
USTASI AZİZ NESİN


Mizahhaber'i oluşturmamız için bize yol gösteren, danışmanlık yapan, arşivini açan Cihan Demirci, ölümünden 18 gün önce birlikte son kez söyleşi gerçekleştirdiği ustası Aziz Nesin için, ölümü sonrasında yaptığı bu çizimini ilk kez gün ışığına çıkarıyor. Cihan Demirci'nin geçtiğimiz yıl Cumhuriyet'te yazdığı "Nasreddin Hoca'dan Aziz Nesin'e" başlıklı yazıyı da Aziz Nesin çizimlerinin altında sizlerle paylaşıyoruz...




EMRE YILMAZ'IN ÇİZGİLERİYLE
AZİZ NESİN




SEVDAKAR ÇELİK'İN ÇİZGİLERİYLE
AZİZ NESİN




Türk mizahının iki dev ismi ‘Temmuz’ ayında ard arda anılıyor…

Nasreddin Hoca’dan Aziz Nesin’e

CİHAN DEMİRCİ


Bir Temmuz ayı daha geldi. Yakıcı, kavurucu sıcağıyla. Üstelik en fazla mizahı, mizahçıyı yakıp kavuran bir Temmuz ayı daha. Aziz Nesin’den, Rıfat Ilgaz’a, Necati Abacı’dan, Oğuz Aral’a… Hepsini Temmuz’da yitirdik. Şu Temmuz mizahı sevmiyor mu dersiniz? Soruya soruyla yanıt verelim: Temmuz mizahı sevmese mizahımızın başlangıç noktası Nasreddin Hocayı her yıl Temmuz’da anar mıydık?

Birisi Selçuklu dönemi sözel mizahının, diğeri Cumhuriyet dönemi yazılı mizahının iki büyük ustası; Nasreddin Hoca ve Aziz Nesin… Onları bir araya getiren iki büyük mizah ustası olmalarının ötesinde bir ortak noktaları da; Temmuz ayı. Nasreddin Hoca, her yıl olduğu gibi bu yılda 5-10 Temmuz tarihleri arasında Akşehir’de 47. kez düzenlenecek Nasreddin Hoca Şenliğinde düzenlenecek etkinliklerle anılacak. Bendeniz de 6 yıl aradan sonra 3. kez Akşehir’de olacağım. Sevgili Aziz Nesin usta için ‘Temmuz’ demek iki kez ölüm demek sanki. 1993’ün 2 Temmuz’un da Sivas’ta yaşanan korkunç bir günde, gerici ayaklanmayla yakılmaya çalışılan Aziz Nesin, 1995 yılının 6 Temmuz’un da ayrılmıştı aramızdan.

Nasreddin Hoca’ya ait gerçek fıkra sayısının bize kitaplarda sunulandan çok daha az olduğu bir gerçektir. Bu fıkraların pek çoğu halkın sonradan kendi ürettiği fıkralardır. Pertev Naili Boratav’ın 42 yıllık bir çalışmayla 1996’da yayınladığı “Nasreddin Hoca” kitabında ortaya çıkardığı toplam fıkra sayısı sadece: 594’tür. Oysa bugüne dek basılmış yüzlerce Nasreddin Hoca kitabını toplarsanız bunun birkaç katı fıkrayla karşılaşırsınız.

Yenik bir halkın gülmesi


Aziz Nesin, “Cumhuriyet Dönemi Türk Mizahı” adlı kitabında Nasreddin Hocayı bakın nasıl anlatmış: “13. yüzyılda Selçuklular Moğol istilası altında kalmışlardır. Selçuklu hükümdarları, beyleri, yönetenleri özçıkarları için kendi halklarının aleyhinde Moğollarla işbirliği yapıyorlar. Bu durumda halkın başkaldırısı bir şekilde mizahla, Nasreddin Hoca fıkralarıyla olmuştur. Yazılı olmayan ya da belli bir sanatçının eseri olmayan “Halkın ortak ürünü” olan sözlü mizahta, mizahın bir yerde korkunun ürünü olduğu daha belirgindir. Çünkü halk kendi uydurduğu olayları, yarattığı kahramanlara bağlayarak suçluluktan kurtulmaya çalışır. Çünkü halk yeniktir ve yeniklerin gülmecesi korkunun eseridir. Nasreddin Hoca fıkralarında bu korku görülür. Halk yaşadığı dönemin egemen ve yönetmenlerini yermek ve onlarla alay etmek isteyince, ya duruma uyan bir Nasreddin Hoca fıkrası bulur, ya da hocanın kişiliğine uygun olarak bir fıkra uydurup bunu Nasreddin Hoca fıkrası diye anlatır.”

Gerçekten de, Aziz Nesin’in bu saptaması yerindedir.Yüzyıllar içersinde, dilden dile aktarılarak Türk halkının kendi yarattığı efsane bir kahraman haline Nasreddin Hoca, sonuçta Türk halkının bizzat ta kendisidir! Aynı Türk halkı, bu geleneği, bugün de “Temel” fıkraları üreterek sürdürüyor mu?


Nasreddin Hoca fıkralarındaki canlılığın, zenginleşmenin, doğurganlığın günümüzde bile hâlâ sürmesi, halkın bu fıkraların üretimine olan katkısı yüzündendir. Mizahımızın yüz akı olan Hocamızı yaşatan aslında halkın kendisidir. Bu yüzden aradan 8 yüzyıl geçmiş olmasına rağmen sevgili Nasreddin Hocamız hâlâ Anadolu toprağında, aramızda yaşamakta ve eşeğine ters binmeye devam etmektedir.

Eşeğine biniş şekliyle bize mizahçının dünyaya bakışını da gösteren sevgili Nasreddin Hoca bugün hâlâ nasıl yaşıyorsa, halk kahramanı bir mizahçı mertebesine erişen Aziz Nesin usta da o şekilde o şekilde yaşıyor. Temmuz sıcağı ne yapsa boş! Türk halkının “Tam Aziz Nesin’lik” dediği gerçek olaylar, tıpkı Hoca fıkraları gibi bu iki mizah devini birbirine daha da yaklaştırıyor. Sevgili Nasreddin Hoca ve sevgili Aziz Nesin usta; iyi ki var oldunuz, yüzyıllarca çok yaşayın!..

(Temmuz 2006'da yazılmıştır.)

http://damdakimizahci.blogspot.com/




İLHAN DEĞİRMENCİ ALMANYA'DAKİ BİR SORUNA KARİKATÜRÜYLE DİKKAT ÇEKİYOR!



Değerli "Mizah haber" emekçileri, uzaklardan sizlere haberimiz var. Buralarda yaşadığımız SIKINTILARIMIZI eurocanlar çizgi roman mizah dergisi olarak mümkün oldukça her platformda çizgilerimizle anlatmaya ve bilgilendirmeyeçalışıyoruz. zaten dergimizin çıkış noktası: ırk, dil, din, renk ayrımı yapmadan göçü ve göçmenligi çizgiyle anlatmak, sesimize kulak veren "mizah haber" emekçilerine ve çığlığımızı duyan tüm yazar ve çizer dostlarımıza sevgi ve saygı dolu selamlarımızı gönderiyoruz. ( arkadaslar yazismalarimizda Türkce klavyeyi harfler bozuk cikar korkusuyla kullanamiyoruz)

İlhan Değirmenci
http://www.eurocanlar.com/