Mizaha daha ilkokul çağlarında evde kendi kendine dergiler, gazeteler hazırlayan tuhaf bir çocuk olarak 3. sınıfta filan adım atmıştım aslında ama asıl yolculuk lise çağlarında başladı... Mizah yolculuğuna lise çağlarında karikatür-yazı ve hiciv şiiriyle başlamış, ilk hiciv şiirleri Gırgır mizah dergisinde yayınlanmış ve hiciv şiirini yani taşlama şiiri 47 yılı geride bırakan yazar-çizerlik serüvenimde hiç bırakmamış bu anlamda büyükler için 3, çocuklar için de 3 şiir kitabı yayınlamış biri olarak, bu ülkedeki akla ziyan hayata olan derin öfkem ne zaman artsa, kızgınlıklarım dizeye dönüşse, aklıma ilk önce NEYZEN TEVFİK usta gelir, sonra onun da ustası olan ŞAİR EŞREF'i anımsarım, derken hiciv şiirinin parlak yıllarında bu topraklarda son büyük ustaları olan, birlikte çalışma onuru da yaşadığım ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN'ı ve CAN YÜCEL düşer aklıma...
Küfür küfür esen, ince zekalı bir kara mizahın harbi bir rüzgarının yeniden hayatımızı saracağı, mizahın tutsak olmaktan çıkacağı o özgür günlerin derin özlemi düşer içime, çünkü uzun yıllardır mesleğimi özgürce sürdüremez haldeyim...
Gün gelir, biz görür ya da göremeyiz ama bu ölü toprağı atılır yeniden ve mizahın bence en baba alanı, er meydanı olan hiciv şiiri de canlanır elbet!.. O güne olan yürekten özlemle, 72. ölüm yıldönümünde hiciv şiirimizin büyük ustası, filozofu NEYZEN TEVFİK'i sevgiyle anıyorum...
Cihan Demirci