Hayatına uygun bir hüznün ayında ayrılmıştı Zeki abi aramızdan... 8 Eylül 2002 idi tarih... Sonbahar başlamıştı her daim olduğu gibi... "Benzersiz" bir çizeri "Kimsesizler Mezarlığı"na uğurlayışımızın 11. yıldönümü bugün... Bundan tam 11 yıl önce sessiz-sedasız göçüp gitti bu dünyadan, öylesine dandikten "değerli yalnızlıklara" sahip değil, harbiden yapayalnız bir adamdı Zeki Beyner...
Kimselere benzemeyen, acayip, müthiş, acılarla, yalnızlıklarla, yoksullukla dolu, hiç kimsesiz bir yaşam ve o yaşamdan kotarılan müthiş bir karikatürcü çizgisi...
Benzersizdi, çünkü; ölümünden ancak bir süre nüfus cüzdanına sahip olabilmişti o!.. Nüfus cüzdanında doğum yılı 1930 yazsa da aslında 1936 doğumluydu Zeki ağabey. Ailesi tarafından sokağa bırakılan bu kimsesiz yaşam, müthiş bir dirençle çöplüklerden bulduğu kağıt ve kalem artıklarına çizilen ilk çizgilerin ardından soluğu Akbaba dergisinde almış ve öyle böyle değil harbiden sokaktan gelen Zeki ağabey bir süre sonra Cafer Zorlu ile birlikte kapanana dek demirbaşı olacağı Akbaba'da çizmeye başlamıştı.
Sonrasında uzun yıllar, Çarşaf mizah dergisinde birlikte çalıştığı mizah yazarı Vedat Saygel'in eşinin sahip çıkmasıyla Saygel'in evinin bir odasında geçen, sokaktan gelen bu trajik yaşam, sokak çocuklarının darpı sonrasında son buldu 8 Eylül 2002'de... O gün Zeki ağabeyin cenazesi Florya'da "Kimsesizler Mezarlığı"na kaldırılırken, yanında sadece avuç karikatürcü arkadaşı-dostu vardık.
Zeki Beyner'le ilk kez 1978'de Çarşaf mizah dergisine karikatür götürmeye başladığım yıllarda tanışmıştım. Sonra 1981'de onunla Ses-Atmaca mizah ekinde, 1992-1993 yıllarında ise Yorgan Mizah Dergisinde birlikte çalıştım. Onunla 25 yılı bulan dostluğum sırasında 3 kez röportaj yaptım. İlki 1989 yılında MAZETE adlı mizah eki için gerçekleşti. Sonra 1992'de ve son olarak da 1999-2000 yıllarında henüz yayınlanmamış bir kitap çalışmam için onunla uzun uzun konuştum... Ölümünden sonra Zeki Beyner için yapılan belki de tek anma söyleşisi 22 Ocak 2008 tarihinde o dönem Saraçhane'de bulunan Karikatür ve Mizah Müzesinde Cihan Demirci tarafından gerçekleştirildi. Bu söyleşiye dair kapsamlı yazı ve haber şu link adresinden okunabilir: http://damdakimizahci.blogspot.com/2008/01/karikatr-ve-mizah-mzesinde-zeki.html
Keşkül-ü Fukara adlı kitabının arka kapağında şöyle der Zeki Beyner: "1936 yılında İstanbul’da doğmuşum. Hem de yaşlanmış olarak. Yüzümde bir sürü gereksiz çizgi belirmiş. Hayatta çekeceğim sıkıntılar daha o zaman içime doğmuş olmalı ki, dünyaya gelişime bayağı üzülmüş, aylarca susmak bilmemişim.”
Zeki Beyner'in cenazesine o gün arabasıyla gittiğim sevgili Necati Abacı kardeşim de, ondan 2 yıl sonra uçup gitmişti aramızdan... Bugün benzer bir kimsesizliğe doğru ulaşmış, benzer bir yapayalnızlığı, Bu "akla ziyan" coğrafyada doğduğu günden beri fazlasıyla yaşayan biri olarak sevgili Zeki Beyner'i ve onun hiçbir şeyi kabullenmeyen, dikbaşlı, muhalif, ters, huysuz, isyankâr halini çok daha iyi anlıyorum.
Zeki abi gene de daha güzel günlerde çizdi. Bize daha boktan bir dünya, daha boktan bir ülke bırakıp huysuzca ama dimdik bir şekilde gitti. Onu anımsayan kaldı mı, bilinmez ama benim derin bir yapayalnızlık ve kimsesizlik yolundaki her daim en büyük rehberimdir o benim...
Cihan Demirci 8/9/2013
CİHAN DEMİRCİ'NİN ZEKİ BEYNER ÜZERİNE YAZDIĞI KAPSAMLI YAZILARDAN BİRİNE ULAŞMAK İÇİN, "DAMDAKİ MİZAHÇI" BLOĞU LİNK ADRESİ: http://damdakimizahci.blogspot.com/2007/09/damdaki-mizah-lmnn-5.html
Cihan Demirci'nin, Mazete adlı mizah ekinde 1989 yılında Zeki Beyner'le gerçekleştirdiği röportaj sayfasından bir bölüm...
Öznur Kalender'in çizgisiyle ZEKİ BEYNER...
ZEKİ BEYNER'DEN KARİKATÜRLER...
12 MAYIS 1993 tarihli bir fotoğrafta; Prof. Dr. Tarık Minkari'nin evinde yemek davetine katılan mizahçılar... Sol baştan sırayla; Tarık Minkari, Sunder Erdoğan, Cafer Zorlu, Cihan Demirci Ferit Avcı, Zeki Beyner, Kamil Yavuz ve en sağda; Necmi Rıza Ayça... (CİHAN DEMİRCİ MİZAH ARŞİVİ)