17 Mart 2010 Çarşamba

İNGİLİZ
SANATÇI
DİCKİNSON'A
ZORUNLU
BAŞBAKAN
SANSÜRÜ!

Başbakan Erdoğan'ın kafasını bir köpek bedenine yapıştırdığı kolaj çalışması nedeniyle "Başbakana hakaret suçundan" hüküm giyen, 24 yıldır Türkiye'de yaşayan İngiliz asıllı sanatçı ve İngilizce öğretmeni Michael Dickinson, Hürriyet gazetesinden Ezgi Başaran'ın yaptığı röportajda "Para cezasını ödeyemeyeceğime göre kendimi sansürleyeceğim" dedi...

Başbakan Erdoğan'ın karikatürcülere açtığı davalar Türk karikatürcüleriyle sınırlı kalmadı ve 24 yıldır bu ülkede yaşayan bir İngiliz vatandaşına dek uzandı... Hazırladığı kolaj çalışması nedeniyle Başbakana hakaretten hakkında dava açılan Michael Dickinson'ın 2006 yılından beri bu davayla uğraşıyordu. İstanbul'da görülen ve 9 Mart 2010 tarihinde sonuçlanan davada hakim Michael Dickinson’ın çalışmasının sınırı aştığına karar verdi ve Dickinson’ı Erdoğan’ın “gururunu ve saygınlığını” ayaklar altına almaktan ötürü suçlu buldu. Dickinson’a 425 gün hapis cezası verildi. Böylece İngiliz sanatçı Başbakan’ın karikatürlerini yapmaktan dolayı hapse mahkum edilen ilk isim oldu.

425 günlük hapis cezası daha sonra 7 bin 80 TL'lik para cezasına çevrilen Dickinson ödeme yapmayı reddedince hakim “önümüzdeki beş yılda Erdoğan’ı konu edinen yeni bir kolaj hazırlamazsa” Dickinson’ın cezasının iptal edileceği kararını verdi.


Mahkeme çıkışında BBC’ye konuşan Dickinson “Elbette rahatladım. Ne olacağını bilmiyordum. Ama hala suçlu olduğumu düşünmüyorum ve gelecekte politikacılarla ilgili çalışmalar yapmayacağımı söylemiyorum” dedi. 1986 yılından beri Türkiye’de yaşayan 59 yaşındaki Dickinson ilk olarak 2006 yılında ceza almış ve 2008’de beraat etmişti. Ancak beraat kararı daha sonra bozulmuş ve yeni bir duruşma yapılması talep edilmişti. Bunun üzerine İngiltere’ye geri dönen Dickinson, ülkesinde iş bulamadığı için İstanbul’a geri döndü.

Hürriyet gazetesinden Ezgi Başaran'a konuşan Dickinson, Hürriyet'te 13 Mart 2010 tarihinde yayınlanan haberde, neden İngiltere'ye dönmediğini şöyle açıklıyor: "Denedim ama 24 yıldır Türkiye'de yaşıyorum ve ister inanın ister inanmayın İngiltere'ye her gittiğimde kültür şoku yaşıyorum. Bana soğuk ve sıkıcı geliyor. Ayrıca anarşist bir geçmişim olduğu için İngiliz devletiyle de aram pek iyi değil. Kraliçe'yi ve monarşiyi eleştiren kolajlar yapmıştım."

Bu haberden öğrendiğimize göre, 2006'da hakkında dava açıldıktan sonra Yeditepe Üniversitesindeki öğretmenlik sözleşmesi iptal edilmiş ve işsiz de kalmış. Şu anda İstanbul'da günlüğü 15 lira olan bir otelde yaşayan Dickinson, geçimini İstiklal Caddesinde fal bakarak sağlıyor. Fal başına 1 TL alan Dickinson, "Eğer zabıtaya yakalanmazsam günde 40 TL kazanabiliyorum" diyor. Anlaşıldığı üzere Dickinson tam anlamıyla Türklük halleri içinde yaşıyor.

Dickinson sözlerine noktayı şöyle koyuyor: "Hayat standartımdan da anlayacağınız gibi o parayı ödeyemem. Hapis yatmak da pek akıllıca değil. Herhalde Başbakan Erdoğan'la ilgili bir dava kolaj yapamayacağım. Ama bunun büyük bir hoşgörüsüzlük ve sansür olduğunu söylemem de yasak değildir herhalde..."

8 yılı geride bırakan AKP iktidarının ülkede tek sesli "yandaş" bir medya istediği, eleştiriye zerre kadar tahammülü olmadığı yüzlerce, binlerce haberle-belgeyle kanıtlanabilir. Bundan önce de Cumhuriyet gazetesinden Musa Kart arkadaşımıza açılan davayla başlayan bir süreçte Leman ve Penguen dergilerine ve başka karikatürcülere çeşitli davalar açıldı. Mizah dergilerinin de, karikatürcülerin de muhalif sesine ayar verildi. Zaten kısık çıkan bu ses, yaratılan "korku toplumu" nedeniyle iyice kesilmiş oldu. Türk mizahçıların muhalif sesinin hepten kısıldığı bu "dinci faşizm" ortamında baskı ve sansürün ucu bu kez Türkiye'de yaşayan bir İngiliz sanatçıya uzandı. Acı olan Dickinson'ın sesini şu ana kadar karikatür ve mizah dünyamızdan da ses veren duyamadık. Vatandaşın üzerindeki ölü toprağının, sanatçısı-aydınıyla-yazarıyla-çizeriyle tüm ülkenin üzerini örttüğü gerçeği bir kez daha yüzümüze tokat gibi vuruyor...

Geldiğimiz perişan noktayı gösteren ibretlik bir durum aslında Michael Dickinson'ın yaşadıkları... MİZAHHABER, Türk mizahçıların ve karikatürcülerin içine düştüğü kuzuların sessizliği vaziyetinde bu haberi tarihin karanlık sayfalarına sessizce bırakıyor. Bir yanda; giderek marjinalleşen ve toplum gerçeklerinden uzaklaşan mizah dergilerinde yok olan, unufak hale gelen, sadece kapak karikatürüne sıkışan muhalif tavır, diğer yanda; yarışma karikatürcülerinin tek uğraşı alanı haline gelen "benzer karikatür" tantanası, ödül avcılığı, evrensel karikatür gibi çoktan eskitilmiş kavgalar içersinde, cephelere bölünmüş ve daha da bölünmeye devam Türk karikatürü... Bu tür durumlarda internet ortamında bile artık ses duyamıyoruz... Bu derin sessizlikle oluşan korkunç yalnızlık hayra alamet değil karikatürcü-mizahçı dostlar...Bir "eleştiri sanatı" olan karikatür ve onun büyük ağabeyi mizah bu ülkeden her geçen gün uzaklaşıyor, Fellini'nin "Ve gemi gidiyor" filmi gibi...Gemi gidiyor ama mizahçılar giden gemiyle ilgilenmek bir yana, birbirlerini yemeye, birbirlerinden kopmaya, rant kavgasında savrulmaya, daha da güçsüz kalma mücadelesine inatla devam ediyorlar... "Her toplum layık olduğu idareyle yönetilirmiş" deyişini kanıtlarcasına...

Cihan Demirci - MİZAHHABER