31 Ekim 2020 Cumartesi

UĞUR PAMUK'UN ÇİZGİSİYLE: "KALBİMİZ İZMİR'DE!"


 30 Aralık 2020 Cuma günü, saat:14.51'de yaşanan Sisam merkezli 7.1 şiddetindeki deprem en büyük zararı İzmir'e verdi... Sevgili İZMİR'E ÇOK GEÇMİŞ OLSUN dileklerimizi Uğur Pamuk arkadaşımızın çizgisiyle iletiyoruz... 

M İ Z A H H A B E R  

MİZAH DUYGUSU YÜKSEK, MİZAHÇI DOSTU BİR SİYASETÇİYİ ERDAL İNÖNÜ'YÜ 13. ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE SEVGİYLE ANIYORUZ...

Onun adı: ERDAL İNÖNÜ'ydü... Bu ülkenin siyaseti son onun kadar sevimli, onun kadar samimi, onun kadar içten ve doğal ve mizah duygusu yüksek bir siyasetçi daha görmemişti, bundan sonra da görmesi çok zor...

Bunca berbat, bunca rezil politikacının cirit attığı bir ülkede onun siyasete getirdiği ince uslup hiçbir zaman unutulmayacak. Karikatürcülerin en çok sevdiği, çizerken en çok keyif aldığı isimdi o.


1926 doğumluydu, İsmet İnönü'nün oğluydu. Aileden tevazu sahibiydi. Bilim adamıydı. Her daim ışıldayan gözleriyle 81 yaşında ayrıldı aramızdan. 1983 yılında arkasından epeyce itilerek siyasette bulmuştu zaten kendini. O yüzden kendisine "politikacı" demiyor, "siyasetçi" diyoruz. Çünkü ülkemizdeki politikacı şablonundan çok uzak biriydi Erdal bey... 1983'te SODEP'i kurdu, cunta kapattı. Sonra SHP yılları başladı... Biraz zorla, biraz iteklemeyle. Ama o hiçbir zaman "politikacı" olmadı, siyasetçi olmayı da sınırlı tuttu her daim. Kimseyi bezdirmedi, kimseyi bıktırmadı. Zamanı geldiğinde çekilmesini bildi. Beceremediklerini, yapamadıklarını en doğal, en samimi şekilde itiraf etmekten hiç kaçınmadı.

Tabii biz mizahçılar için en önemli yanı, müthiş bir mizah adamı olmasıydı aslında. Hazır cevaplığı, bugün "Stand-up"çı geçinen değme sahne adamına taş çıkartacak cinstendi. Belli ki yanlış bir coğrafyada, yanlış bir ülkede doğmuştu pek çok düzgün ve nitelikli insan gibi. İsveç'te olsa harika bir başbakan olurdu ama burada olmadı, olamadı, oldurulmadı... Düzgün, nitelikli, dürüst, samimi, doğal insanları pek sevmeyen ve onları hemen harcayan, hasta eden, aramızdan hemen alan bu topraklar onu da aldı sonunda. Ama geride babası İsmet İnönü'yü bile sollayacak bir isim bıraktı sessiz-sedasız... 

Erdal İnönü, her daim gülümseyen yüzüyle bu ülkenin şimdilerde çok daha fazla gerek duyduğu aydınlık yüzüydü. Mecliste en hararetli kavgalar, atışmalar, küfürleşmeler, yumruklaşmalar yaşanırken bile o bu kavgaların dışında oturduğu yerde fizik problemi çözmekle meşguldü...Yani bu ülkeye epeyce LÜKS BİR İNSANDI İŞİN ACI GERÇEĞİ...

Onu 31 Ekim 2007'de yitirdik... Aradan geçen 13 yıl da böylesi bir "siyasetçi"nin varlığı bile hayal oldu gelinen noktada!.. 13. Ölüm yıldönümünde sevgi ve özlemle anıyoruz... 

CİHAN DEMİRCİ-MİZAHHABER  


ERDAL İNÖNÜ'DEN UNUTULMAZ ANEKDOTLAR


SİNEMA SALONLARI KARANLIK

Kendisini sinema çıkışında yakalayan bir gazeteci sorar:
- Sayın İnönü, sizi bu sıralar sinema salonlarında göremiyoruz pek?
- Tabii göremezsiniz sinema salonları karanlık oluyor.

YERE YATARDI

Parti başkanı iken zaman zaman sevenleri onu omuzlara almak isterdi. Bu tür gösterilerden hoşlanmayan İnönü kıyafetine bulundu yere bakmadan hemen yere yatardı. Kimse kendisini kaldıramasın diye böyle dururdu bir süre.

                                                                                   
BEN KEDİ MİYİM?

"Erdal yetiş fare var" diye çığlığı basan karısı Sevinç hanıma gayet sakin
"Bana ne Sevinç, ben kedi miyim?" diye yanıt vermiştir.

KİBARLIK EDİYORLAR

Gazeteci sorar:
- “Sizin için Norveç’e başbakan olur diyorlar”
Erdal İnönü cevap verir:
- “Çok teşekkür ederim. Bu herhalde sen bu işleri Türkiye’de beceremiyorsunun kibarca söylenmesi oluyor.”

GERİSİNİ ARKADAŞ ANLATACAK

Bir miting öncesi SHP’li milletvekili, İnönü’ye çok sık yapılan bir eleştiriyi gündeme getirir: “Sayın Genel Başkan’ım, siz iyi konuşamıyorsunuz. Bakın Özal’a esip gürlüyor."

“Peki ne yapmam gerekiyor” diye sorar İnönü.
-“Sayın İnönü, konuşmaya başladığınızda şöyle yumruğunuzu masaya vuracaksınız. İşte biz böyle partiyiz. Adamı şöyle yaparız, böyle yaparız” diye kükreyeceksiniz.” Erdal İnönü, miting alanındaki otobüsün üzerine çıkar ve kürsüye yumruğunu vurup konuşmaya başlar:
”Biz öyle bir partiyiz ki, adamı” der ve durup yanında duran kendine akıl veren milletvekiline dönerek şöyle der:
-“Devamını arkadaş söyleyecek.”

ÖLÜRÜM YOLUNA

Seçmenlerden biri seçim otobüsünün önüne atılır ve Erdal Bey'e hitaben "Ölürüm yoluna" diye haykırır. Erdal Bey cevap verir: "Dur, ölme. Bir oy bir oydur."

BİRBİRİMİZİ YİYECEĞİZ

SHP genel başkanlığı dönemimde diğer sol parti liderleri ve bürokratlarla bir restorana gider. Garsonun "Birşey almak ister misiniz, efendim" sorusu üzerine "Teşekkürler biz birbirimizi yiyeceğiz" yanıtını verir.


KARAYALÇIN TEMİZLER!

Erdal İnönü, Kars ve Van mitinglerinden Ankara'ya dönüyordu. Sivas üzerinde uçağın pilotu "Efendim Ankara semaları kapalı. Kirli bulutlar var. İnişimiz çok güç olabilir. " dedi. Ön koltukta gazete okuyan İnönü'nün cevabı ise şöyle oldu:
- Hiç bir şey olmaz merak etmeyin. Ankara Belediye Başkanı Karayalçın çok çalışkandır. O kirli bulutları hemen temizler!..

ÜLKEMİ BENDEN KÖTÜLER YÖNETMESİN DİYE

Erdal Bey’e bir gün, hiç sıcak bakmadığı siyasete yıllar sonra neden girdiğini sorarlar. Yanıt müthiştir:
- Ülkemi benden daha kötüleri yönetmesin diye!..

ANTİDEMOKRATİK KARARLARDA OYLAMA OLMAZ

Erdal Bey fanatik bir sigara düşmanıdır, Parti Meclisi toplantılarında dumanaltı olmaktan fena halde rahatsızdır. Bir Parti Meclisi toplantısında ilk sözü:
- Bundan böyle bu toplantılarımızda sigara içilmeyecek, olunca arka sıralardan bir üye; - Bu kararınızı oylamaya sunsak efendim, diye itiraz etmeye kalkışınca cevabı aldı: - Antidemokratik kararlarda oylama olmaz!..

DURUN YAV, MESELENİN KÖKÜNE İNELİM

Seçim otobüsüyle bir yere gidiliyor. Otobüsün kornası aniden bozulmuş, ötüp duruyor. Şoför otobüsü sağa çekip durdurmuş, arızayı gidermeye çalışıyor ama nafile. Yolculardan birinin şoföre "Kablosunu kopar" diye akıl verdiğini duyan İnönü itiraz ediyor:  - Durun yav, koparmayın. Bir derdi var ki inliyor. Meselenin köküne inelim.


29 Ekim 2020 Perşembe

GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ MİZAHHABER DEĞER!


Sevgili Erdem Satır'ın arşivinden; tam 22 yıl öncesinden, o dönem Cumhuriyet gazetesinin çıkardığı, Zafer Temoçin yönetiminde yayınlanan DİNOZOR mizah dergisinin 29 Ekim 1998 tarihli kapağı... Kapak çizgisi Serhat Gürpınar'a ait... Bu kapak Cumhuriyetin 75. yılında çizilmiş, bugün ise Cumhuriyetin 97. yılı, eskiyen bir yanı var mı?.. 


27 Ekim 2020 Salı

CAN BAYTAK KARİKATÜRÜ...


 CAN BAYTAK (HABERTÜRK) 

GERÇEK BİR SANAT EMEKÇİSİNİ, OYUNCU HİKMET KARAGÖZ'Ü YİTİRDİK...

HİKMET KARAGÖZ... Gerçek bir sanat emekçisi, oyuncu, ressam-çizer Hikmet Karagöz de 74 yaşında dünyaya veda etti. Özellikle Bizimkiler adlı unutulmaz tv dizisinde canlandırdığı "Abbas" karakteriyle belleklerde yer edinen Hikmet Karagöz sadece bir oyuncu değildi, suluboya resimler yapan bir ressamdı, Karikatürcüler Derneği'nin uzun yıllar önceki bazı etkinliklerine de "çizer" kimliği ile katılmıştı. Dernek ortamında tanışıp, sohbet etmiştik.

Hikmet Karagöz'ün ölüm haberini 27 Ekim 2020 sabah saatlerinde sosyal medya hesabından kızı Zeynep Karagöz duyurdu ve şöyle dedi: "Babişkom, Hikmet Karagöz bugün son yolculuğuna çıktı... Bu kez dönüşü yok; ardından tebessümler, kadehler ve anılar, sohbetler yakışır. Korona nedeniyle cenaze töreni olması mümkün gözükmüyor. Hatrına şerefe..." mesajıyla duyurdu.  

1946 yılında Samsun Veziköprü'de doğan Hikmet Karagöz, 1962-1963 yıllarında Eminönü Halkevi'nde amatör olarak tiyatroya başlayan sanatçı, 1964'te Küçük Sahne Ulvi Uraz Tiyatrosu'nda profesyonel oldu. 1974 yılında Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz'la TV yapımlarında rol almaya başladı. Sinemaya geçişi "Faize Hücum”  filmiyle 1982'de oldu. Bizimkiler dizisindeki Abbas rolüyle geniş kitlelerce tanındı.  Pek çok sinema filminde ve dizi filmde rol aldı. 1986'dan bu yana ağırlıklı suluboya olmak üzere resim yapan Hikmet Karagöz çeşitli zamanlarda sergiler de açtı.

Yeşilçamın ve beyazcamın, ressam yönü de olan sanat emekçisi Hikmet Karagöz'ün ruhu şad olsun, anısına sevgiyle...

CİHAN DEMİRCİ-MİZAHHABER

KARİKATÜRÜN BÜYÜK USTASI SEMİH BALCIOĞLU'NU 14. ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE SEVGİ VE ÖZLEMLE ANIYORUZ...

Karikatürümüzün büyük ustalarından biri olan Semih Balcıoğlu'nu bundan 14 yıl önce 27 Ekim 2006 tarihinde yitirmiştik. Ustamızı 14. ölüm yıldönümünde bir kez daha sevgiyle anıyor, onunla ilgili MİZAHHABER'de yayınlanmış bir yazımı (güncellenmiş olarak) sizlerle paylaşıyorum...


Cihan Demirci, Semih Balcıoğlu'nun anısına yazdı:

"Cemal Nadir’den 
Semih Balcıoğlu’na 
çizginin gücü"

Türk karikatürünün, kendine özgü bir tarz yaratmış, büyük ustalarından biriydi Semih Balcıoğlu... Onu yitirdiğimiz 27 Ekim 2006 tarihinde 78 yaşındaydı ve 63 yıl boyunca, öldüğü ana dek aralıksız çizdi. Tam bir çizgi adamıydı. Hiç ara vermeksizin müthiş bir disiplinle hep çizdi, çizdi, çizdi... Çizgide grafiğin ustasıydı.

Karikatür de pek çok sanat dalı gibi ustadan-çırağa süren bir güzelliktir. Çok özel bir durum olmazsa, mutlaka kendinize örnek aldığınız bir usta vardır. Bu ustanın size el vermesiyle yetişir, pişer ve sonra da aynı şekilde siz başka birilerine ustalık yaparsınız. Şimdilerde bu gelenek giderek terk edilir gibi gözükse de bence hoş bir gelenektir ve yitirmekte olduğumuz pek çok güzellik gibi acilen korunma altına alınması gerekmektedir!.. Semih Balcıoğlu da bu gelenekten yetişmiş bir ustaydı...


Onu tanıdığımda 80'li yılların başlarıydı. Gerek Suavi Süalp, gerekse Cemal Nadir kitaplarımı hazırlarken evine giderek onunla uzun söyleşiler yapmış, sayısız gecede, toplantıda, panelde, etkinlikte, içki sofrasında bir arada olmuştum. Bana anlattıkları içerisinde Cemal Nadir Güler'in bu anlamda çok özel bir yeri vardı. Çünkü, çağdaş karikatürümüzün en önemli kilometre taşı olan Cemal Nadir Güler usta da, onun ustası olmuştu zamanında.

2002 yılında "Cemal Nadir 100 Yaşında" adlı çalışmam yayınlandığında en çok mutlu olanların başında o geliyordu. Semih Balcıoğlu, Cemal Nadir'i, karikatüre başladığı 1943'te tanımıştı. Henüz 15 yaşındaydı. Karikatürlerini, Cemal Nadir'in yayınladığı "Amcabey" dergisine götürmüştü. Korkarak kapıyı çaldı ve karşısında hayran olduğu, büyük saygı duyduğu Cemal Nadir'i gördü. Karikatürlerini gösterdi. Cemal Nadir onu hiç eleştirmedi, sırtımı sıvazladı ve; "Bana her hafta karikatür getir" dedi... O anı hiçbir zaman unutmamıştı. Bana Teşvikiye'deki evinde neredeyse 50 yıl sonra o anı anlatırken, heyecanı belli oluyor, gözleri ışıldıyordu.

Semih Balcıoğlu, 1943 yılından 1947 yılına kadar 5 yıla yakın bir süre, Cemal Nadir'e her hafta karikatür götürdü. Kendi deyişiyle "Onun öğrencisi oldu"... Cemal Nadir, Amcabey dergisini kapattıktan sonra bile ona karikatür götürmeye devam etti, Anlattığına göre Cemal Nadir, onunla hiç sıkılmadan oturup saatlerce konuştu, ilgilendi... Türk karikatüründe pek çok ilki gerçekleştiren Cemal Nadir Güler'in ömrü pek çok şeye de yetmedi. Tam da öldüğü yıllarda dünya karikatüründe, yepyeni bir hareket ilk tohumlarını veriyordu. Karikatür, bu hareketle birlikte fazlalıklarını atarak, fıkra resimlemesi durumundan uzaklaşıyor, tam anlamıyla çizginin sanatı haline geliyordu.

Cemal Nadir'in ömrünün yetmediği bu noktada, onun öğrencisi olan Semih Balcıoğlu bu yeni dönemin en önemli imzalarından biri oldu. Sonradan adlarına "1950 kuşağı" denilen çizerlerin en öndeki isimlerinden biri olarak, ustası Cemal Nadir'in ona bıraktığı çizgi bayrağını daha da yukarılara taşıdı. Semih Balcıoğlu usta da tıpkı Cemal Nadir gibi yaşamım yitirdiği ana dek aralıksız bir şekilde üretti. Türkiye'de bildiğim kadarıyla en fazla albüm yayınlayan karikatür sanatçısı oldu. 


1969 yılında arkadaşları Turhan Selçuk ve Ferit Öngören'le birlikte "Karikatürcüler Derneği"ni kurdu ve bir kaç dönem başkanlığını yaptı. Cumhuriyetin 50. ve 75. yıllarında "Türk Karikatürü" antolojisini yayınladı. 

Desen ustalığında şiirsel bir dil yakaladı. Karikatürü edebiyatla yakınlaştıran, şiirsel tatlara ulaştıran, görselliğin zirvesinde gezdiren, oya gibi işlenmiş karikatürler bıraktı geriye. Ulusal ve uluslararası alanda çıkabileceği zirvelerin en tepesine çıktı.

Usta bir karikatürcü olmanın ötesinde, çevresine sürekli kahkahalar saçan, engin bir bilgi birikimine sahip, renkli bir hayat adamıydı. Birisi kısacık ama dopdolu yaşamış, diğeri 78 yıllık yaşamının her anını üreterek geçirmiş bu iki büyük usta şimdi Zincirlikuyu'da birbirlerine çok yatan yerlerde yatıyor, onları daha da yakınlaştıran mezar taşları, çünkü o taşlar Türk karikatürünün de en önemli kilometre taşlarını oluşturuyor...

Bu yazıyı ilk olarak ölümünün birinci yılında yazmış ve yayınlamıştım, aradan tam 13 yıl geçti... Ne yazık ki bu süreçte basında ve medyada karikatür daha da geri düştü, daha da kan kaybetti ve gazete karikatürcülüğü çok daha kötü bir vaziyete doğru gitti. Mizah dergileri de sürekli daha az satar bir halde, zaten kala kala iki tane kaldı, mizah hayatımızdan giderek uzaklaşıyor, bu akla ziyan tımarhanede mizah ve karikatür gibi insani ve sanatsal güzellikler bir avuç insanın çabasıyla yaşatılmaya çalışılıyor. Semih ağabey bu anlamda bence daha şanslıydı, zira o çok daha güzel günlerde çizdi ve üretti ömrü boyunca... Semih ağabeyi ölümünün 13. yılında bir kez daha sevgiyle anıyorum...

(Cihan Demirci - MİZAHHABER (Cihan Demirci'nin MİZAHHABER'de 27 Ekim 2007 tarihinde yayınlanmış yazısının güncellenmiş halidir.)


SEMİH BALCIOĞLU USTADAN ÇİZGİLER, FOTOĞRAFLAR... 






26 Ekim 2020 Pazartesi

DİLE KOLAY!.. SAHNEDE 70. YILINI YAŞAYAN USTA OYUNCU YILMAZ GRUDA DÜN GECE SAHNEDEYDİ!..


MİZAHHABER-ÖZEL HABER - O YILMAZ GRUDA... Yılların abidesi bir oyuncu... Dün gece, yani 25 Ekim 2020 Pazar gecesi, Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesinde, Anton Çehov'un "Evliliğin Halleri" oyunuyla sahne aldı ve sahnede 70. yılını kutladı. Dile kolay, tiyatroumuzun bu yaşayan çınarı tam 70 yıldır sahnede... EVET BÜYÜK HARFLE YAZALIM BİR DE: 70 YIL!.. Hala coşkusu, neşesi yerinde, hayat dolu bir oyuncu o... 
Bu arada kendisi 90 yaşında, yani 20 yaşından beri sahnede!..

Oyunun ardından Facebook sayfasında duygularını şöyle yansıtmış: "Dün gece, 70 yıldır sahnede "yaşamak'ın mutluluğunu,oyuncu arkadaşlarım ve izleyicilerimizle paylaşmak muhteşemdi.."

MİZAHHABER olarak sevgili Yılmaz Gruda'ya sahne üzerinde daha nice yıllar ve oyunlar diliyor ve sevgilerimizle birlikte alkışlarımızı iletiyoruz... 


YILMAZ GRUDA USTA SAHNEDEKİ 70. YILINDA... 

ERCAN AKYOL "NAİL GÜRELİ"NİN ANISINA ÇİZDİ...


 

4. Ölüm yıldönümünde bugün MİZAHHABER'de de andığımız sevgili gazeteci-yazar ağabeyimiz NAİL GÜRELİ'nin anısına sevgili arkadaşımız ERCAN AKYOL'un Facebook'taki sayfasında paylaştığı çizgisi... 

NAİL GÜRELİ (1932-26 EKİM 2016)


NAİL GÜRELİ SADECE GAZETECİ-YAZAR DEĞİL USTA BİR MİZAHÇIYDI DA, 4. ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE ANISINA SEVGİYLE...

Bugün 4. ölüm yıldönümünde sevgiyle ve özlemle andığımız gazeteci-yazar ağabeyimiz NAİL GÜRELİ (1932-26 Ekim 2016) daha önce de bahsettiğim gibi aslında yayıncılık da yapmıştı ve iyi bir mizah yazarıydı. Yayınevinin adını soyadının ilk üç harfinden üretmişti: Gür Yayınları. Gür Yayınları, mizahı çok seven, kendisi de bir mizah yazarı olan Nail Güreli pek çok mizah kitabı da basmıştı ve ben de bunların neredeyse hepsini keyifle alıp okumuştum.


Nail ağabeyin iki mizah kitabını paylaştım burada, bana imzaladığı "Cehennem Kahkahası" kitabıyla, onun 1979'da basılan mizah öyküleri kitabı: "Bilimsel Lokum"... Bu kitap yayınevinin de ilk mizah kitabıdır. Nail ağabey dönemin mizah yazarlarından Suavi Süalp, Kandemir Konduk ve Vedat Saygel'in de birer mizah kitabını basmıştı. Hayatını kaleme aldığım ve ustalarımdan biri kabul ettiğim, mizah dehası Suavi Süalp'in "Gene İyi Dayandık" adlı mizah öyküleri kitabının benim için yeri ayrıdır. Bu kitaba adını veren öykü de bu ülkede mizah yazan insanın çektiği çileler ve yediği kazıklar üzerinedir ki, bizi, hepimizi anlatır, bu anlamda bir kara mizah şaheseridir... 

Gazeteciliğin yüz akı bir kalemdi sevgili NAİL GÜRELİ ağabey, yakından tanıdığım, dostluğunu paylaştığım, içten, samimi ağabeylerden biri oldu, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nde sadece başkan olarak değil, her bulunduğu görevde özellikle genç gazetecilerin meslek içi eğitimine ülkeyi karış karış gezerek katkı sağladı, üstelik iyi de bir mizah yazarı ve mizahçı dostuydu, bu berbat dönemde çok aranan ve özlenen isimlerden biri o... Kısacası Nail Güreli tüm bunların ötesinde aynı zamanda kadim dostumuz mizaha da katkısı geçmiş bir yayıncı ve mizahçıydı, aydınlık kaleminin ve yüreğinin anısına, onu 4. ölüm yıldönümünde de bir kez daha sevgi ve özlemle anıyorum... Ruhu şad olsun... 

Cihan Demirci-MİZAHHABER



 


 NAİL GÜRELİ KİMDİR?

1932 yılında İstanbul’da doğdu. Mesleğe 1952’de Hizmet Gazetesi’nde stajyer olarak başladı. Son Posta, Son Telgraf, Tan, Akşam (iki kez), Vatan, İkdam, Milliyet (üç kez), Hürriyet Haber Ajansı, Hürriyet ve Güneş gazetelerinde muhabir, istihbarat ve çeşitli servislerin şefi, Haber Müdürü, Halkla İlişkiler Müdürü, Yazı İşleri Müdürü, Genel Yayın Yönetmeni olarak mesleğin hemen her dalında çalıştı. Meslek yarışmalarında 12 ödül kazandı.


TGC SAYFASINDA ONUN İÇİN ŞU SATIRLAR YER ALIYOR: "Gazetecilik mesleğinde iz bırakan usta gazetecilerden Nail Güreli,1994-2001 yılları arasında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanlık görevini yürüttü. Başkanlık yaptığı dönemde Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi hazırlandı. Cemiyetin yayın organı Bizim Gazete yayınlanmaya başlandı. TGC-KAS Yerel Gazetecilik Seminerleri hayata geçirildi. Toplu anma amacıyla 6 Nisan “Öldürülen Gazeteciler Günü” ilan edildi. Gazetecilik mesleğinin muhabirlikten yayın yönetmenliğine kadar her aşamasında görev yapan, Cemiyetimize unutulmaz katkıları olan ve çok sayıda kitabı bulunan Nail Güreli örnek alınması gereken bir meslektaşımızdı. Kendisini ölümünün üçüncü yılında özlemle anıyoruz.”

(KAYNAK: TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ SİTESİ)

#Nail Güreli #GazeteciYazar #GürYayınları


25 Ekim 2020 Pazar

KARTAL ULUSLARARASI COVİD-19 KARİKATÜR YARIŞMASINDA BİRİNCİLİĞİ SIRBİSTAN'DAN TOSO BORKOVİC KAZANDI!..

MİZAHHABER - Kartal Belediyesinin düzenlediği Uluslararası Karikatür Yarışmasında konu: "Covid-19"du ve yarışma jürisinin yaptığı değerlendirme sonucunda birincilik ödülünü Sırbistan'dan Tošo Borković kazandı. Yarışmada ikincilik ödülü İran'dan Sajad Rafeel'in, üçüncülük ödülü de Ukrayna'dan Oleksiy Kustovsky'nin oldu.

Yarışmanın Jüri Üyeleri: Vlamidir Kazanvesky (Ukrayna), Massoud Shojai (İran), Marco de Angelis (İtalya), Hasan Seçkin (Hasat Sanat Atölyesi), Oğuz Gürel (Türkiye), Ercan Akyol (Türkiye), Saadet Demir Yalçın (Türkiye) ve Hüseyin Aslan'dan oluştu. 

Yarışmadaki tüm ödüller şöyle sıralandı: 

FIRST THREE AWARDS / 
İLK ÜÇ ÖDÜL

1. Tošo Borković-Serbia- (1st Prize)
2. Sajad Rafeei-Iran- (2nd Prize)
3. Oleksiy Kustovsky-Ukraine- (3rd prize)

MENTION AWARDS: 
MANSİYONLAR (4 ADET)

1- Ali Shahali- USA (Honorable Mention)
2- Brady Izquierdo- Cuba (Honorable Mention)
3- Makhmudjon Eshonkulov- Uzbekistan Honorable Mention
4- Sadık Pala- Turkey (Honoroble mention)

SPECIAL AWARDS: 
ÖZEL ÖDÜLLER (5 ADET)

Ali Rastroo-Iran / Special Jury Prize

Javier Cubero Torres- Cuba / Special Jury Prize

Shahrokh Heidari- Iran / Bedri Koraman Special Prize

Osman Suroğlu -Turkey / Hasat Art Workshop Award

Yuksel Cengiz-Turkey / Kartal Municipality Award

PROMOTION AWARDS: ÖZENDİRME ÖDÜLLERİ

Kaan Özcal Aydın- Türkiye / Özendirme 1
Volkan Lafçı- Türkiye / Özendirme 2
Arat Baran Keskin-Türkiye / Özendirme 3
Çağlar Okur- Türkiye / Özendirme 4
Kerem Yüce- Türkiye / Özendirme 5
Bora Küçük - Türkiye / Özendirme 6

55 ülkeden,600’e yakın çizerin,950 karikatürünün katıldığı "Uluslararası Covid-19 Karikatür Yarışması"nın ödül töreni 25 Ekim Pazar günü, saat:16.00-18.00 arasında Kartal'da Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi'nde gerçekleşecek.




23 Ekim 2020 Cuma

GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ MİZAHİ CİHAN DEĞER!..

Milliyet Yayınları'nın yayınladığı EP-Ekonomi Politika adlı haftalık derginin 13-20 Haziran 1993 tarihli, 29. sayısında yayınlanan Ümit Bayazoğlu'nun Zeki Beyner röportajında yayınlanan bu fotoğraf, o dönemlerde EP dergisine "KaraKutu" adlı bir mizah sayfası hazırladığım için hemen arşivime girmişti. Fotoğraf 1965 yılında Çemberlitaş Sanat Galerisindeki bir karma karikatür sergisinin açılışında çekilmiş, dönemin baba karikatürcülerinin çoğunun bir arada olduğu ender fotoğraflardan biri olarak "Geçmiş Zaman Olur ki Mizahi Cihan Değer"deki yerini bugün ilk kez alıyor... Hayatta olanlara sağlıklı ömürler dilerken, yitirdiğimiz pek çok büyük ustanın da anısına sevgi ve özlemle diyoruz...   

CİHAN DEMİRCİ - MİZAHHABER