4 Eylül 2025 Perşembe

SAMANDAĞ MİZAH GÜNLERİ 12-13-14 EYLÜL'DE GERÇEKLEŞİYOR!..

 

MİZAHHABER ÖZEL HABER - Samandağ Belediyesi, olanakları çok daha fazla olan pek çok belediyenin asla yapmadığı, yapmayacağı bir etkinlik dizisiyle; "SAMANDAĞ MİZAH GÜNLERİ" ile karşınızda...

Pek çok etkinliğin gerçekleştirileceği, 12-13-14 Eylül 2025 tarihlerinde, 3 gün sürecek Mizah Günleri'ne; Gani Müjde, Can Barslan, Müfit Can Saçıntı, Renan Bilek, Ayşen Baloğlu, Mustafa Akyol, Necmi Yalçın ve Faruk Karaçay katılıyorlar.

Samandağ'da 3 ayrı mekanda yapılacak Mizah Günleri'nde; Film gösterileri, imza günleri, söyleşiler, atölyeler, karikatür sergisi, karikatür atölyesi ve portre çizimleri gerçekleşecek.

Mizahın yok sayıldığı, görmezden gelindiği Kitap Günleri ve Kültürel etkinlikler düzenleyen, üstelik olanakları deprem yaşamış Samandağ'dan çok daha fazla olan belediyelerin de kulakları çın çın çınlasın, diyerek MİZAHHABER olarak Samandağ Belediyesini ve katılan mizahçı, karikatürcü arkadaşlarımızı yürekten kutluyoruz... 


#SamandağBelediyesi #MizahGünleri #12Eylül2025 #13Eylül2025 #14Eylül2025 #Söyleşiler #İmzaGünleri #FilmGösterileri, #Atölyeler #KarikatürAtölyesi #KarikatürSergisi #PortreÇizimi 


27 Ağustos 2025 Çarşamba

İLK KARİKATÜRCÜMÜZ KABUL EDİLEN ALİ FUAT BEY'İ ÖLÜMÜNÜN 106. YILINDA ANIYORUZ...


Karikatürümüzle ilgili pek çok kaynakta ilk karikatürcümüz olarak Cemil Cem'in adı geçse de, bilgi olarak daha derinlere indiğinizde karşınıza ALİ FUAT BEY çıkar... (Ali Fuad Bey) Cemil Cem, Türk karikatürünün kurucu çizeri sayılabilir ama ilk çizeri değildir. Ondan önce çizen ama arada kaynayıp gitmiş bir isimdir Ali Fuat Bey...


MİZAHHABER ÖZEL HABER - Orhan Koloğlu'nun 2005 yılında yayınladığı "Türkiye Karikatür Tarihi" adlı kitapta onun 1869'da Basiret adlı gazetede muhabir olarak işe başladığı yazıyor. 1874'te bir dergide "Ressam" olarak karşımıza çıkan Ali Fuat bey'in çizgileri resmin ötesine geçmiş karikatür denemeleridir aslında. O dönemin bir diğer çizeri de karikatürlerine imza bile atmamış olan Nişan Berberyan'dır.. Kahkaha ve Çaylak dergisine çizer olarak katkıda bulunan Ali Fuat bey, mizahın Abdülhamid tarafından yasaklandığı yıllarda Avrupa'ya sığınmak zorunda kalmıştır.

1908'de 2. Meşrutiyet ilan edilince tekrar dönüp mizah dergisi Karagöz'ü çıkarmış... Sn. Orhan Koloğlu Ali Fuat Bey'in ölümü için 1920'lerde diye yazsa da çeşitli kaynakları tarayarak öğrendiğimize göre, doğum tarihi bile bilinemeyen Ali Fuat Bey; bundan tam 106 yıl önce 27 Ağustos 1919'da ölmüştür...

Ali Fuat Bey'in özellikle; "Letaif-i Asar" ve "Çaylak"ta yer alan karikatürlerinin yer aldığı, Turgut Çeviker tarafından yayına hazırlanan "Osmanlı Tokadı" adlı kitap 1986 yılında yayımlanmıştı. O kitapta bile epeyce karambole gitmiş bu öncü çizerimiz hakkında ayrıntılı bir özgeçmiş bulunmamaktadır.

Hakkında çok az bilgi sahibi olabildiğimiz "Türk" kökenli ilk çizer Ali Fuat Bey'le ilgili MİZAHHABER'deki ilk yazımızı, 2007 yılında, Mizahhaber yayına başladığında 27 Ağustos 2007'de yazmıştık. O yazıyı 2013'te güncelledik... Şimdi bir kez daha güncelliyoruz... Bundan tam 106 yıl önce dünyaya veda etmiş karikatürümüzdeki öncü isim Ali Fuat Bey, karikatür örneklerinin yer aldığı bir kitabın ve hakkında bir tam sayfayı bile bulmayan bilgilerin ötesinde ciddi bir araştırmayı bekliyor neredeyse 1 asırı aşan bir süredir... Ama biliriz ki, onun gibi daha pek çok değer aynı akıbeti paylaşmaktadır bu coğrafyada...

CİHAN DEMİRCİ - MİZAHHABER


ALİ FUAT BEY'DEN BİR KARİKATÜR VE 
BİR ÇİZER KEHANETİ...


Ali Fuat Bey, Çaylak adlı derginin, 21 Şubat 1876 tarihli 10. sayısında yayımlanmış bu karikatürünün alt yazısında; "Bundan elli yıl sonra insanlık öyle bir hale gelecek ki insanlar böyle makineyle yiyecekler" diye bir çizer kehanetinde bulunmuş. Verdiği tarihi hesapladığımızda 1926 yılı çıkıyor karşımıza... Oysa 2013 yılında bile henüz böyle bir durum yok... Aradan 50 yıl değil tam 137 yıl geçmiş ama kehanet tutmamış... Ama biz "kehanet tutmamış" demektense, çizerlerin zaman zaman hayal dünyalarının ne kadar önde koşturduğuna dair bir örnek diyelim bu karikatür için... (C.D.)


(Karikatür "Ali Fuat Bey/Osmanlı Tokadı" adlı kitaptan alınmıştır.)


KAYNAK GÖSTERMEDEN KULLANMAYINIZ... (MİZAHHABER)



MİZAH USTASI MUZAFFER İZGÜ, 8. ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE FOÇA'DA SÖYLEŞİYLE ANILDI...

 

Foça'nın Temmuz başında açılan yeni mekanı Surdibi Dosthane'de, 6 Temmuz'da Aziz Nesin'le başlayan, 11 Ağustos'ta Tarık Dursun K. ile devam eden anma söyleşilerinin üçüncüsünde 26 Temmuz 2025 Salı günü, Cihan Demirci ve Hüseyin Yurttaş'ın konuşmacı olduğu etkinlikte Muzaffer İzgü'yü zorlu yaşamından kesitler, yazarlık serüveninden anılar ve bilgiler paylaşarak andık. 

Özellikle İzmir'de ve pek çok başka şehirde yıllarca Muzaffer İzgü'yle birlikte pek çok etkinliğe katılan, onun en yakın yazar arkadaşlarından Hüseyin Yurttaş da hem onu, hem de ülkenin perişan halini anlattı bizlere. 

Muzaffer İzgü'den kalan sevimli, çocuksu anılarla renklenen söyleşinin finalinde, ondan kalma anılarla dolu görsel bir sunum izledik ve onunla ilgili söz alanlarla bu anlamlı etkinliği noktaladık. Adeta çökertilmiş bir ülkenin en berbat dönemini yaşadığı, insanda zerre kadar moral bırakmayan şu günlerde, özellikle en büyük dayanma gücü olan mizah duygusuna sarılarak, böylesi özel değerlerimizi unutmayıp, anma, anımsama söyleşilerimiz önümüzdeki dönemde de devam edecek. Gelip izleyen, katkı veren Foça'lı duyarlı edebiyat, kültür, sanat ve mizah dostlarına özellikle yürekten teşekkürler... 

Fotoğraflar için de; Belgün Herişçakar, Seyfi Gül ve Ömer Torun'a teşekkürler... 

CİHAN DEMİRCİ (MİZAHHABER) 


MUZAFFER İZGÜ'YÜ 8. ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE ANMA SÖYLEŞİSİNDEN ANLAR... 


Muzaffer İzgü Anma Söyleşisinin sonunda; konuşmacılar; 
Hüseyin Yurttaş ve Cihan Demirci (Fotoğraf. Seyfi Gül)





25 Ağustos 2025 Pazartesi

MİZAH DÜNYASININ GÖZÜ, KULAĞI SESİ OLAN: MİZAHHABER, İNTERNET BLOG SİTESİ, FACEBOOK VE İNSTAGRAM SAYFALARIYLA BİR "TIK ÖTENİZDE!..


MİZAH DÜNYASININ GÖZÜ, KULAĞI SESİ OLAN: MİZAHHABER, İNTERNET BLOG SİTESİ, FACEBOOK VE İNSTAGRAM SAYFALARIYLA BİR "TIK ÖTENİZDE!..

Mizahın en ağır baskı ve sansür dönemini yaşadığı günümüz Türkiye'sinde 1 Temmuz 2007'den beri 18 yılı deviren bir süredir net üzerinde mizahın ve karikatürün tarihine, gücüne, gözden kaçan haberciliğine sahip çıkan, güncel karikatürlere yer veren ve bu yolda yaşamadığı kalmayan, zaman zaman yayını durdurulan, net üzerinde aynı ismi kopyalamış sayısız taklidi olan MİZAHHABER DİJİTAL ORTAMDA SADECE 3 ADRESTE YER ALMAKTADIR...

BU TOPRAKLARDA YÜZYILLARCA YILLIK GEÇMİŞİ OLAN KADİM DOST MİZAHI TAKİP EDİN, EN AZINDAN BİR "TIKLA" DESTEK VERİN!!!!

24 Ağustos 2025 Pazar

SOYADI GİBİ BİR HAYATI OLMUŞ, ÖZGÜN BİR ÇİZER GİDELİ 13 YIL GEÇTİ ARADAN: "CAFER ZORLU!"


Onu yitireli 13 koca yıl geçmiş aradan... Hani "özgün" sözcüğünün hiçbir zorluk çekmeden anında üzerine oturduğu özel isimler vardır... O benzeri pek fazla olmayan çok özel çizerlerdendi. Karikatürümüzün en özgün ustalarından biriydi o; Cafer Zorlu...

Soyadı gibi "Zorlu" bir hayatın içinden geldi, tıpkı yakın çalışma arkadaşı Zeki Beyner gibi... Şüphesiz Zeki Beyner onun da ötesinde, sokaklardan gelme çok daha zorlu bir hayat yaşamıştır. Ama bu ikili yıllarca da birlikte çalıştılar... CAFER ZORLU... O zorlu hayatın içinden gelip karikatüre öylesine sımsıkı tutundu ki, veda edene dek hep karikatürle soluk alıp, karikatürle yaşadı.Yapmadığı iş kalmamış biri olarak 30 yaşından sonra karikatürle var oldu hayatta. İlk karikatürü 1957'de Dolmuş'ta yayınlandığında 31 yaşındaydı. Bu çok rastlanan bir durum değildir. 

Bugün artık örneği kalmamış benzersiz bir maceranın uzun soluklu çizeri olarak, çizdi, çizdi çizdi. Pek çok dergide ve gazetede...

Kitaplarını kendi olanaklarıyla, içlerine bizzat, birinci elden aldığı reklamlar sayesinde kendi kendine bastırdı. Her karşılaşmamızda kendi olanaklarıyla bastırdığı kitapları bize heyecanla imzaladı.

Çocuksu bir aşkla sevdi karikatürü de mizahı da. Doğru olan da buydu zaten, zira en parlak dönemlerinde bile meslek dahi olamamıştı bu ülkede karikatürcülük.

Adı özellikle de "Akbaba" dergisinin çizeri olarak anıldı. Zira Cafer abi, "Akbaba" gibi bu nankör toprakların en uzun ömürlü dergisine, uzun yıllar boyu, derginin 31 Aralık 1977'deki hazin sonuna dek ömür verdi. Derginin Zeki Beyner'le birlikte demirbaşı olarak karikatür tarihimize yazıldı.

CİHAN DEMİRCİ'NİN ÇİZGİLERİYLE; CAFER ZORLU... 


CAFER ZORLU İLE MAZETE MİZAH EKİ RÖPORTAJI!..

Onunla tanışmanın, sohbetini defalarca paylaşmanın ötesinde birlikte çalışma heyecanını yaşamış, pek çok kez birlikte özel zamanların içine şahit yazılmış biri olarak özü, sözü bir abimizdi Cafer abi.

Onunla sohbet ederken de, kafa çekerken de, dertleşirken de, çok sevdiği semti Karagümrük'te buluşurken de, an gelip röportaj yaparken de karşımda hep harbi ve dobra biri vardı...

Cafer ağabeyle ilk tanışıklığım 1981 yılında, profesyonelliğe ilk kez adım attığım Ses dergisinin Atmaca mizah ekinde gerçekleşti. Onunla kısa sürede sıkı dost olduk. Dergiye yarım sayfa köşesini her getirişi bizim için bir şenlikti!.. Yüksek tonda ve hep heyecanlı bir şekilde konuşurdu, ağzına geleni rahatça söylerdi, dergideki herkes ister istemez onu dinlemek durumunda kalırdı. Cafer abi Ses dergisine geldiği anlar benim için en keyifli anlardı!..

Yanda gördüğünüz fotoğraf da onunla Mazete adlı mizah eki adına yapmıştım ve derginin 22 Nisan 1989 tarihli 29. sayısında yayınlanmıştı. Çok içten, olduğu gibi biri olması sayesinde bu dostluk 30 yılı aşkın bir süre sürdü.

Bu dirençli abideyi, 86 yaşındayken, 24 Ağustos 2012 tarihinde yitirdik. Artık ne onun dönemine benzer bir dönem var buralarda, ne de o denli bir karikatür ve mizah ortamı. "İyi ki seni tanımışım, iyi ki dostluğunu paylaşmışım" dediğiniz kendine özgü, kimselere benzemez, size hayatın aslında ne olduğunu öğreten ustalardan biri olarak sevgili Cafer Zorlu ağabeyimi 13. ölüm yıldönümünde bir kez daha sevgiyle anıyorum, annadın mıııı?.. (Onun cümle sonu sözüyle! :)

Cihan Demirci - MİZAHHABER


(En yukarıda gördüğünüz siyah beyaz Cafer Zorlu portre fotoğrafı; Sadık Üçok arkadaşımızındır, objektifine sağlık!..)


CAFER ZORLU'NUN "ZORLU" ÖZGEÇMİŞİ...

1926 yılında İnegöl'de doğdu. Annesinin ölümünden sonra 1939 yılında İstanbul'a geldi. Terzi, berber, kahveci, tornacı çıraklığı, garsonluk bulaşıkçılık gibi çeşitli işlerde çalışarak hayatını kazandı. Kahvelerde karakalem resim ve portreler yaptı. Ama aklında hep karikatürcü olmak vardı. 

Ancak hayatın zorlukları içinde çalışmak zorunda kaldığı işler karikatür konusundaki hayalinin gerçekleşmesini hep erteletti. Mahmutpaşa'da açtığı hırdavatçı dükkanının kapanmasından sonra karikatüre başlama olanağını buldu. Çizdiği eskizleri Altan Erbulak'a göstererek karikatür çizgilerinin gelişmesini sağladı. İlk eseri 1957'de Dolmuş dergisinde yayınlandı. Bu yıllarda Taş Karikatür dergisinde karikatür çizmeye başladı. Bunu Akbaba dergisi Tercüman, Hürriyet, Milliyet gazetelerindeki spor konulu karikatürleri izledi… Spor Karikatürleri ile T.Gazeteciler Derneği ve Türkiye Spor Yazarları Derneği ödüllerini yıllarca üst üste kazandı. Emekli olduktan sonra meslek hayatı içinde çizmiş olduğu seçilmiş karikatürleri dört ayrı kitapta topladı.

Akbaba dergisindeki patronu Yusuf Ziya Ortaç Cafer Zorlu'yu Bizim Yokuş adlı yapıtında şöyle anlatır:  "(…) Cafer sandalyeleri yataklaştırmada son derece ustadır. Ayaklarını uzatır, diz kapaklarını hafifçe büker, masayı dayanak yapar ve arkaya doğru yaslanır . Arkadaşların odasında, dört bacağı sarsak ne kadar sandalye varsa – ki hepsi öyledir sanırım- Cafer'e karyolalık etmektedir. E herifin adı Zorlu, zora sandalye mı dayanır? …Apartmanı yıkmadığı için teşekkür! (…) Rüyasında bile karikatür çiziyordu galiba. Karikatür onun için iş değil şehvetti!."


CAFER AĞABEYİN EVİNDE ÖZEL BİR BULUŞMA ALDIĞI BİR ÖDÜLÜ ONA VERME VE EN ÖZEL YEMEĞİ OLAN "KURUFASÜLYE YEME GÜNÜ... 

MAHMUT KARATOPRAK, CAFER ZORLU CİHAN DEMİRCİ VE ZEKİ BEYNER...
(26 MAYIS 2000-BASIN SİTESİ)


CAFER ZORLU USTADAN BİR KAÇ KARİKATÜR...












CAFER ZORLU'DAN AKBABA DERGİSİ 
KAPAK ÖRNEKLERİ














(AKBABA dergi kapakları Cihan Demirci Özel Arşivinden alınmıştır.)



CİHAN DEMİRCİ VE CAFER ZORLU...

(22 Ocak 2008 tarihinde Saraçhane'deki Karikatür ve Mizah Müzesinde Cihan Demirci'nin gerçekleştirdiği "Zeki Beyner Söyleşisi"nin ardından...)