3 Temmuz 2024 Çarşamba

CİHAN DEMİRCİ YAZDI: "YÜZÜMÜZÜ GÜLDÜREN ADAM 'KEMAL SUNAL'I 24. ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE SEVGİYLE ANIYORUZ!.."



24 yıl geçmiş aradan 'Güldüren adam' aramızdan gideli...Türk sinemasının büyük komedyeni, usta oyuncusu Kemal Sunal'ı bundan tam 24 yıl önce, 3 Temmuz 2000 tarihinde henüz 56 yaşında yitirmiştik.

AKŞEHİR'DE NASREDDİN HOCA'YI ANACAĞIMIZ GÜN ONU DA ANMAK DURUMUNDA KALMIŞTIK!..

Kemal Sunal'ın öldüğü gün olan 3 Temmuz 2000 tarihi hiç unutamadığım tarihlerden biridir. Neden derseniz, zira o gün karikatürcü-mizahçı meslektaşlarımla birlikte Nasreddin Hoca Şenlikleri için Akşehir'deydik... O yıllarda Akşehir henüz AKP'nin eline geçmemiş, yobazlaşmamıştı ve biz mizahçılar Temmuz'un ilk haftası içinde Akşehir'de düzenlenen "Nasreddin Hoca Şenlikleri"ne davet edilir, orada söyleşiler gerçekleştirir, sergilere ve imza günlerine katılırdık. İşte 3 Temmuz 2000 akşamında da, dönemin en çok izlenen programlarının başında yer alan, Ali Kırca'nın hazırlayıp sunduğu "Siyaset Meydanı" Akşehir'de çekilecekti.

Biz de Siyaset Meydanı'na konuk olacaktık. Ancak Kemal Sunal'ın ani ölümüyle birlikte bu programın içeriği ve şekli değişti. Ali Kırca, zaten memleketi olan Akşehir'e gelişini iptal etti, bize de şu bilgi verildi. Program ikiye bölünecekti. İstanbul stüdyosuna çağrılan konuklar Kemal Sunal'ı konuşacaklar, Akşehir'de Nasreddin Hoca türbesinin önünde olan biz diğer konuklar da Nasreddin Hoca'yı ve mizahımızı konuşacaktık ve o gece bu şekilde Kemal Sunal'la, Nasreddin Hoca birlikte anılmış oldu. Böylece biz de mizahın fıkra kahramanının, yüzümüzü güldürmüş sinema kahramanıyla ortak anıldığı özel bir yayının içinde yer almış olduk...

KEMAL SUNAL'LA BERBER'DE TANIŞMIŞTIM!..

Kemal Sunal'la ilginç bir şekilde tanışmıştım...Sanıyorum 1984 yılı olmalı... O zamanlar Güldürü Üretim Merkezi'nde, yani GÜM'de Müjdat Gezen'le, Kandemir Konduk'un yanında hem yazar-hem de çizer olarak çalışıyorum. Berber sorunum var, zira o dönem oturduğum Erenköy'deki berberden pek memnun değilim. Günün birinde Müjdat ağabeyin işyeri GÜM'e bir berber geldi. Meğerse zaman darlığı içinde çlışan Müjdat ağabey onu işyerine çağırmış. O gün işyerinde Müjdat ağabeyin saçını kesen Berber İsmet'le ben de hemen tanıştım. Bizim işyeri o zaman Taksim Elmadağ'da, Berber İsmet de meğerse, İstiklal Caddesinin hemen Taksim girişindeki ilk sokaklardan birinde berbermiş... Berber İsmet'in dükkanına gitmeye başladığım tarihlerden birinde kafam lavaboda yıkanırken yan tarafıma biri oturdu. Aşırı miyop biri olarak, gözlüksüz halde zor gördüğümden lavabodan kafayı kaldırdığımda da hemen fark edemedim. Yan tarafa bakacak durumda da değilim zaten...

Fakat saçım kesilip de iş bitince, gözlüğü taktığımda yan koltukta Kemal Sunal'ı gördüm. Sessizce oturmaktaydı. Henüz 22'sinde genç bir mizahçı olarak, onu görünce yüzüm güldü, kendimi tanıttım, GÜM'de çalıştığımı söyleyince Müjdat ağabeye selam ilettiğini hatırlıyorum. ama söylenildiği gibi konuşkan bir yapısı yoktu. Hatta tam tersine asık suratlıydı. Hiçte şaşırmamış ve aslında daha da mutlu olmuştum. Çünkü o yıllarda eğitimini almaya başlayacağım sinema çocuk yaştan başlayarak benim için hep sihirli bir şeydi ve bir oyuncunun gerçek hayatta bambaşka, filmlerde bambaşka olması bence daha da kıymetliydi, bu onun iyi bir oyuncu olduğunu da gösterebilirdi bize, filmlerinde bir bakışı yeten Kemal Sunal, berberde en mütevazı, en samimi haliyle duruyordu. Bir sonraki gidişimde Berber İsmet'le onun hakkında sohbet etmiştik ve o da bana "Kemal abi filmlerinden çok farklıdır, genellikle sessiz, sakin, az konuşan biridir" demişti... Oyunculuk iyiyse zaten önemli olan perdede konuşmak değil midir?...

Onun "Şaban" tiplemeli filmleri televizyon kanallarında her gün, her saat karşımıza çıkar ve mutlaka tekrar tekrar bakarken, izlerken yakalarız kendimizi... 82 filmi olan Kemal Sunal, 83. filmi için yolculuğa çıktığı bir anda dünyaya veda etti.

3 Temmuz 2000 tarihinde Ali Özgentürk'ün "Balalayka" adlı filmin çekimi için Gürcistan'a gitmek için uçağa binen Kemal Sunal, kalkmak üzere olan uçağın içinde kalp krizi geçirerek yaşamını, henüz 56 yaşındayken erken yaşta yitirmişti.

MİZAHHABER olarak, ölümünün 24. yılında bir kez daha altını çizmek isteriz ki; Türk sinemasına komedyen olarak büyük katkıda bulunan çizdiği "Şaban" tiplemesinin gerçek değeri, bugün içine düştüğümüz "Recep İvedik" tiplemesinin sefaleti karşısında, çok daha iyi anlaşılmaktadır.

Kemal Sunal'ın yarattığı "Şaban" tiplemesinde müthiş bir samimiyet vardır. Bugün Türk insanına komedi filmi diye yutturulmaya çalışılan "RECEP İVEDİK" tarzı filmlerden değildir Kemal Sunal'ın filmleri...

Onun yarattığı "ŞABAN" tipi, bugünün maganda kahramanı "RECEP İVEDİK"e bence her açıdan fark atar, tur bindirir. Çünkü Şaban, maganda değildir. Şaban filmlerinde magandalık övülmez, yüceltilmez, neredeyse örnek gösterilmez.

Şaban filmlerinde Türk insanının artık tamamen yitirdiği samimi, içten, saf ve naif bir duruş vardır. Yalındır, doğaldır ve en önemli farkı bu filmlerde iyi karakter Şaban, kötülere karşı mutlaka kazanır. Oysa her şeyin kirlendiği günümüzde artık var olan karakterler de kötülük, magandalık övülüyor, yüceltiliyor. Bu yönüyle bile Kemal Sunal'ın filmleri övülmeye değer.

Yüzümüzü güldüren usta oyuncu Kemal Sunal'ı 24. ölüm yıldönümünde bir kez daha sevgiyle, özlemle ve gülümseyerek anıyoruz...

Cihan Demirci - MİZAHHABER (3 Temmuz 2024)





 
  








KAYNAK GÖSTERMEDEN KULLANMAYINIZ!..

#Mizahhaber