Bundan tam 13 yıl önce 1 Kasım 2007 tarihinde, henüz 42 yaşındayken yitirdik onu...
Hüzünlü bir hayat hikayesiydi Metin'in Demirhan'ın hayat finali... Metin Demirhan’ın yaşamı da ülkemizdeki pek çok karikatürcü ve sanatçı gibi hiçbir "sosyal güvence" taşımıyordu ne yazık ki... Hastaneye kaldırıldığında, kardeşi onun hiçbir sosyal güvencesi olmadığını, yeşil kart almak için başvuru yaptıklarını ama bu kartı alabilmek için 2-3 hafta beklemeleri gerektiğini söylüyordu gazetecilere ve bu konuda medyadan yardım istiyordu. Derken bir banka hesap numarasıyla yardım mücadelesi başlamıştı Demirhan ailesinin... 18 gün bir yaşam savaşının ardından ne yazık ki ölüm haberi geldi...
Sonrasında yağmurlu ve kasvetli bir havada uğurlandı. Karikatürcü, sinemacı, senarist arkadaşlarının ilgisi karşısında belli ki aile fertleri de şaşırmıştı yaşananlara. Atılgan mürettebatı ardından Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerine verdikleri ilanda; "Sinemanın manyak savaşçısı, dünyayı kurtaran adamın arkadaşı" diye bahsetmişlerdi ondan...Kurduğu fantastik dünyanın içinde, bir naif, bir kendine özgü kalemi daha da erken yaşta ve değişmeyen bir kader olan "beş parasızlık" belası içinde yitirmiş olduk sonuçta...
Bana son yolladığı mailde "Bu boktan dünyada bana mizahın bu eşsiz güzelliğini anımsattığın için de ayrıca teşekkür etmek istiyorum..." demişti. Ben de ona teşekkür etmiştim, mizaha-karikatüre-sinemaya kattıkları için...
1965 doğumlu olan Metin Demirhan arkadaşımız, kendine özgü bir dünyanın adamıydı pek çok çizer gibi. Kendi yarattığı o dünyanın içinde yaşayan özel biriydi...
Yıllarca Beyoğlundaki pasajlarda çıktı karşımıza. Fantastik sinemaya delicesine tutkundu. Fantastik sinema adına kendisi de çeşitli bloglar hazırlıyordu.
Zira Cihan Demirci'nin "DAMDAKİ MİZAHÇI" adlı blogunda yazdığı "Zeki Beyner" yazısı sonrasında 8 Eylül 2007 tarihinde Metin Demirhan, Cihan Demirci'ye aşağıda okuyacağınız şu hüzünlü maili yollamış, o da bu mektubu "Damdaki Mizahçı" da yayınlamıştı...
"Sevgili Cihan Demirci; Beni neredeyse 25 yıl öncesine götürdün. Zeki Abimle beraber... Ağlamamak için zor tutuyorum kendimi. Ne desem bilemiyorum. Zeki Abi geliyor gözümün önüne; önündeki saman kağıda eskiz karalıyor. Uzun uzun... Ve boyuyor onları rengarenk...Ekolinlerle, guajlarla... Sigara içiyor fosur fosur. Sigara tutan eli çenesinde, dirseği masada. Dalmış çizmeye. Sigaradan tüten dumanlar, darmadağınık ve yukarıya dikilmiş saçlarının arasından süzülerek geçiyor. sanki kafası tütüyor Zeki Abimin... Gözgöze geliyoruz ve utangaç bir çocuk gibi başını önüne eğiyor çizmeye devam ediyor... Yazı için çok teşekkür ederim tekrar. Bu boktan dünyada bana mizahın bu eşsiz güzelliğini anımsattığın için de ayrıca teşekkür etmek istiyorum... Selamlar, saygılar... "
Metin Demirhan
1965'te İstanbul'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini tamamladıktan sonra Semih Balcıoğlu ile Raşit Yakalı'nın da desteğiyle karikatür çizmeye başladı. Çarşaf, Gırgır, Pişmiş Kelle, Fırt, Avni, RH+, Dıgıl, Horoz, Parazit gibi dergilerde karikatür ve çizgi romanları yayımlandı. Kendisinin türettiği bir kahraman olan “Kozmo Fare” çizgi karakteriyle tanınan Demirhan, karikatürcülüğüne paralel olarak da Türk ve dünya sineması üzerine geniş kapsamlı tarihsel araştırmalar yaptı. Metin Demirhan, 80'ler ve 90'larda, meraklılarınca “trash movie” (çöplük film), “kült movie” (sonradan anıtlaşmış film) ya da “fantastik film” olarak adlandırılan, bir biçimde kıyıda köşede kalıp unutulmuş düşük bütçeli yerli ve yabancı korku, gerilim, bilim-kurgu ve western filmlerinin günışığına çıkartılıp kitlelere yeniden tanıtılması konusunda ülkemizin en önde gelen uzmanlarından birine dönüştü.