31 Mayıs 2013 Cuma
30 Mayıs 2013 Perşembe
HALİL İ. YILDIRIM ÇİZİYOR
Halil İ. Yıldırım arkadaşımızın MİZAHHABER'e iletttiği karikatürü sizlerle paylaşıyoruz...
İSTANBUL'UN CENAZE TÖRENİ, ŞEHRİN FETHİNİN 560. YILDÖNÜMÜNDE, 3. KÖPRÜ TEMEL ATMA TÖRENİYLE GERÇEKLEŞTİ!..
MİZAHHABER ÖZEL HABER- MEYDANLARI, PARKLARI, SOKAKLARI, CADDELERİ, YAŞANILACAK TÜM GÜZEL ALANLARI RANT HIRSIYLA BİRER BİRER YOK EDİLEN, ZAVALLI, SAHİPSİZ VE KİMSESİZ ŞEHİR İSTANBUL'UN CENAZESİ 29 MAYIS 2013 TARİHİNDE 3. KÖPRÜ TEMEL ATMA TÖRENİ ADI ALTINDA GERÇEKLEŞTİ. TÖRENE KATILAN RANT SAHİPLERİ HEP BİRLİKTE DUA EDEREK, BİR KOCA ŞEHRİ 560 YIL SONRA GÖMMÜŞ OLDULAR!..
SAİT MUNZUR ÇİZİYOR
Sait Munzur arkadaşımız Sol gazetesinde yayımlanan karikatürünü MİZAHHABER'le paylaşıyor...
Mizah yazarı ve Karikatürist Cihan Demirci'nin okullarda öğrencilerle gerçekleşen söyleşi ve imza günü buluşmaları sürüyor. 29 Mayıs 2013 Çarşamba günü Nişantaşı'nda bulunan Işık İlköğretim Okulunda bu yıl 3. kez gerçekleşen "Kitap Işıktır" Şenliğine katılan Cihan Demirci, okul salonunda 5. ve 6. sınıf öğrencilerine yönelik bir mizah söyleşisi gerçekleştirdi. Mizah ve karikatür üzerine öğrencilere bilgiler verdikten sonra karikatürlerinden oluşan bir görsel sunum gerçekleştiren Cihan Demirci, söyleşinin sonunda Kırmızı Kedi yayınevinden geçtiğimiz aylarda çıkan iki yeni çocuk kitabını; "Hınzır Can Çevre Dostu" ve "Zirzop Masalları" imzaladı.
Karikatürist Muhittin Köroğlu'nun adalet konulu karikatürlerinden oluşan "Adaletçe" adlı
karikatür sergisi 31 Mayıs 2013 Cuma günü Cumhuriyet Gazetesi Ankara
Temsilciliğinde bulunan Cumhuriyet Sanat Merkezinde açılacak. Sergide Muhittin
Köroğlu’nun 45 karikatürü yer alıyor.
ZAFER TEMOÇİN ÇİZİYOR
Zafer Temoçin'in 29 Mayıs 2013 tarihinde Cumhuriyet'te yayımlanan karikatürü...
"MİZAH ÜRETENLER DERNEĞİ" YANITININ ÖNCESİNDE OKUNACAK YAZI...
Dernek diyoruz ama aslında karşımızda tek kişilik bir dernek var. Bunu da belirterek başlayalım söze... 1 Nisan 2013 tarihinde Cihan Demirci imzasıyla yayımlanan
haberde "BU ÖDÜLÜ 1 NİSAN ŞAKASI ZANNETMEYİN! 8. MİZAH ÖDÜLLERİNDE
"KARİKATÜR" DALINDA KOCA ÜLKEDE ÖDÜL VERECEK KARİKATÜRCÜ BULAMAYAN
"MİZAH ÜRETENLER DERNEĞİ" KARİKATÜR DALINDAKİ ÖDÜLÜ AYDIN DOĞAN'A
VERDİ!.." başlığını atmış ve bu ödülü eleştiren bir yazıya yer vermiştik.
Bu yazıyı arzu edenler; http://mizahhaber.blogspot.com/2013/04/bu-odulu-1-nisan-sakasi-zannetmeyin.html adresine
tıklayıp, okuyabilirler...
Bu yazının haklılığı kendini öylesine gösterdi ki,
haberin internet ve facebook ortamında duyulmasından sonra karikatür ve
mizahseverlerin desteğini de gördük. Mizah Üretenler Derneği adı altında
karşımızda "tek adam" olarak her şeye kendi başına karar
veren Ergin Gülen'in ödül broşüründe "8. Mizah Ödülleri Danışma
Kurulu Üyeleri" olarak sıraladığı isimlerden örneğin; Metin Peker'in
de, Seyfi Şahin'in de Aydın Doğan'a verilen bu ödülden haber sahibi olmadığını
ve bu durumdan hoşnut olmadıklarını gördük.
Karikatür Dalındaki Ödül için bu broşürde Aydın Doğan'ın
resmi konularak "Karikatür Dalında; Aydın Doğan Vakfı-Aydın Doğan" olarak
yazılmış. Madem sadece vakfa veriyorsun ödülü o vakfın bir amblemini koysana
sadece oraya. İlgi çekmezdi o zaman değil mi?.. Burada siz istediğiniz kadar
ödül sadece vakfa deyin, kimseyi kandıramazsınız. Danışma Kurulu'ndaki
pek çok ismin önceki yıllarda da oraya göstermelik bir şekilde yazıldığını biliyoruz.
Buna rağmen zaten herhangi bir yapıcı gücü, etkisi olmayan bir tek kişilik
derneğin yaptığı hatayı uzatma yanlısı değildik ama yolladığı cevap yazısında
eleştirimize net yanıt veremediği için söylediklerimizi çarpıtmayı seçen Ergin
Gülen bize bu yanıtı vermeye adeta zorladı. Şunun da bilinmesini isterim; Nisan sonlarından Mayıs ayının
ortalarına dek yaşadığımız bir bilgisayar çökmesi nedeniyle Mizahhaber de yayın
dışında kaldı. Bu yüzden bir aya yakın bir süre pek çok haberi-yazıyı zamanında kullanamadık.
Ancak şu gerçeğin
altını çizelim: "Başladıktan sonraki bir kaç yıl içersinde ödül
verecek mizahçı bulmakta zorluk çeker hale gelen ve kimse ödül vereceğini
şaşıran bu tek kişilik derneğin ödüllerinin ne yazık ki artık hiçbir anlamı
kalmamıştır." Ödül verme ve sadece bu şekilde gündeme gelebilme
inadı bazen dernekleri ya da kişileri böyle bitiriyor işte ne yazık ki...
MİZAHHABER, bir küçük mizah bloğudur ama işini ciddiye almaktadır. Bu Temmuz ayında 7 yılı geride bırakacak. Bu süre içinde en önemli derdi ; bu ülkede yeterince, hatta nerdeyse hiç ciddiye alınmayan mizaha ve karikatüre ve bu işi ciddiye alanlara sahip çıkmak oldu. Pek çok haberimiz alıntı yapılarak gazetelerde, dergilerde, sosyal medyada kullanıldı. Mizah dünyasında yaşanan ama kimsenin dert etmediği, bilmediği, konuşmadığı, yazmadığı pek çok sorunu haber yaptık, yazdık, çizdik... Bu süreçte; bu küçük blog ciddi bir mizah referans bloğu haline geldi. Bu süreçte, internet ortamındaki emek hırsızları adımızı, haberlerimizi kopyalayıp, çaldılar, çırptılar, bir yandan onlarla, bir yandan da kompleks içinde yalan üreten, iftiralarla saldıran kimi hazımsız karikatürcüleri ibret içinde seyreder olduk... Kavgadan bıktığımız için çoğuna yanıt bile vermedik...
"8. Mizah Ödülleri" üzerine bizim yazımızın etkisinin dışında bu yılki ödül törenine
pek çok çizerin-yazarın yüz vermediği anlaşılıyor. Bu ödül törenine en son
olarak 3 yıl önce gitmiştim. Onun nedeni de sevgili Yalçın Pekşen ağabeye
"mizah yazarı" dalında verilen ödüldü ama o gece öylesine berbat bir gece oldu ki, Yalçın Pekşen de ödül aldığına-alacağına pişman
ayrıldı salondan. Bunları daha önce de yazmıştım. Ama bir kez daha söylenmesi
gereken bir şey var, 3 yıl önceki ödül töreninde de yılların büyük ustası, gerçek emekçi çizer
ağabeyimiz Cafer Zorlu'ya büyük bir ayıp yapıldı. Cafer Zorlu sahneye çağrıldı.
Cafer Zorlu'nun kalan ömründeki hastane bakım masraflarını üstlendiğini övüne övüne söyleyen bir hastane sahibi ve eşi sahnede o kadar uzun süre kendilerini ve
hastanelerini anlattılar ki, o dönemlerde zaten ayakta zor duran Cafer Zorlu ağabeyimiz dakikalarca ayakta bekletildi. Yıllarını karikatüre vermiş, zorluklarla geçmiş bir
ömrün bakım masraflarının bu kadar kaba bir şekilde, sadece hastane reklamı yapılarak
salondakilere duyurulması tam bir rezaletti. Daha sonra konuşmak için söz aldığımda sahnede
bu yaşanılan rezaleti anında eleştirmiştim. Bu kötü organizasyonun da sorumlusu gene bu
tek kişilik derneğin "daimi" genel başkanı olan Ergin Gülen'di ne yazık ki... O geceden sonra da bu ödüllerin hiçbir anlamı kalmadığını görmüş oldum. Ama bu yıl yapılan hata bunu da aştı doğrusu.
ERGİN GÜLEN'E GÖRE "GIRGIR PORNOGRAFİK MİZAH YAPIYOR"MUŞ!..
Bakın, bu yılki 8. Mizah Ödülleri gecesinde, sahnede
müzik yapmak durumunda kalan karikatürist-müzisyen İlhan Nalbant arkadaşımızla
Facebook üzerinden yaptığımız yazışmada, onun da çok üzgün ve kızgın olduğunu
gördük. Ergin Gülen'in o gece sahnede öfkeyle Gırgır mizahı ekolüne "Pornografik
mizah yapıyorlar" diye verip, veriştirdiğini öğrendik. Bununla da
yetinmeyen Ergin Gülen; "Cihan Demirci Mizahhaber'le ödül törenini
provoke ediyor" şeklinde konuşmuş. Gırgır'a ve özellikle de
bizleri yetiştiren büyük usta Oğuz Aral'a daha önce de çamur atan
ve bu çamurlarına Mizahhaber'de geçmiş dönemde de yanıt verdiğimiz, Ergin
Gülen'in bu trajikomik Gırgır düşmanlığı da aslında onun geldiği vahim vaziyeti
epeyce ele veriyor.
Bu ödüllerin başlangıçta iyi niyetli bir şekilde
başladığına inanmıştık. Ödüllerin ilk yılında (2006) Cihan Demirci'ye de bir
ödül verilmişti. O dönem bu ödüllerin arkasında Bakırköylü Sanatçılar Derneği
de vardı zira. Ancak bu derneğin önemli isimlerinden sevgili Cihat
Tamer ağabeyle yaptığımız yazışmada, Ergin Gülen'in kısa adı BASAD olan
bu dernekten de istifa ettiğini öğrendik. Görülen manzara, tek kişilik ödüllerle
karşı karşıya olduğumuzu bir kez daha kanıtlıyor.
Gırgır'la ilgili sayısız yazı yazmış, araştırma yapmış, 3 yılı amatörce olmak üzere 6 yılı orada geçirmiş biri olarak çok uzun yazmanın anlamı yok. Daha Gırgır'ın yaptığı mizahın ne olduğunu bile
anlayamadan ona bodoslamadan "Pornografik" diyebilen, giderek
soyadına ısındığı anlaşılan biri hakkında çok fazla konuşmaya da gerek yok
aslında. Gırgır mizahına pornografik diyerek Gırgır'ı küçümseyen ve eleştiren Sn. Gülen, o gece Karikatürcüler Derneği adına konulan özel ödülü ise Metin
Üstündağ arkadaşımıza vermeye kalktı!!!!! Hadi burdan buyrun, tutarsızlık üstüne
tutarsızlık!!!! Zaten Met-Üst arkadaşımız da bu ödülü zerre kadar ciddiye
almamış olacak ki ödül törenine gitmeyi tercih etmemiş, o gece ödülünü onun
adına İlhan Nalbant arkadaşımız almış.
35 yıldır mizaha gecesini, gündüzünü, tüm hayatını
vermiş, yanlış yapan babası olduğunda bile ayrım yapmadan eleştiri yapmasını
bilmiş biri olarak; Cihan Demirci yaptığı işe duyduğu saygı nedeniyle Ergin
Gülen'in yolladığı cevabı aşağıda yayımlıyor. Erdem gösterip hatasını kabul
etseydi, inanın bu satırları yazıp, onca derdin, sorunun arasında kendimizi
anlamsız yere yormayacaktık...
BİLGİNİZE BİR NOT: MİZAH ÜRETENLER DERNEĞİ ADINA ERGÜN GÜLEN'İN AŞAĞIDAKİ YANITINA, BENİM VERDİĞİM VERDİĞİM YANITLAR DA
KIRMIZIYLA YAZILMIŞTIR…
CİHAN DEMİRCİ-MİZAHHABER
İnternet
ortamında yer alan Mizah Haber sayfasında, Cihan Demirci imzası ile Mizah
Üretenler Derneği’nin her yıl düzenlediği Mizah Ödülleri ve Derneğin Başkanı
Ergin Gülen hakkında yapıcı olmayan bir yazı yayınlandı. Bu nedenle bana cevap
verme hakkı doğduğundan hazırladığım yazının hiçbir satırının ve puntosunun
değiştirilmeden en kısa süre içinde Mizah Haber sayfasında yayınlanmasını
önemle rica ediyorum.
Ergin Gülen-Mizah Üretenler Derneği Başkanı
1-
Benim için, “daimi genel başkan” ifadesini kullanırken biraz daha düşünsen iyi
olurdu: Mizah dalına yeni bir alan açmış olmam nedeniyle beni öncelikle
kutlamış olmanı tercih ederdim. Bir işi yürütmek, başlatmaktan daha zordur. Dernek
henüz çok yenidir ve çalışmalar yerli yerine oturmamıştır. Her konuda olduğu
gibi mizah sanatı da önce sevgi, sonra istek, gerektiğinde maddi katkı ister. Bir
kişinin başkanlığı devralması, o işi özenle yürüteceği anlamına da gelmez. Bu
gibi nedenler göz önüne alındığında Cihan Demirci’nin ne demek istediği
anlaşılamamaktadır. Derneğe çağırdığım pek çok karikatürist oldu; umarım ödül
törenlerini yürütmeye talip olacak bir iki kişi çıkar ve başkanlığı almak üzere
gereken hizmeti verir.
YANIT: Başlangıçta iyi niyetle yola çıkıldığına inanmıştım, ilk yıl verilen ödülü de o yüzden kabul ettim. Ama aradan 8 yıl geçmiş hala tek kişilik bir dernek varsa ve daimi genel başkan, danışma kurulu üyesi diye oraya adlarını sıraladığı üyelere bile danışmadan kararları kendisi veriyorsa ortada bir ciddiyetsizlik vardır, bu kadar açık konuşan birinin ne dediğini hala anlayamıyorsanız bu artık benim değil sizin sorununuzdur!
2-
Derneğin bu yıl gerçekleştirilen 8. Mizah Ödülleri kapsamında verilen
“Karikatür Dalı” ile ilgili ödülün, bir yandan “Aydın Doğan Vakfı”na, diğer
taraftan ortalığı bulandırmak istercesine “karikatürcü olmayan Aydın Doğan’a verildiği
anlatılıyor. Aydın
Doğan’ın herhangi bir sanat dalı ile uğraşarak gündeme geldiğini hiç duymadım,
karikatür çizdiği konusunda da bilgim yok! Aydın Doğan, kurucu olması nedeniyle
sembol bir isimdi, ama ortada karikatür yarışmasını ısrarla sürdüren bir vakıf
vardı. Mizah Üretenler Derneği’nin Yönetim Kurulu olarak vakfa söylemek
istediğimiz; karikatür yarışmasını bu
güne kadar sürdürmüş olmaları nedeniyle teşekkür etmek, devam etmelerinin doğru
olacağı hususunda mesaj vermekti.
YANIT: Daha önce de yazdım, bu dediğinizin olabilmesi ancak bir "Onur Ödülü" vererek gerçekleşir. Sizin tercihinizdir Aydın Doğan'ı katkı sağlar görüp ona özel bir onur ödülü verirsiniz ama siz bunu yapmıyorsunuz, kıvırmayalım, doğru konuşalım. "Yılın Karikatürcüsü"ne verdiğiniz ödülü veriyorsunuz, ikisi ayrı şeydir. 8 yıldır onca ödül verdiği halde daha ödülller arasındaki ayrımı bile yapamayan birine ben daha ne yazayım????
3-
Konu devamla “Başka ülkelerde skandal olabilecek” ifadesine kadar vardırılıyor.
Pek çok ülkeyi gezmiş olmam bir yana bildiğim yabancı dil nedeniyle aralıklarla
yurt dışı mizah yayımlarını izledim. Böyle bir olayın skandal niteliği
taşıyabilmesi için,
a- Araya
öncelikle menfaatlerin girmesi gerekir.
b- Ben 76
yaşında bir insanım, mizahla ilgili çalışmalarım sırasında, manevi haz dışında
hiçbir menfaat arayışım olmadı. Yaşımın göz önüne alınması hâlinde bir anlam
taşımasının da mümkün olmayacağı kolayca anlaşılacaktır.
YANIT: Ne kadar tekrar etsem de anlamayacaksınız çok açık. "Karikatürcü"ye verilmesi gereken bir ödülü Vakıf diyerek Aydın Doğan'a vermeye kalktınız, buna; skandal denir ama gördüğüm kadar başaramadınız. Ayrıca hazlarınız manevi mi, maddi mi orasını bilemem.
4-
Bu ödülün “karikatürcüler”e verilmesinden bahsetmenin ardından “Karikatür
Yarışmasının” eski sahibi Karikatürist (doğrusu böyle olmalı) Sedat Simavi’den
söz ediliyor ve Aydın Doğan’ın Sedat Simavi’yi sildiği anlatılıyor.
a- Simaviler,
babalarının kurarak yücelttiği gazeteyi satmış ve karşılığında paralarını
almışlardır. Sonrasında her türlü tasarrufa sahip olması nedeniyle söz hakkı Aydın
Doğan’dadır.
b- Asıl
sorulması gereken soru, Simavi’nin oğullarının gazeteyi neden sattıkları, “Sedat
Simavi Yarışmasını” neden ellerinde tutmadıkları şeklinde olabilir. Soruların
cevabının dikkatle araştırılması hâlinde karşılığını bulmak kolaylaşacaktır.
YANIT: Simavi Ailesinin yaptığı yanlışlar değil konumuz mevzuyu çarpıtmışsınız gene. Adı "Sedat Simavi" olan bir yarışmanın adının Aydın Doğan adına dönüşmesinden bahsediyoruz. Bu yarışmanın adını değiştiren Simavi ailesi miydi??????
5-
Üst satırlarda ödülün vakfa verildiğini söylemene rağmen patrona ödül
verildiğini tekrarlamış olman, öncelikle kendini yalanlamana neden oluyor. Boşa
çabalamamalısın!
YANIT: Boşa çabalayan sizsiniz Ergin bey...Battıkça batıyorsunuz. Vakfın da Aydın Doğan'ın da adını ödüle koyan sizsiniz ben değilim!..
6-
Mizahçı ve karikatüristlerin sosyal hakları savunduklarını, ancak ülkenin sıkça
değiştirilen kurallarına uymak zorunda bırakıldıklarını hepimiz biliyoruz;
öncelikle maddi olanaksızlıklarla boğuluyorlar. Mizah yazarlarına, karikatüristlere
bir bak, birçoğu demek istediklerini sergileyecek ortamı bulamıyor. Bir kısmı, kapital
sahibi patronların gazete veya dergilerinde çalışıyorlar.
Zaten
Cihan Demirci kendisi de itiraf ediyor, Milliyet Gazetesinde kadrolu çalışmış.
Sigortası yapılmamış diye ayrılmış. Yani sigortası yapılmış olsaydı Aydın
Doğan’ın yanında çalışacaktı.
YANIT: Ben yazdığım yazıda "Bu satırların yazarı Aydın Doğan'ın yayınlarında kadrolu çalıştığı dönemde bile sigorta primleri eksik yatmış, emekliliği bu yüzden uzamış, emekli bile olamamış gerçek bir mizah emekçisidir." diyorum ama bakın sözümü çarpıtan Ergin Gülen bana nasıl yanıt veriyor. Beyin öylesine durmuş ki, ben sigortalı olduğum halde primlerin eksik yatmasından bahsediyorum o tutuyor "sigortası yapılmış olsa çalışacaktı" diyor. Ya daha okuduğunu bile anlamayan ya da verecek yanıt bulamadığı için böyle saçmalayan biriyle karşı karşıyayız!!!!!
Bir
diğer bölümde, “Cihan Demirci'nin
şakanın ve mizahın günü olan "1 NİSAN" için yazdığı özel yazı 31
Mart 2013 Pazar tarihli Milliyet
Gazetesinde "Düşünenlerin Düşüncesi" adlı köşede yayımlandı,” şeklinde verdiğin haberin nasıl bir ortam olduğunu
düşünüyor musun?
YANIT: Yazacak, eleştirecek bir şey bulamayınca böyle batağa batıyor insan... Milliyet'in dışardan herkese açık olan bir köşesine baştan sona cesaretle yazılmış, mizahın-karikatürün muhalif bir sanat olduğunun altını çizen bir yazı yolluyorum ve gazetenin şu anki yönetimi de bir tek satırına dokunmadan bu yazıyı yayımlıyor, bu da mı rahatsız etti sizi Sn. Gülen?.. Milliyet deyince gene "Aydın Doğan" mı geldi aklınıza. Benim kimseyle kişisel bir derdim yok ayrıca. Aydın Doğan'a bir "karikatürcüye verilmesi gereken ödülü" verdiniz diye eleştirdim. "Hata yaptık" diyecek çapta biri olmadığınız için ne diyeceğinizi şaşırdınız. Saçmaladınız iyice. Medyayı takip etmediğinizi de ele verdiniz...
7-
Karikatüristler yine aynı şekilde Aydın Doğan vakfının seçici kurulunda görev
alıyorlar, vakfın ödüllerini alanlar birçoğumuz tarafından kutlanıyorlar. Onların
bu gibi davranışlarını hangi duygularla değerlendiriyorsun? Vakıf üzerine küçük
bir araştırma yapmış olsaydın, uluslar
arası yarışmaya katılan hiçbir karikatür karesinin atılmadığını, bu konuda belki
de Türkiye’nin en büyük kütüphanesinin kurulduğunu, isteyenlere açık olduğunu,
sergilendiklerini öğrenirdin.
YANIT: Kaç kez yazdım, dernek genel kurullarında da kaç kez söyledim, bu yarışmanın adı değiştiği günden beri bu yarışmayı protesto eden, ona katılmayan biriyim, orada görev alanın kendi tercihidir, herkes kendi duruşundan sorumludur, daha ne diyeyim...
8-
Karikatürcüler Derneği’nin, Mizah Üretenler Derneğine katkıda bulunmasını bile
eleştiriyorsun. Türkiye’de yardım görmeyen, kimselerin ilgilenmediği, aksine
bazı kişilerin karşı çıkmaları nedeniyle bir arpa boyu yol alamayan “Mizah
Sanat Dalı” ile uğraşan iyi niyetlilerin birbirlerine yardımcı olmalarını uygun
görmüyor musun yoksa? Bu nedenle Mizah Üretenler Derneği, Karikatürcüler
Derneğine alenen teşekkür eder.
YANIT: Karikatürcüler Derneği Başkanı destek oluyor ama dernek başkanı Metin Peker "Aydın Doğan'a verilen ödülden haberi bile olmadığını telefonda söylüyor" buna ne diyeceğiz???????
9-
Son bir iki sözüm daha olacak, hani beni “dernek başkanlığını bırakmamaktan”
vurmak istiyorsun ya, onu da söyleyeyim: Zaten yaşım ilerliyor. O nedenle
derneğe mizahçıları, “ayakta”, “oturarak”, ya da “yatarak” üye kaydediyoruz.
Sana “ayaküstü” olanı rastlamış, kısmet işi! Ayrıca, Mizah Sanatı adına bu gibi
çalışmaları desteklemek, omuz vermek, yön göstermek senin gibi deneyimli
sanatçıların görevi olmalıdır.
YANIT: Sn. Gülen, kimseyi vurmak gibi bir derdim yok, ben 35 yıldır alın teri, göz nuru döktüğüm, gönülden bağlı olduğum bir işe sahip çıkıyorum sadece. O işin hoyratça harcanmasıdır canımı sıkan. Herkesin kendi tercihidir. Mizah sanatı adına ciddiyet gördüğüm, iyi niyet gördüğüm her türlü çalışmaya da yıllardır karşılıksız bir şekilde çoğu zaman kazık yiyerek, kabalıklarla karşılarak destek oldum, olurum. Sözümü burda noktalıyorum...
Ödülüne
gelince, hak ettiğin için verdik. Ne mutlu ki bir kuruluş mizah çalışanlarını
onurlandırıyor. Ancak dernekten ayrılmak istemene bir şey diyemeyiz. Nasıl
girmek isteğe bağlı ise ayrılmak da yine kişinin özgür düşüncesine bağlı bir
davranış şeklidir.
Umarım
sen ve senin gibi düşünenler, mizah sanatı adına bir taş üzerine bir taş daha
koymak isteyenler, Mizah Üretenler Derneği Yönetim Kurulunun Vakfa ve diğer
ödül sahiplerine söylemek istediği, “mizaha
katkıları nedeniyle teşekkür etmek ve devam etmelerinin doğru olacağı konusunda
mesaj vermek,” cümlesinin anlamını çözeceklerdir.
Mizah
Üretenler Derneği Başkanı
ERGİN
GÜLEN
28 Mayıs 2013 Salı
27 Mayıs 2013 Pazartesi
BÜLENT ARABACIOĞLU'NDAN YENİ BİR "EN KAHRAMAN RIDVAN" ALBÜMÜ: "AŞIK OLUYOR" ÇIKTI
Yılların usta çizeri, çizgi romancısı Bülent Arabacıoğlu, Uykusuz Mizah Dergisinin yayınevi olan Mürekkep Yayın'dan sevilen çizgi kahramanı "En Kahraman Rıdvan"ın albümlerini yayımlamayı sürdürüyor. Gırgır ve Hıbır dergilerinin unutulmaz çizgi kahramanı "En Kahraman Rıdvan" serisinin 6. kitabı olan "Aşık Oluyor" geçtiğimiz günlerde yayımlandı.
26 Mayıs 2013 Pazar
MİZAHHABER'DEN ZORUNLU BİR AÇIKLAMA...
"DAYANIŞMA" TEK TARAFLI OLMAZ!
Karikatürcü Köksal Çiftçi bugün Facebook sayfasında "Karikatür Dünyasında ender görülen onurlu bir dayanışma" başlığı altında aşağıdaki iki karikatürün yanyana konulduğu bir yazı yayınladı. Bu yazıyı size aşağıda sunuyoruz. Ercan Akyol arkadaşımızın 21 Mayıs 2013 tarihinde MİZAHHABER'de yayımlanan bir karikatürü bu yazıya ve dayanışmaya konu edildiği için hemen Ercan Akyol arkadaşımıza ulaştık. Ancak Ercan Akyol'un bu dayanışmadan haberinin olmadığını, üstelik bilgisi dahilinde yapılmayan Köksal Çiftçinin yazısını da onaylamadığını öğrendik ve bu "tek taraflı dayanışma"durumunu sizlerle paylaşmak durumunda kaldık...
KÖKSAL ÇİFTÇİNİN FACEBOOK SAYFASINDA YAZDIĞI "DAYANIŞMA" YAZISI:
KARİKATÜR DÜNYASINDA ENDER GÖRÜLEN ONURLU BİR MESLEKİ DAYANIŞMA
Cumhuriyet Gazetesi'nden ayrılıp Aydınlık Gazetesi'nin birinci sayfasında günlük politik karikatürler çizmeye başlamış olan Mustafa Bilgin, meslek tarihimizde ender görülen bir özveriye imza attı. Duyuyoruz ve biliyoruz, pek çok muhalif çizer, iktidar baskısına boyun eğen gazete patronlarının engellemesine maruz kalıyor.
Geçen gün Bilgin, Ercan Akyol'un Reyhanlı patlamasıyla ilgili oldukça etkili, ama yayımlanma şansı bulamamış bir karikatürünü Mizah Haber internet sitesinde görmüş ve hem malum baskıyı aşmak hem de meslektaşı ile aktif dayanışmaya girebilmek için eserin neredeyse aynısını çizip Ercan Akyol'a selam gönderen bir not ilavesiyle gazetesinin birinci sayfasında yayımlanmasını sağlamış.
Meslektaşım ve yakın arkadaşım Bilgin'le onur duydum.
Dileğim, meslektaşlarımızın bu yöntemi yeni bir eylem biçimi olarak görmeleri, Penguen, Leman ve Uykusuz gibi dergilerin bu ve benzeri baskılar yüzünden yayınlanma hakkı elinden alınmış karikatürleri sayfalarına taşımalarıdır. (Köksal Çiftçi)
MİZAHHABER'İN NOTU: Köksal Çiftçi'nin mesleki dayanışma olarak ele aldığı bu aynı karikatürü çizme durumu Ercan Akyol'u üzmekten öte bir işe yaramamıştır. Mizahhaber bu karikatürü ve Ercan Akyol'un karikatürlerini yayınlarken sansüre maruz kaldığına dair bir tek satır yazmamıştır. Bunun nedeni Ercan Akyol arkadaşımızın özellikle bu yönde bir isteği olmasıdır. Ancak "incelikler" bu ülkede geçer akçe değil, bunu bugün bir kez daha gördük. Ercan Akyol yıllardır emek verdiği gazetede sorunlar yaşıyor ama bu sorunlarla mücadele etmeyi kendine özgü bir yöntemle sürdürüyor. Biz onun isteği doğrultusunda hareket ettik. Sonuçta yaşadığı sansürü kendisi gündeme getirmemişken bunu onunla dayanışma adı altında bir işgüzarlık göstererek yapmak, karikatürünün aynısını çizip yayımlamak Ercan Akyol'a destekten çok zarar verecek bir davranıştır. Bakın facebook üzerinde dayanışma diye yazılan yazı az önce gördük ki Odatv'ye haber bile olmuş. Oysa yıllardır tanıdığımız Mustafa Bilgin arkadaşımız inceliklere dikkat eden bir çizerdir. Bize bir ulaşsa ve sorsaydı ya da dayanışma içine girdiği Ercan Akyol'la bir konuşsaydı inanın karikatürü çizmezdi. Çünkü dayanışma dediğiniz şey tek taraflı olmaz, birlikte gerçekleşir. Karşınızdakine zarar vermek değildir dayanışma! İşin acı gerçeği; Zaten perişan haldeki ülkenin giderek daha da korkunç boyutlara doğru ilerleyen rezil ve perişan hali, hepimizi, özellikle de karikatürcüleri fazlasıyla etkiliyor, lütfen biraz daha dikkatli ve duyarlı olalım, bundan öte bir derdimiz yoktur...
MİZAH YAZARI MEHMET SEMİH'İ YİTİRDİK
Mizah yazarı Mehmet Semih (61) bir süredir tedavi görmekte olduğu Şişli Etfal Hastanesi’nde dün sabah yaşamını yitirdi. Mehmet Semih'in cenazesi 27 Mayıs Pazartesi günü, ikindi namazını müteakip Zincirlikuyu Camiinden kalkacaktır.
MİZAHHABER - Haberi Semih Poroy arkadaşımız iletti onun da Ferit Avcı arkadaşımız sayesinde haberi olmuş... Uzun yıllardır kendisinden pek de haber alamadığımız mizah yazarı Mehmet Semih (1952) henüz 61 yaşında yaşamını yitirmişti.
Semih Poroy'un kaleme aldığı Mehmet Semih'in özgeçmişi Cumhuriyet Portal'da şu şekilde yer alıyor:
"Eski gazetecilerden Emin Refik Uzman’ın oğlu olan yazar Mehmet Semih İstanbul’da doğdu. Babasının ölümünden sonra öğrenimini bıraktı. Basın kuruluşlarında düzeltmenlik yaptı. 70’lerde mizah öyküleri yazmaya başladı. 1976’da, değişik yıllarda Aziz Nesin ve Muzaffer İzgü’nün de kazandıkları, Bulgaristan’ın uluslararası mizah öyküleri yarışmasının birincilik ödülü olan ‘Altın Kirpi’ye değer görüldü. 1977’de Karikatürcüler Derneği bürosunda görev aldı, yazışmalarını yürüttü. Mehmet Semih’in, Bulgaristan’daki yarışmayı kazanan öyküsünün adını verdiği “Dünyanın En Haksız Yere Dayak Yiyen Adamı Selahattin Bey”(1977) başlıklı kitabı yanında “Gözlüklü Beyefendi”(1982), “Türk Mizah Hikâyeleri Antolojisi”(1982), “Umutla Yaşıyoruz Efendim”(1983), “Türk Edebiyatında Mahlaslar, Takma Adlar, Tapşırmalar ve Lâkaplar”(1993) gibi kitapları bulunuyordu.
Cihan Demirci de 80'li yılların başında tanıdığı, uzun yıllardır göremediği Mehmet Semih için şunları ekliyor: " Mehmet Semih'i 80'li yılların başlarında tanımıştım. o benim için 'Dünyanın en haksız yere dayak yemiş adamı Selahattin bey'di bir yerde. 1982'de yayımlanmış 'Türk Mizah Hikayeleri Antolojisi' elimin altında duran bir kitabıdır. Sanırım en üretken dönemini de 70'li yılların ikinci yarısıyla 80'li yılların başlarında yaşadı.Türk mizah edebiyatı üzerine, mizahçılar-karikatürcüler üzerine kafa yoran, bu konuda çalışmalara kalkışan, antolojiler hazırlama uğraşı içinde olan bir mizah yazarıydı. 90'lı yıllarla birlikte kendisinden haber alamaz olmuştuk. Daha geçenlerde bir kaç mizahçı arkadaş kulağını çınlatmıştık, kimsenin haberi yoktu. Epeyce talihsizlikler yaşadı o da pek çoğumuz gibi. Yazmayı bıraktığını düşünmüştüm doğrusu. Şimdi ise kayıp haberi geliyor. Sessiz-sedasız bir mizahçı daha gidivermiş sonuçta. Ruhu şad olsun."
"Eski gazetecilerden Emin Refik Uzman’ın oğlu olan yazar Mehmet Semih İstanbul’da doğdu. Babasının ölümünden sonra öğrenimini bıraktı. Basın kuruluşlarında düzeltmenlik yaptı. 70’lerde mizah öyküleri yazmaya başladı. 1976’da, değişik yıllarda Aziz Nesin ve Muzaffer İzgü’nün de kazandıkları, Bulgaristan’ın uluslararası mizah öyküleri yarışmasının birincilik ödülü olan ‘Altın Kirpi’ye değer görüldü. 1977’de Karikatürcüler Derneği bürosunda görev aldı, yazışmalarını yürüttü. Mehmet Semih’in, Bulgaristan’daki yarışmayı kazanan öyküsünün adını verdiği “Dünyanın En Haksız Yere Dayak Yiyen Adamı Selahattin Bey”(1977) başlıklı kitabı yanında “Gözlüklü Beyefendi”(1982), “Türk Mizah Hikâyeleri Antolojisi”(1982), “Umutla Yaşıyoruz Efendim”(1983), “Türk Edebiyatında Mahlaslar, Takma Adlar, Tapşırmalar ve Lâkaplar”(1993) gibi kitapları bulunuyordu.
Cihan Demirci de 80'li yılların başında tanıdığı, uzun yıllardır göremediği Mehmet Semih için şunları ekliyor: " Mehmet Semih'i 80'li yılların başlarında tanımıştım. o benim için 'Dünyanın en haksız yere dayak yemiş adamı Selahattin bey'di bir yerde. 1982'de yayımlanmış 'Türk Mizah Hikayeleri Antolojisi' elimin altında duran bir kitabıdır. Sanırım en üretken dönemini de 70'li yılların ikinci yarısıyla 80'li yılların başlarında yaşadı.Türk mizah edebiyatı üzerine, mizahçılar-karikatürcüler üzerine kafa yoran, bu konuda çalışmalara kalkışan, antolojiler hazırlama uğraşı içinde olan bir mizah yazarıydı. 90'lı yıllarla birlikte kendisinden haber alamaz olmuştuk. Daha geçenlerde bir kaç mizahçı arkadaş kulağını çınlatmıştık, kimsenin haberi yoktu. Epeyce talihsizlikler yaşadı o da pek çoğumuz gibi. Yazmayı bıraktığını düşünmüştüm doğrusu. Şimdi ise kayıp haberi geliyor. Sessiz-sedasız bir mizahçı daha gidivermiş sonuçta. Ruhu şad olsun."
70'Lİ YILLARIN SONLARINDAN MEHMET SEMİH'Lİ İKİ FOTOĞRAF
Yıl: 1978... Nasreddin Hoca Karikatür Yarışması için Akşehir’e gelen
konuklar. Tonguç Baykurt, Ferit Avcı, Mehmet Semih. Cem Kenan Öngü,
Valenttin Bincthev (Akşehir, Dağ oteli terası, 1978)
Yıl:1979... Nasreddin Hoca Karikatür Yarışması için Akşehir’e gelen
konuklar:Tuncay Urcan, Mehmet Semih, Ümit Öğmel, Mehmet Altuğ , Ferit
Avcı, Serdar Güntürkün, Hatay Dumlupınar, Orhan Aksoy, Bülent Akarsu.
(Akşehir, 1979)
FOTOĞRAFLAR İÇİN FERİT AVCI VE SEMİH POROY'A TEŞEKKÜR EDERİZ...
M İ Z A H H A B E R
SAİT MUNZUR ÇİZİYOR
Sait Munzur arkadaşımız Sol gazetesi için çizdiği karikatürü MİZAHHABER'le paylaşıyor...
22 Mayıs 2013 Çarşamba
SAİT MUNZUR ÇİZİYOR
Sait Munzur arkadaşımız Sol gazetesi için çizdiği bir karikatürü daha MİZAHHABER'le paylaşıyor...
21 Mayıs 2013 Salı
ERCAN AKYOL MİZAHHABER'E ÇİZİYOR...
Ercan Akyol arkadaşımızın sadece MİZAHHABER'le paylaştığı karikatürü...
ZAFER TEMOÇİN ÇİZİYOR
Zafer Temoçin'in 21 Mayıs 2013 tarihinde Cumhuriyet'te yayımlanan karikatürü... Bu karikatür; "Yurtta Barış, Dünyada Barış" çizgisinden (!) geldiğimiz son noktayı gösteriyor: Komşu ülkenin içişlerine karışmak bir yana, onu parçalamak için uğraşan güçleri eğitmeniz, her anlamda destek olmanız yetmiyor eğer doğruysa; askerinizin eski üniformalarını bile onlara veriyorsunuz...
20 Mayıs 2013 Pazartesi
İzmir Atatürk Lisesi’nde gerçekleşen “Kent ve Kültür” konulu etkinliklerde, karikatür atölyeleri ve sergiler yoğun ilgi gördü. Mustafa Yıldız ve Murteza Albayrak’ın 2 farklı zamanda düzenledikleri karikatür atölyelerine yüzlerce öğrenci katıldı. Öğrencilerin atölyelere gösterdikleri ilgi başta öğretmenleri olmak üzere herkesi şaşırttı. Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan’ın açılışını yaptığı karikatür sergileri; Murteza Albayrak, Ömer Çam, Sadık Pala ve Mustafa Yıldız’ın eserlerinden oluştu. Ayrıca atölyelerde öğrencilerin çizdikleri karikatürlerde ayrı bir bölümde sergilendi.
19 Mayıs 2013 Pazar
18 Mayıs 2013 Cumartesi
17 Mayıs 2013 Cuma
16 Mayıs 2013 Perşembe
SAİT MUNZUR ÇİZİYOR
Sait Munzur arkadaşımız Sol gazetesinde yayımlanan karikatürünü MİZAHHABER'le paylaşıyor...
ZAFER TEMOÇİN ÇİZİYOR
Zafer Temoçin'in 16 Mayıs 2013 tarihinde Cumhuriyet'te yayımlanan karikatürü...
15 Mayıs 2013 Çarşamba
CİHAN DEMİRCİ SÖYLEŞİLERİYLE 6. FETHİYE KÜLTÜR VE SANAT GÜNLERİNDEYDİ...
Mizah yazarı-Karikatürcü Cihan Demirci, bu yıl 3-10 Mayıs 2013 tarihleri arasında 6. kez düzenlenen Fethiye Kültür ve Sanat Günlerinde söyleşileri ve imza günüyle katıldı. Fethiye Beşkaza Meydanında açılan Kitap Fuarındaki imza gününe katılan Cihan Demirci, 8 Mayıs Çarşamba günü Fethiye'de Mehmet Erdoğan Anadolu Lisesinde lise öğrencileriyle biraraya gelerek, okulun salonunda bir mizah söyleşisi gerçekleştirdi. 9 Mayıs Perşembe günü, Fethiyedeki pek çok sivil toplum örgütünün katkısıyla ADD lokalinde düzenlenen söyleşide ise önce Cihan Demirci, ardından da karikatürcü ve yazar Behiç Ak söyleşi gerçekleştirdiler. Cihan Demirci, Kültür ve Sanat Günlerinin son günü olan 10 Mayıs Cuma günü ise Fethiyenin 40 km dışındaki Alaçat Köyünde, Alaçat Ortaokuluna konuk olarak 8. sınıf öğrencileriyle mizah söyleşisinde buluştu. Bu yıl 3-10 Mayıs tarihleri arasında Uluslararası kapsamda gerçekleşen 6. Fethiye Kültür ve Sanat Günlerine pek çok sanatçı, yazar katıldı. Bu şenliğe 6 yıldır düzenli olarak katılan Behiç Ak, Fethiye Mimarlar Odası Lokalinde mimarlık karikatürlerinden oluşan bir karikatür sergisi açtı.
Cihan Demirci, söyleşisi sonunda Alaçat Ortaokulu 8. sınıf öğrencileriyle...
HEKİMLER KARİKATÜR
SERGİSİNDE BULUŞTU
İzmir Tabipler Odasında karikatür sergisi açan Prof. Dr.Barış Baklan’ı meslektaşları yalnız bırakmadı. Kalabalık davetliler önünde açılan sergiye birçok doktor katılırken, İzmirli çizerlerde yalnız bırakmadı. Açılışta hazır bulunan çizerler; Birol Çün, Ayten Köse, Mehmet Aslan, Eray Özbek, Murteza Albayrak, Feriha Dağlı, Oğuz Dicle ve Mustafa Yıldız oldu. Karikatür sergisinde yer alan eserler toplumsal olayların yanı sıra “Hastane- Hasta” konularından oluşuyor. Sergi 24 Mayıs akşamına kadar izlenebilir.
İzmirli çizerler sergide...
KÖYDE KARİKATÜR SERGİSİ
Aydın’a bağlı Kuyucular Köyü 1. Kültür ve Sanat Festivali renkli görüntülere sahne oldu. Yoğun ilgi gören festivalde yerel sanatçılar sahne alırken, ünlü tiyatro oyuncusu Selçuk Uluergüven’in yönettiği tiyatro oyunu köylüleri kahkahaya boğdu. Hacivat- Karagöz oyunu çocukların ilgi odağı oldu.
Festivalde Çağdaş Sanatçılar Platform üyeleri farklı etkinliklerle yer aldı. Festivali düzenleyen, ayni zamanda platformun heykel sanatları grup sözcüsü Maksut Kesici, platform başkanı Abit Dursun, başkan yardımcısı Kenan Yoldaş, karikatür ve fotoğraf grup sözcüleri Mustafa Yıldız, Lütfü Çakın ve Selami Kalay festivalde yer alan isimlerdi.
Köylerinde ilk kez karikatür sergisi gördüklerini belirten yöre halkı;” Sanatçılarımızı köyümüzde ağırlamaktan büyük onur duyuyoruz. Karikatürlerin hepside ayrı bir anlam taşıyor. Portre karikatürlerimizi çizen Lütfü Çakın’a ayrıca teşekkür ederiz” dediler. Sergiye katılan karikatür sanatçıları; Atay Sözer, Bayram Bağcı, Çoşkun Göle, Erkan Aydın, Hüseyin Alparslan, Lütfü Çakın, Mehmet Ali Kaptı, Mehmet Oral, Mehmet Saim Bilge, Muammer Kotbaş, Murat Gök, Mustafa Yıldız, Niyazi Yoltaş, Sabri Ergüder, Salih Kütükçü, Semih Poroy, Sonay Yılmaz oldu.