2 Mayıs 2010 Pazar

1 MAYIS'TA
TAKSİMDEYDİK!

1 Mayıs 1978'den tam 32 yıl sonra, Taksim 1 Mayıs'a açıldı ve yüzbinler Taksim'e aktı...MİZAHHABER de, Karikatürcüler Derneği üyeleriyle, karikatürcülerle birlikte oradaydı... 1 Mayıs 1977'deki kanlı 1 Mayıs'ın kurbanlarından liseden okul arkadaşımız Jale Yeşilnil'in anısına katıldığımız 1 Mayıs'ta 70'li yılları aratan coşku, heyecan, ve umut eksikliği fazlasıyla dikkatimizi çekti...

1 Mayıs 2010 Cumartesi... Karikatürcüler Derneği üyesi karikatürcüler sabah 10.30'da Karaköy'deki Tünel girişinde buluşarak 1 Mayıs mitingi için yürüyüşe geçiyorlar... MİZAHHABER olarak oradayız... Karikatürcüler Derneği pankartı altında Tarlabaşı üzerinden Taksim'e doğru yürüyoruz... Sayabildiğim kadar 30 civarında karikatürcü arkadaşımız var aramızda, kimi eşiyle, arkadaşıyla gelmiş... Yolda aramıza yeni katılımlar oluyor... Yürümesini bile unutmuş bir toplumuz aslında... 32 yıldır çekilen bir çile var bu ülkede... Bu yıl AKP lütfetti Taksim'i açtı mı, yoksa uzun çileler sonunda mı bu durum gerçekleşti. Gelecek yıl seçim yılı olmasının bunda payı ne kadar?... Yürüyoruz... Sloganlar... Marşlar... Ama bir eksiklik var sanki...

Çevreyi dikkatle izliyorum... İnsanlarda genel bir ürkeklik var bu çok açık... Çünkü uzun yıllardır 1 Mayıs bir "KORKU GÜNÜ" olarak gösterildi bu ülkede devlet ve iktidarlar tarafından... Valisiyle, polisiyle 1 Mayıs günleri bir azap, işkence, çile günü oldu hep... Biber gazı, polis dayağı, polis copu... Asker devletinden polis devletine geçen ama sivil bir topluma asla geçiş yapamayan bu ülkede 1 Mayıs bu nedenle gereken canlılığı, heyecanı taşımıyor sanki... 1 Mayıs tüm dünyada coşkuyla, karnaval şeklinde kutlanan işçi-emekçi bayramıdır. Daha önce de MİZAHHABER'de yazdığım gibi; İşin ve işçinin kalmadığı, emeğin en fazla sömürülen alan olduğu, gerçek işsizliğinin yüzde 50'lere ulaştığı, yalanlara tapan, faşizme teslim olmuş bir ülkede 1 Mayıs'ı kutlamak da epeyce akla ziyan bir hareket aslında... Ama bizler zaten kutlamadan çok, 1 Mayıs 1977 katliamında karanlık katliama kurban gidenlerin anısına oradaydık... Yoksa bu ülkede işçi ve emekçi adına KUTLANACAK PEK BİR ŞEY YOK ASLINDA!...

1 Mayıs 2010 fotoğrafında 70'li yılların 1 Mayıs coşkusu yok... Bez pankartlar, afişler daha canlı renkler taşıyabilir, baskı teknikleri daha gelişmiş olabilir ama önemli olan onları taşıyan insanlar... Derken Taksim anıtına ulaşıyoruz... Kortejdeki yerimizi alıyor, marşlar söylüyor, sloganlar atıyoruz... Ancak 1 Mayıs marşı şöyle bangır bangır sonuna dek gür seslerle söylenemiyor...Timur Selçuk'un sesi AKM önündekilere çok iyi gelebilir ama The Marmara'ya yakın bir yerde olan bizlere çok cılız geliyor...Çevreyi izliyorum...Pırıl pırıl yüzlü gençler, bakımlı genç kızlar... Sanki bir piknik anı...Genelde dinliyorlar, öylesine kayıtsızca... Ne de olsa kayıt dışı bir toplumda yaşıyoruz uzun zamandır... Kimisi arkadaşlarını coşturmaya çalışıyor...Bazı gruplar daha heyecanlı, sloganlar ülkede dinci bir faşizm estiren AKP'ye zaman zaman yöneliyor ama yeterli ölçüde değil... Bu arada iktidar destekçisi, emek düşmanı kimi kıytırık sendikaların da yer aldığını görüyoruz 1 Mayıs'ta... Dediğim gibi ne de olsa 32 yıllık bir ayrılıktan sonra buluşuluyor Taksim meydanıyla... Üstelik ortada Batı ülkelerindeki gibi dokunulmamış bir meydan yok... 32 yıllık iki sevgilinin yeniden birbirine kavuşmasının anındaki şaşkınlık ve ürkeklik yaşanıyor sanki Taksim'de... Medya böyle yazmayacaktır biliyorum, abartacaktır her zaman ki gibi... Ama biz MİZAHÇIYIZ... Samimiyet abartmadan önce gelir yazıp-çizdiklerimizde... Artık 70'lerin dünyası ve Türkiyesi yok, bunu görmek ve yeniden inşa için çalışmak gerekiyor... İki sevgili 32 yıl sonra buluştu şimdilik... Bu buluşmanın coşku dozunun artırılması ve daha coşkulu devam ettirilmesi gerekiyor, tabii bunu yapacak derman, bilinç, umut ve güç kaldıysa...


Yazı: Cihan Demirci


1 MAYIS'TAN FOTOĞRAFLAR...







FOTOĞRAFLAR:
VAHİT AKÇA- AKDAĞ SAYDUT-YAŞAR FIRAT-CİHAN DEMİRCİ