14 Haziran 2013 Cuma

2007 YILINDAKİ, İLK BASIMI SONRASINDA CİHAN DEMİRCİ'NİN YOK EDİLMİŞ ÖZGÜN FIKRA KİTABI: "RTE GARANTİLİ FIKRALAR"DAN ÖRNEK FIKRALAR...


2007 yılındaki seçimler öncesinde, binbir güçlükle, sayısız yayınevi gezerek, yayınevlerinin korkusu nedeniyle, zorlukla bastırabildiğim, bu ülkenin hala başbakan üzerine yazılmış tek fıkra kitabı olan "RTE GARANTİLİ FIKRALAR"a bugünlerde buruk bir sevinçle bakıyorum. O dönemde en ufak bir hakaret içermeyen, sadece mizahın eleştirel gücünü yansıtan özgün fıkralardan oluşan bu kitabımı basma YÜREKLİLİĞİ GÖSTEREMEYEN yayınevleri düşüyor sırayla aklıma. Sonra bu kitabı basan ama bastıktan sonra ürkerek geri çekilen, kitaba sahip çıkmayıp, öylece orta yerde bırakan bir yayınevi... Yaratılan o korku ortamında tek başına, sipsivri bırakılan bir mizah yazarı ve yazar-çizere asla SAHİP ÇIKMAYAN BİR MEDYA...Bakın burada yalaka medyadan bahsetmiyorum, onları geçin, diğerleri de sahip çıkmadılar, bir kaç yürekli kalemin dışında... Daha çok yakın geçmişte, 6 yıl önce yaşadığım bu yalnızlığı unutamam. Zaten o zamandan beri siyasi mizah kitaplarımı bastıramaz hale geldim. Şu son 15 gündür yaşadığımız direniş, diriliş, silkiniş, benim gibi 35 yıllık muhalif mizah yolculuğunda çoğu zaman tek başına mücadele etmek durumunda kalmış, bu garibe ilaç gibi geldi... ŞİMDİ 2007 YILINDA YAYIMLANMIŞ OLDUĞUNU BİR KEZ DAHA ANIMSATARAK "RTE GARANTİLİ FIKRALAR" ADLI BU TALİHSİZ KİTABIMDAN ALDIĞIM 16 ADET FIKRAYLA SİZİ BAŞBAŞA BIRAKIYORUM... (CİHAN DEMİRCİ)


Değişim rüyası!

RTE uykusunda bir kabus görüyordu... Yatakta terler içinde oradan oraya dönen RTE’yi sonunda karısı sarsarak uyandırdı: “N’oldu böyle bey, hayırdıııır?..”
Terler içinde yerinden doğrulan RTE heyecanla konuştu: “Sorma hanım sormaaa, rüyamda gerçekten ama gerçekten değiştiğimi gördüm, inan bir an çok korktum, neyse ki sadece rüyaymış!..”


Çocuktan al tanımı

RTE, evinin önünde çevresini saran çocuklara şirketten gofret, bisküvi ve çikolata dağıtırken sordu: “Çocuklar sizce politikacı olmak neye benziyor?..” Çocuklardan en cin bakışlısı hemen söze atıldı: “Dondurmacılığa benziyor RTE amca!..” 
RTE dayanamayıp sordu: “Peki neden?” Çocuk, cin gibi gözlerini açarak yanıt verdi: “Eeee politikacı dediğin, dondurmacı gibi, Ali’nin külahını Veli’ye, Veli’nin külahını Ali’ye yediriyor!..”


Suskun papağan

RTE evine bir papağan almış. Fakat bakmış papağan hiç konuşmuyor. Papağanı aldığı yere götürüp dert yanmış: “Kardeşim bu papağanda tık yok, günlerdir çıtı çıkmıyor, hiç konuşmuyor, al bunu geri!..” 
Kuş satıcısı papağana sinirlenmiş: “Neden konuşmuyorsun, dükkanda çenen durmuyordu, beni başbakanımıza rezil ettin ulan!..” Papağan daha fazla dayanamayıp konuşmuş: “Ya kardeşim, RTE konuşanı sevmiyor!.. Şimdi konuşmaya kalksaydım yaptığı yanlışları eleştirecektim, beni gene kovacaktı, hatta belki de hakkımda dava açacaktı, iyisi mi hiç konuşmayayım dedim!..”


Tebdil-i kıyafet


RTE, sayısız danışmanlarından birine danışıyordu: “Biliyorsun eskiden padişahlar zaman zaman halkın arasına tebdil-i kıyafet dolaşırlarmış. Ne dersin, ben de öyle mi yapsam acaba?..” Danışman biraz düşünüp yanıt verdi: “Efendim bence halkın arasında tebdil-i kıyafet değil de, biraz daha tedbirli dolaşsanız sanırım sizin için daha iyi olur!..”


Resim sergisinde

RTE bir resim sergisini geziyordu. Sergiyi açan ressamın yanına geldiğinde ressamı kutlayıp söze girdi: “Tebrik ederim, fırça darbelerinizi çok sevdim!..” Ressam mahçup bir ifadeyle başını öne eğip yanıt verdi: “Aman efendim sizin her gün attığınız fırçaların yanında bizimkinin lafı mı olur?..”


Tepe tepe kullan!


RTE’nin ‘çok’ özel danışmanının ABD’de, bir takım ‘önemli’ adamlara RTE’yi kastederek söylediği; “delikten aşağı süpürmek yerine onu kullanın” sözlerini kahvedeki televizyondan duyan bir vatandaş, karşısında oturan arkadaşına bakarak konuştu: “Vay beee, düştüğümüz şu rezil hale bak kardeşim!.. Ama benim asıl merak ettiğim şu, Amerikalılar o konuşmada danışman beyefendiye, RTE’yi son kullanma tarihini de söylemiş midir acaba?..”


Ne olacakmış?

Seçim gezilerinden birinde kalabalığın arasından karşısına çıkan, oldukça sevimli bir çocuğun başını okşayan RTE, ona sordu: “Büyüyünce ne olacaksın bakiiim?..” Çocuk çok bilmiş bir edayla yanıt verdi: “Ben de sizin gibi dokunulmaz olucam RTE amca!..”


Kriz yönetimi

AKP hükümetinin her küçük sorunu, büyük bir krize dönüştürmesi vatandaşları artık iyice bıktırmıştı... Kahvede oturmakta olan bir vatandaş elindeki gazeteyi arkadaşına gösterip konuştu: “Baksana gene kriz çıkmış, bunlar kriz yönetimini ne zaman öğrenecek yahu?..” Çayından bir yudum alan arkadaşı yanıt verdi: “Hâlâ anlayamadın mı, bunlar kriz yönetmek için değil, kriz yaratmak için hükümetteler canım kardeşim!..
Sarhoş olmak

Akşamcının biri nasıl olduysa korumaları yarıp RTE’nin yanına yaklaşmayı başarmış ve sallanarak ona sormuş: “Sayın RTE, biliyorum siz içkiye düşmansınız ama hayatta şöyle bir kez olsun sarhoş olmak istemez miydiniiiiiiz?..” RTE, akşamcıyı şöyle elinin tersiyle bir itmiş ve yanıt vermiş: “İktidar sarhoşu olmak için ayrıca içmeye gerek var mı kardeşiiiiim?.. 
Başbakanlığın anlamı

Bir miting sonrasında RTE’nin yanına yaklaşan bir vatandaş ona sordu: “ “Efendim, sizce başbakanlığın anlamı nedir?” RTE, elini vatandaşın omzuna vurup yanıt verdi: “Benim sana küfrettiğim anda bile senin suçlu duruma düşmen, anladın mııı?..”

Tünel açılışı
RTE uzunca bir tünelin açılışını yapıyordu. Ancak tünel açıldığında inanılmaz bir şey oldu ve dışarısı da karanlığa gömüldü!..


Akşamcının derdi
İktidar içkiye sürekli zam yapıp, içki içenlere baskı uygulayıp üstüne üstlük bir de ağır vergiler koyunca ülkede içki içmek dert olmuştu. Akşamcı vatandaşın birine gazeteciler sordu: “Eskisi gibi içebiliyor musun?..” Akşamcı yanıt verdi: “İçemiyorum ama fark etmiyor kardeşim, nasıl olsa sayın RTE beyefendi de bende aynı kafayı yapıyor!..”


Akıl hastanesinde


RTE, yanında bazı bakanlarla birlikte bir akıl hastanesini geziyordu ki, bir akıl hastası doktorların elinden kurtulup RTE’nin önünü kesti ve söze girdi: “Vaaay RTE beyefendiciğim, burada ne işin vaaar?.. Yoksaaaa? Yoksa, dışarda akıllı insan bırakmadın da, sıra bizi daha da delirtmeye mi geldiiiiiiiiiii?..”


Göz doktorunda


RTE göz doktoruna gitmişti. Doktor şikayetini sordu. RTE yanıt verdi: “Uzağı göremiyorum doktor...” Göz doktoru, muayenehanenin penceresinden ülkenin haline bir baktı ve içinden mırıldandı: “Keşke sadece uzağı olsa, siz ne yazık ki yakını da göremiyorsunuz sayın RTE!..”


RTE’nin sorusu

RTE rüyasında bir akıl hastanesine düşmüş. Hastaların arasında dolaşıyormuş. Onlara sormuş: “İçinizde kendini Napolyon hisseden var mıııı?..” Epeyce akıl hastası birden parmak kaldırmış... RTE tekrar sormuş: “Peki kendini Kristof Kolomb hisseden var mıııı?..” Gene birkaç hastadan “evet” sesi yükselmiş. Bir kez daha sormuş; “Peki kendini Edison hisseden var mı?..” Bu soruya da bir hastanın parmağı kalkmış. RTE son kez sormuş: “Peki içinizde kendini RTE hisseden var mı?..” Hastalardan herhangi bir “evet” yanıtı çıkmayınca epeyce şaşıran RTE’nin omzuna bir doktor dokunup söze girmiş: “Siz bakmayın onlara, deli de olsalar sonuçta yaratıcı insan olmayı seviyorlar sayın başbakanım!..” 


Yumurtaların akibeti

Milli Eğitim bakanı, RTE’yle birlikte bir ilköğretim okulunu dolaşıyordu. Girdikleri sınıfta, öğretmen öğrencilerinin düzeyini göstermek için bir öğrencisini kaldırıp sordu: “Bak yavrucum, sayın RTE’yle sayın bakanımız bizi ziyarete gelmişler, hadi şimdi heyecanlanmadan söyle bakalım; elinde 24 yumurta var ve ailen 6 kişi nasıl paylaştırırsın?..” Çocuk çok bilmiş bir ifadeyle bakana ve RTE’ye bakıp konuştu: “Bu yumurtalardan 6 tanesini aileme ayırıp, geri kalanlarını bakanın ve RTE’nin üstüne atarım öğretmenim!..”


CİHAN DEMİRCİ / RTE GARANTİLİ FIKRALAR / 2007 / TURKUAZ KİTAPLIĞI